25 Ağustos 2017
Sayı: KB 2017/33

Savaşsız bir dünya için sosyalizm!
Tek tip saldırısını parçalamak için...
AKP iktidarı eğitimi de “sıfırladı!”
Sermaye düzeni doğayı yok ediyor
Kimin için OHAL?
2017 MESS Grup TİS süreci
Kamu hareketinde yaşanan gelişmeler üzerine… - 2
Sömürüye, tacize ve baskıya karşı açılmış bir bayrak!
Avcılar Belediyesi işçilerinin ücret sorunu sürüyor
Toplumun devrimci dönüşümü, Marksizm’in ilkeleri ve Lenin’in partisi
Sermaye düzeni temel haklara ve özgürlüklere savaş açtı
Demokratik hak ve özgürlüklerin kaynağı devrimci sınıf mücadelesidir!
AKP’nin kadın işçilere “lütfu”
Bağımsızlık referandumu ve Siyonizm’in hesapları
Amerika’nın devralınan kanlı tarihi: Irkçılık
Filistin Direnişi’nin ve İntifada’nın yürekli şairi: Mahmud Derviş
Türkiye, İsrail’in yardımına koşuyor
Che’den Tanya’ya “Zafere kadar daima!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Che’den Tanya’ya “Zafere kadar daima!”

 

Hepimizin gerilla Tanya olarak bildiği, gerçek adıyla Haydée Tamara Bunke Bider 19 Kasım 1937’de Arjantin’in Buenos Aires kentinde doğdu. Ailesi Nazi zulmünden kaçarak Arjantin’e yerleşmek zorunda kalan Tanya’nın çocukluğu da burada geçti. Tanya’nın anne ve babası Arjantin’de yaşayan Alman işçilerin yürüttüğü anti-faşist mücadelenin içindeydiler. Savaşın ardından Demokratik Alman Cumhuriyeti’nin inşa sürecine katılmak için ülkelerine geri döndüler. Tanya böyle bir ortamda büyüdü. Çocukluğundan itibaren devrimci mücadelenin içerisinde idi. Daha 18 yaşındayken Alman Birleşik Sosyalist Partisi’ne kabul edildi. Ailesi ona nerede olursa olsun mücadele etmeyi, kendi ülkesi olmasa da her yerde devrimci olunması gerektiğini öğretmişti. Tanya en çok Küba’da zafere ulaşan devrimin bir parçası olmak isteğiyle yanıp tutuşuyordu. Temmuz 1959’da İsyan Ordusu’ndan savaşçıların Demokratik Alman Cumhuriyeti’ne gelmeleri ve aynı yılın Aralık ayında öğrencilere konferans vermek üzere Almanya’ya gelen Che ile tanışması onun coşkusunu daha da arttırmıştı. Bu düşüncelerle 1961’in Mayıs ayında Küba’ya gitti Tanya. Orada bulunduğu süre boyunca Eğitim Bakanlığı’nda, Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü’nde ve Küba Kadın Federasyonu’nun yürütme kurulunda çalıştı. Onunla ilgili anlatılan anılardan birisi Havana’nın neresine giderse gitsin kendisinin de bir üyesi olduğu Halkın Savunma Milisleri’ne ait üniformayı üzerinden hiç çıkarmadığıydı. Zeytin yeşili pantolonu, mavi kalın kumaşlı gömleği, beyaz kasketi ve kemerde asılı tabancasını daima gururla taşırdı. Tanya bunun yanında iyi eğitim almış bir kadındı. Birçok dil konuşabiliyordu, edebiyat ve müzik alanında da iyi bir bilgiye sahipti. Bilginin sınırı olmadığı gibi Tanya’nın da öğrenme ve kendini geliştirme konusunda bir sınırı yoktu. Aldığı en ufak görevleri dahi yerine getirirken büyük bir titizlik gösteriyordu. Tüm bu özellikleriyle Tanya, Che’nin vereceği görev için aranan kadın devrimciydi. Bundan sonra Tanya’yı uzun ve zorlu görevler bekliyordu.

