6 Mart 2015
Sayı: KB 2015/09

Üniversitelerde artan faşist saldırganlığa karşı mücadele
En zenginler listesi açıklandı!
Bir korkunun itirafı
Gelenek AKP ile sürüyor
Özgecan’ları da Pozantı ve Şakran’ı da unutma!
‘Meclisten geçer, sokaktan geçmez!’
‘Umutsuzluk yerine inanç ve yaratıcılık’
Polis devletine karşı birleşik mücadeleye!
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı Sonuçları
DEV TEKSTİL’in kuruluş süreci tamamlandı
Yerel bültenlerde baharın devrimci çağrısı
Kafkas Şeker’de kıyım ve direniş!
Divan işçileri mücadeleyi sürdürüyor
Kadın sosyalizmle özgürleşir!
Özgecan eylemleri ışığında 8 Mart - S. Soysal
Ukrayna'da kriz büyüyor
Filistin'e teslimiyet dayatılıyor!
Ortadoğu ve emperyalistler arası çatışma - A. Destan
Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden...
Münster'de Kürt sorunu ve seçimler paneli
EÜ öğrencileri saldırıyı anlattı
DGB mücadeleyi meclislerle örüyor!
DLB devrimci faaliyeti büyütüyor
Edebiyatın çınarı sonsuzluğa uğurlandı
Patron sendikaları hesap verecek!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

MİB MYK Mart Ayı Toplantısı Sonuçları

 

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu (MİB MYK) Mart ayı toplantısını gerçekleştirdi. Toplantının gündeminde şu konu başlıkları yer aldı:

- MESS Grup TİS süreci

- Yerel gelişmeler

- Kıdem tazminatı

- Bülten

Bu başlıklar üzerine yapılan değerlendirmelerin sonuçlarını özetleyelim:

MESS Grup TİS süreci:

1. Metal işçisinin grev silahını kullanmasına karşılık, iktidar silahını devreye sokarak grev yasağına başvuran MESS cephesi, bu aşamadan sonra inisiyatifi büyük ölçüde eline almıştır.

Böylelikle mücadele siyasal alana taşmış ve tümüyle iki sınıfın güç mücadelesi haline gelmiştir. Fakat metal işçileri cephesinden gerekli yanıt verilememiştir. Mücadelenin bu sert ve sınıfsal karakterine uygun bir mücadele gücü ve bilinciyle davranılamamıştır. Bundan dolayı inisiyatifi alan MESS cephesi büyük ölçüde tarihsel özellikler taşıyan bu kavgada üstün bir konuma gelmiştir.

Henüz bu mücadele bir sona bağlanmış değildir ama, bu aşamadan sonra sürecin seyrini değiştirmek mümkün görünmemektedir. Dahası bugün metal işçisi cephesinden tam bir dağılma söz konusudur. 3 yıllık sözleşme kabul edilerek, işbirlikçi-dayatmacı toplu sözleşme düzenine bir kez daha boyun eğilmiş, her fabrika küçük kırıntılar uğruna kendi mücadelesini vermeye çalışmaktadır. Bu koşullarda Danıştay’dan grev yasağının kaldırılmasının dahi bir anlamı kalmamıştır. Çünkü artık yeniden greve çıkmanın maddi ve moral koşulları tüketilmiştir.

2. Bugün için politik-moral üstünlüğü ele geçiren MESS burada durmayacaktır. AKP hükümetinin Danıştay’a verdiği savunmada da itiraf edildiği gibi söz konusu olan metal işçisinin ve metal işçisi üzerinden de işçi sınıfının köleliğini güvenceleyen bir düzendir. Ağızları yandığı için metal işçisini hareketsiz bırakmak ve bir daha aynı yola başvurmalarına engel olmak üzere hamleler yapacak, cezalandırma ve ezme eylemlerine başvuracaktır. Eskişehir Süsler Doruk fabrikasında yaşanan işçi kıyımının gerisinde de biraz bu amaç vardır.

