1 Mayıs, Ankarada Sıhhıye Meydanında yapılan bir mitingle kutlandı. Mitingi Türk-İş, DİSK, KESK ve TTBnin yerel örgütlerinin oluşturduğu bir platform düzenledi. 1 Mayıs Cumartesi gününe denk gelmesine rağmen toplanma saati olarak 12:00 belirlendi. Tertip Komitesi bu kararını insanların geç uyanmalarına, dolayısıyla katılımı yükseltme kaygısına bağladı. Ancak katılım tüm bu şartlar ve dahası havanın açık olmasına karşın bir yıl öncesine göre düşük kaldı. 10 bine yakın bir katılım oldu. Özellikle mitingi örgütleyen sendikaların katılımı çarpıcı biçimde düşükken, siyasal gruplar ve öğrenciler toplam kitlenin ana ağırlığını oluşturdular. Sadece katılım değil coşku da bir yıl öncesiyle karşılaştırıldığında oldukça zayıftı.
Ankarada 1 Mayısı siyasi grup ve öğrenci platformlarının katılımları kurtardı diyebiliriz. Tertip komitesini oluşturan sendika merkezleri ise, 1 Mayısı sıradanlaştırmak ve içini boşaltmak için ellerinden geleni yaptılar. KESKe bağlı birkaç şube (özellikle BES şubeleri) ve TÜMTİS dışında olmak üzere, geriye kalan diğer sendikaların ciddiye alınır bir 1 Mayıs hazırlığından sözetmek mümkün değil.
Sendikaların katılımındaki zayıflığı sadece ön hazırlıklara bağlamak mevcut durumu anlamak için yetersizdir. 1 Mayıs, bu sendikaların yaşadıkları sürece ve sendika yönetimlerinin bir yıllık pratiklerine ayna tutmaktadır. Bu sendika şubeleri ve üst yönetimleri işçi ve emekçilere güven verebilecek bir politik-pratik tutumdan uzaklar. Son bir yıldır, işçi ve emekçilerin sorunları ve sermayenin saldırıları karşısında geçmişte göstermelik olarak yaptıklarını dahi yapma iradesini gösteremeyecek bir atalet ve iradesizlik tablosu sundular. Sonuçta işçi ve emekçiler, mücadele iddiaları bakımından hiçbir inandırıcılıkları olmayan sendika yöneticilerinin düzenlediği, dahası anlam ve önemine uygun bir ön hazırlık içerisinde dahi olmadıkları bir 1 Mayısa yoğun bir katılım sağlamadılar. Herşeye rağmen gelenlerse, yürüyüş¨n ardından alana girer girmez dağıldılar. Alan büyük ölçüde siyasi gruplara ve öğrenci gençliğe kaldı. Kürsüden işçi aranırken (sunucu Mehmet Özer İşçiler nerede biçiminde sözler sarfediyordu), konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan Yol-İş Şube Başkanı konuşurken, alanda Türk-İş pankartı dışında kendi sendikasına ait hiçbir şey bulunmuyordu.
İşçi ve emekçi sendikalarının bu tablosuna şubelerin katılımları üzerinden bakıldığında; Türk-İşe bağlı sendika şubeleri içerisinde en yüksek katılımın ve coşkunun olduğu şubeler TÜMTİS, Tez Koop-İş ve kısmen Yol-İşti. TÜMTİS, eyleme aileleri de katarak oldukça canlı ve renkli bir görünüm sundu. Tez Koop-İşe üye ODTÜ Güdaş işçileri de ayrıca pankart açarak yürüdüler. Güdaş işçileri bu tutumlarıyla işyeri pankartı açan tek işçi kesimi durumundaydı. Türk-İşe bağlı diğer şubelerin katılımı sembolik düzeydeydi. Bu şubeler şunlardı: Tes-İş, Demiryol-İş, Harb-İş, Haber-İş, Petrol-İş, GMİS MTA Şube ve Basın-İş.
DİSKe bağlı sendika şubeleri içerisinde ise Genel-İş öne çıkmaktaydı. Herbir şubenin ayrıca pankart açtığı Genel-İşin katılımı önceki yıllarla karşılaştırıldığında oldukça düşük görünüyordu. Sınırlı sayıda katılımcıyla yürüyen DİSK şubelerinin belli başlıları ise, Birleşik Metal-İş, Sosyal-İş ve Oleyisdi.
