7 Ağustos 2015
Sayı: KB 2015/30

Sermaye düzeni faşist devlet terörünü ve kirli savaşı tırmandırıyor!
Topyekûn savaşa karşı topyekûn direniş!
Birleşik devrim: Köklü ve kalıcı çözümün adresi
TSK Kandil’de köylüleri katletti
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Kürt halkı 10 gün Habur’da tutulan cenazelerini uğurladı
Düzen siyasetinde koalisyon belirsizliği
AKP-CHP koalisyonu üzerine
Devlet terörü resmi kılıfına büründü
Sermaye devletinin yeni sivil çetesi!
İhracat rakamları çok yönlü bunalımı ortaya koyuyor
Sağlıkta piyasalaşma İÜ hastanelerini vurdu
AKP şefleri 13 yıla yayılan riyakarlık ve saldırganlığın suç dosyalarının açılmasını engellemek için savaş başlattılar
Kamuda TİS süreci: Ankara’da KESK mitingi
İş cinayetleri sürüyor
Temmuz ayında 166 işçi katledildi
TOMİS: Kıyımı durdurmak için birlik olalım
Hema’da protokolün uygulanması için eylem
ABD, sermaye deveti ve Barzani
Emperyalizmin Mısır’ı: İçte ‘istikrar’, dışta bekçilik
Rusya’dan IŞİD’e karşı koalisyon önerisi
Wuppertal’da Engels’i anma etkinliği
Emperyalist savaşa, baskılara, geleceksizliğe Kayıtsız kalma!
“Başarılı bir kamp gerçekleştirmiş olduk”
Emekçi Kadın Komisyonları yaz kampında buluştu!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kürt halkı 10 gün Habur’da tutulan cenazelerini uğurladı

 

Rojava ve Şengal’de IŞİD çetelerine karşı savaşırken şehit düşen 13 YPG/YPJ ve HPG militanlarının cenazeleri, 26 Temmuz’dan bu yana Habur Sınır Kapısı’nda bekletildikten sonra 5 Ağustos günü binlerce kişinin katıldığı törenlerle toprağa verildi. Aileler başta olmak üzere emekçiler, cenazelerini alabilmek için günler süren eylemleri ve tepkileri sonucu sermaye devletini dize getirdiler.

Mardin ve Şırnak Valiliklerinde eylem

13 YPG/YPJ ve HPG’linin cenazelerinin verilmesi için 3 Ağustos günü Mardin ve Şırnak’ta valilik binalarında işgal eylemleri yapıldı.

Mardin’de yapılan eylemde, HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, Mehmet Ali Aslan ve HDP yöneticileri, sabah saatlerinde Mardin Valiliği binasına giderek bina içinde oturma eylemine başladı. Eylemin ardından binaya gelen polisler, eylem yapan kitleye ve basın emekçilerine saldırarak kitleyi bina dışına çıkardı. Eylem bina girişinde devam ederken Gülser Yıldırım, Habur’da bekletilen cenazelerin bir an önce geçişinin yapılması gerektiğini belirterek, “Dünyanın hiçbir yerinde, savaşlarda dahi cenazelere böyle yaklaşılmaz. Cenazeler 9 gündür bu sıcakta bekletiliyor. Bu haksızlık, hukuksuzluk ve saygısızlıktır” dedi. Eylem polis tehditlerine rağmen sürdürüldü.

Bir başka eylem de Şırnak Valiliği önünde yapıldı. Polis aralarında HDP’li vekillerin olduğu kitleyi engellerken Vali Ali İhsan Su aracına binerek binadan kaçtı. Valinin kaçmasıyla birlikte oturma eylemine geçildi. HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, cenazelerin sınırda bekletilmesinin siyasi bir karar olduğunu belirtti ve uygulamanın ahlaki, hukuki olmadığına vurgu yaptı. Cenazeler konusunda devlet ve hükümet yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerin sonuçsuz kaldığını belirten Encü, uygulamanın, Kürt halkına karşı başlatılmış olan topyekûn savaş konseptinin parçası olduğunu kaydetti. Valinin kendilerine yanıt veremediğinin ve kendilerini oyalamaya çalıştığının altını çizen Encü, cenazelerin bekletilmesinin Bakanlar Kurulu’nun kararı olduğunu ve Valinin de bu tutumuyla Bakanlar Kurulu’nun kararlarını uyguladığını ifade etti.

