19Kasım 2005 Sayı: 2005/45 (45)

  Kızıl Bayrak'tan
  Tırmanan kirli savaşa karşı Kürt halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
  Haklı ve meşru talepleri için direnen Kürt halkının yanındayız/BDSP
  Şemdinli protesto ve destek eylemlerinden
  Şemdinli ve devrimci görevler
  Asgari ücret gündemi ve yerel işçi kurultayları
Sefalet ücretine karşı çıkalım/ Kurultay Hazırlık Komiteleri
2006 Bütçesi; Sermayeye kaynak emekçiye sefalet!
  Türban kutuplaşması uşak kucaklaşması
  Kadına yönelik şiddet tartışması; Şiddeti besleyen kapitalizmin kendisidir!
  TC ve özel savaş / M. Can Yüce
  Boğaza değil Zap Suyu'na köprü
  Ekim Devrimi ve Parti etkinliklerinden...
  6 Kasım eylemlerinin ardından... Kendi gücüne güvenen hedefli bir kitle faaliyeti! / Orta sayfa
  6 Kasım eylemleri
  Parti etkinliğine gelen mesajlardan...
  İsviçre'de parti kuruluş yıldönümü etkinliği...
  Suriye'yi tecrit etme saldırısına Amerikan uşakları da katıldı
  Fransa'da isyan dinamikleri yerli yerinde duruyor
  Almanya'da koalisyon görüşmeleri tamamlandı; Her şey tekellere hizmet için!
  Almanya'dan başarılı bir işçi direnişi eylemi
  Felluce'nin napalm bombalarıyla yakıldığı kesinlik kazandı
  Sermaye devletinin "gizli" ama gerçek anayasası; İşte siyaset belgesi!
  Mamak İşçi Kültür Evi 4. mücadele yılında!
  Basından/ Şemdinli beceriksizliği!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Felluce'de napalm bombalarıyla insanların yakıldığı kesinlik kazandı

2004 yılının Kasım ayında Felluce'yi yerle bir eden işgal ordularının saldırısı hatırlardadır. Direnişin güçlü kalelerinden biri olan bu kenti ağır kayıplar vermeden denetim altına alamayacağını anlayan emperyalist ordular, vahşette sınır tanımayarak kimyasal silahlar kullanmıştı. Gerek ABD ordusunun bütün engellemelerini atlatarak bölgeye ulaşabilen gazetecilerin izlenimleri, gerekse de bölgede görev yapan doktorların tanıklıkları, kitle imha silahlarının kullanıldığına dair kuşku bırakmıyordu. Buna karşın Washington'daki savaş şefleri bu gerçeği inkar etme yoluna gitmişti.

İşgal ordularının akıl almaz vahşetine karşı onurlu bir direnişle hatırlanan Felluce saldırısının gerçekleşmesinden bir yıl sonra, emperyalist orduların “uluslararası yasaklı” kimyasal silahlar kullandığı, bizzat suçu işleyenlerin anlatımlarıyla kesinlik kazandı. İtalyan RAI televizyonu, ortaya çıkardığı yeni bilgilerle, ABD ordusunun Felluce'ye “beyaz fosfor ve napalm” bombaları attığını, saldırı esnasında ABD ordusunun doğrudan sivilleri hedef alarak bomba yağdırdığını açıkladı. RAI televizyonu, bu silahlarla katledilen insanların tüyler ürpertici görüntülerinin Amerikan askerlerinden temin edildiğini de bildirdi.

RAI'nin röportaj yaptığı Felluce saldırısına katılan eski bir ABD askeri, “Gece geç vakit, ‘çok dikkatli olun' şeklinde bir emir aldık. Devamında, ‘birazdan beyaz fosfor mermileri atacağız' diye bilgilendirildik. Biz bu bombalara, ‘Willy Pete' deriz” diye konuştu. Fosfor bombalarının atılmasından sonra kentin cehenneme döndüğünü ifade eden bu asker, “Fosfor, insan bedenine dayanılmaz bir acı verir. Eti eritir ve kemiğe dek iner. Felluce'de olan da buydu. Kadınlar ve çocuklar gözlerimizin önünde yandılar. Fosfor dumanı her yanı kapladı ve her bir bombanın atıldığı 150 metredeki tüm canlılar boğuldu” dedi.

