28 Kasım 2014
Sayı: KB 2014/47

Sermaye düzeninin zorbalığı sökmeyecek!
Tecrit ve sansüre karşı ortak mücadele
“Yayın yasağı yok hükmünde”
Rojava kantonları IŞİD tehdidi altında
Sağlıkta dönüşüm fiyaskosu!
İşçiye mezar, babasına lastik ayakkabı!
BirGün ve Evrensel’in turnusol kağıdı: Ülker reklamı - T. Kor
‘74 Ülker işgali yol gösteriyor!
Diplomalı işsizlik gerçeği!
MESS dayatmalarına karşı fabrika eylemleri
“Benim gibi isyan eden yüzlerce işçi var”
İzmir’de DEV TEKSTİL tanıtım toplantısı
Karayolu işçisinin iradesi sendikal bürokrasiyi aşmaya yetmedi
Fabrika ile barikat arasında
Devrim için devrimci parti, devrimci sınıf!
TKİP’nin 16. kuruluş yıldönümü etkinliği
16. yıl etkinliğine parti örgütlerinden mesajlar
Ferguson’da büyük öfke!
İntifada ruhu ezilmek isteniyor!
Gebze’de liseliler Oğuzhan Çalışkan için buluştu!
“Şiddete karşı mücadelede vardık, varız, varolacağız!”
EKK’dan 25 Kasım etkinlikleri
Burjuvazinin nüfusunu planlama değil, kökünü kurutma savaşı - Z. Eylül
“İnsan nasıl insan oldu” - Evrim Erdoğdu*
TKİP militanı Alaattin Karadağ mezarı başında anıldı
Basına sansür, tutsaklara tecrit!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İntifada ruhu ezilmek isteniyor!

 

Filistin halkı siyonist İsrail devletinin saldırılarına karşı kararlı direnişini sürdürüyor. İsrail devleti ise Filistin’in birçok bölgesinde emekçileri hedef alan ırkçı terörü ‘Yahudi ulus devleti’ kararı ile taçlandırdı.

Siyonist devletin başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki bakanlar kurulu, İsrail’i ‘Yahudi ulus devleti’ olarak tanımlayan yasa tasarısını kabul ederek devletin ırkçı – dinci karakterini resmileştirme çabası içerisine girdi. Yasanın Bakanlar Kurulu’nda görüşülmesinin öncesinde konuşma yapan Netanyahu, ‘Arap kökenlilerin bu yasayla ikinci sınıf vatandaş muamelesi göreceği’ eleştirilerine karşı şunları söyledi: “İsrail Devleti, Yahudiler’in ulus devletidir. Her vatandaş eşit haklara sahiptir ve bu konuda ısrar ediyoruz. Fakat sadece Yahudiler’in bayrak, milli marş, her Yahudi için İsrail’e göç etme hakkı ve diğer semboller gibi ulusal hakları vardır” ifadelerini kullandı.

Devletin ırkçı karakterinin resmen onaylanmasının yanı sıra yükselen eylem dalgasına karşı yeni bir plan devreye sokuldu. Eylemlere katılan tüm Filistinliler’in ‘terörist’ olarak nitelendirildiği plana göre ‘taş atan’ ya da Filistin bayrağı taşıyanlar yargı süreci bitene dek tutuklu olarak yargılanacaklar. Öldürülen direnişçilerin cenazeleri ailelere teslim edilmeyeceğine ilişkin maddelerin yer aldığı planda eylemcilerin ailelerini Gazze Şeridi’ne sürmek de var.

İsrail meclisindeki Arap vekiller, yasa tasarısının ırkçı olduğunu belirtirken tasarı ile ‘iki devletli çözüm’ adı verilen projenin Filistin sorununun en önemli müzakere maddelerinden biri olan eve dönüş hakkını imkansız kılacağını ifade ettiler.

Öte yandan hükümeti oluşturan koalisyon güçleri arasında da tasarı sebebiyle kriz yaşandı. Adalet Bakanı Tzipi Livni ve Maliye Bakanı Yair Lapid tasarıya dair kabinede red oyu kullandı. Katliam ve toprak gaspına ortak olan bu partilerin elbette tasarıya Filistin halkı için red oyu kullanmadığı aşikar. Apartheid devleti içerisindeki düzen siyasetinden bazı oluşumlar tasarının İsrail toplumunu teokrasiye sürükleyebileceğini dile getirdi.

Filistinli örgütlerden tepki

Karara Filistin’deki siyasi oluşumlardan da tepkiler geldi. Hamas sözcüsü, yasa tasarısının, İsrail’in Yahudi devleti kimliğinin pekiştirilmesi anlamına geldiğini söyleyerek “Bu kanun tasarısı İsrail’in, Arap dünyasına her anlamıyla hakim olmak için kullanacağı dini bir savaşın habercisidir. Bu haliyle tüm Filistinliler ve bölgedeki Arap ülkeleri için tehlike çanlarının çalınması anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yönetim Kurulu ise yazılı bir açıklama yaparak ırkçılığı teyit eden yasa tasarısının Yahudiler dışındaki diğer dini ve etnik unsurlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasının önünü açacağını belirtti. FKÖ’nün eleştirisi el-Fetih çizgisinin ‘iki devletli çözüm’ stratejinin tekrarı niteliğinde oldu. İsrail’in bu şekilde Oslo Antlaşması’nı ihlal ettiği belirtilirken ‘Tarihi Yahudi vatanı’ şeklindeki adlandırmanın Filistinlilerin bu topraklardaki tarihini ve varlığı gerçeğini ortadan kaldırmaya yönelik olduğu ifade edildi.