KESKe bağlı sendika şubeleri içerisinde en kitlesel sendika şubeleri, Eğitim-Sen ve BES şubeleriydi. Yine de Eğitim-Senin katılımı önceki yıllara nazaran oldukça düşüktü. BES şubelerinin katılımı ise önceki yıllara göre yüksek görünüyordu. Pankartları ve disiplinleriyle de BES şubeleri, 1 Mayısa belli bir ciddiyet ve sorumlulukla hazırlandıklarını gösteriyorlardı.
Ankarada yakın dönemin 1 Mayıslarında olduğu gibi bu yıl da toplam kitle içerisinde gençlik özel bir ağırlık oluşturuyordu. Özellikle çeşitli platformlarda biraraya gelen öğrenciler gerek kitlesellikleri, gerekse coşkularıyla öne çıkıyorlardı. Yine de bu yılın 1 Mayısındaki toplam zayıflık gençlik için de geçerliydi. Geçen yıla göre bu yıl gençliğin katılımında ve platform zenginliğinde belli bir zayıflama göze çarpmaktaydı. Ama bu zayıflık yine de sendikaların katılımıyla karşılaştırıldığında daha sınırlıydı.
Öğrenci gençlik bu yıl da ağırlıklı olarak üniversite pankartları arkasında yürüdü. ODTÜ öğrencileri ve DTCF öğrencileri pankartları arkasında toplanan öğrenci kortejleri alanın en kitlesel öğrenci gruplarını oluşturuyordu. H.Ü. Beytepe, Gazi ve A.Ü. Cebeci öğrencileri de üniversite pankartları arkasında yürüdüler. Bu gruplar dışında çeşitli adlar altında birçok öğrenci grubu da mitinge katıldı.
Mitinge katılan liseli gençlik grupları, geçen yılki kitlesel katılımlarını bu yıl da sürdürdüler. Genç Umut, ALGP, ADLB-G ve Dev-Lis eyleme katılan liseli gruplardı. Liseliler bir bütün olarak coşkularıyla göz dolduruyorlardı.
Reformist çevrelerin katılımı geçen yıla nazaran önemli bir değişiklik göstermedi. Katılım büyük ölçüde aynı kalırken, coşku ve alana yönelik etki bakımından zayıftılar. Devrimci gruplar, bir yıl öncesine nazaran katılım ve coşku planında çarpıcı bir farklılık gösteremeseler de, alanın en derli toplu gruplarını oluşturuyorlardı. Görsellik ve disiplin planında da olumlu bir görünümleri vardı. Devrimci gruplar içerisinde en kitlesel katılımı gerçekleştirenler bir yıl önce olduğu gibi HÖC, BDSP ve ESP idi. Devrimci kortejler de ağırlıkla genç güçlerden oluşuyordu.
Komünistler mitinge iki ayrı biçimde katıldılar. İlki BDSP pankartı arkasında ve öteki öğrenci gençlik içerisinde özgül çalışmanın ürünü platform pankartları üzerinden olmak üzere, toplamda kitlesel bir katılım gerçekleştirdiler. ALGP ise kendi pankartıyla BDSP arkasında konumlandı. Üniversiteli platform kortejleri dışında dört ayrı pankart açıldı. Alana girildikten sonra BDSP imzalı iki pankart alandaki yüksek noktalara asıldı. Yaklaşık 100 kişiden oluşan BDSP korteji, önlükler ve kızıl bayraklarıyla canlı ve disiplinli bir görünüme sahipti. Ancak yine de komünistler hedeflerinin gerisinde kaldılar. Bir yıl boyunca siyasal faaliyetlerini kesintisiz ve yoğun bir tarzda sürdüren, bu bakımdan gerek devrimci gruplar gerekse de reformist çevrelerle kıyaslandığında ileri bir çalışma düzeyine sahip olan komünistler, bu çalışma düzeyini alana aynı başarıyla yansıtamadılar.
Tertip komitesinin 1 Mayıs programı henüz yarılanmadan alanın yarıdan fazlası boşalmış durumdaydı. Kalanların büyük çoğunluğunu devrimci gruplar oluşturuyordu. Alanda ağırlıkla savaş ve NATO karşıtı sloganlar öne çıktı.
