06 Ağustos 2005
Sayı: 2005/31 (31)


  Kızıl Bayrak'tan
  Seydişehir direnişinin
anlamı ve önemi
  Seydişehir’de yağmacılara karşı militan
direniş!
   Avrupa Birliği’nin TEKEL’i ve tütüncülüğü bitirme dayatması
  TMY’de değişiklikler gündemde... Devlet terörde sınır tanımayacak
  ÖSS’de biçimsel değişiklikler
Coca Cola işçilerinin çadırına polis saldırdı
Sendikalaşmanın önündeki en büyük
engel sendika ağalarıdır!
  Adalet Ağaoğlu’nun İHD üyeliğinden istifası... “Aydın” olmanın
dayanılmaz hafifliği!
  Anayasa Mahkemesi kadın başkanla “taç”landı!
  Gelin canlar bir olalım, Hızır Paşalar’ın
kanlı iktidarını yıkalım!
  Munzur Festivali fiili
olarak gerçekleşti!
  Mersin Limanı işçilerinin eylemi sürüyor
  Bu UMUDU öldürmeye
gücünüz yetmez!
  Sınıf hareketinin güncel görünümü ve işçi
kurultayı çalışmaları (Orta sayfa)
  Tasfiyeciliği örtme ve teorileştirme aracı:
Demokratik konfederalizm!
  Şimdi de Gazze’ye ırkçı duvar

  ABD askerleri arasında depresyon
yaygınlaşıyor.

  İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (İRA) silahlı mücadeleye son verdi
  Özbekistan, topraklarındaki ABD
üssünün boşaltılmasını istiyor
  Düzen mumdan gemiyle ateşten denizi geçmeye çalışıyor
  Yarım kalan hayatlar
  Ekim Gençliği’nden
  Mamak 2. Kültür-Sanat Festivali
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Filistin'de yerleşim alanları açık birer hapishaneye çevriliyor...

Şimdi de Gazze'ye ırkçı duvar!

Basın tekellerine bakılırsa, son günlerde Ortadoğu'yla ilgili en önemli gelişme İsrail'in Gazze'den çekilme hazırlığı. İsrail'in Gazze'den çekilmesi sanki Filistin sorununun çözümünde atılacak önemli bir adımmış gibi yansıtılıyor. Oysa ırkçı-siyonistlerin hazırlıklarına bakıldığında tersi bir manzara ile karşılaşıyoruz.

Irkçı duvar Filistin'in her tarafında

Gazze Şeridi'ndeki Yahudi yerleşimlerini Ağustos ayının ortalarında boşaltacağını söyleyen kasap Şaron hükümeti, ırkçı duvarlar halkasına bir yenisini eklemeye hazırlanıyor. İlk duvarı Batı Şeria'da inşa etmeye başlayan İsrail, ikincisini Kudüs'ü ikiye bölecek tarzda planladı. Şimdi ise Gazze Şeridi'ni de ırkçı bir duvarla kuşatmaya hazırlanıyor. Böylece bütün Filistin yerleşim alanlarını açık birer hapishaneye çevirme planı tamamlanmış oluyor.

Kasap Şaron hükümeti, kıyı şeridini kapsayacak şekilde yüksek teknoloji ile inşa edeceği duvarın “dünyanın en geçilmez” duvarı olacağını iddia ediyor. Yeni duvarın onbinlerce Filistinli'nin hayatını olumsuz etkileyen Batı Şeria duvarının deneyimlerine dayanılarak yapılacağı söyleniyor.

Üçüncü ırkçı duvar da dikenli teller, elektronik algılayıcılar, uzaktan kumandalı makineli tüfeklerle desteklenmiş gözlem kulelerinin yanısıra, bir kısmı gece görüşlü olmak üzere yüzlerce video kamera ile donatılacak. Duvarda üç geçiş noktası bulunacak. Böylece Filistinliler ancak İsrail askerlerinin bulunduğu kontrol noktalarından evlerine gidip gelebilecekler.

Elektronik algılayıcılarla destekli bariyeri geçebilen Filistinliler, harekete duyarlı algılayıcıların bulunduğu ve tüm gün gözetlenen yüzlerce kilometrelik bir alanı yürüyerek geçmek zorunda kalacaklar. Uzaktan kumandalı makineli tüfeklerin bulunduğu gözlem kulelerinin çevresinde bir yıl içinde insansız uçakların devriye gezmesi planlanıyor.

Sahil şeridinde kurulacak 84 kilometrelik ırkçı duvar 220 milyon dolara malolacak. Siyonist katillerin hedefi 2006 yılının ortalarına doğru duvarı tamamlamak. Duvar tamamlandığında, çevresindeki güvenlik alanları sürekli olarak İsrail askerleri tarafından kontrol edilecek. Dahası, duvarla çevresini “koruyacak” İsrail askerleri için Gazze Şeridi'nde yeni kamp alanları da kurulacak. Bu hazırlıkların toplamına bakıldığında, amacın Gazze'den çekilmekten çok, bölgeyi hapishaneye çevirip soğukkanlı katilleri etrafına gardiyan olarak dikmek olduğu görülür. Hapishanede “sorun” çıktığında, gardiyanların saldırma yetkisinin saklı tutulacağı yeterince açık olmalı.

