27 Haziran 2008 Sayı: SİKB 2008/26

  Kızıl Bayrak'tan
  Derinleşen kriz, düzenin yeni manevra arayışları...
   Emekçi halklara karşı düşmanlıkta aynı saftalar!
Başbuğ-Erdoğan görüşmesi ve
çatışan tarafların ortak gündemleri
“Darbeye karşı 70 milyon adım” parodisinin hatırlattıkları...
İşçi ve emekçi eylemlerinden…
Tuzla tersanelerde hak gaspları sürüyor, mücadele de...
  16 Haziran eylemi ve dükkancı zihniyetin küçük hesaplara dayalı sorumsuzluğu üzerine…
Gerçek bir grev için ileri!
  OSB-İMES İşçileri Derneği 3. Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi…
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı’nın ardından...
  Sosyalist Kamu Emekçileri’nden KESK Genel Kurulu öncesi panel…
  Gençlik örgütlenmesi sorunu, Genç-Sen ve tutumumuz üzerine...
  Dünyadan...
  Düzenin gözbağlarına kanmayalım...
  “Çatı Partisi”…
M. Can Yüce
  Bir-Kar’ın kampanya
çalışmalarından…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tuzla tersanelerde hak gaspları sürüyor, mücadele de...

Tuzla tersanelerinde hak gasplarının ardı arkası kesilmiyor. Sermaye sözcüleri, milletvekilleri, bakanlar ve en son Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tersanelere sözde müdahale etmiş, çalışma ve yaşama koşullarını düzeltme iddiasında bulunmuştu. Son bir yıl boyunca devletin hemen hemen her kademesinden bürokratlar, sözde çözüm için adım attıklarını söylüyorlar. En son tarafların bir araya geldiği toplantıda da Tuzla’daki mevcut tablo ile mevcut yasalar ve yönetmelikler arasındaki farkın kapatılması üzerine uzlaşma sağlanmıştı. Ancak bu konuda hiçbir adımın atılmadığını, Derneğimize son birkaç gün içerisinde yapılan başvurularla somut olarak gördük. Sermayenin, işçilerin örgütlü hesap sorma gücü olmadığı koşullarda, bu konuda adım atacağı da yok.

MHP milletvekili D. Ali Torlak’ın sahibi olduğu Torlak Tersanesi Şevval Gemi taşeronunda çalışan 4 işçi, Mayıs ayından kalan 2500 YTL’lik alacaklarını alamadıkları gerekçesiyle TİB- DER’e başvurdu. Hemen tersane patronuyla irtibata geçen Dernek yöneticileri, bütün oyalama girişimlerine rağmen, kararlı tutum sergileyerek işçilerin ücretlerinin hemen ödenmesini sağladı.

Aradan bir gün geçtikten sonra Yine Torlak Tersanesi bünyesinde iş yapan Şevval Gemi taşeronunda çalışan 7 kişilik bir işçi grubu daha, mayıs ayı ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle derneğe başvurdu. Dernek yöneticileri konuyla ilgili Tersane yönetimi ve Şevval Gemi sahibi “Zihni” isimli taşeronla irtibata geçti. 24 Haziran günü akşam saatlerinde Dernek’te işçilerin ve taşeronun da olduğu bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantı esnasında işçilerin sigortalılık durumunu sorgulayan Dernek yöneticileri, işçilerin birinin sadece 1 günlük girdi çıktısının yapıldığının, diğer bir işçinin ise hiç sigortasının yapılmadığının farkına vardı. Dernek yöneticileri, kaçak çalıştırıldığı saptanan işçilerin durumuyla ilgili taşerona soru sordu. Taşeron ise topu tersane yönetimine atarak kendini aklamaya çalıştı. Bu durum üzerine Dernek yöneticileri Torlak Tersanesi üretim müdürü Selim adındaki kişiyle irtibata geçti. Derneğin sorusu üzerine üretim müdürü de topu taşerona attı. Dernek yöneticileri taşeronun dernekte olduğunu, telefonla konuşabileceklerini belirtmelerine rağmen ne üretim müdürü ne de taşeron Dernek yönetiminin tanıklığında konuşmak istemediler. Bunun üzerine Dernek yöneticileri tersane ve taşerona sadece bir gün mühlet verdiklerini, aksi halde tersane önünde direnişe geçeceklerini belirttiler.

25 Haziran günü ise Şevval Gemi taşeronu “Zihni” sözünde durdu. Ancak “rencide” olduğu gerekçesiyle ödeme yapmak için Derneğe kendisi gelmedi. İşçilerin hem ücretlerini hem de sigortadan kaynaklı doğan hakları olan 15 bin YTL’yi ustabaşı aracılığıyla eksiksiz olarak işçilerin huzurunda Dernek Başkanı’na ödedi. Ancak sorunlar bununla da bitmemektedir.

