20 Aralık 2013
Sayı: KB 2013/49

Bu pisliği devrim temizler!
İktidar dalaşı AKP’nin ipliğini pazara çıkardı
İşçi çocuklarına simit, burjuva çocuklarına gemicik!
Dershane tartışmaları ve ötesi - Haydar Baran
“Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu”
Roboski’den Gever’e
“ÇHD’ye sahip çıkmak üzere bekliyoruz!”
BDP milletvekillerine tahliye yok!
Çürüme, ihanet ve sınıf düşmanlığı
Bütçe tartışmalarında eğitim
Aliağa-Çiğli İşçi Birliği’nden etkinlik
Ankara’da devrimci sınıf faaliyetleri yoğunlaşıyor
Feniş işçilerinden coşkulu etkinlik
Feniş işçileri yolaçmayı bekliyor!
Kadın İstihdam Paketi, esnek çalışma paketinin parçasıdır
Köksüz bir yazarın kök arayışı - 3 K.Toprak
Burjuva siyaset sahnesinde gelişmeler ve reformist solun seçim heyecanı
AKP’nin hevesleri ve Libya ordusunun eğitimi
AB’yle kirli işbirliği!
Dünyadan eylemler
Suriye’yi yağmalamaya devam
Üniversitelerde faşist baskı ve saldırılar
Erdal Eren sosyalizm mücadelesinde yaşıyor!
Vanlı depremzedeler kalıcı konut istiyor!
ÇHD’den tutsak avukatlarla dayanışma gecesi
İnsan hakları karnesi zulümle dolu!
Bakanlıktan çocuklar için ‘eylem planı’!
Cumartesi Anneleri: Adaleti biz getireceğiz!
Ahırda tepişenler
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AB’yle kirli işbirliği!

 

16 Aralık günü Ankara Palas’taki törenle “AB’ye vizesiz giriş” propagandasıyla gizlenen Geri Kabul Anlaşması imzalandı. Anlaşmanın imzalanmasıyla Türkiye, yasadışı mültecilerin Avrupa’dan çıkarılmasında sorumluluk üstlendi. AB ülkelerinde yakalanan yasadışı göçmenler tabi oldukları ülkelere değil, son geldikleri ülkelere gönderiliyor. Ayrıca anlaşma kapsamında AB ülkelerinde bulundukları sırada yasadışı duruma düşen (örneğin, vize süresini geçiren) Türkiye vatandaşları veya üçüncü ülke vatandaşlarının geri alınması da bulunuyor.

Anlaşma her ne kadar Türkiye’den Avrupa’ya giriş yapan tanımıyla yapılsa da bu bir muğlaklık barındırıyor. Mültecilerin denetim dışı, kaçak yöntemler kullandığı noktada bu tanım istenen yöne çekilebilir. AB için Yunanistan’da yakalanan her göçmenin Türkiye’den geldiği iddia edilebilir. Keza anlaşma AB’nin sadece en uç noktasında kalan Danimarka, Birleşik Krallık (İngiltere) ve İrlanda kapsam dışındadır. Geri kalan tüm AB ülkeleri göçmenlerin sınırdışı edilmesinde Türkiye’ye yönlendirebilecekler.

Bu anlaşmayla binlerce mültecinin Türkiye’ye alınması da kabul edilmiş olunuyor. Türkiye, Avrupa Birliği’nin mültecileri tahliye merkezine dönüştürülmek isteniyor. Zaten ‘düzensiz göçmenler’ için Türkiye’de geri gönderme merkezleri anlaşma imzalanmadan inşa edilmeye başlamıştı bile. Anlaşma bunun merasimle işçi ve emekçilere ‘iyi bir adım’ olduğu propagandası için kullanılıyor. Fakat anlaşma emperyalist-kapitalist sistemin dünyanın dört bir yanında yarattığı göç sorununa AB’nin güvenliği adına Türkiye’nin ortak olmasından başka bir anlam taşımıyor. Türkiye, en temel insani hakları ihlal edilen göçmenlerin zor yoluyla geri yollanmasında görev üstlenerek Avrupa emperyalizminin hizmetine koşuyor. Bu anlaşma ile binlerce göçmenin mağdur edilmesinde Türkiye de sorumluluk taşıyacaktır.

İmza töreninin ardından konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin tarihi ve coğrafi olarak Avrupa’nın parçası olduğunu belirterek şunları söyledi: “Tarihi bir noktaya geldik. Anlaşmanın Türkiye ve AB’ye hayırlı olmasını, halklarımızın kaynaşmasına vesile olmasını diliyorum.” Avrupa emperyalizminin hizmetine koşulan bu anlaşmayla mültecilerin geri alınması kabul edilirken vizenin kaldırılması içinse sadece vaat bulunuyor. Anlaşmaya göre önümüzdeki 2.5-4 yıllık süre içinde Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nın gerekliliklerini eksiksiz yerine getirirse karşılığında Schengen vizesinin kaldırılması oylamaya sunulacak. Yani Avrupalı emperyalistler anlaşma karşılığında somut bir vizesiz geçiş garantisi sunmuyor. Zaten anlaşmanın tam adı Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni. Yani sadece diyalog konusunda mutabakat sağlandığına dair bir metni imzalayan AKP şefleri bunu “devrim” olarak sunmaya çalışıyor.