Siyonist şefin eleştirilere yönelik cevabı her zamanki ‘demokrasi’ yalanı ile devam etti. Netanyahu, yeryüzünde kurulan en ırkçı yapılardan biri olan İsrail’i “Örnek bir demokratik devlet” olarak tanımladı ve şu ifadeleri kullandı: “Dünyada İsrail’den daha fazla demokrat bir ülke tanımıyorum. Bölgede ise kesinlikle böyle bir devlet yok.”

Filistinli işçiler hedef haline geldi

Siyonist şeflerin ırkçılığı resmileştirme girişimleri ve tehditleri kısa bir sürede kendisini gösterdi. “Örnek bir demokratik devlet” olarak tanımlanan İsrail’deki Aşkelon Belediyesi, Filistinli işçilerin kentten çıkarılması çağrısında bulundu ve bu yönde çalışma başlattı. Belediyenin ırkçı düzenlemesine göre okul, park ve bahçelerde Filistinli işçilerin çalışması yasaklanacak. Meclise getirilmesi düşünülen yeni tasarıya göre ise İsrailli patronlara da işyerinde çalışan Filistinlilerin haklarında emniyet dosyası olup olmadığına bakma olanağı tanınacak. Böylece siyonist patronlar Filistinli işçileri, tazminatsız ve haklarını vermeden işten çıkartabilecek.

Siyonist çeteler saldırıya geçti

Birçok işyerinde ise Filistinli işçiler işten çıkarılmaya başlandı. Kudüs’te bulunan Rami Livni adlı mağaza, Filistinli işçileri çıkardığını ve sadece Yahudi işçi çalıştıracağını duyurdu.

Irkçı uygulamaların yanı sıra Batı Şeria ve Kudüs’te hemen hemen hergün Filistinlileri hedef alan saldırılar yaşanmaya başladı. Siyonist gruplar ellerinde bıçak ve sopalarla Filistinli avına çıkarken yaşanan saldırılarda birçok Filistinli yaralandı. Kudüs’te iki FHKC üyesinin gerçekleştirdiği ve toplamda 7 kişinin hayatını kaybettiği eylem sonrasında sivil Yahudilerin silah taşımasının önü açılırken siyonist çeteler bu tasarı hayata geçmeden katliam girişimlerine başladı.

Ramallah’ın Beyt Ebu Fellah mezrasına gelen bir grup siyonist, Filistinlilerin evlerini yakarak katliam yapmaya çalıştı. Muhammed Abdulkerim adlı Filistinlinin evine molotof kokteyli atan siyonist grup, evin duvarlarına ırkçı yazılamalar yaptı. Bir grup Siyonist çete de kullandıkları otobüsle Filsitinli işçilere çarptı ve 1 işçiyi katletti.

İsrail askerilerinin saldırıları da hız kazanarak devam etti. Batı Şeria ve Kudüs’te askerlerin tacizleri üzerine çıkan çatışmalarda onlarca Filistinli genç yaralandı. Askerler her zaman olduğu gibi kitlelere karşı gerçek mermilerle saldırdı. Gazze’de ise işgal askerlerinin açtığı ateş sonucu 32 yaşındaki Fadl Muhammed Halava adlı Filistinli hayatını kaybetti.

Saldırıların bir başka yüzü ise ev baskınları oldu. Filistinlilere ait mahallelere giren İsrail askerleri, sistematik bir şekilde ev baskınları gerçekleştirdi ve sayısız Filistinli gözaltına alınırken ev sakinleri tehdit edildi. Netanyahu’nun eylem yapan Filistinlilerin evlerinin yıkılması çağrısı sonucunda çeşitli ailelerin evleri yıkılırken İbrahim El-Akkari’nin evinin yıkılması girişimi ise suya düştü. Eve gönderilen tebligatın ardından eve çıkan yolları barikatlarla kapatan Filistinli gençler, iş makinelerine ve askerlere geçit vermedi. Yıkım girişimi örnek bir dayanışma ile engellendi.

Baskının sebebi intifada korkusu

‘Yahudi ulus devleti’ ya da ‘Tarihi vatan’ gibi tasarılar ile de Filistin halkının yok edilmesi düşüncesi resmi bir nitelik kazanıyor. Siyonist devletin yeni ‘terör planı’nın da on yıllardır en gelişmiş silahlara karşı direnen Filistin halkı için bir geçerliliği bulunmuyor. Tanklara karşı taş atan eller, bombalara ve kurşunlara baş eğmediği gibi yasalar karşısında boyun eğmeyecek, 3. İntifada mayalanmaya devam edecek.

 
§