Zira tersanelerde yaşanan ücret gasplarının ardı arkası kesilmemektedir. 25 Haziran günü bir başvuru da Yıldırım Tersanesi’nden geldi. Yıldırım Gemi İnşa Sanayi AŞ Tersanesi Hilal Denizcilik taşeronunda çalışan 4 işçi, Mayıs ayı alacakları olan 2500 YTL’yi alamadıkları gerekçesiyle Dernekleri’ne başvurdu. Hilal Denizcilik taşeronu Rasim Kızılkaya’ya bir türlü ulaşamayan Dernek yöneticileri hemen ana firmayla irtibata geçti. Öncelikli olarak üretim müdürü Sermet Tuzcu ile irtibat kuruldu. Sermet Tuzcu’nun konuyu geçiştirme çabaları sonuçsuz kaldı. Tuzcu, durumdan kurtulmak için topu tersanenin finans müdürü “Onur” isimli kişiye, Finans müdürü “Onur” ise bir kez daha topu Sermet Tuzcu’ya atmaya çalışınca dernek yöneticileri açık ve anlaşılır bir şekilde konuştu. Yıldırım Tersanesi finans müdürü paranın 26 Haziran Perşembe günü ödeneceği sözünü verdi.

Dernek yöneticilerinin 4 işçi ile ilgili yaptığı sigortalılık durumu sorgulamasında, 4 işçinin Yıldırım Tersanesi’nde girişlerinin dahi olmadığı, kaçak çalıştırıldıkları ortaya çıktı. Tersane bir kez daha aranıp “Onur bey”e bu konu soruldu. “Hiçbir şey diyemem” diyen finans müdürü köşeye iyice sıkıştı. Konuyla ilgili yasal süreç başlatıldı.

Bir başka hak gaspı da RMK Tersanesi’nden yansıdı. RMK Tersanesi’nde Ulaş Makine taşeronunda çalışan bir işçinin 280 YTL’lik alacağını aylardır ödemeyen taşeron, Dernekle hiçbir şekilde görüşmeyeceğini ifade etti. Dernek yöneticileri 26 Haziran günü RMK Tersanesi’yle görüşme kararı aldı.

Tuzla Gemi Tersanesi Sinan Denizcilik taşeronunun alt taşeronluğunu yapan Yaşar Keleşoğlu, çalıştırdığı işçilerden keyfi olarak 5 ila 10 yevmiye arasında kesinti uyguladı. Bunu kabul etmeyen bir işçi ücret almayı reddederek Derneğe başvurdu. Dernek yöneticileri Yaşar Keleşoğlu ile görüştü. Keleşoğlu, verdiği ücretin doğru (5 yevmiye eksik) olduğunu söyledi. İstenirse tersane muhasebesinden sorgulanabileceğini ifade etti. Bunun üzerine Dernek Başkanı tersaneye gitti. Tersanenin güvenliği, Dernek Başkanı’nı tersaneye almayınca güvenlikle gerginlik yaşandı. Bunun üzerine tersanenin idari amiri kapıya gelerek Dernek Başkanı’nı tersaneye aldı. Tersanenin bilgi-işlem merkezinde yapılan sorgulamada işçinin kaydına rastlanmadı. Yapılan sigortalılık durumu sorgulamasında ise sigorta girişinin yapılmadığı saptandı. Durumla ilgili yasal süreç başlatılacak. Ardından Yaşar Keleşoğlu’yla bir kez daha irtibata geçildi. Yalanının açığa çıkmasıyla beraber köşeye iyice sıkışan Keleşoğlu 25 Haziran günü ödeme yapacağını söyledi. Ancak oyalama girişimlerine karşı Dernek yöneticileri bir kez daha telefonla görüştü. Telefonda Dernek Başkanı’na küfür ve hakaret eden, tehditler savuran taşeron uzlaşma zeminini yok etti. Bunun üzerine tersane ile irtibata geçildi. Tersane yönetimi sorunu kısa sürede çözeceğini belirtti.

Tersaneler cehenneminde hak gaspları devam etmektedir. “Taşeronluğu denetim altına alacağız” diyen Çalışma Bakanı’nın foyası meydana çıkmıştır. Taşeronluk sistemi havzada yasadışı olarak işlemesine rağmen bir kez daha “taşeronun taşeronu” açığa çıkmıştır. Ayrıca “kayıtdışı işçi çalıştırdığımız yalandır” diyen GİSBİR Başkanı Murat Bayrak’ın yalanları da bir kez daha su yüzüne çıkmıştır.

Tersanedeki sömürünün ve kölece çalışma koşullarının sahipleriyle hesaplaşma günümüz gelecek. Sabır ve sebatla o güne hazırlanıyoruz…

Tersane İşçileri Birliği


Tersaneleri kapatmak çözüm değil...