Metal işçileri öncülerin biçilmesi biçiminde ilerlemesi muhtemel bu yeni saldırı dalgasına hazırlıklı olmalıdır. Unutulmasın ki atılacak her geri adım düşmanı cesaretlendirecek ve daha fazlası için isteklendirecektir. Bu nedenle “İşgal, grev, direniş!” şiarında ifade bulan mücadele anlayışı bu süreçte de metal işçisinin parolası olmalıdır.

3. Metal işçilerinin bedel ödemeyi göze alarak çıktığı yolda bu noktaya gerilemesinin esas sorumlusu Birleşik Metal’e egemen yönetim, onun yasalcı-bürokratik anlayışıdır. Öyle ki teslimiyetçi bir çizgide ilerleyen yönetim, aşağıdan zorlamayla grev yoluna çıkmış, ama gelmesi kimseyi şaşırtmayan grev yasağıyla açılan kapıdan da bu yolu anında terk etmiştir. Mücadelenin kızıştığı ve siyasal bir alana taştığı bir aşamada tüm ileri iddialarını bırakarak, “Yaşasın cehennem!” türünden pek iddialı söylemlerini de sarf ederek teslim olmuştur. Ama bununla kalmamış mücadeleyi sürdürme iradesi ve iddiası gösteren fabrikalar da tek tek aynı yola sokulmuştur. Önde yürüme iradesi göstermeyenler saflardaki en geride duranların kaygılarına yapışmış, bunu da ileride duranları geriye çekmek için kullanmışlardır. Ama MESS ve hükümetin keyfi grev yasağına teslim olanlar, ancak suya sabuna dokunmayan protestolar ve iş yavaşlatma türü eylemlerle yola devam edenler bugün artık bu tür eylemleri dahi yapamaz noktaya düşmüşlerdir. Öyle ki bugün pek çok fabrikada yapılan iş yavaşlatma eylemleri patronların da tehditleri sonrasında sürdürülememektedir.

4. Metal işçisine kaybettiren şu ya da bu taktik hata değil mücadelenin üzerinde kurulduğu stratejidir. Bugün artık çok açık biçimde ortaya çıkmıştır ki, MESS’i dağıtmak adı altında ortaya konulan strateji çökmüştür. MESS’i dağıtmak hedefiyle yola çıkanlar, metal işçisinin yüz parçaya ayrılmasına yol açmıştır. Belirtelim ki süreç içerisinde bu yanlış stratejiden dönme şansı olmasına, metal işçisini tek yumruk gibi birleştirmek gerekli olmasına rağmen sendikaya egemen olan anlayış, bundan uzak durmuştur. Böylelikle büyük hedeflerle yola çıkan metal işçileri kırıntılar kazanmak bir yana ellerindekinden de olmak tehlikesiyle yüz yüze bırakılmıştır.

5. Metal işçisine kaybettiren bu anlayış bugün kendisini temize çıkarmak için algıları yönetmeye çalışıyor. Bu amaçla iki temel argüman kullanıyor. Ama bu iki argüman da çürüktür. Birincisinde, mücadelede daha da ileriye gitmek isteyen fabrikalar olduğu gibi mevcut durumu kabullenenlerin de olduğunu ileri sürüyor. Fakat böylelikle kendi önderlik misyonunun üzerini örtüyor. Her büyük mücadelede de mutlaka geride durmak isteyenler olduğu gibi ileriye gitmek isteyenler de olur. Bu durumda önderlik pozisyonunda duranların yapması gereken, eğer mücadelede ileriye gitmek istiyorlarsa elbette, ileride duranlara yaslanarak ve onları güçlendirerek geride duranları ileriye çekmektir. Oysa bugünkü yönetimin yaptığı şey geride duranları daha da geriye itmek, ileriye gitmek isteyenleri ise geriye çekmek olmuştur.

