23 Mayıs 2014
Sayi: KB 2014/21

Katliamın faili kapitalist sömürü düzenidir
Soma Katliamı =
Sermaye, AKP, sendika işbirliği
Soma’da yaşanan katliam ve ortalığa saçılan gerçekler
Soma’da yaşananlar üzerine gözlemlerimiz
Soma’dan bir maden işçisi yazdı
Somalı bir gencin gözlemleri
İşçi katliamında sermaye ve sendika bürokratlarının ortaklığı
Soma katliamına karşı iş bırakma eylemleri
Her yer Soma!
Manisa DLB’den gün gün Soma eylemleri

Liseliler Soma için sokaklarda!

100 yıl önce: 1. Dünya Emperyalist Paylaşım Savaşı
Üniversitelerde Soma işçileri için işgal!
Avrupa’da da emekçiler sokaktaydı!
“Amacımız sorumluların cezasız kalmaması!”
“Geç kalmadan birlik olmak lazım”
Oyunun son perdesini oynuyorlar
Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
Çelik-İş Genel Kurulu’nda işbirlikçilere cevap verildi
Mehmet Ayvalıtaş davasında 3. duruşma
Sınıf devrimcilerinden
Kaypakkaya anmaları
“Suriye’nin dostları” yıkıcı savaşı körüklemeye devam ediyor
Gerici AB’ye karşı
halkların birliği!
Katletmek bu devletin fıtratında var!
‘Yüz karası değil kömür karası Böyle kazanılır ekmek parası’
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gerici AB’ye karşı halkların birliği!

 

17 Mayıs Cumartesi günü Avrupa nın 13 değişik merkezinde kapitalist sistemin krizine, gerici AB’ye ve sağcı-faşist popülist politikalara karşı yürüyüş ve eylemler yapıldı. Blockupy - İşgal Et eylemleri Almanya’nın Berlin, Duesseldorf, Hamburg ve Stuttgart kentlerinde de gerçekleştirildi.

Sol sendika güçlerinin çağrısıyla yapılan eylemde ‘Krizinizin faturasını ödemeyeceğiz’ temel şiarıyla kapitalist tekellerin ve bankaların kendi krizlerinin ekonomik faturasını emekçilere ödetme saldırılarına karşı bir duruş ortaya konulurken, kapitalist tekellerin saldırganlığına ve gerici AB’ye karşı da “Farklı Avrupa kur - aşağıdan bir Avrupa için” çağrısı öne çıkarılarak, Avrupa halklarının dostluk ve dayanışmasının egemen olduğu Avrupa çağrısı yapıldı.

Anti-kapitalist söylemin sınırları

Öğlen saatlerinde başlayan yürüyüş kentin önemli caddelerinden yürünerek, kentin merkezinde yapılan mitingle bitirildi. Yürüyüşe katılım beklenenin altında (yaklaşık 3 bin kişi) olsa da, kortejlerdeki gençlerin ağırlığı ve canlılığı dikkatleri çekiyordu. Mitinglerde yapılan konuşmalar gibi taşınan pankartlar da bu dururumla örtüşüyordu. Eylemde anti-kapitalist ve anti-emperyalist vurgular oldukça belirgindi. Ancak konuşmalardaki bu ileri öğelerin açık bir sosyalizm vurgusuyla birleştirilememesi, Almanya’daki sol muhalefetin başına çöreklenen güçlerin sınırlarını ortaya koyması bakımından öğreticiydi.

Die Linke / Sol Parti hedefi çarpıtıyor

Yapılan konuşmalar, Sol Parti’nin ‘Bankaların iktidarına karşı hep birlikte’ gibi hedef saptıran söylemini öne geçirerek eylemde yer alması ve bankaların dışında kalan kapitalist tekelleri şirin gösterme gerici çabasıyla birlikte değerlendirildiğinde, bu bilinç kırılmasının tesadüf olmadığı anlaşılacaktır.

Eylemde ağırlığını hissettiren güçlerin dağınıklığı ve organize olamaması alanı bu gerici reformist kesimlere bırakıyor.

