20 Eylül 2019
Sayı: KB 2019/34

Krizin yıkıcı etkileri derinleşiyor
AKP’nin kriz erteleme hesapları
Kirli ellerinizi annelerin üzerinden çekin!
Metal işçisi safları sıklaştırmalıdır!
Birleşik Metal-İş’in 2019-20 dönemi Grup TİS taslağı üzerine…
Patronları memnuniyetle ağırlayan DİSK yönetimi
Metal İşçileri Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Metni
Fabrikalardan TİS görüşleri
Sendika bürokratları Orhan Zengin ve avanesi istifaya!
Tasfiyecilik ve inkarcılık - H. Fırat
Alman kapitalizmi ekonomik olarak büyürken…
Fransa’da sınıf çatışmasının yeni cephesi: Emeklilik sistemi
Zorunlu aile arabuluculuğu: Her şey aile bütünlüğü için!
MEB’den öğrencilere “simit atma” soruşturması
Buca ve Diyarbakır katliamları
Kürt halkının ‘Mamoste’si Ape Musa
“Kara elmas” diyarına yolculuk
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

MEB’den öğrencilere “simit atma” soruşturması

 

Geçtiğimiz hafta eğitim-öğretim dönemi açıldı. Kadıköy Anadolu Lisesi’ne yeni başlayan öğrencilere yapılan “simit atma” geleneği bu sene öğrencileri disipline göndermenin “gerekçe”si oldu. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü inceleme başlattığını duyurdu. Öğrenciler sosyal medyada gündem olan görüntüler sonrası bir açıklama yayınladılar:

Okulumuzun logosu, martıdır. Bu nedenle onlarca yıldır geleneksel olarak, yeni başlayan öğrencilere zaten çöpe atılması gereken bayat simitler alınarak atılır. Okul öğrencilerinin martılar olarak anılması nedeniyle, bu geleneksel olarak yapılan bir şeydir. Atılan simitlerin tamamı, yenilmeyecek kadar bayattır ve zaten çöpe atılacaktır. Bu simitler atıldıktan sonra, öğrencilerin de yardımıyla okul görevlileri tarafından toplandıktan sonra, tekrar martılara atılmaktadır.”

Kadıköy Anadolu Lisesi Müdürü Ali Fuat Güney, Türkiye gazetesine öğrencileri hedef gösteren bir röportaj verdi. Kadıköy Anadolu Lisesi AKP’nin “proje okul” kapsamında ele aldığı liselerden biri. Müdürü olan zat daha önce “Hadis Halkası” denilen bir gerici oluşumla öğrencileri zorla dini sohbetlere götürmeye çalıştı, liselilerin yurt odalarındaki diyaloglarını velilere gönderdi. Geçtiğimiz dönemin son günlerinde öğrenciler gerici yönetime karşı “Bu okulun sahibi fikri hür, vicdanı hür öğrencilerdir!” pankartı açtı. Kadıköy Anadolu Lisesi’nde yaşanan olay sadece simit meselesi değildir. KAL kendine özgü bir kültür ve geleneği yaratmış, her yeni gelen öğrenciye de bu tablonun parçası olduğunu hatırlatmıştır.

AKP iktidarı kendisi dışında her türlü birlikteliği tehlike olarak görmektedir. “Proje okul” kapsamındaki birçok lise gibi Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri ve eski okul yönetimleri ilerici birikimi temsil etmektedirler. Bu okulların olanakları ve sosyal ortamları liselilerin birlikteliklerini, sorgulamalarını, araştırmalarını teşvik etmektedirler. Bundan kaynaklıdır ki proje okullar ilk açıklandığında liseliler okul yönetimlerine sırtlarını dönerek bir hareket başlatmışlardır.

Eğitim alanında yaşanan kaosa rağmen MEB öğrencilere disiplin soruşturması açmıştır. Yaşanan kaos sadece müfredat ve sınav sistemi ile ilgili değildir. Eğitimin plansız, paralı, niteliksiz ve özel sektörün insafına bırakılmış olmasının bir sonucudur yaşanan kaos. Eğitime ayrılmayan pay cemaatlere ve vakıflara aktarılmaktadır. Eğitim ihtiyaçlarının masrafları var olan kriz ile birlikte emekçilerin sırtında bir kambura dönmüştür. Geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ta bir anne okul kıyafetlerine verilen paraya isyan etti. Zira bir öğrencinin kıyafet masrafı ortalama 500 lirayı bulmaktadır. Kırtasiye masrafları, okula kayıt için alınan “bağışlar”, yemek, ulaşım bu paraya dahil değildir. Eğitimin giderek bir sektöre dönüşmesi, krizin faturasını emekçilerin sırtına yükleyen iktidar için bir gelir kapısı durumundadır.

Tüm bunların yanı sıra tadilat için üç ay gibi bir tatil süresi varken eğitim dönemini tercih etmek ise tam bir plansızlık örneğidir. Birçok okul tadilat nedeniyle taşınıyor. İzmir’de öğrenciler cami avlusunda konteynerlerde eğitim alıyorlar. Bursa’da veliler ve öğrenciler okullarına sahip çıkmak için sokaklara döküldüler. İstanbul Sancaktepe’de 75. Yıl Devlet Malzeme Ofisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bir ortaokula taşınmıştır ve bir yılı orada geçirecektir.