İHD’den İstanbul’da eylem

3 Ağustos günü, İHD İstanbul Şubesi Kadın Hakları Komisyonu, İstanbul Müftülüğü önünde eylem yaptı. Müftülük kapısında basın açıklaması yapan komisyon üyesi Mürvet Yılmaz, cenazelerin ailelerine verilmemesini protesto ettiklerini söyledi ve “En temel insan hakları engelleniyor. Biz bu uygulamayı protesto ediyoruz. Sınırda bekletilen 15 cenazenin ailelerine bir an önce verilmesi gerekiyor” dedi. Yılmaz, ayrıca Erdoğan başta olmak üzere geçici hükümetin bu uygulamalarla “insanlığa karşı suç işlediğini” vurguladı. Bir başka üye Hatun İldemir de Müftülüğün kendilerine “Benim yetkim yok Ankara’dakilerin yetkisi var” dediğini belirtti. Müftülüğün kadınlarla ilgili her şeye ‘fetva’ verirken insan cesetleri üzerinden sessiz kalarak kirli siyaset yaptığını dile getirdi. İldemir, “İnsanlık çürümeye terk ediliyor” cümlesiyle konuşmasını noktaladı.

Cenazeler uğurlandı

Rojava ve Şengal’de IŞİD çetelerine karşı savaşırken şehit düşen YPG/YPJ ve HPG militanlarının aileleri ve emekçiler 4 Ağustos’ta sermaye devletine diz çöktürdü. 5 Ağustos günü ise Van, Ağrı, Muş, Şırnak, Diyarbakır, Mardin, Hakkari illerinde cenaze törenleri gerçekleştirildi. Almanya nüfusuna kayıtlı YPG savaşçısı Kevin Jochim’in cenazesi de 4 Ağustos gecesi Erbil/Hewlêr’e götürüldü. Cenaze buradan da havayolu ile memleketine götürülecek.

14 Temmuz’da çetelere karşı savaşırken şehit düşen YPJ’li Fidan Yalçın’ın (Jinda Çarçela) cansız bedeni, sömürgeci devlet tarafından 10 gün boyunca esir tutulduktan sonra ailesi tarafından teslim alındı. Van’ın merkez İpekyolu ilçesine bağlı Yenimahalle Şehitliği’ne yüzlerce araçlık konvoyla getirilen cenazeyi binlerce kişi karşıladı. Yalçın’ın posterleri ile birlikte PKK,YPG ve YPJ bayrakları taşınan uğurlamada, Yalçın’ın tabutunu kadınlar omuzlarken, yapılan konuşmalarda Yalçın’ın Kürt özgürlük mücadelesi için yaşamını yitirdiği belirtildi.

Rojava’nın Hesekê bölgesinde 14 Temmuz günü, IŞİD çeteleri ile savaşırken şehit düşen YPG’li Ragıp Yıldız (Dewreş Patnos), Ağrı’nın Patnos’a bağlı Dedeli beldesinde binlerce kişi tarafında toprağa verildi.

Şırnak’ın Balveren beldesine getirilen YPG’li Cahit Çapan’ın (Bexwedan Besta) cenazesi Cudi Dağı eteklerinde bulunun mezarlığa götürüldü. Törene katılan kitle cenazelerin 50 derecelik sıcağın altında 10 gün boyunca bekletilmesine karşı Barzani ve Erdoğan’a tepki gösterdi. Törende ilk olarak ‘Ey Raqip’ marşı okunurken DBP Şırnak İl Eşbaşkanı Salih Gülenç de bir konuşma yaptı. Konuşmada AKP ve IŞİD arasında hiçbir fark olmadığını vurgulayan Gülenç, “Halkımız daha önce Tansu Çiller, Turgut Özal ve onlar gibi olanlara teslim olmadı bugünden sonra bu halk Recep Tayyip Erdoğan’a da teslim olmayacak” ifadeleriyle konuşmasını noktaladı. Konuşmaların ardından Çapan’ın cenazesi, sloganlar eşliğinde toprağa verildi.

