20 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/19

Yeni fırtınalara hazırlanalım!
Kirli savaş yeni boyutlar kazanıyor
Kapitalizmin “fıtratı”: Çocuk istismarı
Yeni başbakan eski rota!
Dokunulmazlık tartışmaları üzerine…
Metal fabrikalarında işçi kıyımı sürüyor!
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Asıl suçlu kim?
Kastaş işçileri direnişi anlattı
İşçi öğüten çark çekiç darbelerimizle un ufak olacak
TKİP V. Kongresi sunumlarından... Devrimci örgüt sorunu
Venezuela’da sağcı Amerikancılar saldırıya geçti!
Göçler, mülteciler, sorunlar ve sorumlular - 3
Syriza: “Umudun ve çözümün’’ partisinden ihanet partisine
Fransa’da mücadele sertleşiyor
Tarihsel gerçekler ve sosyalizmin üstünlüğü
İnsani Yardım Zirvesi: Burjuvazinin ikiyüzlülüğü
Tacize, mobbinge ve sömürüye karşı ses ver!
Hastalıklı çamurda sağlıklı çayır yetişmez!
Hapishaneler ve devrimci tutumumuz
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Göçler, mülteciler, sorunlar ve sorumlular - 3

Irkçı-faşist güçlerin yalanları ve gerçekler

 

Önyargı 1

Biz bütün mültecileri alamayız.” “Biz dünyanın sosyal yardım dairesi değiliz” (Horst Seehofer, CSU Başkanı)

CSU Genel Sekreteri Andreas Scheuer: “Sınırımızda 60 milyon mülteci bulunuyor. Bu kitleleri biz nasıl bey yapacağız? Almanya bütün dünyayı kurtaramaz.” (Focus, 20.7.2015)

Gerçek: BM istatistiklerine göre 59,5 milyon mülteci dünyada göçmen durumunda. Bunların 38,2 milyonu kendi ülkelerinde vatansız kaçak durumunda yaşamaktadır. Sadece 19,5 milyon insan kendi ülke sınırlarını aşarak başka ülkelere gidebilmişlerdir. Bunların da yüzde 86’sı çadırlarda yaşamaktalar. BM istatistiğine göre 1.8 milyon insan mülteci statüsünde değerlendirilmektedir.

Önyargı 2

Ama Almanya AB ülkeleri içinde en fazla göçmen alan ülkedir.”

Gerçek: Yukarıda verdiğimiz rakamlar bu önyargının hiç de gerçeği yansıtmadığını göstermektedir. En fazla göçmen alan ülkeler, göçmenlerin geldikleri ülkelere komşu olandır. AB ülkelerine göç edenlerin oranı sadece %5’tir.

Önyargı 3

Tekne doldu. Fazlası fazla. Bize üst sınır sayısı verilmelidir.”

Gerçek: Emperyalist çıkarları için dünyayı sömürürken bir avuç kapitalistin eline geçen paraları hiç tartışmamak gerçekten geriliktir. Almanya’nın dünyanın en zengin emperyalistlerinden birisi olduğunu unutmayalım. Ayrıca göçmenler arasında yapılan bir ankete göre, şu anda geldikleri ülkelerde sorunlarının çözülmesi halinde yüzde 80’i geri dönmek istemektedir.

Önyargı 4

Bu kadar mülteciyi mali olarak kaldıramayız. Bu bizim bütçemizi ve kamu kasamızı batırır.”

Gerçek: Almanya bir mülteci için 1000 avro aylık vermektedir. Bu, senede 12.000 avro ve bir milyon mülteci için 12 milyar avro eder. Bu 2009 mali krizinde büyük bankaların ve şirketlerin kurtarılması için verilen toplam 187 milyar avro ile karşılaştırıldığında kamuya ait kasanın gerçekte kime ait olduğu anlaşılır.

Mülteciler için yapılacak harcamalar örneğin şunlardan karşılanabilir:

2015 yılında Almanya bütçesinden 31,4 milyar arta kaldı. Bu paradan karşılanabilir.

Askeri harcamalar kısıtlanabilir. Askeri harcamalar 2016 yılında 1,4 milyar avro arttırılarak toplam 34,4 milyar avro oldu. Gerekçelerin arasında Suriye de vardı. 1,4 milyarı mültecilere finanse edilebilir.

Almanya’da süper zenginlere ek vergi getirilebilir. Bu Almanya’da 40 bin aile demektir. Bunlar servetin yüzde 17’sini ellerinde bulunduruyorlar. Bu, 1,5 trilyon avro demektir. Yalnız yüzde 2 ek vergi 35 milyar avro yapar. Üst vergi oranının %45’den %60'a çıkarılması, aşağı yukarı 10 milyar ek gelir demektir. Almanya’da zenginler vergi kaçırarak İsviçre ve Luxemburg bankalarında saklamaktalar. Bu 1 trilyon avro demektir.

Avrupa bankası EZB bir seferliğine göçmenlere maddi hibede bulunabilir.

Önyargı 5

Yabancılar bizim kamu kasamızı soyuyorlar. Hastalık sigortasında paramız eksik, emekliler güvencesizler, yaşlılıkta yoksulluk tehdidi altındalar.”

