20 Mart 2015
Sayı: KB 2015/11

Bahar döneminin ihtiyacı devrimci sınıf mücadelesidir!
Stratejik “ortak” gözden düşüyor!
'İç Güvenlik Paketi' hükümsüzdür!
AKP’den 1 Mayıs tehdidi: Taksim yasak!
“Öldürme yetkisi tescilleniyor!”
Kışlalarda asker ölümleri “şüpheli” değil, şüphesiz cinayet!
AKP’den yeni asimilasyon saldırısı
TİSK’ten sınıfa dönük saldırı hamlesi
Boytaş işçisi oyunu bozdu
Kadro yalanı seçim vaadi oldu
Bosch’ta öfke dinmiyor!
“Yeraltı madenleri kamulaştırılmalı”
Darp edilenler yargılanıyor
İşçi sınıfını sırtından vuran "sendikacılar" seçim oyunuyla yola devam ediyorlar!
Eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütelim! - S.Soysal
DİHA'nın kadın muhabiri şiddeti anlattı
Sudenaz'a sözümüz var!
Emperyalist politikanın iki yüzü: Münih veya Tröglitz
Ukrayna krizi, emperyalist yalanlar ve gerçekler
Anti-kapitalist öfke büyüyor!
DGB MYK Mart ayı toplantısı gerçekleştirildi
İÜ'de rektörlük seçimleri üzerine
Halepçe ve Beyazıt katliamları lanetlendi
Berkin Elvan eylemleri ışığında...
Hasan Ferit davasında planlı saldırı
Tutsaklara yönelik sınırsız baskı ve katliam yasası
TİHV: Ödemiyoruz!
Taşeron köleliğine son vermek için...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hasan Ferit davasında
planlı saldırı

 

Hasan Ferit Gedik’i katleden çete üyelerinin yargılamasında hazırlanan bir tutanak devletin planlı saldırıları nasıl görmezden geldiğini, böylece davayı görülemez hale getirdiğini gösteriyor.

Gülsuyu çetesinin yargılanmasına 16 Mart’ta görülen 8. duruşma ile devam edilirken yaratılan provokasyonun ardından dosya HSYK’ya sevk edilerek yargılama süreci kilitlendi. İki hafta içinde görülen iki duruşmada yaşananlar ve jandarmanın hazırladığı bir tutanaksa devletin planlı saldırıya nasıl zemin hazırladığını gösteriyor.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 Mart günü görülen duruşmada Gülsuyu çetesi içeride Hasan Ferit Gedik’in ailesine saldırmaya kalkmış, adliye dışında da Ferit’i sahiplenen eylemcilerden Umut Kaya’ya silahlı saldırıda bulunmuştu. Eylem yapan devrimci ve ilericilere karşı çok sayıda TOMA, Akrep tipi zırhlı araç, yüzlerce çevik kuvvet ve onlarca sivil polisin bulunduğu bölgede çeteciler bu saldırıları gerçekleştirip “yakalanmadan” çıkmıştı.

Bilinenler tutanakta

4 Mart’taki duruşmadan tutuklu çetecileri getiren jandarmanın tuttuğu tutanak ise devletin saldırıyı nasıl görmezden geldiğini gösteriyor. Jandarma tutanağında ilk olarak polis kuvvetinin duruşma salonunun güvenliğini sağlamadığı, sadece askerin önlem aldığı aktarılırken, ‘ilgililerce’ “başka bir güvenlik önlemi alınmasına gerek olmadığının” jandarmaya bildirildiği belirtiliyor.

Yine tutanağa göre, çetecilerden Uğur Köroğlu duruşmadaki tartışma sırasında şüpheli hareketleriyle fark edilince jandarma tarafından aranmak istendi ve belindeki yekpare bıçağı teslim etti. Askerler bu bıçağı 2015/1061 olay numarası ile adliyedeki polis noktasına teslim etti.

Aynı gün Uğur Köroğlu ve Vedat Maden adlı çeteciler 23 tutuklu çeteci ile selamlaşma görüntüsü altında cep telefonu da vermeye kalktı. Arama sonunda Ferhat Keleş’in üzerinde Nokia 6230 cep telefonu bulundu. Bu olay da 2015/1061 numaralı tutanakla polise aktarıldı.

4 Mart’ta alenen yaşanan bu durum jandarma tutanağına dahi geçerken polis ve diğer yetkililerin başka önleme gerek görmemesi son duruşmada da kendini gösterdi.

Davayı kilitlemek için planlı saldırı

İlk operasyonda tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan, ardından Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Eski Başkanı Sinan Erdem’i dükkanında silahla yaraladığı için tutuklanan Şahin Eren, Avukat Güray Dağ’a tehditler savurdu. Ayağa kalkarak bağıran Eren “Avukat Güray Dağ seni öldüreceğim” dedi. Fakat Mahkeme hakimi bunu duymadığını iddia ederek çetecileri korudu. Ardından provokatif tutum ve hakaretlerini arttıran çeteciler kalabalık olmalarını fırsat bilerek alkışlar ve bağrışmalarla şovlarını sürdürdü. Mahkeme heyeti buna da müdahale etmeyerek saldırının önünü açtı. Tekbir getiren faşist çetecilerin saldırı girişimi karşısında avukatlar kendini savundu.