MEB tarafından Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerine açılan soruşturma bir korkunun ifadesidir. Eğitim alanında yaşanan sorunlar öyle bir hal almıştır ki her kesimde öfke biriktirmektedir. Öğrenciler için hiçbir sosyal alan bırakmayan, onları gericilik ile kuşatmaya çalışan, geleceklerine göz diken, gençliğin yaşamını sınav salonlarına, sınıflara, şıklara sıkıştıran, yaşam tarzına müdahale eden bir AKP iktidarı gerçeği vardır. Aileleri ceplerindeki son kuruşa kadar soyan, çocuklarına gerici eğitimi dayatan, buna rağmen bir iş ve gelecek sağlamayan yine aynı iktidar gerçeğidir. Çalışanlar ve eğitimciler açısından ise durum daha da vahimdir. Bundan kaynaklı aile, öğrenci, öğretmen ve okul çalışanları birlikte mücadele etmek zorundadır.

Eğitim hakkı için, güvenceli bir gelecek için, eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim için mücadeleye!

 

 

 

 

Liselilerde gözle görülür değişim

 

Okulların açılması ile beraber liseli gençlikle yakın temas halinde bulunuyoruz. Fikirlerini bizimle paylaşıyorlar ve okulda politik bir ortam oluşturuyoruz her sene. Geçen yıl ile bu yılı kıyasladığımızda en gericisinin bile bu düzenden bıkmış olduğu göze çarpıyor...

Okulda geçen yıl AKP savunucuları kendini belli ediyor, açık bir biçimde bunun propagandasını yapıyorlardı. TÜGVA denen örgüt ile bağları olan kısım çoğunluktaydı. TÜGVA “etkinlikle”rine müdür desteği ile çağrı yapılıyor, kitapları okula getiriliyordu. Bedava yemek vererek insanları kendine çekmeye çalışıyorlardı.

Çorlu’da TÜGVA’nın açılışına, içinde bulunduğumuz okulun müdürü ve müdür yardımcısı katılmış, Bilal Erdoğan ile görüşmüşlerdi. Okulda siyaset yapmak lafta yasaktı ama müdür adeta AKP gençlik kolları başkanı gibi davranıyordu. TÜGVA’da edebiyat dersi veriliyor, İslamcı şairler vs. anlatılıyor, övülüyordu. Bu derse giren kişi ise, okulumuzun müdür yardımcısı! Okulda devrimcilerin ve ilerici hocaların üzerinde büyük bir baskı kurmaya çalıştılar geçen sene. Sınıfın içinde TÜGVA’nın ve müdürün ajanı olduğunun bile farkındaydık.

Belli bir grup öğrenci topluluğu koridorlarda bekleyerek insanları TÜGVA’ya çağırıyor ve “siyasete karşı” hocalar bunları izliyordu! Ancak şöyle bir gerçeklik vardı; bunlar bir dava, bir amaç uğruna değil, çıkar ilişkisi üzerine beraberlerdi. AKP’den para aldığını iddia eden bir kişi vardı. Kendisi TÜGVA’nın lise başkanı idi. Sürekli tartışmaya giriyorduk bu kişi ile. Genel olarak son sözü “Çıkarım var” oluyordu... Geçen yıl, bu şekilde geçti okulumuzda.

Bu sene durum çok farklı 

Artan ekonomik kriz, zamlar ile birlikte geçim sıkıntısını beraberinde getirdi. Bunlardan en fazla zararı tabii ki emekçi aileler gördü. AKP iktidarının halk ile dalga geçer tavırları, “kriz yok” demagojisi insanların sinir sistemini bozmuş gözüküyor. 

AKP’li gençlerin birçoğu artık Erdoğan’a küfreder hale gelmiş durumdalar. Okulda sürekli zamlardan şikayet ediyorlar ve “bunları savunarak hata etmişiz” gibi cümleler kuruyorlar.

TÜGVA denen yapı da doğal olarak dağılmış durumda. Geçen yıl lise örgütlenmesini yapanlar bile, bize, “siz haklıydınız” diyorlar. Bu durum bizi tabii ki şaşırtmadı, bunun olacağını biliyorduk. Çıkar ilişkisi üzerine kurulu her örgüt, her yapı, her sistem yıkılmaya mahkumdur! Bu insanlara tabii ki “siz bunu hakkettiniz, desteklemeseydiniz” demiyoruz. Bu bir devrimcinin yapmaması gereken bir şey. Biz esasta onların kurtuluşunun düzen muhalefetinde olmadığını, bu krizlerin ve ağır yoksulluğun bu sistem içinde her zaman kalıcı olacağı ve yapılması gerekenin kapitalizme karşı mücadele yürütmek olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. 

Geçen seneye göre gözle görülen bu değişiklik, AKP iktidarının artık ayakta duramayacağını gösteriyor. Burada yapılması gereken şey, düzen muhalefetine yedeklenmeden, “Düzene karşı devrim!” diyebilmektir. Bu pislik sistemi yalnızca işçi sınıfının devrimci mücadelesi değiştirebilir. Bu yüzden, gençliğin yolu işçi sınıfının yoludur!

Çorlu’dan bir DLB’li