24 Ocak 2014
Sayi: KB 2014/04

Çürümüş düzenle uzlaşmaya hayır!
Ekonomideki kırılganlık ve sermayenin büyüyen korkusu
Dinci-gericilerin dalaşması ve Kürt hareketinin tutumu
Pisliği devrim temizleyecek, devrime hazırlanalım!
Bozuk düzenin çarklarını döndürenler
Roboski adın yine kaçak... - T. Kor
Herkes için parasız, nitelikli sağlık hakkı için mücadeleye!
Özelleştirme saldırısına karşı mücadeleye!
3. havalimanı için “acele kamulaştırma”lar başlayacak!
İki işçi eylemi ve gösterdikleri...
ENA Tekstil’de direniş!
“Sonuna kadar devam edeceğiz!”
Bakanlıktan işçilere: “1.5 yıl daha ölmeyin!”
“Çocuk cezaevleri derhal kapatılmalı!”
ABD mali krizi perdelemeye çalışıyor
Cenevre-2 Konferansı’nda uzlaşma arayışı
Suriye’de propaganda savaşı
Yeni anayasaya karşı farklı tutumlar
Direniş kazandı!
Bielefeld’de Haziran Direnişi paneli
Zoru zor bozar!
İzmir’de DLB’lilere polis saldırısı!
Gebze’de Rosa anması
Çürüyen düzen emekçilere umut olamaz!
İstanbul’da Hrant Dink’i on binler andı
Gezi Şehit ve Gazileri Platformu kuruldu
İHD’den hak ihlalleri raporu
Mustafa Suphi ve 15’ler…
Mustafa Suphi’nin 3. Enternasyonal’deki konuşması:
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Sonuna kadar devam edeceğiz!”

 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde direnen Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi yemekhane işçileriyle işten atma saldırısı ve direniş süreci üzerine konuştuk...

Sonuç alıncaya kadar
direnişimiz devam edecek!”

Sakine Çelik: İÜ Fen Edebiyat Fakültesi’nde 3 yıla yakın çalıştım. 31 Aralık’ta işten çıkarıldığımızdan haberimiz yoktu. 1 Ocak’ta da toplantı yapıldı. Toplantıda listede ismi olanlar burada kalacak, ismi olmayanların da beş dakika içinde bizimle ilişkisi kesilmiştir diye söylendi.

Yaptığımız görüşmede, “niye özellikle biz seçildik, işten atıldık” diye sorduk. “İhale yenilenmesi, yeni firma böyle istedi” dediler.

Yeni gelen firma beni tanımıyor ki, neye göre seçildik. Niye özellikle bazıları seçildi?

Bazılarının torpili var onlar bırakıldı. Bazıları ise özel olarak seçildi. Sendikalı olanlar da seçildi. Ben de ne şekilde haklarımı alabilirim, ne yapmam lazım diye Dev Sağlık-İş Sendikası’yla görüştüm. Onlarla birlikte hareket ettik. İşe geri iade için çadırımızı kurduk. Çadırımızın 9. günü. Çadırımızı Cerrahpaşa Hastanesi’nin içinde kurduk. 11 arkadaşımız Cerrahpaşa’da ben Fen Edebiyat Fakültesi’nde çalışıyordum.

Şu an direnişimize devam ediyoruz ve sonuç alıncaya kadar da devam edeceğiz. Biz orada çalıştığımız sürece yazın 3 ay İÜ bizi ücretsiz izne gönderiyordu. Ne maaş ne sigorta, 15 tatilde yine aynı şekilde iki hafta sigorta ve maaşımız yoktu.

Bu şekilde üç yıla yakın çalıştım, daha fazla çalışan da vardı. Bu şekilde haksız yere işten çıkartıldık. Biz de işlerimize geri dönmek için mücadele başlattık. Direnişimiz devam ediyor. Direnişimize destek için gelen herkese teşekkürler. Diğer sendikalar da destek veriyor, bu şekilde direnişimiz devam ediyor. Sonuna kadar da devam edeceğiz. Çünkü biz haklıyız; kimsenin milyon dolarlarında gözümüz yok. Biz sadece işimize dönmek istiyoruz. Biz asgari ücretle çalışan insanlarız.

Ne İÜ yönetimi ne de şirketin yöneticileri bize sahip çıkmadılar. Topu birbirlerine attılar. Buradaki insanlar çoluk çocuk geçindiriyor, kirada olanlar var. 1 Ocak’tan beri işsiziz ve direniş devam ediyor. Sonuç alıncaya kadar direnişimiz devam edecek, biz haklıyız biz kazanacağız.

Gücümün yettiği, sesimin çıktığı kadar
mücadeleye devam edeceğim!”

Sevim Bal: Cerrahpaşa Hastanesi’nde 12 yıldır çalışıyorum. Rotasyon sonucu İstanbul Üniversitesi’ne gittim. Giderken, oraya gidince geri dönmeyeceğim hissine kapıldım. Ama onlar bir aylık dediler. Biz oraya gittik üç buçuk ay orada tamamladık, çalıştık. O aralıkta ben hep geldim. Dedim bir ay dediniz ama iki ay oldu, üç ay oldu sizden hiçbir ses çıkmadı. Bize, bir kısmınız rotasyonla buraya başlayacaksınız, onları göndereceğiz dediler. Hiç böyle bir şey olmadı. Gittim yönetimin kapılarını çaldım, hepinizin haberi var bizim gitmemizden dedim. Üç gün ben direndim gitmemek için, bu direnişim içinde yemekhanede oturdum.