Önlemler alınsın, ölümler durdurulsun!

Önce Selah Tersanesi 6 gün, Selahattin Aslan Tersanesi 5 gün, şimdi de Nur İstanbul Tersanesi 1 ay süreyle kapatıldı. Tersanelerde kapatmaların çözüm olmadığını daha önce belirtmiştik. Dahası eksikler tamamlanmadan kapatılan yerlerin açıldığı büyük bir olasılıktır. Zira tersanelerdeki iş güvenliğiyle ilgili sorunların tespiti ve önlem alınması uzun bir zaman gerektirmektedir. Bu kadar kısa sürede toplam eksiklerin çözümü mümkün değildir. Nur İstanbul Tersanesi’nde yapılan inceleme sonucu, “işyeri ve çalışanlarının hayatı için ciddi ve önlenemez tehlikelere yol açacak olan başta parlama ve patlama tehlikesi olmak üzere malzeme düşmesi, yüksekten düşme ve elektrik akımına maruz kalmaya yönelik tehlikeler giderilinceye kadar kapatılması” yönünde karar alan Bölge Müdürlüğü tersaneye bir ay kapatma cezası verdi. Kaldı ki tersane patronu bir aydan önce yeniden inceleme talep edebilir ve tersaneyi tekrar açabilir. Nitekim böyle de olacaktır.

Kapatma kararı, tümüyle gelişen kamuoyunun ve işçi tepkisini bertaraf etmeye dönük bir hamledir. Bir yılı aşkın bir süredir tersanelerde incelemeler yapılıyor. Bu eksiklikler şimdi mi görüldü? Ya da bu eksikliklerin tamamı diğer tersanelerde de yaşanmaktadır. Böyle bakıldığında diğer tersanelerin de kapatılması gerekmektedir. Ancak kapatmak hiçbir zaman çözüm değildir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınıp alınmaması tüm tersaneleri kesen bir sorundur. Devlet yetkilileri bu konuda çözümsüz kalmıştır. Çalışma Bakanı son olarak “ben bu sorunu çözemem” diyerek çekilmiştir. Devletin diğer kurumları da koruyucu önlemler konusunda bugüne kadar adım atmamıştır.

Kaldı ki Tuzla cehenneminde ölümleri doğuran temel neden çalışma alanının darlığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması, yoğun çalışma temposu ve en önemlisi taşeronluk sisteminin varlığıdır. Bu konuda çözüm için adım atılmadıktan sonra ölümlerin önlenebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu sorunlara dokunmadan tersane kapatmak çözüm olmadığı gibi ikiyüzlü ve oyalayıcı bir çabadır. Dahası kapatmalarla birlikte yüzlerce işçi arkadaşımız işsiz kalmaktadır. Bu işçilerin tüm zararları devlet tarafından karşılanmalıdır. Çünkü tersaneler işçilerle ilgili durumdan kaynaklı kapatılmamaktadır. Sorumluluk tamamen tersane patronları ve devlete aittir.

Tersane İşçileri Birliği Derneği


 

E-Kart grevi sürüyor…

16 Haziran’da Gebze’deki grev ve direniş zincirine bir yenisini ekleyen E-Kart işçileri “Bu işyerinde grev vardır!” pankartını fabrikaya asarak bekleyişe başladılar.

Grevlerinde 10. günü dolduran işçiler Eczacıbaşı ortaklığındaki fabrikada grev kırıcılığı saldırısıyla karşı karşıyalar. Grev süresince lokavt kanunu gereği bakım işi yapması gereken bir işçi, patron tarafından üretimde çalıştırılmak istendi. Üretimde çalışmayı reddeden E-Kart işçisi iş kanununun 25. maddesi gerekçe gösterilerek tazminatsız olarak işten atıldı. Basın-İş üyesi işçi, işten atma saldırısının hemen ardından grev nöbeti tutan arkadaşlarının yanına katıldı.

Grevin başlamasıyla beraber E-Kart patronu grev kırıcılığına başvurdu. İş yoğunluğunu karşılamak üzere dışarıdan 10 işçi alınarak üretim yaptırılmak istendi. Basın-İş Sendikası da grev kırıcılığına karşı hukuki yolları zorlamaya devam ediyor. Sendika, grev kırıcılığını belgelemek için tespit yaptırdı.

Greve başlanmasının ardından “üretim kaybı” korkusu yaşanan E-Kart’ta çalışma süreleri 12 saate çıkarıldı. Ağır iş yükü ve stresi içeride çalışan işçileri de yıprattı. Yoğun çalışma koşullarına dayanamayan işçiler 18.00-24.00 saatleri arasında üretime ara verdi.

