27 Mart 2015
Sayı: KB 2015/12

Düzen siyasetinin kirli bohçası
Dinci-gerici iktidarda çatlak sesler
AKP’de çatlak ve düzen gerçeği
İki yol: direniş ve zafer! - T. Kor
CHP yoksulluğu bitirir mi?
Davutoğlu Türk-İş’i ziyaret ederse...
İşsizlik fonundan işçiye pay yok!
Greif’te işçi kıyımı
“Hedefimiz sınıfın örgütlü birliği!”
Kayseri’de işçiler birliği ve mücadeleyi tartıştı
“Biri ‘Allah’ diğeri ‘emek’ diyerek aldatıyor”
“Derneğimize açılan kapatma davası meşru değildir!”
Türk Metal çetesi şikayetçi ol(a)madı!
Kürt sorununda köklü ve kalıcı çözümün yegane yolu: Birleşik Devrim
Öcalan'ın Newroz mesajı ve içerdikleri
"Kadın devrimi tartışmaları üzerine... - Ç. İnci
8 Mart ışığında kadın sorunu ve eylemleri üzerine
Anti-kapitalist öfke patlaması ve dersleri
Dünyada sınıf ve kitle eylemleri
Ferhunde için sokaklara çıktılar
Emperyalistler silahlandırıyor, çeteler katlediyor! - M. Ak
Özgecan için eylem yapan liselilere ceza
Mart ayı şehitleri Ankara'da anıldı
İÜ'de YÖK'ün rektörlük sıralamasına tepki!
Bu düzen ebedi değildir!
Zindan gerçeği düzen gerçeğidir
Kızıl bir meşaledir Kızıldere!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalistler silahlandırıyor, çeteler katlediyor!

M. Ak

 

IŞİD çeteleri, Ortadoğu’yu kana bulamaya devam ediyor. Katliamlarının sadece Suriye ve Irak’la sınırlı kalmayacağını göstermek ve ‘dünyayı şoke etmek’ için Fransa’da Charlie Hebdo dergisinde katliam yapan çeteler; geçtiğimiz günlerde Tunus ve Yemen’deki bazı noktalarla Rojava’da ki Newroz kutlamalarına saldırdı. Saldırıların birinde müzeyi ziyaret eden insanlar, bir diğerinde Cuma namazı kılanlar, bir başkasında ise Newroz’u kutlayan kitle hedef alındı ve 200 civarında kişi katledildi.

ABD-AB emperyalistleri bu saldırıların ardından her zaman olduğu gibi kınama açıklamaları yaptı. Avrupa Birliği liderleri Tunus’ta ölenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu ve Tunus’a ‘destek’ sözü verdi. Afrika’yı arka bahçesine çevirme hayalleri içinde olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı François Hollande, Tunus’u överken İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve “Tunus’la güvenlik işbirliğimizi güçlendirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Benzer çizgilere sahip olan ‘Boko Haram’, ‘El Şebap’ gibi çeteler de birçok Afrika ülkesinde katliamlara imza atıyorlar. Hatırlanacağı gibi, özellikle Fransa geçtiğimiz yıllarda Mali ve Orta Afrika’ya operasyonlar düzenleyerek bu ülkelerde kendi nüfuzunu sağlama almaya çalışmıştı. Ancak eski sömürgelerinde ‘temizlik’ yaparken aynı tarihlerde Suriye’nin içişlerine karışmış ve daha sonra -‘Charlie Hebdo ile kendisini de vuracak olan- çeteleri silahlandırmıştı.

Cihatçıları onlar besledi

Sadece Fransa değil, birkaç yıl önce ABD, İngiltere, Türkiye, Körfez’in Ortaçağ rejimleri ve İsrail aynı cephede birleşerek “Esad’ı nasıl yıkabiliriz”in telaşına düştüler. Suriye’deki Esad rejimini devirebilmek için dünyanın her yerinden bu ülkeye cihatçı koridoru oluşturuldu ve zamanla da bu çeteler Suriye’nin yanı sıra Irak’ta palazlanarak kendilerini besleyen ülkeleri hedef tahtasına çaktılar. Vahşet görüntüleri ortaya çıkıp, hiçbir kural ya da ahlak tanımayan çeteler, ne zamanki Batı’nın çıkarlarını hedef almaya başladı, o zaman “terörist” oldular.

Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesi karşısında Bin Ladin ve Taliban gibi çeteler bizzat ABD tarafından eğitildi. “Komünizmle savaş” adı altında silahlandırılan ve parlatılan çeteler, SSCB Afganistan’dan çekildiğinde ise artık uluslararası bir terör şebekesine dönüştü. İslam’ın en gerici yorumunu ve vahşeti kendisine temel alan bu çeteler, zaman içerisinde Batılı emperyalistlere saldırarak, onlara da istediği fırsatları verdiler.

Halklar arasına düşmanlık tohumları

ABD 11 Eylül’ü bahane ederek Afganistan’a saldırdı ve bu ülkeyi hala NATO eliyle işgal altında tutmaya devam ediyor. 11 Eylül’ün de etkisiyle, dünyada hiç kimsenin inanmadığı “Saddam’da kimyasal silahlar var” yalanı ile Irak yerle bir edildi. Halklar arasında kırılgan olan ilişkiler, ABD saldırısı ile daha da gerildi. O dönem ülkede ABD’ye karşı oluşan tepkiyi ve otorite boşluğunu değerlendiren el-Kaide çeteleri, şimdiye kadar on binlerce insanın ölümüne sebep olacak saldırılara başladı ve hala da saldırmaya devam ediyor. Irak halkları bugün de diğer gerici çetelerin hedefinde. ABD kendi yarattığı bataklıktan kaçarken, yaratılan terör ve savaş ortamının bedelini ise Iraklılar ödüyor.

Kısacası kapitalizmin ‘gayri meşru çocuğu’ olan cihatçılar, “terör” bahanesi ile emperyalistlere istedikleri yere istedikleri gibi saldırabilme fırsatını verdi. Emperyalistler bunu bazen zorunda olduklarında bazen de savaş ihtiyaç duyduklarında kullanıyorlar. Ya da bazen vurup bazen sırtlarını sıvazlıyorlar. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlardan biri de İsrail ile el-Kaide ilişkileri. Avrupa metropollerinin varoşlarına dahi bayraklarını dikebilen cihatçı çetelerin şimdiye kadar İsrail’i hedefleyen hiçbir eylemi olmadı. İsrail ise Charlie Hebdo’da olduğu gibi “terör” demagojisini Ortadoğu ve Filistin’deki saldırılarına bahane etti. Diğer yandan da İsrail medyasında açık açık yazıldığı gibi, el-Nusra çetelerine lojistik destek verdi.

Libya’ya ikinci saldırı hazırlıkları

Libya’da Kaddafi’ye saldırarak cihatçıların önünü açan Avrupa ülkeleri yüzlerini tekrar bu ülkeye döndü. Ancak bu kez hedeflerinde daha önce önlerini açtıkları cihatçılar olacak. İç savaşa sürükledikleri ülkenin Akdeniz üzerinden kendilerini tehdit ettiği ve on binlerce göçmenin Avrupa’ya akın etmesine neden oldukları için yeni bir savaş, yeni bir yıkım ve yeni bir göç dalgası yaratacaklar.

Tüm bunların baş sorumlusu ABD ise tarihsel düşmanlarından İran ile birlikte Irak’ta bu çetelere karşı savaş vermeye başladı. Resmi olarak ‘İran tehlikesi’ ifadesi kullanılmak zorunda olunsa da, iki ülke Irak’ta önemli bir sahayı kontrol eden IŞİD çetelerine karşı Irak ordusuna destek veriyor. Öte yandan Suriye’de de Esad olmasa da rejiminin kalmasına hemfikir olmuş bir ABD var artık.

Yani Ortadoğu’da mızrak çuvala sığmıyor. Emperyalist kapitalizm dünyanın her yerinde çatışmalara neden oluyor, dolaylı ya da doğrudan savaşı, etnik-mezhepsel düşmanlıkları körüklüyor. Emperyalizm kendi yarattığı canavarları dizginleyemediği gibi yok da edemiyor. Bataklık var oldukça bataklıktan yayılanlar da var olmaya devam edecek. Bataklığı kurutacak tek güç ise asıl bedeli ödeyen emekçi halkların mücadelesi.

 
§