Bana kafa izni vererek git dediler. Ben bunu kabul etmedim. Yönetim bana git dedi, haklıyken haksız yere düşme dedi. Bizim hepimizin haberi var sizden dediler. Ondan sonra haklıyken haksız yere düşmeyeyim diye gittim. Gidip geldikten sonra 2014’te bir toplantı oldu. Bizim Cerrahpaşa’dan giden arkadaşlarımızın hiçbiri işe başlatılmadı. Biz de sonuçta işimiz burda, projemiz burda, biz buranın elemanıyız. İşimize geri dönmek istedik. Dönünce de yönetim sessiz kaldı, işveren hiçbir açıklama yapmadı. Neden işe alınmadığımızı sorduğumuzda hiçbir cevap veremedi karşımızda.

İyi ki sendikalı olmuşum. En azından sendikamla beraber hareket ettik. Dedik en azından siz bizi işe almıyorsunuz, çadırımızı kuracağız. Şu anda da bugün 9. günümüz. Çadırımızı kurduk, eylemimize devam ediyoruz. Ben ekmeğimi istiyorum, kimseyle herhangi bir sıkıntım yok. Ben 12 yıl buraya emek vermişsem bu emeğimin de ayak altına alınmasını istemiyorum. Bunu yönetimin görmesini istiyorum; şirketlerden A gidiyor, B gidiyor sonuçta ben buradayım. Beni yönetim görecek benim A’yla B’yle hiç işim yok. Burada çalışan biri olarak işe geri dönmek istiyorum. Şurada iki yılım kalmış. Neden ben haksız yere işten atılayım da kabuğuma çekileyim. Ben bunu yapmayacağım.

Bunu net ve açıkça söylüyorum; bugün yağmur dolu beni hiç bezdiremez. Gücümün yettiği kadar, sesimin çıktığı kadar ben bu mücadelemize arkadaşlarımızla devam edeceğim.

Yeni yılın ilk günü işsiz kaldık”

Gülten Tezer: 2008 yılından beri Cerrahpaşa’da çalışıyorduk. Yemek personeliyim, katlara, hastalara yemek dağıtıyordum. Beyaz Saray diye bir şirket geldi. Anlaşmadan sonra benim Beyazıt’ta da ihalem var sizi bir aylığına Beyazıt’a göndereceğim dedi. Tabii giderken de müdürlere, yönetime danışarak gittik. Onlar gidin dediler, işinizi yapın. Gittik bir ay sonra dönmek için geldik, yönetim topu şirkete attı, şirket yönetimin üstüne attı. Nitekim biz üç buçuk ay çalıştık. Yıl başında Beyaz Saray oradaki ihalesini kaybetti, başka bir şirket aldı. O gelen şirket de Cerrahpaşa’da çalışanlar olarak bizim kıdem tazminatlarımız yüksek olduğu için bizi almak istemedi. Biz yeni yılın ilk günü işsiz kaldık.

Buraya geldik işe alan olmadı nitekim buradayız.

Biz kaç senedir üniversitenin elemanıyız. Yönetim bizi geri alsın. Sonuçta biz üniversiteye emek verdik. Yönetimin bizi üç beş günlük şirket için, taşeron için harcamamasını istiyoruz. Biz sonuçta buraya emek harcamış insanlarız, yönetimin bize sahip çıkması gerekiyor. Şirketler bugün var yarın yok. Biz işimizi geri istiyoruz.

 

 

 

 

Cerrahpaşa’da direniş sürüyor

 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 13 Ocak’ta kurdukları çadırla direnişe başlayan taşeron yemekhane işçilerinin direnişi devam ediyor.

Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi işçilerin direnişi hastane bahçesine kurdukları direniş çadırı ve imza kampanyasıyla sürerken, dayanışma ziyaretleri devam ediyor.

Gün içerisinde birçok hasta ve hasta yakını direnişçi işçilerin yanına gelerek imza kampanyalarına destek veriyor ve yanlarında olduklarını belirtiyorlar.

Direnişteki işçiler perşembe günleri kurdukları kardeşlik sofrası ile işlerine geri dönebilmek için yemekhaneyi boykot etmeye çağırıyorlar. Hastanede çalışan ve diğer sendikalara üye doktor ve hemşirelerin de desteklerini alan işçiler bu şekilde süreci hızlandırmaya çalışıyorlar.

Sık sık gelen destek ziyaretleriyle de moral bulan işçileri direnişin 9. gününde (21 Ocak) İstanbul Üniversitesi’nden öğrenciler, Öğrenci Kolektifleri, Fatih Sol Cephe ve Halkevci Kadınlar ziyaret etti.

İşçiler kazanana kadar direnişe devam edeceklerini ifade ediyorlar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Yasadışı sözleşmeleri imzalamıyoruz!”

 

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi Mono Blok önünde biraraya gelen taşeron işçileri ve sağlık çalışanları, “Yasadışı sözleşmeleri imzalamıyoruz!” pankartı taşıdılar.

17 Ocak’ta yapılan eylemde ilk olarak Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Sekreteri Gürsel Kaya bir konuşma yaptı. Sağlık emekçilerinin yıllardır yaşadıkları sorunlar karşısında mücadele ederek, kazanımlarını Yargıtay kararları ile bağıtladıklarını hatırlatan Kaya, hastane yönetiminin ise bunları uygulamadığını, iş yasalarını ise görmezden geldiğini belirtti.

Eyleme destek veren hekimlerden Zeki Kılıçarslan da söz alarak, taşeronluğun insanlık dışı rant ve soygun sistemi olduğuna değindi.

Konuşmaların ardından basın açıklaması okundu. Açıklamada yönetime seslenen işçiler, insanca bir yaşam mücadelesini sürdürmeye devam edeceklerini dile getirdiler.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 
§