İkinci argüman ise topu dışarıya atarak işçi sınıfının desteğindeki yetersizliğe dayanmaktır. Elbette işçi sınıfının desteği yetersiz kalmıştır ama, şu da bir gerçektir ki metal işçisi, kararlılık gösterdikçe toplumsal ve sınıfsal dayanışmayı da büyütüyor, diğer sendikaları ve konfederasyonları da baskı altına sokuyordu. İşte bunun için yola devam etmek bu geriliğin aşılmasının da anahtarıydı. Metal işçisi mevcut yönetim eliyle bu anahtarı kullanamamıştır.

6. Süreç sendikaya egemen anlayışın üzerindeki yaldızları dökmüş onun tüm sınırlarını göstermiştir. İflasını tescillemiştir. Bu noktada bu anlayışın iki temel özelliği tüm sürecin seyrini tayin etmiştir: Yasalcılık ve bürokratizm!

Sermayenin çıkarları uğruna mevcut yasaları istediği gibi eğip büken bir siyasal iktidar karşısında boyun eğilmiştir. Tüm iddialı söylemlere rağmen yasağa teslim olunmuştur. Süreci “işgal, grev, direniş!” çizgisinde ilerletmek yerine daha ilk andan itibaren iktidar üzerinde hiçbir etkisi olmayan protestolarla ve hukuksal girişimlerle yetinilmiştir. Bunu yaparken daha ileriye gitmek isteyenler durdurulmuştur.

Öte yandan ise “işçiler karar alır biz uygularız” gibi pek iddialı sözler etmesine rağmen sürecin tüm bir seyri başkanlar kurulu tarafından belirlenmiştir. Fabrikalardaki görüşmelerin bilgisi temsilcilerden bile gizlenmiş, bilgiyi gizlemek uğruna en olmadık yasakçı tutumlara başvurulmuştur. Böylelikle bürokratizmin en geri örnekleri verilmiştir.

7. Metal işçisi eğer sermaye karşısında kazanmak istiyorsa fiili-meşru mücadeleyi rehber edinen ve gerçek bir taban demokrasisini kurumsallaştıracak bir anlayışı sendikaya egemen kılmalıdır. Bunu aşağıdan yukarıya yaratabilmelidir.

Bunun için sadece mevcut yönetimin kaybettiren anlayışını eleştirmek ve mahkum etmek tutumu yeterli değildir. Yapılması gereken iflas eden ve pek çok yönden işbirlikçi sendikal yapılara benzeyen bu mevcut anlayışı aşarak devrimci bir mücadele ve örgütlenme çizgisini egemen kılmaktır. Bu nedenle geride bıraktığımız süreçle ilgili olarak sorunu doğru koymalı, kabahatin büyüğünü kendi hanemize yazmalıyız. Doğru olanı biliyorsak bunu neden uygulama gücü gösteremiyoruz? Neden bildiklerini bize dayatan “Başkanlara” teslim oluyoruz? Bu sorulara net yanıtlar vermeliyiz.

8. Pek çok metal işçisi arkadaşımız önümüzdeki sendika genel kurul sürecini bir hesaplaşma zemini olarak görüyor. Bu tutum doğru ama yetersizdir. Çünkü sorunlarımızın çözümü basitçe mevcut yöneticilerin yerine yeni insanları getirmek değildir. Sorunun çözümü yasalcı-bürokratik egemen sendikal anlayış karşısında fiili-meşru mücadele çizgisinde gerçek bir sendikal demokrasiyi tabandan hayata geçirmek, bu zeminde bu çizgiyi taşıyacak bir önderlikle öne atılmaktır. Metal işçisinin fabrika komiteleriyle birliğini sağlamak, bu yoldan giderek sendikada ve hayatın her alanında güçlü bir sınıf hareketi yaratmaktır. Genel kurul süreci bu mücadelenin bir parçası olacaksa ilerletici bir işlev görecektir.

İşte bu anlayışla da hareket eden MYK, aynı düşünce ve kaygılarla hareket eden metal işçilerini elbirliği yapmaya, bir araya gelmeye ve güçlü bir sınıf hareketini birlikte yaratmaya çağırıyor.

