27 Şubat 2009
Sayı: SİKB 2009/08

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrim ve sosyalizm mücadelesini büyüten bir faaliyet!
  Yolsuzlukların temeli kapitalist sistemdir!
Reformist solun seçim bataklığı U. Taner
ATV-Sabah greviyle dayanışma büyüyor…
İşçi ve emekçi hareketinden…
BDSP’nin bağımsız sosyalist belediye başkan adayları ile konuştuk...
“Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!”
  BDSP’nin seçim çalışmalarından…
  Grevdeki Asil Çelik işçileriyle konuştuk...
  Metal işçileri toplantısı…
  Kapitalizm, kent ve insan
  Mamak’ta coşkulu etkinlik…
  Ludizm ve sabotaj üzerine...
  Türkiye siyonist İsrail’den istihbarat sistemi alıyor...
  Dünyadan...
  Bültenlerden...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tüm düzen partileri aynı yağma ve rant düzeninden besleniyorlar...

Yolsuzlukların temeli kapitalist sistemdir!

Yerel seçimler yaklaştıkça düzen partileri arasındaki dalaşmanın dozu da artıyor.  Kapışma özellikle de hükümet partisi AKP ile “ana muhalefet” CHP arasında yaşanıyor. Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal’ın karşılıklı atışmaları, kimin kime ne dediği, ötekinin ona ne yanıt verdiği vb. haber bültenlerinin başlıca konusu ve malzemesi durumunda.

İki dönemden bu yana hükümeti elinde bulunduran, gene uzunca sayılacak bir süredir belli başlı bütün belediyelerde yönetimde olan AKP hükümetinin yağma ve yolsuzluk sicilinin epeyce kabardığı herkesçe biliniyor. Her düzen partisi gibi AKP de hükümete geldiğinden bu yana sermayeye uşakça hizmetin bir karşılığı olarak kendi payına düşen yağma ve rant imkanlarından alabildiğine yararlanmaya çalışıyor. AKP’nin ileri gelenlerinin hemen hepsinin birkaç yıl içinde hızla zenginleşmesi, AKP’yi destekleyen sermaye kesiminin önünün açılması ve hızla palazlanmaları, devlet ve belediye ihalelerinin, kredi imkanlarının bunların önüne serilmesi bu konuda yaşanan sürecin tablosunu yeterince gösteriyor.

Son bir yıldır gerek diğer düzen partileri, gerekse AKP’den desteğini çeken medya grupları AKP’nin bulaştığı yolsuzlukları, çıkar ilişkilerini, rant tezgahlarını daha bir ısrarla gündeme taşıyorlar. Zira AKP’nin kurduğu yağma ve rant düzeni hem kendi çıkarlarına zarar veriyor, hem de işçi ve emekçilerin gözünde AKP’yi teşhir etmenin, zor duruma düşürmenin, zayıflatmanın ve siyasal planda geriletmenin buradan geçtiğini görmüş bulunuyorlar.

Bu nedenle “ana muhalefet” partisi CHP, yerel seçimlere dönük stratejisini AKP’nin yolsuzlukları üzerine kurmuş bulunuyor. CHP’nin yolsuzluklara karşı açtığı savaşın parlayan yıldızı ise eski bir bürokrat olan Kemal Kılıçdaroğlu. Silik bir siyasal kişiliğe sahip olan Kemal Kılıçdaroğlu, eski bir bürokrat ve denetim memuru olmasının getirdiği avantajlarla AKP’lilerin bulaştığı yolsuzluklarla ilgili belgeleri gündeme taşıyan isim olarak ünlendi. Şaban Dişli, Dengir Mir Fırat ve Melih Gökçek’e dönük yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi. Bu isimlerle canlı yayında tartıştı. Kılıçdaroğlu’nun şöhreti Şaban Dişli ve Dengir Mir Fırat’ın istifalarıyla bir anda parladı. CHP tarafından yolsuzluklara karşı mücadele kahramanı olarak paketlenip piyasaya sürüldü. Ve nihayetinde de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi.

CHP, AKP iktidarına karşı yerel seçim stratejisini yolsuzluklara karşı mücadele üzerine kurmuş ve “yolsuzluklara karşı mücadele kahramanı” Kemal Kılıçdaroğlu’nu İstanbul’dan aday göstermişken, Deniz Baykal seçim galibiyeti hayalleri kurmaya başlamışken olanlar oldu. Sihir birden bire bozuldu, inatçı gerçekler bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Yolsuzluk dosyalarıyla AKP’ye saldıran CHP’nin hiç de sütten çıkmış ak kaşık olmadığı, tıpkı AKP’liler gibi CHP’lilerin de yağma ve yolsuzluk çarkının birer dişlisi oldukları çarpıcı bir şekilde gözler önüne serildi. CHP’nin tepesinde yer alan isimlerden, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in bir arsanın satışına aracılık ettiği ve bununla ilgili kâr sözleşmesi imzaladığına dair belgeler ortalığa döküldü.

Elbette bu durum emekçilerin karşısına yolsuzlukla mücadele yalanı ile çıkarak oy toplamaya çalışan CHP’liler üzerinde soğuk duş etkisi yarattı. Parti yönetimi durumu kurtarmaya çalışsa da, birkaç günlük bir direnmenin ardından Mehmet Sevigen istifa etmek zorunda kaldı.

Tek başına bu olay bile tıpkı AKP gibi CHP ve diğer düzen partilerinin de aynı çöplükte eşindiklerini, emekçilerin kanını emen bu sömürü ve yağma düzeninden beslendiklerini ispatlamaya yetmektedir.

Üstelik bu tablo sadece güncel durumdaki bazı yolsuzluk olaylarına ilişkindir. Tablonun bununla sınırlı olmadığı, tüm düzen partilerini ve düzenin bütün kurumlarını kapsayan dev bir yolsuzluk ve rant çarkının durmaksızın döndüğü bilinmektedir. Yolsuzluk çarkında dolaşan paranın yıllık olarak en az 300 milyar dolar düzeyinde olduğu bizzat resmi kurumlarca ifade edilmektedir. Bu da sistemi baştan aşağı kuşatmış bir yağma ve rant, çürüme ve kokuşma tablosu anlamına gelmektedir.

Bu şaşırtıcı değildir. Çünkü kapitalizm denilen sistemin kendisi yolsuzluğun ve hızlı zenginleşmenin temel kaynağıdır. Bu kaynak kurutulmadıkça, kapitalizmin çarkına çomak sokulmadıkça yolsuzluk çarkı hep dönmeye devam edecektir.

İşçi ve emekçiler bu yalanlara itibar etmemelidir. Hangi düzen partisi “yolsuzluklarla ilgimiz yok, biz dürüstüz” diyorsa, bilelim ki yalan söylüyor. Hangi düzen politikacısı, belediye başkan adayı “yolsuzlukları bitireceğiz” diye nutuk atıyorsa bilelim ki bizi aptal yerine koyuyor. Kapitalist sistem yıkılmadıkça, ücretli kölelik düzeni yerle bir edilmedikçe yağma ve yolsuzluklar ortadan kalkmayacaktır. Tıpkı açlık ve yoksulluk gibi yolsuzluğun da tek panzehiri, devrim ve sosyalizmd