Siyonist ordu giderayak kıyım yapma hevesinde

İsrail ordusunun üst düzey komutanları, çekilmeden kısa bir süre önce ya da çekilme ile eşzamanlı olarak Gazze Şeridi şehirlerine saldırılmasını önerdi. İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesinin haberine göre, siyonist komutanlar, tahliye işlemi sırasında yerleşimcilere karşı muhtemel havan topu saldırılarının önlenmesi gerekçesiyle, bölgenin kuzeyindeki Beyt Hanun ile güneyindeki Han Yunus kenti civarının işgal edilmesini istiyor.

Taleple ilgili görüşlerini açıklayan İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz ise, önceliğin Filistin yönetiminin “terörist örgütler”le başa çıkmasına verilmesi gerektiğini savundu. Anlaşıldığı kadarıyla, Mahmut Abbas'ın polisleri beklenen sonucu alamazsa, Şaul Mofaz ordu şeflerinin önerdiği saldırıyı onaylayacak.

Siyonist katillere “yasal kalkan”

İsrail parlamentosu, askeri saldırılar sırasında katledilen veya yaralanan Filistinliler'in yakınlarının, işgalci İsrail ordusuna tazminat davası açmasını engelleyen bir karar aldı.

Dünyanın en pervasız katillerini istihdam eden İsrail ordusu daha önce de tetikçilerini koruyordu. Mecburiyetten açılan davaların neredeyse tümü, katilleri “aklama”nın aracı olmaktan öte bir anlam taşımıyordu. Yine de yasal kalkanla korumaya alınan ırkçı-siyonist katillerin daha da azgınlaşacaklarından şüphe edilemez.

İnsan hakları örgütleri, bu kararla temel insan haklarının ihlal edildiğini söylüyor. Yasayı hazırlayanlar ise amaçlarının savaş zamanında askerleri korumak olduğunu iddia ediyorlar. Tasarının mimarı Mihail Eitan adlı siyonist yetkili, BBC'ye yaptığı açıklamada, bu kararla askeri operasyonlar sırasında meydana gelen “kaza ve hasarlar”dan artık yönetimin sorumlu olmayacağını açıkladı. Hamilerini örnek gösteren siyonist yetkili, ABD'yle İngiltere'nin Irak'taki askerlerine, sivillerin tazminat davası açmalarına izin vermemesini örnek göstererek hazırladığı tasarıyı savundu. Arsızlıkta sınır tanımayan siyonistler, yeni çıkarılan yasayı geriye dönük olarak işleyecek ve Filistin ayaklanmasının başladığı Eylül 2000'den sonraki tazminat davalarını da kapsayacak tarzda hazırladılar.

İsrail parlamentosu Knesset'te anında onaylanan tasarıya sadece sol grup milletvekilleri karşı çıktılar. Meretz Partisi'nden Zehava Gal'on, bu yasanın İsrail hukukunda kara bir leke olduğunu, bu düzenlemeyle, yasadışı faaliyette bulunacak güvenlik güçlerinin dokunulmazlık elde edeceğini söyledi.

------------------------------------------------------------------------------------------

İsrail ordusunda terfi olmanın koşulu Filistinli katletmek!

İşgalci siyonist ordunun yazılı kurallarında, “terfi olmak için Filistinli katletmek şarttır!” gibi bir madde var mı, bilmiyoruz. Ama terfi olanların “eli kanlı”lar arasından seçildiği de bir sır değil.

Bu konuda yaşanan son bir gelişme konu hakkında fikir verebilir. İsrail Genelkurmay Başkanı Dan Halutz, iki sene önce Filistinli bir genci katlettiği belgeleriyle ispatlanan bir yarbayı, ‘mükafatlandırarak' albay yaptı.

İsrailli subaylarından Adam Zussman, 2 sene önce Gazze'de bulunan Refah mülteci kampında Kaan Yunus adlı Filistinli bir genci katletmiştir. Siyonist yarbay, Refah mülteci kampından çıkmaya çalışırken farkettiği 15 yaşındaki Yunus'un vurulması emrini gözünü kırpmadan vermişti. Cinayetin ardından yapılan soruşturmada, “ölüm emrini” Zussman'ın verdiğinin kesinlik kazanmasına rağmen, ne Zussman ne de “emirleri yerine getiren” katil İsrail askerleri cezalandırılmıştı.

Mahkemeye yalan ifade verdiği için uyarı cezası alan bu yarbay, “silahını yasadışı kullanmaktan” da suçlu bulunmuştur. İşte İsrail Genelkurmay Başkanı, herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayan bu katilin rütbesini albaylığa yükseltmiştir.