8 Mart 2013
Sayı: KB 2013/10

 Kızıl Bayrak'tan
İmralı tutanaklarının yankıları üzerine
Suriye’de yıkıcı savaş tırmandırılıyor!
Gazi ve Ümraniye katliamı!
Polis yeni terör araçlarıyla donatılıyor
Karadağ cinayet davası çürümüş burjuva hukukun aynasıdır!
Türkiye’nin ilk 100 zengin patronu açıklandı
SGBP mücadele için neyi bekliyor!
4+4+4 saldırısı AKP’yi kesmedi
Ağzınızın tadını bozmaya, huzurunuzu kaçırmaya kararlıyız!
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı

Kürt Sorunu Üzerine
Konferanslar... / 1
Devletin Kürt açılımı - H. Fırat

Güç Birliği Platformu
Alman emperyalizminden özgürlük ve demokrasi dileniyor! - K. Ali
İşçi bir kadının “Merkel’e açık mektup”a itirazı var - Z. Rençber
Hugo Chavez deneyimi
Hugo Chavez: Sosyalizm kavgasında yaşamaya devam edecek!
Devrimci Kadın Kurultayı tebliğleri... / 4 Kadınların örgütlenme ve
mücadele sorunu!
Emeğin ve emekçinin dostu, sınıf mücadelesinde ortaya çıkar!
“Beyazıt Meydanı’ndaki ölü”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Gerçek adalet devrimle gelecek

 

AKP hükümeti “af” çıkararak kimi affedeceğini ya da kimi affetmeyeceğini karara bağladı. Son dönem çıkan af ya da denetimli serbestlikten kastedilenin ne olduğunu Adalet Bakanlığı, şöyle açıklıyor. “açık cezaevinde bulunan veya açık cezaevinde kalma hakkını kazanan mahkumlardan salıverilmelerine 1 yıl kalanlar, belli şartları taşıma kaydıyla gündüzleri kamuya yararlı işlerde çalışıp, akşamları cezaevine dönmek yerine evlerine giderek cezalarını tamamlayabilecek. Mahkumun çalışma koşullarına denetimli serbestlik büroları karar verecek. Bürolar evden çıkmama veya içkili yerlere gitmeme gibi yaptırım öngörmezse mahkum misafirliğe ya da eğlenceye gidebilecek. Düzenlemeden açık cezaevlerinde bulunan 6 bin, açık cezaevine gitme hakkı kazanan ancak geçiş yapamayıp kapalı cezaevlerinde olan 9 bin hükümlü yararlanacak. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar, örgüt ve “terör”den hüküm giyenler, iki kez hücre cezası alanlar ve firar edenler ile şartla salıverilmesini yakıp tekrar cezaevine girenler yeni düzenlemeden yararlanamayacak. Adalet Bakanlığı, düzenlemenin af anlamına gelmediğini, cezaevlerindeki doluluk nedeniyle hazırlandığını belirtse de hazırlanan tasarı elektronik kelepçe takılmasının önünü açtığı gibi katillerin serbest kalmasına yol açtı.

Özellikle kadın cinayetlerinden yatanlar ve çok az sayıda da olsa tecavüzden ceza alanlar da bu yasayla dışarı çıkmıştır.

Hapishaneden dışarı çıkanların sayısının 15 bin olduğu biliniyor. Adalet Bakanlığı bu yasayı savunmak için memur alınımı olacağını da söylüyor. 3 bin 490 memur alınacağını belirtiyor. Yasa affettiği suçları sıralıyor ama gerçek hiç de öyle değil. Biz bu ülkede AKP’ye muhalif herkesin hapishanede olduğunu biliyoruz. ÇHD’ye, KESK’e yapılan operasyonların amaçlarını biliyoruz. Son KESK operasyonunda ve tutuklanmalarında ‘suç’ kabul edilen ve kayıtlara geçen ‘sendika yönetimine girmeye çalışmak’, ‘sendikal faaliyet yürütmek’ gibi sıralanabilecek birçok şey var. 4. yargı paketinde düşünmek, eyleme katılmak ‘suç’ kabul edilmeyecek deniyor ama bunun gerçekçi bir yanının olmadığını biliyoruz. Binlerce tutukludan biliyoruz. Bu sayının çoğunu siyasi tutsakların oluşturduğunu biliyoruz. Gerçek suçlular milyonlarca işçi-emekçiyi sömüren, ezen, açlığa, yoksulluğa mahkum eden sermaye devleti ve onun düzenidir. Gerçek adalet ancak işçi-emekçi iktidarı kurulduğunda gelecek. O zaman kimin affedileceği ya da mahkûm edileceği belli olacak. O gün gelene kadar yapmamız gereken tek şey mücadele etmektir. Bizleri sömürenlerden, alınterimizi çalanlardan, şiddet uygulayanlardan, tecavüz edenlerden hesap sormak için gücümüzü birleştirelim.

 

 

 

 

Kolektifçi kadınlara polis terörü

Üniversiteli Kadın Kolektifi üyeleri 4 Mart günü İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü binasını işgal etti. Binaya “AKP’yi uyarıyoruz, kadın düşmanlarına meydan okuyoruz” pankartı asan kadınlara polis vahşice saldırdı.

