10 Ekim 2014
Sayı: KB 2014/40

IŞİD-AKP katliamlarına karşı
Kürt halkıyla dayanışmaya!
Reformist hayaller ve
Kobane direnişinin gücü
AKP’nin tezkeresi varsa, direnenlerin sokakları var!
Kürt halkı ayakta!
Her yer Kobanê, her yer direniş!
Kobanê sokak sokak direniyor!
Kürdistan’da polis-AKP-kontra çeteler katletti!
Suruç’a giden bir DGB’li gözlemlerini aktarıyor
“Kobanê halkı insanlık onurunu ölümüne savunuyor!”
Üniversitelerde gerici saldırganlık!
Sermaye devleti işkencecileri, katilleri, tecavüzcüleri koruyor!
Kürt halkıyla dayanışmayı büyütelim,
devrimci mücadeleyi yükseltelim!
Kobanê için sınırsız direniş yükseldi!
“Zamanın hurdası” ya da “hurdalığın” zamanla imtihanı!
Hastanelerde taşeron var!
Yol-İş Genel Kurulu üzerine
“Filler tepişirken işçiler eziliyor!”
Nestle’de tanıdık bir ihanet!
Rant, yağma ve talanda sınır tanımamışlar
Devrimci gençlik çalışmasına polis tacizi artıyor
15. yılında Ulucanlar Katliamı lanetlendi
Kızıl Bayrak Avrupa’da da dalgalanıyor!
Bir kitap tanıtımı:
Halkın Sesi
El Che’nin Savaş Günlükleri yazılmaya devam ediyor - K. Ehram
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Kobanê halkı insanlık onurunu ölümüne savunuyor!”

 

Kobanê’deki direnişle dayanışma amacıyla geçtiğimiz günlerde Suruç’a giden Eğitim Sen üyesi Fatma Yıldırım, Suruç’taki gözlemlerini ve Kobanê direnişine ilişkin düşüncelerini gazetemizle paylaştı

- Suruç’a gitme fikri nasıl şekillendi? Bölgede dikkatinizi çeken en temel sorun neydi?

- Eğitim Sen İstanbul 4 No’lu Şube üyesiyim. Günler öncesinden KESK’li kadınlara Suruç’a gitmek için bir çağrı yapıldı. Kobanê’deki gelişmeleri dikkatle izliyordum. Kobanê direnişi ile dayanışmak için elimden geleni yapıyordum. Beni IŞİD gibi bir örgütün varlığı fazlasıyla rahatsız ediyor. Bir kere bu örgüt; Şii, Türkmen ve Kürtlere yönelik akıl almaz katliamlar gerçekleştiriyor aylardır. Hem de dünyanın gözleri önünde. Kadınları savaş ganimeti olarak görüyor. 12 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz ediyor. Emperyalist güçler ve Türk sermaye devleti ise yaşananlara yalnızca seyirci kalmıyor, IŞİD gibi insanlık dışı bir yapılanmayı destekliyor.

Kobanê kuşatması başladığından beri orada sergilenen olağanüstü direniş beni çok etkiledi. Bir yanda elinde ağır silahlar bulunduran IŞİD çeteleri, diğer yanda basit silahlarla yurdunu, insanlık onurunu ölümüne savunan Kobanê halkı. Katliam tehlikesi ile karşı karşıya gelmemek için oradan ayrılan ve çoğunluğunu yaşlı ve çocukların oluşturduğu Kobanêlilerle bir arada olmak istedim.

- Gerici savaşlar en çok kadınları hedef alıyor. Kobanêli kadınlar bu konuda neler ifade ediyor?

- Oradaki halk çok endişeli. Kadınlar çoğu kez sınırın öteki ucuna bakarak dua edip ağıt yakıyorlar. Çünkü çocukları Kobanê’de gerici çetelere karşı savaşıyorlar. Gözleri kulakları Kobanê’de. Oradan gelecek haberleri bekliyorlar. Kobanêli bir anne Irak’ta yaşanan katliamın orada olmadığını söyledi bize. Bunun nedeni ise YPG güçlerinin IŞİD’in ilk saldırılarında halkı uyararak hızla tahliye etmesiymiş. Kobanê’yi terk etmeyen halk ise güvenli bölgelere yerleştirilmiş. Bu durumun büyük bir katliamın önüne geçtiğini anlattı. Eli silah tutan kadın-erkek herkesin Kobanê’de kalarak direnişe katıldığını söyledi bize.

- Kobanê halkının maruz kaldığı gerici kuşatmaya karşı dayanışmayı örüyorsunuz. Sizin karşılaştığınız engellemeler ne oldu?

- Yola ilk çıktığımızda planımız Suruç merkeze gidip oradaki yerel halkla birlikte sınır köylerine geçmekti. Fakat Suruç’a girmemiz asker ve polis tarafından engellendi. Biz yine de bu engellemelere rağmen sınır köylerine ulaşmayı başardık. Behte adında bir sınır köyüne vardık. Bu köy sınıra çok yakın fakat Kobanê’nin çaprazında kalıyor. Etmanek ve Dewşen, Kobanê’ye daha yakın olan köyler. Etmanek ve Dewşen’de bulunan destekçilere karşı askerin çok yoğun saldırıları oldu.

- Dayanışmayı gerçek anlamıyla büyütmek, protestodan ileriye, ezilen halkların direnişine destek vermek için sizce neler yapılması gerekir? 