Rojava’nın Hesekê kentinde IŞİD çeteleri ile savaşırken şehit düşen YPG’li Ferit Öner (Berxwedan Eylem), kalabalık bir konvoy eşliğinde Diyarbakır’a getirildi. Yeniköy Mezarlığı girişinde binlerce kişi tarafından alınan cenaze, önce sloganlar, ardından da ağıtlarla toprağa verildi. DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hafize İpek konuşma yaparak “Günlerdir sınır kapısında direnen ailelerimiz cenazelerimizi alarak, onurlu bir şekilde toprağa verdi. Bizlere düşen görev bu gençlerimizin yolunda yürümektir” dedi.

YPG’li Mümin Kasap (Bager Farqin), oluşturulan konvoy ile Lice’ye getirilerek “Şehit Amed u Şehit Hevidar Şehitliği”ne götürüldü. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yitirilenler anısına saygı duruşunda bulunulduktan sonra HDP Diyarbakır Milletvekili Edip Berk konuşma yaparak Kürtlere karşı yürütülen kirli savaşa boyun eğmeyeceklerini vurguladı.

11 Temmuz günü Hasekê’de şehit düşen YPG’li Nuri Aydın’ın (Welat Mûnzûr) cenazesi, Muş’un Bulanık ilçesine bağlı Rüstemgedik beldesine getirildi. Babasını 5 yaşındayken kaybeden ve çocuk yaşta gittiği İstanbul’da tekstilde çalışırken 2012 yılında YPG saflarına katılan Aydın’ı on binlerce kişi “Bijî berxwedana Kobanê!”, “Şehîd namirin!”, “Kobanê IŞİD’e mezar olacak!” sloganları ile karşıladı. Anne Naciye Aydın, yaptığı öfke dolu konuşmada Emine Erdoğan’a seslenerek “Onun da ciğeri aynı bizimki gibi yanar inşallah. Oğlumun gittiği yolda gurur duyuyorum. O kalleşliğe ve insanlık düşmanı DAİŞ’e karşı savaşarak şehit oldu” dedi.

Girê Spîye bağlı Silûk kasabasının Sikîro köyünde 9 Temmuz günü IŞİD’e karşı savaşırken şehit düşen YPG’li Ferit Coşkun’un (Serhed Botan) cenazesi, Urfa Ceylanpınar’da toprağa verildi. Coşkun’un cenazesi, Avcılı mahalle mezarlığında “Çerxa Şoreşê” marşı eşliğinde defnedildi.

YPG’li Mehmet Bulun’un (Dilbirîn Qoser) cenazesi, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde binlerce kişi tarafından karşılandı. YPG bayrakları taşıyan kitle “Bijî Serok Apo” ve “Şehit namirin” sloganlarını haykırarak cenazeyi Halil û Rahman Camii’ne getirirken tören sırasında polis kitleye gaz bombaları ve tazyikli su ile saldırdı. Çatışmaların sona ermesinin ardından cenaze Kızıltepe Sanayi Mezarlığı’nda toprağa verildi. YPG’li Bulun’un annesi Gülê Bulun ise şunları ifade etti: “Biz Kürt anaları ciğerimiz yanmasına rağmen barış diye haykırmaya da devam ediyoruz. Oysa Erdoğan savaş yapmada hala ısrar ediyor. Dileriz ki bu savaş onun sonu olur.”

HPG’li Mesut Pusat’ın (Kurtay Cudi) cenazesi Şırnak Başverimli’deki Şehitlik Camii’ne götürüldükten sonra binlerce kişi Kobanê Mahallesi’nde bulunan mezarlığa yürüdü. “Ey reqip” marşı eşliğinde yapılan saygı duruşunun ardından konuşan MEYA-DER Cizre Eşbaşkanı Kasım Yiğit, “Halkımıza yapılan insanlık dışı uygulamaları 10 gün direnen halkımız boşa çıkarmıştır” dedi. HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız da, şehitler üzerinden dahi kirli politikalar uygulayanların Kürt halkının verdiği mücadeleyle yenilgiye uğratıldığını dile getirdi.

YPG’lil Cumhur Turan’ın (Erîş Colemêrg) cenazesi, PKK, KCK bayrakları ve Turan’ın fotoğraflarının taşındığı yüzlerce araçlık konvoyla Hakkari-Çukurca karayolu üzerinden kent merkezine getirildi. Kent girişinde zırhlı araçlarla yol kesme çabaları boşa düşürülürken cenaze, Serê Solan Mezarlığı’nda 20 bini aşkın kitle tarafından “Bijî berxwedana Kobanê!” ve “Katil DAIŞ, işbirlikçi AKP!” sloganları ile uğurlandı.