Düne kadar AB ile ilişki kesme blöfleriyle ortaya çıkan AKP şefi Erdoğan ise “AB ile vizeler kalktığında kimsenin endişesi olmasın, en küçük bir sorun yaşanmayacaktır. Yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz” diyerek uşaklığa devam edileceğinin, vizelerin kaldırılması söz konusu olursa yine emperyalistlerin çıkarına olacağının mesajını verdi.

Avrupa Birliği’nin sınırları kapanıyor!

Avrupalı emperyalistler dolaysız sorumlu oldukları sefalet ve savaşlardan kaçan göçmenlere karşı sistematik olarak önlemleri arttırıyor. Sınırlarında yoğunlaştırılmış askeri hazırlıklar devreye sokulurken Türkiye ile yapılan Geri Kabul Anlaşması gibi uygulamalarla ikinci adım gelen göçmenlerin tahliyesi organize ediliyor. Bu anlaşma ilk değil. AB’nin Ukrayna ile de Geri Kabul Anlaşması bulunuyor. Fakat Türkiye’nin anlaşmasını ayıran bir nokta, AB’ye en çok düzensiz göçmenin Türkiye’den giriyor olması.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin raporlarında buna işaret ediliyor. 2012’nin ilk 9 ayında Yunanistan’daki Türkiye’den giden kaçak göçmen sayısı 70 binin üzerindeydi. AB’nin dış sınırlarını denetleyen Frontex’e göre 2012’de AB’ye yasadışı yollardan girenlerin yüzde 56’sı Türkiye-Yunanistan sınırını kullandı.

Suriye’de emperyalistlerin desteklediği gerici çetelerin savaşıyla bölgedeki göç hareketleri de tırmandı. Doğal olarak Suriye’den kaçan, bölge ülkelerin mülteci politikaları nedeniyle göçe zorlanan Suriyelilerin de AB’ye girişi arttı. Ege’deki göçmen teknelerinde hayatını kaybeden Suriyeliler yakın zamanda bunun sınırlı bir geçişine örnekti. 2012’nin ikinci yarısında Türkiye üzerinden kaçak yollarla Yunan adalarına geçenlerin yüzde 32’sinin Suriye kökenli oldukları belirtiliyor.

AB’nin son pratik ve politik hareketleri, Doğu’ya doğru genişleyen sınırlarını düzensiz göçe karşı koruyacak şekilde tasarlandı. Bunun bir halkası olarak AB sınır koruma ajansı (Frontex) Avrupa Gözetleme Sistemi (Eurosur) ile güçlendiriliyor. Eurosur, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tüm denetim araçlarını buluşturan bir sistem olarak tarif ediliyor. Avrupa Birliği bu sistemle sınırdan girişlerin önlenmesini amaçlıyor. ‘Sınırdan geçemezlerse sorun olmazlar!’

Frontex, Hızlı Sınır Müdahale Ekipleri’nin dışında hava ve deniz birlikleri de bulunan AB’nin ayrı bir askeri gücünü oluşturuyor. Ve doğal olarak Akdeniz şeridine ek olarak en yoğun konumlandığı bölge Türkiye sınırı. Düzensiz göçmenlere yönelik çifte kıskaçla sınırlar adeta kapatılırken, Geri Kabul Anlaşması’yla AB için giriş yapanlar da çıkarılacak. Bu konuda İtalya’da uygulamaya konan son yasalar AB içinde orta vadeli planları işaret ediyor. İtalya’da göçmen kabulü o denli detayla disipline edildi ki neredeyse göçmen kabulü tamamen yasaklandı. AB ülkelerinde de benzer yasal düzenlemeler devreye sokulması emperyalistlerden beklenmeyecek bir adım olmasa gerek. Bu yanıyla AKP, emperyalistlerin hizmetinde Ortadoğu işgallerindeki hevesini göçmenlerin sınırdışı edilmesinde de göstererek sadık uşak sıfatını bir kez daha hak ediyor. Yapılan anlaşma, Türkiyeli işçi ve emekçilere vizesiz giriş sağlanmasının uzun bir dönem hayal olduğunun fakat dünyanın birçok bölgesinden göç etmek durumunda bırakılanlar için şartların daha da zorlaştığının ilanı oluyor.

 
§