- IŞİD çetesini halkların başına bela eden onları besleyen AKP hükümeti ve IŞİD çetelerinin işbirliğinin en geniş kitlelere teşhirinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için protesto eylemlerini aşan bir süreç örgütlenmeli. Sendikalar, meslek örgütleri güçlü genel grevler örgütlemelidir. Devrimci, ilerici güçler, bu gündemi temel gündemleri olarak görmeli. Behte Köyü’nde beni etkileyen durumlardan birisi de Alman turistlerin bizimle beraber sınırdaki nöbet direnişine katılmasıydı. Zulüm karşısında halkların kardeşliğine yönelik güzel bir örnekti. Ayrıştırıcı değil bütünleştirici dilimizi de zenginleştirmeliyiz.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

 

İşçi ve emekçiler Kobanê’deki katliamı engellemelidir!

 

Burjuva ahlakının, insani açıdan ahlaksızlığa denk düştüğünü anlatacak sayısız örnek var tarihte. Bu örnekler bu coğrafyanın tarihi açısından da söz konusudur. Bugün Kobanê’de yaşananlar ve IŞİD gerçeği gösteriyor ki, sermaye sınıfı AKP eliyle ahlaksızlığın en iğrenç örneklerinden birine daha imza atıyor. IŞİD’e destek vermediklerini iddia edenlerin biat ettikleri ABD bile, Türkiye’nin açıktan IŞİD’i beslediğini açıklayabiliyor. İmzalanan son tezkerenin ise Kobanê’de katledilen Kürt halkına değil de, IŞİD’e destek vermek niteliği taşıdığını burjuva köşe yazarları bile söylüyor.

Suriye’de dünkü kardeşi Esad’ın katlettiği iddiasıyla öldürülen Suriyeliler için timsah gözyaşları dökenler, Türkiye’de Kürt kadınlarının ve çocuklarının katledilmesini emrediyor. Kobane’de kendi beslemesi olan çetelerin katlettiği Kürtleri dillendirmiyorlar bile…

Bayramın 1. gününde Suruç sınırında IŞİD çetelerinin, Türk askerlerinin neredeyse yanında cirit attığı fotoğraf kareleri basına yansırken, Kobane’de kardeşleriyle bayramlaşmak, ya da onların yanında çetelere karşı savaşmak için sınırı geçmek isteyen Kürt halkına yönelik asker ve polisin saldırısı ise sermaye ve uşağı AKP’nin gerçek yüzünü yansıtan bir ayna işlevi görüyor. Aynı günlerde IŞİD, Suruç köylerini de bombalamaya başlamıştı. Bir gün önce Suruç’ta yaşayan Kürtleri kendileri öldürmeye yönelik saldıran ordu güçleri, bu sefer güvenliklerini sağlamak bahanesiyle köyleri boşaltmak için yine saldırdı. Bunları yaparken bile IŞİD’e destek vermediklerini söylüyorlardı.

Bu yaşanan ahlaksızlığı görmek için mecazi değil, biyolojik olarak bile hiç de zeki olmak gerekmiyor. Yapılan ahlaksızlık, göz ucuyla bakılsa bile görülebilecek kadar belirgin. Ayrıca, bu kıyımı tek başına AKP’ye mal etmek de onlar kadar ahlaksızlaşmaktan farksızdır. Son tezkereye MHP de “evet” diyerek kendi gerçekliğini olanca çıplaklığıyla gözler önüne serdi. CHP tezkereye “hayır” dedi ama Kürt halkı için MHP’yi bile aşan bir dil kullandığı bilinen bir gerçek. Ayrıca CHP’nin Gülen cemaati şemsiyesi altına girmesi ve sonraki icraatlarını tutarsızlık olarak değil, ahlaksızlık olarak niteleyen azımsanmayacak sayıda CHP’li de var. HDP ise şu an böyle bir eleştirinin muhatabı değil. Ama çözüm sürecindeki saplantısı onu da eleştirinin muhatabı haline getirebilir.

Kürt halkına saldıran asker ve polis ise “onlar emir kulu” argümanıyla aklanamaz. Ahlaksızlık emrini uygulayanlar da, emredenler kadar ahlaksızdır.

Türkiyeli (Türk, Kürt, Laz, Ermeni…) bu ahlaksızlığa destek vermek bir yana, göz yumduklarında dahi yönetenlerle aynılaşırlar. Siyasal olarak Kürt halkının bağımsızlığına karşı olan bir işçi bile, IŞİD’in katliamlarına göz yumamaz, yummamalıdır. İnsanlık dışı bu vahşetin karşısında yerini almalıdır. Bu durum sadece söylemde bile kalsa olumlu ve onurlu bir şeydir. Ama kesinkes yetersizdir. IŞİD çetelerine destek verilmemesi, bu katliamın perde arkasındaki gerçek faili sermayeden hesap sorulabilmesi için işçi sınıfı üretimden gelen gücünü kullanmalıdır. Mümkün olan her yerde, her atölye ve fabrikada öncelikli olarak bu katliam karşısında sesiz kalınmaması gerektiği anlatılmalı, törenler, sohbetler, yardım kampanyaları düzenlenmeli ama en önemlisi üretimi durdurarak ya da yavaşlatarak IŞİD’e silah sağlayan lojistik destek veren sermaye ile hesaplaşılmalıdır.

Bu katliam karşısında yer almak öncelikli olarak insanlık görevidir. Türkiyeli işçi ve emekçiler hem güncel, hem de tarihsel olarak bu görevi yerine getirme çabasında olmak zorundadır.

M. Kurşun

 
§