9. Öte yandan genel kurulun bu yolda gerçek bir muhasebe, hesaplaşma zemini ve yeniyi yaratma mücadelesinde önemli bir mihenk taşı olduğunu bilerek hareket edeceğiz. Bu çerçevede Metal İşçileri Birliği, ilerici-öncü ve duyarlı metal işçilerinin birliğini sağlamak üzere hareket etmeyi görev saymaktadır. MİB genel üye toplantısı, önümüzdeki haftalar içerisinde konuyu ayrıntılarıyla değerlendirmek ve bir hareket planı oluşturmak üzere gerçekleştirilecektir.

10. Bu sürecin ortaya koyduğu derslerden ve sağladığı açıklıklardan da hareketle önümüzde duran görevleri şöyle tanımlıyoruz:

a) Grev yasağı ve sonrasında oluşan yılgınlık ve dağılma tablosuna müdahale etmeli, elimizden geldiğince bu sürecin bir bozguna dönüşmesine engel olmalıyız.

b) Alınan maddi sonuçlar dışında asıl önemli olanın mücadelenin deneyimleri ve dersleri olduğunu bilerek davranmalıyız. Sorunları aşmak ve geleceği kucaklamak hedefiyle bu ders ve deneyimleriyle donanmalıyız. Bu amaçla yerellerde değerlendirme toplantıları yapmayı sürdürecek, öte yandan ise bu toplantılardan süzülecek sonuçları içerecek biçimde hazırlayacağımız bir broşürü kullanıma sokacağız.

c) MİB’i ileri ve öncü metal işçilerinin birleştiği bir mücadele örgütü haline getireceğiz. Bu çerçevede öncelikle MİB’in yerel meclislerini örgütlemeyi öncelikli bir hedef olarak görüyoruz. Bununla birlikte ise MİB’in mücadele programını arayış halindeki metal işçilerine ulaştırmaya çalışacağız. Bu amaçla programımızın yeni bir baskısını önümüzdeki günlerde yapmayı planlıyoruz.

d) Fabrika merkezli çalışmaya özel bir ağırlık verecek, çok yönlü araçların kullanımıyla bu alanda gerçek bir yüklenmeyi sağlamaya çalışacağız.

e) Mevcut yayınlarımızı fabrikaların nabzını tutacak ve yön verecek biçimde daha da güçlendireceğiz. Fabrika merkezli yayınlarla çeşitlendireceğiz.

Yerel gelişmeler:

Bu başlık altında yerellerden gelen temsilcilerin aktardığı bilgiler paylaşılmış, çeşitli fabrikalardan mücadele süreçleri üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Kıdem tazminatı:

Sermayenin uşağı AKP iktidarı seçimlere gidilmesine rağmen grev yasağından sonra bu kez de kıdem tazminatını gasp etmek üzere harekete geçmiştir. İşçi sınıfı bu büyük saldırı karşısında hazırlıklı olmalıdır. Bu hazırlık sendika ağalarına bırakılamaz. Bulunduğumuz her yerde işçilerin mücadele birliklerini yaratmak zorundayız. Genel grev tehdidi lafta kalmayacaksa bu ancak böylelikle mümkün olacaktır.

Bu saldırıya karşı sınıfımızı uyarmak, aydınlatmak ve örgütlemek üzere Birlik bileşenleri bulundukları yerellerden başlayarak çalışmalarını yoğunlaştırmalıdır. Bu çerçevede imza kampanyaları düzenlenebilir, bildiriler dağıtılabilir, söyleşiler organize edilebilir, eylemler düzenlenebilir.

Bülten:

Toplantıda aylık bültenimiz de planlanmıştır. Yapılan planlamaya göre bültenin Nisan sayısı için katkıların en geç 20 Mart tarihine kadar ulaştırılması gerekmektedir.

Metal İşçileri Birliği

Merkezi Yürütme Kurulu

4 Mart 2015

 

 

 

 

Demisaş ve SCM’de anlaşma

 

Grev yasağına rağmen tepkilerin sürdüğü SCM ve Demisaş’ta Birleşik Metal-İş ile patronlar arasında anlaşma yapıldı.