Tamara’ya eğer kabul ederse, kendi güvenliğine yönelik ciddi riskleri de barındıran gizli bir görev verilecekti. En gizli koşullarda yürütülmesi gereken bu görev büyük ihtimalle Latin Amerika’da bir yerde olacaktı. Tamara kendisine yaptığımız teklifi, yaşaran gözleriyle, Latin Amerika’nın kurtuluşu uğruna verilen mücadelelere doğrudan hayalini gerçekleştirmesine imkan tanıyacağını umduğunu söyleyerek kabul etti. Bu görevin gerekirse gerilla mücadelesini de kapsayacağı belirtilince, Tamara sadece kod adını kendisinin belirleyip belirleyemeyeceğini sordu. Hayatı Bolivya’daki gerilla mücadelesinde sona eren ‘unutulmaz gerilla’ Tanya böyle doğdu. Tanya aynı zamanda, Tamara’nın hayranlığını hiç gizlemediği, kendi ülkesinde faşistlerce tutsak alınıp işkence edilen ve Aralık 1941’de öldürülen Sovyet gerilla Zoya Kosmodemyanskaya’nın kod adıydı...”*

Yoldaşları gerektiği takdirde gerilla hareketine de katılabileceğini söylediğinde Tanya’nın yüzü daha da aydınlanıyordu. Ancak bundan önce yoldaşları ona hayalini kurduğu mücadelenin farklı biçimlerde yürütülebileceğini, bu konuda başarılı olmak içinse yer altı faaliyetinde pişmek, teknik ve yöntemleri öğrenmek gerektiğini söylediler. Tanya kendisine olan bu güven karşısında duygu yüklü bir tonla “Yaşadığım ve nefes aldığım müddetçe bu güvene asla ihanet etmeyeceğim” diyerek karşılık verdi. 29 yıllık kısa yaşamı boyunca bu sözüne sadık kaldı. Büyük bir adanmışlık ve feda ruhuyla verilen görevleri yerine getirdi. Tanya bu zorlu eğitimin ardından görev için gideceği yerin Bolivya olduğunu öğrendi. Gerillalar için uygun koşulları yaratmak için 1964 yılında Bolivya topraklarına ayak bastı. Buradaki başarılı çalışmalarının sonucu olarak, 1966 yılının başında Küba Komünist Partisi’ne kabul edildi. Tanya artık, yeni savaşçıların siyasi eğitimi ve mevzilendirilmesi işlerinden sorumlu olarak gerilla güçleriyle doğrudan çalışmaya başladı. Bolivya’da merkezi müfrezeyle geçirdiği 18 günün ardından bir yoldaşı Tanya için şunları söylüyordu: “Gördük ki acıya dayanıklıydı. Uzun tırmanışlarımıza alışık değildi ama yine de dayanıyordu. Birçok durumda kadın olduğu için sunulan ayrıcalıkları reddetti; gerilla ordusundaki diğer yoldaşlarıyla aynı muameleyi görmek istiyordu. O kadar kararlıydı ki kimsenin Che’ye hasta olduğunu söylememesini istemişti.” Gruptaki tek kadın devrimciydi Tanya. Onun bu kararlılığı ve en zor koşullar altında dahi vazgeçmeyen tutumu gruptaki diğer gerillalar için bir moral kaynağıydı.

Tarih 31 Ağustos 1967… Onun birliğindeki gerillalar, 31 Ağustos 1967’de bir grup köylü tarafından ihbar edilip Vado Del Yeso’nun nehir kıyısında Bolivyalı askerler tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüştü. Tanya o sırada 29 yaşındaydı. Çalılıkların arasından çıkıp suya girdiğinde Vargas adındaki bir asker onu göğsünden vurdu, mermi akciğerine gelmişti. Tanya suya düştü ve akıntıyla birlikte sürüklendi. Bolivya ordusu, Tanya’nın cesedini 7 gün sonra sırt çantasıyla birlikte buldu.

Tanya’nın cenazesi 31 yılın ardından Küba’nın merkezi kentlerinden Santa Clara’da Aralık 1998’de Che Guevara ve And Dağları gerillaları için inşa edilen mozoleye resmi törenle gömüldü. Tanya’nın kemikleri bulunduğunda annesi Nadya Bunke’ye kızının nereye gömülmesini istediği sorulduğunda hiç tereddüt etmeden Che ve yoldaşlarıyla beraber Küba’ya gömülmesi gerektiğini söyledi. Nadya Bunke, kızının cenazesinin üstüne hangi bayrağın konulması gerektiği sorulduğunda ise “Komünist Partisi’nin bir üyesi olarak uğrunda savaştığı ve öldüğü Küba’nın bayrağı” dedi.

Che, Tanya ve 48 Bolivyalı, Perulu, Kübalı yiğit devrimciler Latin Amerika’nın kurtuluş mücadelesinin birer simgesi oldular. Che ve Tanya bugün hâlâ anti-emperyalist mücadelede ezilen halklara ilham kaynağı oluyorlar. Onların mücadelesi dilden dile dolaşarak destanlaşıyor. Onların bıraktığı yerden milyonlarca el savaşı büyütmeye ve “Zafere kadar daima” haykırışlarını yükseltmeye devam ediyorlar.

D.Yalım

* Ulises Estrada, Tanya Che Guevara’yla Bolivya’da Gizli Görevde, Agora Kitaplığı


 
§