1 Kasım 2019
Sayı: KB 2019/40

Krizin faturasını sermaye cephesi ödesin!
AKP-saray rejiminin 2020 yılı bütçesi
Vergi yükü yine işçinin sırtında!
AKP saldırganlığa devam ediyor
Metal Grup TİS süreci ve ‘eşit işe eşit ücret’ talebi üzerine
Metal Grup TİS’leri sürerken Yüksek Hakem Kurulu
İşçilere sosyal medya baskıları
Trakya’da tutuklanan sınıf devrimcilerinden mektup
DEV TEKSTİL GMYK Sonuç Bildirgesi
Valfsan işçileri direnişlerini sürdürüyor
İşçi sınıfı ve şovenizm...
Ermeni Sorunu üzerine eleştirel notlar - Garbis Altınoğlu
Suriye ve Avrupa Birliği emperyalizmi
Nafaka hakkının gaspı ve çocuk istismarının yasalaşması dayatılıyor!
YÖK’e ve YÖK düzenine karşı eğitim hakkımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Eğitim bütçesinde aslan payı dini ve mesleki eğitime!
Susurluk karanlığı devletin gölgesidir!
Fotoğraftan gerçeğe, gerçekten fotoğrafa…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

YÖK’e ve YÖK düzenine karşı eğitim hakkımız ve geleceğimiz için mücadeleye!

 

YÖK 38 yıl önce, 12 Eylül askeri faşist darbesinin ardından üniversiteleri dizayn etmek üzere kuruldu. 1980 darbesinin üniversite gençliği ezen silindiri oldu. YÖK o dönemde iktidarın bir ihtiyacı olarak, düzenin temsilcisi konumundaydı. İstenilen düzen YÖK eliyle hakim kılındı.

YÖK üniversitelerde eğitimin ticarileşmesinin, baskı ve zorbalığın, niteliksizliğin, anti bilimsel uygulamaların mimarı ve uygulayıcısıdır. YÖK bir kurum olarak değilse de düzen olarak varlığını bugün hala sürdürmektedir.

***

Gerici-faşist blok yeni bir rejimi inşa etme çabasında üniversiteleri tekrar dizayn etmeye uğraşıyor. AKP iktidarı, sözde vesayet rejimini kaldırma söylemleri eşliğinde üniversitelerde baskı ve zorbalığın en temel aygıtı olan YÖK’ü daha da tahkim etti.

Eğitim artık bir “sektör” durumunda ve son derece pahalı. 8 milyon üniversite öğrencisinin bulunduğu bu coğrafyada öğrenciler bu sektörün sorunları ile uğraşıyorlar. AKP şefi Erdoğan ise üniversite öğrencilerinin sayısını öne çıkarıp, bunu AKP iktidarının başarı hanesine yazıyor. Barınmadan ulaşıma, yemek masraflarından bölüm materyallerine varana dek bir dizi ihtiyaç için öğrenciler emekçi bütçelerini zorlayan masraflar yapıyorlar. Eğitim masraflarını karşılayamadığı için son 5 yılda 1,1 milyon üniversite öğrencisi okulunu bırakmak zorunda kaldı. Yine paralı eğimim yüzünden binlerce öğrenci hem okuyor hem çalışıyor.

Bu arada gericiliğin cirit attığı üniversiteler AKP iktidarının arka bahçesi haline getirildiler. İlerici birikimin düşmanı AKP iktidarı KHK’lar ile onlarca akademisyen ve hocayı akademiden ihraç etti. Üniversiteler özünde sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillenirken, ideolojik olarak da sürekli saldırı altında tutuluyorlar.