Reformizmin boşluklarını devlet terörü tamamlıyor

Sol Parti’nin ve onun etki alanında olan güçlerin eylemleri geri çekme çabalarına, sermaye devleti de polis terörüyle destek verdi. Kenti polis ablukasına aldıran burjuva devlet, kenti işgal etti. Kentin ana girişleri ve merkez istasyonu polis ablukasında tutularak, yürüyüşçülerin krimanilize edilmeye çalışılmasının yanı sıra, adeta gelecek çatışmalı dönemin bir provası yapıldı. Atlı-itli, coplu motorize silahlı güçler, zorla aramalar yaparak, insanların eyleme katılmasını önlemek için barikatlar kurdular. Provokatif davranışlarla, özellikle genç eylemcileri kışkırtmaya çalıştılar. Onların bu gerici, saldırgan çabaları eylemciler tarafından başarıyla boşa çıkartıldı.

Yeniden ayağa kalkma çabası

Kent merkezinden geçen yürüyüş kolundaki eylemciler, Taşeron/Zeitarbeit firmaların önlerinde gösteri ve protestolarda bulundular. Bangladeş’te bir yıl önce 1100 işçinin katledilmesinin sorumlularından olan H&M mağazası da protestolardan nasibini aldı.

BİR-KAR, yürüyüşe Soma işçi katliamı ve Greif işçi direnişini öne çıkaran döviz ve bildirilerle katıldı.

Blockupy – İşgal Et eylemi ataklığın, canlılık ve mücadele kararlılığının hakim olduğu; anti-kapitalist, anti-emperyalist söylemler sonucuna vardırılmasa da, daha çok da gerici AB karşıtlığı temelinde halkların dayanışmasını öne çıkaran siyasal atmosfere sahipti.

Kızıl Bayrak / Stuttgart


 

 

 

 

Brezilya’da Dünya Kupası protestoları

16 Mayıs gün Nitelikli ve parasız kamu hizmeti isteyen emekçiler Brezilya’nın 12 ayrı kentinde sokaklara çıktı.

Dünya Kupası’na bir aydan az süre kala sokaklara çıkan emekçilerle kolluk kuvvetleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

Devletin emekçilerden topladığı vergileri Dünya Kupası için kullanmasına karşı çıkan eylemciler, turnuvaya sponsor olan büyük tekellerin ofis ve satış noktalarını hedef aldı. Emekçilerin öfkesi birçok kentte sokakları savaş alanına çevirdi. Polisle protestocular arasında çatışma yaşandı.

Recife’de gerçekleştirilen protestolara ise polisin düşük ücretler nedeniyle grevde olmasından dolayı  ordu saldırdı. Cunta günlerini aratmayan asker saldırısında 250 kişi gözaltına alındı.

Birçok kentteki protestolarda stad inşaatlarında iş cinayetine kurban giden işçiler için çelenk bırakıldı ve “FIFA evine dön!” yazılı pankartlar taşındı.

 Stadyum yerine ev yapılmasını ve nitelikli kamu hizmeti isteyen bir emekçi şunları söyledi:

Uzun zamandır şu soruyu soruyoruz: Bu kupa kimin için? Şimdi bizim için cevap zamanı. Bu Dünya Kupası Brezilya halkının çoğunluğu için değil. Bu nedenle çoğunluğu dışarıda bırakan bu formatta düzenlenen bir organizasyona karşıyız

 

 

 

 

 

Tayland’da sıkıyönetim ilanı

Tayland’da hükümet karşıtı hareketle çatışmalar yoğunlaşıyor. Seçim sürecinin de dengeyi değiştirmediği ülkede daha önce 11 kez darbe yapan ordu sıkıyönetim ilan etti. Ordu, ayrıca sıkıyönetimi uygulayabilmek adına elinde tuttuğu yetkileri de genişletti.

“Bunun bir darbe olmadığını” ifade ederek kendini masum göstermeye çalışan ordu, “barış ve düzenin korunması” ve de “kötü niyetli grupların savaş silahları kullanmasını engellemek” adına bu kararın alındığını iddia etti.

Geçici Başbakan’ın başgüvenlik danışmanıysa, ordunun bu kararı alırken hükümete danışmadığını aktarırken orduya destek vererek “Herşey normal, yalnızca tüm güvenlik sorunlarından ordu sorumlu” dedi.

Ordu sözcüsü de sıkıyönetim ilanının geçici hükümetin iktidarına herhangi bir etkisi olmayacağını ve hükümetin faaliyetlerine devam edeceğini ifade etti.

Sıkıyönetimle beraber, basın kuruluşlarına da “ulusal güvenliğe uygun” yayın yapmaları konusunda ‘uyarı’ yapıldı.


 
§