E-Kart patronu grevdeki işçilerle greve destek verenler arasındaki sınıf dayanışması bağını koparmak için organize sanayideki özel güvenlikleri görevlendirdi. Yine Basın-İş Sendikası İstanbul Şubesi’nin örgütlü olduğu Rotopak işyerinden gün içinde vardiya giriş ve çıkışlarında ziyarete gelen işçiler organize sanayi girişinde silahlarla durduruldular. Sendika üyeleri özel güvenlikle engelleme girişimi nedeniyle tartışma yaşadılar.

Basın-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer de E-Kart işçilerinin sendikalarıyla beraber haklı mücadelelerini başarıyla sonuçlandırana kadar direnişi sürdüreceklerini söyledi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


DİSK Basın-İş’ten E-Kart grevine destek...

DİSK Basın-İş Sendikası yayınladığı bildiri ile E-Kart Elektronik Kart Sistemleri A.Ş. işçilerinin 16 Haziran’da başlattığı grevi desteklediklerini duyurdu.

Bildiride grevin işkolunda uzun süreden beri fiilen hayata geçen ilk grev olduğu vurgulandı. Ülkedeki sendikal yasaların özgürlükleri yasaklayıcı, sınırlayıcı, yokedici özellikleri ve sermayenin saldırıları nedeniyle birçok işyerinde yaşanan örgütlenme çalışmalarının sonuçlanamadığı ifade edildi. Yasal ve meşru haklarını kullanmak isteyen işçilerin işten atılmalarla, türlü baskılarla ve E-Kart’ta da görüldüğü gibi grev kırıcılığı saldırılarıyla karşılaştığı dile getirildi.

Açıklama dayanışma çağrısıyla son buldu.

 

Tez Koop-İş’ten sınıf dayanışması...

Tez Koop-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube 24 Haziran’da gerçekleştireceği İşyeri Temsilciler Kurulu Toplantısı’nı Gebze ve Düzce’de süren grev ve direnişlerle dayanışma ziyaretlerine ayırdı.

Tez Koop-İş Sendikası 2 No’lu Şube işyeri temsilcileri ve şube yöneticilerinin katıldığı ziyaretlerde sınıf dayanışması vurgusu ön plana çıktı. Direnen işçiler selamlandı. Sabah saatlerinde başlayan ziyaretlerde TÜMTİS’in Gebze-Dilovası Unilever depoları önünde sendikasızlaştırma saldırısına karşı başlattığı direniş, Düzce Organize Sanayi Bölgesi’nde 57. gününü dolduran Deri-İş Sendikası’nın sürdürdüğü DESA direnişi ve Basın-İş Sendikası’nın Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde E-Kart işyerinde başlattığı grev ziyaret edildi.

İlk olarak Unilever işçileri ziyaret edildi. Sendikal örgütlenme mücadelesi veren işçilerin direnişi birinci ayında ilk günkü coşkusunu koruyordu. İşçiler Tez Koop-İş üyelerini, alkış ve sloganlarla karşıladılar.

TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Çayan Dursun, yaptığı konuşmada TÜMTİS’in mücadele geleneğini hatırlattı, gösterdikleri sınıf dayanışmasından dolayı Tez Koop-İş Sendikası’na teşekkür etti.

Tez Koop-İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Rabia Özkaraca ise 2. kez ziyaret ettikleri TÜMTİS’li işçilerin direnişlerinin aynı kararlılıkla devam ettiğini gördüklerini söyledi.

Öğle saatlerinde Düzce Organize Sanayi Bölgesi’ne ulaşan Tez Koop-İş üyeleri DESA işçilerinin direniş çadırına sloganlarla yürüdüler.

Deri-İş Sendikası Düzce Temsilcisi Cemil Tınaz, DESA’da yaşanan sendikal örgütlenme mücadelesi sürecini aktardı. Sınıf dayanışmasının önemine vurgu yaptı. Tez Koop-İş 2 No’lu Şube Sekreteri Selahattin Karakurt ise sermaye sınıfının birliğine karşı işçi sınıfının birliğine vurgu yaptı. Devam eden grev ve direnişlerle dayanışma ağı, ortak komiteler vb. kurmak gerektiğini söyledi.

Günün son ziyareti 16 Haziran’da Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde greve çıkan Basın-İş Sendikası üyesi E-Kart işçilerine gerçekleştirildi. Tez Koop-İş üyelerini Eczacıbaşı-Giesecke ve Devrient ortaklığındaki E-Kart işyeri önünde grevci işçiler karşıladılar.

Ziyaret sırasında konuşma yapan Basın-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer, greve çıkış sürecini ve Eczacıbaşı’nın ‘sendika tanımaz’ tutumunu anlattı. İçeride çalışan E-Kart işçilerine dönük baskılara ve grev kırıcılığına rağmen mücadelenin devam edeceğini belirtti. Ziyaret Rabia Özkaraca’nın yaptığı konuşmayla devam etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul