7 Ekim 2016
Sayı: KB 2016/37

Emperyalist savaşın “aktif tetikçiliği”ne hazırlanıyorlar
Etkin tetikçilikte durmak yok, yola devam!
Muhalif basın neden hedefte?
Basına “terör” baskısı
15 Temmuz sonrası hapishanelerde yaşananlar
Silivri Hapishanesi’nde OHAL keyfiyeti
1. yılında Ankara Katliamı ve katil devlet gerçeği
Yeni Türkiye’nin “yeni kapısı”
Greif işçilerine bildiri dağıtımı
55. Vicdan ve Adalet Nöbeti
Kapitalizmin özel bir aşaması olarak emperyalizm - V. İ. Lenin
TKİP Programı'ndan... Emperyalizm ve dünya devrimi süreci
Enternasyonal mücadelenin maddi temeli güçleniyor
Komünistler yurtdışında merkezi geceye hazırlanıyor
ABD: Rusya ile Suriye’de ateşkesi askıya aldık
Emperyalistler arasında Halep çatışmaları ve yansıması
Dev-Genç 47 yaşında!
DGB: Ne kadar saldırırsanız saldırın boşuna!
Bahçelievler Katliamı
Çocuklarımız değil, istismar güvencede!
1917 Ekim Devrimi göstermiştir ki işçiler ülke yönetebilir!
İlk köle isyanı ve Spartaküs
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalist savaşın “aktif tetikçiliği”ne hazırlanıyorlar

 

Savaş tezkeresi ile OHAL’i peş peşe uzatan AKP iktidarı içeride sürek avına, dışarıda savaş kundakçılığına devam edeceğini ilan etti. Saldırganlık ve savaş politikalarını teyit eden karara CHP-MHP ikilisinin de destek vermesi, yayılmacılık heveslerinin bir devlet politikası olduğuna işaret ediyor. Saldırgan/yayılmacı politika yeni olmamakla birlikte, Osmanlı’yı hortlatma hevesleri depreşen dinci-ırkçı iktidar döneminde daha histerik bir hal almıştır.

ABD emperyalizminin Suriye’deki savaş ateşini giderek körüklediği günlerde Ankara’daki işbirlikçilerin savaş tezkeresinin süresini 13 ay uzatmaları hayra alamet değil. ABD’nin savaşı yayma tehditleri ortalığı kaplarken “bu savaşta biz de varız” naralarının Ankara’da yükselmesi, yeni felaketlere davetiye çıkarmaktan başka bir anlam taşımıyor. 1950’den beri bu uğursuz rolü oynayan gerici hükümetlerin devamı olan AKP, sermaye ve emperyalistlerin çıkarları uğruna halkların kıyımında rol alma konusunda emsallerinin en pervasızıdır.

Kim kimi tehdit ediyor?

Savaş tezkeresinin uzatılmasını gerekçelendiren AKP sözcüleri, amaçlarının “terör tehdidini ortadan kaldırmak” olduğu safsatasına sarıldılar. IŞİD’i, PYD’yi, Suriye yönetimini aynı sepete koyup buradan “terör tehdidi” üretmek, sonra bunu saldırganlık ve savaş politikasının gerekçesi diye yutturmak, kaba riyakarlıktan başka bir anlam taşımıyor. IŞİD’in yaratıcılarından olan AKP iktidarının PYD tarafından tehdit edildiği iddiasını ciddiye alan yok. Suriye yönetimi ise beş yıldan beri Türkiye başta olmak üzere ABD ile uşaklarının tehdidi altındadır. AKP ile ideolojik zemini ortak olan IŞİD’in dinci iktidarı tehdit etmesi için bir neden bulunmuyor. Cihatçı katilleri kızdıran, AKP’den aldıkları sınırsız desteğin kısmen azaltılması olabilir. Cerablus’un Türk devletine hediye edilmesi IŞİD-AKP işbirliğinin boyutunu gözler önüne sermiştir.

ABD’nin izinde, ABD’nin izniyle

NATO üyesi Türkiye’nin yayılmacı hevesleri emperyalist efendilerinin izinden gitmek, onların çizdiği sınırlar içinde kalmak koşullarına bağlıdır. Yani bu alçaltıcı rol “aktif taşeronluk”tan öte bir şey değildir. Son dönemde dinci iktidar şeflerinin “ABD karşıtı” söylemi, üstlendikleri bu utanç verici rolün sıkıntılarından kaynaklanıyor. Kürt halkına düşmanlıkta ölçüyü kaçırmasalar, PYD’yi “koruyan” ABD ile çelişmeleri için bir neden olmayacaktı. Dolayısıyla ortada biçilen role dair bir tartışma bulunmuyor.

ABD’nin icazetiyle Cerablus’u işgal eden Türk ordusu, Pentagon’un çizdiği sınırlarda durmak zorunda kaldı. Ne de olsa izni veren sınırı da çizer… Hem Suriye hem Irak konusunda daha saldırgan bir taktik izlemeye başlayan ABD her iki cephede de Türk ordusunu tetikçi olarak kullanmak istiyor. Savaş tezkeresinin uzatılması, yayılmacı hevesleri kabarmış dinci sermaye iktidarının buna teşne olduğunu kanıtlıyor. Aradaki “PYD pürüzü” çözüldüğü anda “baş tetikçi” olmanın önünde kayda değer bir engel kalmayacak. Hem PYD’yi hem Türk ordusunu aynı amaç için kullanmak isteyen ABD, tam da bunun için AKP iktidarına Türkiye Kürtlerini katletme vizesi vermiştir.

Görüldüğü üzere ortada ne “milli dava” ne “terör tehdidi” var. Yağma ve talandan pay kapmak uğruna komşu halklara karşı emperyalizmin tetikçiliğine soyunan bir iktidarın emekçilere hazırladığı tarifi mümkün olmayan yeni felaketler var.

İşçiler, emekçiler saldırganlık ve savaşa karşı direnmelidir

Gerici savaşlar emperyalistlerle işbirlikçilerinin çıkarları için yapılır. Dinciliği, ırkçılığı kışkırtan egemenler işçileri, emekçileri savaş destekçisi haline getirmek için tüm kirli yöntemleri kullanırlar. Siyasal İslamcı AKP’nin dinci-ırkçılığa dört elle sarılmasının bir nedeni yozlaşmış/zorba iktidarını korumaksa, diğeri de emekçileri yağma savaşının “gönüllü kurbanları” olmaya razı etmektir.

Emekçiler sermaye iktidarının icraatlarının bedelini zaten ödüyorlar. İşçileri ve emekçileri hedef alan OHAL saldırısı, günden güne ivmelendirilen sürek avı, ırkçılığın/mezhepçiliğin/cinsiyetçiliğin kışkırtılması, yaygınlaşan işten atmalar, hak gaspları, iş cinayetleri, zamlar, patlayan bombalarla parçalanan bedenler ve diğer musibetler...

Bu kadarı milyonlarca işçi ve emekçinin yaşamını zehir etmeye yetiyor da artıyor bile. Bununla birlikte emperyalist savaşta aktif tetikçiliğin yaratacağı felaketler bunların çok ötesinde olacaktır. Savaşın felaketleri ne tezkereye onay veren düzen partilerinin şeflerini, ne kapitalistleri, ne generalleri, ne polis şeflerini ne de din tüccarlarını vuracaktır. Bedeli işçi ve emekçiler ödemek zorunda kalacaktır.

Dinci iktidarın dayattığı bu savaş yıkımını reddetmek, bu suça ortak olanlardan hesap sormak için “işçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarıyla birleşik mücadeleyi büyütmek dışında bir yol bulunmuyor.

Bunun için Kürt halkını hedef alan kirli savaşa, komşu ülke topraklarının işgaline, emperyalistler adına tetikçilik yapılmasına, sosyal yıkım saldırılarına, bir avuç kapitalist ve muhteris siyasetçinin yağmadan pay alma hevesleri uğruna ülkeyi savaş cehennemine sürüklemesine karşı mücadelenin hem çalışma hem yaşam alanlarında büyütülmesi için seferber olunmalıdır.

 
§