İşçiler hoşnut değil

Demisaş’ta sendika yönetimiyle patron arasında yapılan görüşmenin sonucunda varılan anlaşma üzerine eylemler bitirildi. Anlaşmaya göre MESS-Türk Metal’in 3 yıllık sözleşmesi kabul edilirken patron ileriye yönelik ekstra zam yapacağı taahhüdünde bulundu. Grev yasağının ardından bir süre grevi sürdürme iradesi gösteren Demisaş işçileri varılan bu sonuçtan hoşnut olmadı.


SCM’de anlaşma

Bursa’da SCM Otomotiv’de Birleşik Metal-İş ile patron arasında anlaşma sağlandı. Anlaşmanın içeriğine dair bilgi verilmezken sadece bir defaya mahsus belli bir miktar paranın ödeneceği öğrenildi.


 

 

 

 

MİB fabrikalara seslendi

 

Metal İşçileri Birliği, hafta boyunca yürüttüğü faaliyetlerle metal işçilerine seslendi.

İzmir’de MİB faaliyetleri

İzmir MİB, 8 Mart öncesinde Metal İşçileri Bülteni’nin dağıtımını yaparken Emekçi Kadın Komisyonları’nın çağrısıyla örgütlenen 8 Mart eylemi için de çalışmalar yürüttü.

Bakırçay Havzası’nda gece ve gündüz vardiyalarında çalışan demir çelik işçilerine Menemen üst geçit ve Asarlık servis duraklarında yapılan dağıtımlardan sonra Çiğli AOSB’de Schneider, ZF Lemförder ve Senkromeç işçilerine dağıtımlar gerçekleştirildi.

Bursa’da bülten dağıtımı

Metal İşçileri Bülteni Bursa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki camide 27 Şubat günü Cuma namazı çıkışı işçilere ulaştırıldı. Grev yasağı, satış sözleşmesi, kıdem tazminatı gibi konularla ilgili gerçekleştirilen konuşmalar eşliğinde yapılan dağıtıma işçilerin ilgisi yoğundu. Bülten, aralarında Bosch, Mako, Rolmech gibi fabrikaların olduğu çok sayıda fabrikadan işçiye ulaştırıldı.

Bülten ayrıca Mesken, Yeşilyayla, Arabayatağı civarındaki servis noktalarında da çok sayıda işçiye ulaştırıldı.

ABB işçilerine çağrı

ABB’de TİS sürecinde arabuluculuk dönemine geçildi. Metal İşçileri Birliği “Grev yasaklarına geçit vermeyelim, fiili-meşru mücadele hattını kuşanalım” başlıklı bildiriyi 4 Mart’ta Dudullu ABB işçilerine ulaştırdı.

Grevin yasaklandığı 29 Ocak öncesi ve sonrası işçilere hatırlatılarak, ABB işçilerinin izlemesi gereken yolun ne olduğu anlatıldı. Grev yasaklarına karşı hazırlıklı olunması ve işçilerin sendika bürokrasisini aşan pratikler sergilemesi gerektiği vurgulandı.

Ejot’a dağıtım

İstanbul Gaziosmanpaşa’da kurulu Ejot Tezmak fabrikasına 3 Mart günü Metal İşçileri Bülteni’nin son sayısı ulaştırıldı.

Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu fabrikada bültene ek olarak fabrikadaki işyeri temsilcisi seçimleri nedeniyle “İşyeri temsilcileri işçilerin iradesini yansıtmalıdır” başlıklı bildiri ulaştırıldı. Çok sayıda işçi ile yapılan sohbetlerde sendikaların işçilerin öz örgütleri olması gerektiği, bunun ise işçilerin fabrika komitelerinde örgütlenmesi ve bütün karar süreçlerine katılması ile mümkün olacağı anlatıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir - Bursa – Ümraniye - GOP

 
§