Felluce katliamı sırasında kentte bulanan Muhammed Tarık adlı biyolog ise, “Felluce semaları adeta yanıyordu. İnsanların üzerine düşen bomba parçacıkları, tenlerinin yanmasına, erimesine neden oldu. Saldırılardan birkaç gün sonra, kentte oldukça kötü, garip renkte cesetler bulduk” ifadelerini kullandı.

Bombaların kente nasıl düştüğünü, Felluceliler'in canlı canlı yanan görüntülerini, eriyen etlerini yayımlayan RAI televizyonu, ayrıca, Felluce'deki İnsan Hakları Merkezi Araştırmaları (SCHR) raporuna da yer verdi. SCHR raporunda, “ABD'nin kullandığı kimyasal bombalar, Iraklılar'ın canlı canlı yanmasına neden oldu. ABD ordusu, Felluceliler'i, daha yataklarında iken vurdu” ifadelerinin yeraldığı vurgulandı.

Atom bombasının küle çevirdiği Hiroşima'yı anımsatan bu tablo, emperyalist-kapitalist düzenin nasıl barbarlık ürettiğine yalnızca bir örnektir.

------------------------------------------------------------------------------------------

Avam Kamarası gözaltı süresini 90 güne çıkartan yasa önerisini reddetti...

Bush'un “fino köpeği”nin yenilgisi

İngiltere'de Avam Kamarası, Terörle Mücadele Kanunu Tasarısı olarak bilinen öneriyi 291 “evet”oya karşılık 322 oyla reddetti. Sözkonusu öneri ile gözaltı süresi 90 güne çıkartılmak isteniyordu.

Tony Blair'in siyasi hayatının en büyük yenilgisi olarak kabul edilen oylama sırasında, Muhafazakar Parti ile Liberal Demokrat Partili milletvekilleri “hayır” oyu kullanırken, İşçi Partili 41 milletvekili de yasaya hayır dedi. Oysa Blair bu yasanın geçmesi için özel bir çaba harcamıştı. Sırf bu oylamaya katılması için İsrail'de bulunan Maliye Bakanı Gordon Brown ile Moskova'da bulunan Dışişleri Bakanı Jack Straw apar topar Londra'ya çağrılmıştı. Buna rağmen Blair, 1997 yılında iktidara gelmesinden sonra ilk ağır yenilgisini almaktan kurtulamadı.

Irak işgaline katılmak için uydurduğu yalanların çoğu ortalığa saçıldığı halde pervasızlığı elden bırakmayan Blair'in, bundan sonra belini kolay kolay doğrultamayacağı, zira bu yenilginin gücüne ağır bir darbe indirdiği kanısı güçleniyor. Polis devleti uygulamaları konusunda sergilediği pervasızlık nedeniyle İşçi Partisi içindeki itibarı yerlerde sürünüyor.

Elbette bu faşizan yasa Blair'in kişisel ihtirasından dolayı gündeme gelmedi. Yasa esas olarak İngiliz tekellerinin atmak istediği adımlardan biridir. Bunun reddedilmesinden de anlaşılacağı üzere, fino köpeği bu kez fazla ileri gitmiştir. Ama öte yandan Avam Kamarası'nın gözaltı süresini 14 günden 28 güne çıkarması, polis devleti uygulamalarının artarak devam edeceğini gösteriyor. Yalnız bir farkla, “kazı bağırtmadan yolma” taktiğine uygun bir tempoyla…

İngiliz emperyalizmi bu yürüyüşü sonuna kadar sürdürebilecek mi? Bunu Britanya işçi sınıfı ile ilerici anti-faşist güçlerin mücadele kararlılığı belirleyecektir.