Bunun ardından mahkeme heyeti çetecilerin saldırısını “taraflar arasında tartışmalar” olarak kayda geçirdi, davanın görülemeyeceğini öne sürerek HSYK’ya sevkine ve duruşma tarihinin de bundan sonra belirlenmesine karar verdi. Bu kararla dava uzun bir süreliğine askıya alınmış oldu.

Devlet bir kez daha saldırgan çetecileri korumaya alarak göstermelik yargılanmalarının dahi önünü kapadı. Gülsuyu Mahallesi’nde terör estirmeye devam eden çetenin adliyeye bıçakla girmesi, adliye önünde silahlı saldırı gerçekleştirmesi ise kimlerin korumasında olduklarını gösterdi.

 

 

 

 

Ümraniye’de 15 Mart anması

 

Gazi ve Ümraniye katliamlarının 20. yıldönümünde düzenlenen anmalarda binlerce kişi katliamları lanetledi.

Ümraniye’de 15 Mart Platformu tarafından örgütlenen yürüyüşte şehit aileleri ve yakınları en önde yürüdü. Platform bileşenlerinin de kendi pankart ve flamalarıyla katıldığı yürüyüş 30 Ağustos İlköğretim Okulu önüne kadar sürdü.

Yürüyüş sırasında Haziran Direnişi’nde Mehmet Ayvalıtaş’ın katledildiği yolun üzerindeki köprüde saygı duruşu gerçekleştirildi. Açıklamayı Ümraniye’de katledilenlerden Genco Demir’in kızı Berrak Demir gerçekleştirdi. Gazi ve Ümraniye katliamlarının üzerinden 20 yıl geçtiğini söyleyen Demir, katliamın nasıl gerçekleştirildiğini anlattı. Gazi Katliamı’nın ardından 1 Mayıs Mahallesi’nde sokağa çıkan kitlenin de saldırıya uğradığını ve 5 kişinin katledildiğini hatırlattı. Demir faşist saldırılara ve katliamlara karşı her zaman olduğu gibi direneceklerini ifade ederek açıklamayı sonlandırdı.


 

 

 

 

 

Beyazıt ve Halepçe katliamları lanetlendi

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Beyazıt ve Halepçe katliamlarını lanetledi. Eski Sümerbank önünde yapılan eylemde basın açıklamasını Caner Canlı yaptı. Canlı, 16 Mart'ın katliamların ve soykırımların tarihi olduğunu söyleyerek başladığı açıklamada Beyazıt Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin isimlerini saydı. Canlı, katliam sonrası yaşanan hukuk mücadelesini özetledi. Canlı, Halepçe Katliamı’nda 180 ila 210 bin arasında Kürdün öldürüldüğünü ifade etti. Kullanılan kimyasal silahların etkisinin uzun süre kaldığını belirtti.

Kürtlere yönelik soykırım tehdidinin halen devam ettiğine dikkat çeken Canlı, IŞİD saldırılarına Kürtlerin Kobanê direnişi ile cevap verdiğini ifade etti.

Katliamlardan sorumlu olanların yargılanmasını talep eden Canlı, İHD’nin tüzüğündeki ilkesel tutumu doğrultusunda nerede ve ne zaman yapılırsa yapılsın soykırıma karşı olduğunu belirtti.

 

 

 

 

Erkan Altun uğurlandı

 

Kobanê’de IŞİD çetelerine karşı direnişte ölümsüzleşen Erkan Altun 13 Mart’ta son yolculuğuna uğurlandı.

Direnişe bireysel olarak katılan Erkan Altun (Komünist Nefer) için İstanbul’da Sarıgazi Cemevi’nde gerçekleştirilen törene ESP, Partizan, DHF, Alınteri, Devrimci Proletarya, Halkevleri, Mücadele Birliği ve Kaldıraç katıldı. Törende söz alan Altun’un ağabeyi Ali Hıdır Altun, “O’nun mücadelesi ile gurur duyuyoruz” diyerek Kobanê’de direnenleri selamladı.

Altun’un arkadaşı HDP İstanbul İl Yöneticisi Rıza Taşdemir ise “Aynı Munzur’dan su içtik. Yoldaşlarımızın bayrağını taşıma sözü veriyoruz. Sözümüz yeni başlıyor. Onların mücadelesine sahip çıkmalıyız” ifadelerini kullandı.

Cemevindeki törenin ardından cenaze omuzlara alınarak yürüyüşe geçildi. Sloganların atıldığı yürüyüşte cenaze Ihlamurkuyu Mezarlığı’na götürüldü.

Sarıgazi festival alanına ise Altun için taziye çadırı kuruldu. BDSP de taziye çadırına ziyaret gerçekleştirdi.

 
§