Eylemci 23 kadını darp ederek merdivenlerden sürükleyen ve kafalarını duvarlara vuran polis, saldırısını ekip arabalarında da devam etti. Kadınları darp eden ve yakın mesafeden biber gazı sıkan polisin işkencesi karakolda da sürdü.

Kadınlardan işkenceye tepki

Yaşanan saldırının ertesi günü Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi kadınlar Sirkeci Karakolu’nun önünde eylem yaparak, polisin gözaltında uyguladığı işkenceyi protesto etti.

Sirkeci Karakolu önüne yürüyüşle gelen kadınlar, burada yaşanan gözaltı ve işkenceleri anlatan bir konuşma yaptılar. Konuşmada 8 Mart’ın öngünlerinde polisin kadına uyguladığı işkenceye dikkat çekerek, devletin kadınların haklarını aramasından ve sokaklara çıkmasından korktuğu vurgulandı. İşkenceci polisleri dışarı çıkmaya çağıran konuşmada, insan olarak nitelendirilmeyecek polislerin buna cesareti olmayacağı, güçlerini AKP’den ve devletten aldıkları söylendi.

Okunan basın açıklamasında kadına uygulanan şiddetin sadece polis tarafından yapılmadığına işaret edildi. Günde ortalama 5 kadının öldürüldüğü, yüzlercesinin taciz ve tecavüze uğradığı vurgulanarak, bunun AKP’nin kadına yönelik düşmanca politikalarının bir sonucu olduğu belirtildi.

Açıklamanın ardından sembolik olarak, yumurta eylemi yapacaklarını belirten kadınlar, yanlarında getirdikleri yumurtaları TOMA ve kalkanlarla hazır bekleyen, polis barikatına attılar. Yumurta eylemi sırasında hareketlenen polislere, “Korkmayın, bu kadar telaşlanmanıza gerek yok” diyen kadınlar, işkenceci polislerin neden ürktüklerini sordular.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Ekmeği israf etme kampanyası üzerine...

 

AKP’nin şefi Tayyip Erdoğan israf konusunda fetva yayınlayalı 1.5 ay oldu. O günden beri medyada, devlet dairelerinde, reklam panolarında, başta işçi servis güzergahları olmak üzere yol kenarlarındaki pankartlarda ekmek israfı işlendi. Görenleri ‘vay be adama bak israfın üzerine gidiyor’ ya da ‘biz insanlar ne kadar müsrifiz her gün bayat ekmek atıyoruz çöpe’ dedirtecek cinsten bir hava estirildi.

Başbakanın gündemini yerellere başarıyla taşıyan AKP’li belediye ve il başkanları toplantılar yaptılar. Bunlardan biri de Sincan’ daydı. Ben de nasıl bir organizasyon olacak diye bakmaya gittim. Öncelikle belirteyim ki toplantı tam bir saat geç başladı ve salondan bu konudan ötürü rahatsız olan ve bunu dışarı vuran bir kişi bile olmadı. Ancak 20 dakika dinlediğim (bu bile çoktu) panelde belediye başkanı, il ve ilçe başkanları konuşma yaptılar. Arada spiker de ekmek üzerine konuşmalar yaptı. Dilimizdeki ekmek ile ilgili deyimleri sıraladı. Bir çok şey söyledi. Fakat birini unuttu. Herhalde bir AKP’li olduğundan dolayı söylemeye yüzü tutmadı. Hepimiz biliriz ki “ekmeğiyle oynamak” diye de bir deyim var. Onu söylemedi. Nasıl söylesin ki? Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında özelleştirmeler artarken ve on binlerce işçi işsiz kalırken, eve ekmek götüremezken, Tayyip ve avanesi hangi yüzle ekmekle israf olmaz diyebiliyorlar.

İsrafı kim yapıyor acaba? Biz işçiler bir çok gıda ürünü ve başka ihtiyaçlarımızı alamıyorken zenginler, her gün tonlarca yemeği, kıyafeti, ayakkabıyı çöpe atmaktadır. Bugün büyük gıda şirketleri satamadılar diye tonlarca gıdayı denize döküyorlar.

Tayyip Erdoğan’ın her lafı boş, her sözü ikiyüzlüce ve tiksindirici. Sen ekmek değil insan israf ediyorsun. Senin yönettiğin devlet bugün onlarca Türk ve Kürt gencini kirli savaşta öldürüyor. Devletiniz, efendiniz ABD ve diğer emperyalistler Afrikayı sömürürken halkları açlığa itiyor. Hastaneye, okula gidecek harcamaları bombaya yatırıp boş dağları bombalayan sizler değil misiniz? Karadeniz’de ve yurdun dört bir tarafında Hidro Elektrik Santralleri kurup suyu kurutan, çevreyi katleden siz değil misiniz? Kimdir israf eden, söyleyin bakalım? Siz gene halka bir yem atıyorsunuz.

Siz ve sisteminiz kapitalizm her geçen gün çürürken en iyisi biz daha fazla söz israf etmeyelim. Ne bizleri duyacağınız var ne bizleri anlayacağınız ne de sorunları çözme yeteneğiniz var.

Sincan’dan bir işçi