Kızıl Bayrak'tan
Bu satırların yazıldığı saatledre büyük zindan direnişi 15. gününe girmiş bulunuyor. Devrimci tutsakların zafere kilitlenerek ölüm pahasına sürdürdükleri direniş, daha başlangıcından itibaren devlet karşısında sürdürülen hücre karşıtı mücadeleye ivme kazandırmış oldu. Ulucanlar dava duruşmasında, bir önceki duruşmaya nazaran kitlesellik, kararlılık ve coşkuda görülen artış, hücre karşıtı muhalefet cephesinde gözle görülür bir biçimde moral ve motivasyonda canlanma bu etkinin ilk elden göstergeleridir.
Diğer yandan, devlette kendi cephesinden devrimci tutsakların yürüyen mücadelede yaptığı çıkışı cevaplandırmak için atağa geçmiş bulunuyor. Direnişin başlamasıyla beraber, cezaevlerindeki faşist beslemeleri aracılığıyla isyanlar tertiplemekte, böylelikle direnişin meşruiyetine gölge düşürmeye çabalamaktadır. Devlet tertipli olaylar, bir yanıyla hücre tiplerine kamuoyu nezdinde gerekçe oluşturmak ve devletin katliamcı siciline perde çekmek, bir yanıyla da bu vesileyle tekrar gündeme getirilen af tartışmaları yoluyla hücre karşıtı muhalefeti parçalama amaçlıdır. Bu amaçla tertiplenen isyanlar, Adana ve Bayrampaşadan sonra Uşak Cezaevide de sürdürülmüştür.
Sermaye devletinin çeteleşme ve çürüme düzeyini açığa vuran Susurluk kazasının 4. yılında tertiplenen bu isyanlar, aynı zamanda Susurlukun devlet gerçeği olduğunu bir kez daha göstermektedir. Devlet devrimcilere karşı, geçmişte olduğu gibi bugünde faşist çetelere ihtiyaç duymaktadır. Varolmak için gelecekte de bu çete artıklarını kullanacaktır.
Susurluk sonrası, gürleyen, unutmayacağız! tekerlemelerini okuyan sermaye medyası ve liberal düzen çevreleri bugün tam bir suskunluk fesadı içerisinde. Çünkü Susurluk sonrasında gizlenemeyen pisliklerin ortadan kaldırılması, devletin aklanması gerekiyordu. Medya ve liberal çevreler bu çerçevede kendilerine verilen görevi başarıyla yerine getirdiler. Kendilerinin de parçası olduğu kokuşmuş düzeni akladılar. Ancak Susurluk devletin ve düzenin kendisi olduğu için, dört yıl aradan geçmesine karşın çürümüş düzenden pislikler saçılmaya devam ediyor. Dahası düzen medyasınıın bizzat aktörü olduğu yeni Susurluk klasikleri sergileniyor.
Susurlukun 4. yılında, çürümüş ve kokuşmuş sermaye düzeni tüm varlığıyla ortada duruyor ve İşçi-emekçilerin devrimci zoruyla yıkılmayı bekliyor.
***
Cumhuriyet Gazetesinin ortağı olduğu Çağdaş Matbaacılıkta sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin direnişi devam ediyor. Sermaye medyası tam bir sınıf birliği içinde hareket ederek, işçilerin mücadelesini görmezden geliyor.
Çağdaş Matbaası işçileri seslerini duyurmak için 4 Kasım günü Cumhuriyet Gazetesinin Cağaloğlu binası önünde grev masası açıyorlar. Çağdaş Matbaacılık işçilerinin verdikleri bu mücadelede yanlarında olalım, sınıf dayanışmasını yükseltelim!