Gerçek: Avrupa Ekonomik Araştır-malar Merkezi’nin (ZEW) araştırmasına göre, 2012 yılında Almanya’daki yabancılar kamu kasalarına 22 milyar avro gelir sağlamaktadırlar. Toplam 8,2 milyon yabancı yaşamaktadır ve bunların 6,6 milyonu Alman pasaportu olmayanlardır.

Önyargı 6

İlticacılar işyerimizi elimizden alıyorlar. Ücretleri düşürüyorlar ve ucuz iş kolu sektörünü çoğaltıyorlar.”

Gerçek: İşyerlerinin yok olmasının sebebi yabancılar değil, tam tersine kapitalist şirketlerdir. Onlar ucuz iş gücünün olduğu geri kalmış ülkelere giderek daha ucuz ürün elde etmektedirler. Ayrıca burada çalışan işçilerin ücretlerini düşürmek için kuralsız bir rekabet oluşturmaktadırlar.

Almanya’da 45 milyon çalışabilir nüfus bulunmaktadır. Eğer 8,2 milyon göçmen olmasaydı bu rakam daha az olacaktı. 2050 yılında yalnızca 27 milyon insan çalışabilir yaşta olacaktı. Eğer yabancılar ve göç olgusu olmasaydı, Almanya’da emeklilerin maaşını karşılayacak bir kaynak olmayacaktı.

Önyargı 7

İlticacılar evlerimizi elimizden alıyorlar. Göçmenlerin bir eve yerleştirilebilmesi için eski kiracılar evlerinden kovulacaklar…”

Gerçek: Almanya en gelişmiş ülkeler arasında olduğu halde, ilticacıları insanlık onuruna yaraşır bir ortamdan uzak çadırlarda ve kötü koşullarda barındırmaktadır. Ayrıca kapitalist Alman devleti onlarca yıldır sosyal konut yapımında sınıfta kalmıştır. Asıl bunun sonucu olarak metropol kentlerde kiralar ödenemeyecek kadar artmış ve ev bulunamamaktadır. Bundan dolayı göçmenler kış günlerinde bile çadırlarda barındırılmaktadır.

Önyargı 8

İlticacılar sosyal asalaktırlar. Bizim paramızla çok güzel yaşıyorlar. Devlet bize ait olan paraları onlara veriyor.”

Gerçek: Almanya devletinin bir ilticacı için ayırdığı aylık para 1000 avrodur. Bu paranın içinde tüm giderler var. Yukarıdaki iddiayı ortaya atan aklı evvellerin bu parayla nasıl “çok güzel” yaşadığını bir görsek keşke. Unutmayalım ki sosyal yardım alan her kişi Almanya’da Hartz IV olarak 399 Avro yiyecek ve içecek parası, ayrıca ev yardımı almaktadır. Bu gerçek bile ‘çok güzel’ bir yaşam sürülmediğinin göstergesidir.

Önyargı 9

İltica edenlerin büyük bir kısmı yalancı ilticacı ve ekonomik göçmenlerden oluşuyor. İltica dilekçelerinin fazlaca reddedilmesi bile buna kanıttır.”

Gerçek: Almanya’da 2014’te iltica dilekçelerinin yüzde 1,8’i Anayasa’nın ilgili maddesi 16a’ya göre kabul edilmektedir. Diğer önemli bir kesim Cenevre göçmen antlaşması gereği koruma altına alınmaktadır. 2015’te bu oran yüzde 48,5’tir.

Suriye’den gelenlerin iltica dilekçelerinin kabul oranı %96’dır. Eritre 99, Somali 74, Afganistan 68’dir.

Dilekçelerin kabul edilmeme oranındaki yüksekliğin en büyük kaynağı Balkan ülkelerinden gelenlerdir. Bunlar ekonomik göçmenler olarak değerlendirilmektedir. Diğer Avrupa ülkeleri bu dilekçeleri daha dikkatle incelediğinden olacak rakam daha fazla. Mesela Almanya’da kabul oranı yüzde sıfır iken, 2014 yılı verilerine göre İsviçre’de kabul oranı Sırplar için %37, Kosovalılar için %40, Fransa’da ise Bosnalılar için %20’dir.

Önyargı 10

Çoğu İlticacılar Almanya’ya İslamcılığı getiriyorlar. Yabancılar arasında kriminal vakalar çok yüksek. Terör tehlikesi artıyor.”

Gerçek: Almanya’da ortalama dört milyon Müslüman yaşamaktadır. Bu Almanya nüfusunun %5’i demektir. Bunların büyük bir kesimi okullarda, işyerlerinde ve toplumda iç içe geçmiş, Almanlar’la beraber yaşamaktalar. Anayasa’ya göre inanç özgürlüğü temel insan hakkıdır. İnsanların farklı dini inançlarının olması da bu hakkın bir boyutudur. Bunu tehdit olarak görmek Müslümanlar’ı potansiyel terörist gibi görmek ve göstermek, kapitalist devletin ve politikacıların bilinçli bir kışkırtmasından başka bir şey değildir. Yabancıları kriminal olaylara karışanlar olarak gösterenler, sadece 2014 yılında iltica yurtlarına yapılan 850 saldırının neo-Naziler tarafından yapıldığını görmezden gelenlerdir.

D. Köroğlu

 
§