YPG’li Veysi Cin (Mêrxas Kato) de Şırnak’ta “Askeri yasak bölge” ilan edilen Kato Dağları’ndaki “Şehit Mehmet Goyî Şehitliği”nde toprağa verildi. Cin’in toprağa verilmesinin ardından konuşan HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, Botan halkının mücadelesi sonucunda cenazelerin geçişine izin verildiğini ifade ederek mücadelenin süreceğinin altını çizdi.

 

 

 

 

‘65 plakalı araçta 3 Kürt olması işkence için yeterli’

 

İstanbul Sancaktepe’de sivil polisler tarafından sokak ortasında işkenceye uğrayarak keyfi olarak gözaltına alınan Cenk Orgun, Mesut Koçak ve Erkan Altaytaş yaşadıkları işkence karşısında aileleriyle birlikte 4 Ağustos’ta İHD İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yaptı.

Açıklamada ilk olarak sözü Cenk Orgun’un babası Mehmet Şerif Orgun aldı.

Çocuklarının yaşadığı işkenceye tepki gösteren baba Orgun, Sarıgazi-Yenidoğan yolu üzerinde eve dönmekte olan çocuklarının araçlarının sivil polisler tarafından durdurulduğunu, araçtan çıkartılan çocuklarının yere yatırılarak ters kelepçe yapıldığını ve kafaları yere vurularak işkenceye maruz kaldıklarını anlattı.

Polislerin pervasızlığının gerisinde devlet yetkililerinin pervasız açıklamalarının olduğunu söyleyen Orgun, çocuklarına işkence eden polislerin sahte raporlar düzenleyerek darp edildikleri şikayetiyle çocukları hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.

Gözaltındayken de çocuklarının “biz eylemdeyken alındık” diye ifade vermeleri yönünde baskıyla karşılaştıklarını ancak çocuklarının bunu kabul etmediğini aktardı. Ayrıca “şikayetçi olursanız sizin için iyi olmaz” denilerek tehditler savrulduğunu söyledi.

Saldırıya maruz kalan Mesut Koçak ise hastaneden eve gittikleri sırada araçlarının durdurulduğunu, durduranların polis olduklarını söylediklerini ancak kimliklerini dahi göstermediklerini anlattı. Kendilerine de kimlik sorulmadığını söyleyen Koçak, polislerin hiçbir şey söylemeden 20-25 dakika boyunca sokak ortasında işkence yaptığını belirtti. Sonra karakola götürüldüklerini anlatan Koçak, sabaha kadar telefon haklarını kullanmalarına izin vermediklerini ve ailelerinin de sabah haberdar olduğunu söyledi.

Savcı karşısına çıkarılana kadar neyle suçlandıklarına dair bir şey söylenmediğini belirten Koçak, polislerin “arabada bomba ihbarı vardı”, “eylem hazırlığındaydınız”, “şüpheli gördük” diyerek çelişkili ifade verdiklerini aktardı.

Koçak, araç plakalarının 65 (Van) plaka olmasının ve araçta bulunan 3 kişinin de Kürt olmasının polisin estirdiği bu terör için “yeterli” bir sebep olduğunu belirterek işkence ve gözaltı saldırısını teşhir etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Sarıgazi’de polis terörüne karşı eylem

 

Ülke genelinde olduğu gibi Sarıgazi’de de terör estiren polisler, semtte sokak ve meydanlarda yoğun abluka uyguluyor ve keyfi gözaltılar yapıyor. 2 Ağustos’ta, artan polis ve devlet terörüne eylemle yanıt verildi. Sarıgazi Dayanışması, Vatan İlköğretim Okulu önünde toplanarak “Topyekûn saldırıya karşı topyekûn direniş” şiarlı pankart açtı.

Yürüyüş esnasında kaymakamlığın önünden geçerken polis ortamı yine terörize ederek “slogan atarsanız müdahale edeceğiz” şeklinde anons yaptı. O sırada eylemciler sloganlarını gür bir şekilde atarak polise tok bir cevap verdiler.

Yürüyüşün ardından katledilenler anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Ardından okunan basın metninde ise katil devlet teşhir edildi.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

 
§