Sonuç olarak Ankara 1 Mayısı oldukça cansız geçti. Bu haliyle işçi-emekçi hareketi ve gençlik hareketinin mevcut sorunlarına ayna tuttu. Bu tablonun ileriye doğru değiştirilmesi, komünistler başta olmak üzere devrimcilerin, 1 Mayıs aynasından yansıyan işçi-emekçi ve gençlik hareketinin sorunlarını devrimci bir değerlendirmeye tabi tutarak, gerekli sonuçları çıkarmalarına bağlı olacaktır.
İşçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayısa DTCF öğrencileri olarak coşkumuzu kattık. Öncesinde etkin bir çalışma yapılamamasına ve üç güne sığdırılmasına rağmen DTCF Öğrencileri imzalı, Dil-Tarih haykır, NATOya hayır! şiarlı pankartımızla anlamlı bir kitle ile katıldık. Kortejimiz öğrenci kortejleri arasında ODTÜlü Öğrenciler kortejinden sonra en kalabalık öğrenci kortejiydi. Kortejimizde yaklaşık olarak 150 kişi vardı.
Saat 12:00de Ankara tren garında toplandıktan sonra diğer öğrenci kortejleriyle birlikte Sıhhiye Meydanına doğru yürüyüşe geçtik. Yürüyüş sırasında ve alanda hep bir ağızdan, Dil-Tarih haykır NATOya hayır!, Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!, Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!, YÖKe hayır!, Irak halkı yalnız değildir! sloganları sıkça ve coşkulu bir şekilde atıldı. Ayrıca DTCF önünden geçilirken aynı coşku ve kararlılıkla Dil-Tarih faşizme mezar olacak! sloganı atıldı. Sıhhiye Meydanına gelindiğinde, her 1 Mayısta olduğu gibi, Dil-Tarihlilerin katıldığı koca bir halaya duruldu. Miting halaylar ve marşlarla bitirildi.
Adanada 1 Mayısa hazırlık çerçevesinde yapılan toplantılara Türk-İş, KESK, DİSK, TMMOB, DKÖler, reformist çevreler ve devrimci gruplar katıldı. İnönü Parkında yapılacak mitinge çağrı için Emek Platformu bileşenleri ile basın açıklaması yapıldı. Bildiri ve afiş dağıtımı yapıldı.
Eğitim-Sen, üyelerinin cep telefonlarına mesaj göndererek 1 Mayısa çağrı yaptı. Yapılan çalışmalar 1 Mayısın KESK tarafından ne kadar ciddiye alındığının bir göstergesidir. İşyerleri temelinde hazırlık yapılmadığı için KESK cephesinden 1 Mayısa katılım düşük oldu.
Eğitim-Sene üye devrimci, öncü kamu emekçilerinin oluşturduğu Sınıf İnisiyatifi ise 1 Mayısa yönelik çıkarttığı bildiriyi tek tek okulları gezerek ve bire bir emekçilerle görüşerek dağıttı. Bu çalışmanın sonucu olarak, Sınıf İnisiyatifinin ulaştığı emekçilerin eyleme katıldığı görüldü. Yaklaşık 6 bin üyeye sahip Eğitim-Senin 1 Mayıs gibi bir güne katılımı örgütleyememesi Kamu Reformu saldırısını püskürtmek için nasıl bir mücadele yürüttüğünün de bir göstergesidir. Bu tablo diğer kamu emekçileri sendikalarına da ayna tutmaktadır.
Miting alanında KESKe bağlı sendikalar içinde Eğitim-Sen kortejinde Sınıf İnisiyatifi, gerek yükselttiği şiarlarla, gerekse de alandaki coşkusuyla kamu emekçileri kortejlerindeki durgunluğu aşan bir tavır sergilemiştir. AKPyi hedef alan sloganların yanısıra kapitalist-emperyalist düzeni teşhir eden sloganları öne çıkarmıştır.
Kamu Reformu adı altında sermayenin yürüttüğü köleleştirme yasalarının gündemde olduğu bir süreçte, emperyalist barbarların İstanbulda yapacağı NATO Zirvesinin ön günlerinde, kamu emekçilerinin saldırıları püskürtmek için süresiz iş bırakma eylemini örmeleri gerekmektedir. Böyle bir süreçte reformist önderliğin icazetçi, pazarlıkçı tutumuyla saldırıları püskürtmek mümkün değildir.
Öncü kamu emekçileri 1 Mayıstan çıkartılacak dersle süresiz iş bırakma eyleminin örgütlenmesi için çaba sarfetmelidir. Grev eksenli militan bir mücadeleyi örgütlemek için görev başına!