Öyle ki gericilerin, yandaşların insafına bırakılmayan üniversite yok gibidir. Eskişehir Üniversitesi İletişim Fakültesi kantininin akşam AK Gençlik toplantısına verilmesi bunun son yaşanan örneklerinden biridir. Üniversitelerdeki olaylar dudak uçuklatacak cinstendir. Örneğin, Çorum’daki Hitit Üniversitesi, doçent ile profesör arasında geçen küfürlerin havada uçuştuğu diyalogla sosyal medyada ününe ün katıyor. Hitit Üniversitesi daha önce de “akademisyen kadrosunda aynı soyada sahip en az 10 çift olması” ile gündeme gelmişti. Bu salt bir üniversiteye özgü bir durum değildir. Bu, bakkal açar gibi niteliksizlik üniversite açan AKP iktidarının politikalarının sonucudur. Ankara’da Ceren Damar’ın katledilmesi, Eskişehir’de öldürülen akademisyenler bu politikanın ürünleridir. Niteliksizliğin bir diğer göstergesi ise “en iyi 500 üniversite” sıralamasına Türkiye’de bulunan üniversitelerin girememesidir.

AKP iktidarı saldırılarını tek elden yürütmemektedir. Gerici çeteler eliyle de saldırı planlanmaktadır. ODTÜ’de Kavaklık direnişinin ardından gerici çeteleri üniversiteye sokup, “terör demogojisi” üzerinden prim yapmaya çalışmaları, son kalan kalelerin de tehlike altında olduğunun göstergesidir.

***

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, iki yıl önce yürürlüğe koydukları “Bilim İnsanı Yetiştirme Programı”nı İstanbul’da tanıttı. Yekta Saraç başkanlığındaki YÖK, kendisine “yeni YÖK” diyor. Güya yeni YÖK’ün amaçları ise şöyle sıralanıyor: “Çeşitlilik-Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma a) Bölgesel Kalkınma Odaklı Üniversiteler (10 üniversite); b) Araştırma Üniversiteleri (11 asıl+5 aday).” Bu tanımlama bile YÖK düzeninin sürdürücüsü olduklarını
kanıtlamaktadır. Toplum için bilim üretmek yerine sermaye için “bölgesel kalkınma odaklı üniversite” tanımlaması üniversitelerin durumu hakkında bir bilgi vermektedir.

Yenisiyle eskisiyle YÖK bir düzen olarak devam etmektedir. Gençliğin üzerine bir karabasan gibi çöken YÖK düzenine karşı eğitim hakkımıza, geleceğimize ve özgürlüğümüze sahip çıkalım!

İstanbul’dan bir DGB’li

 

 

 

 

RJ’nin 5. Genel Kurulu gerçekleşti

 

Revolutionärer Jugendbund (RJ-Avrupa DGB) 5. Genel Kurulu’nu Wuppertal kentinde Wuppertal, Essen, Bochum, Dortmund, Bielefeld, Siegen, Gummersbach, Köln, Mainz ve Berlin’den gelen delegeler ile gerçekleştirdi.

Açılış konuşmasında RJ’nin en üst organı olarak Genel Kurul’un niteliği ve işlevi özetlendi. Ardından sırayla Bielefeld, Ruhr bölgesi, Dortmund, Mainz ve Berlin yerel çalışmalarının geçmiş dönemdeki tablosu sunuldu. Sunumlarda 1 Mayıs, 8 Mart, Fridays for Future deneyimleri temel yönleriyle ele alındı. Ayrıca bazı yereller, faşist grupların artan eylemleri ve buna karşı yürütülen faaliyet deneyimlerini aktardılar. Yerellerin sunumlarından yola çıkılarak yaşanan deneyimlerin sonuçları özetlendi ve geleceğe yönelik kararlar alındı.

En yoğun ve kapsamlı tartışılan gündem, FFF hareketi oldu. Somutta yerellerin yaşadığı olumlu ve olumsuz deneyimler ışığında gelecekte harekete hangi taktiksel yöntemlerle yaklaşılacağı tartışıldı ve hedefler belirlendi. FFF hareketini sol grupların önemsemedikleri ve alanın düzen partilerine terk edildiği vurgulandı. Küçük-burjuva ağırlıklı bir hareket olmasına rağmen gençliğin öfkesinin düzeni hedef alan bir yöne kanalize edilebileceği ve daha bugünden devrimci grupların yokluğuna rağmen öğrencilerin düzen sınırlarını aşan eylemlere başvurduğu tartışıldı/aktarıldı. Gerici güçlerin her zaman hareketi sınırlamaya çalışacakları ve devrimci güçleri hareketten uzak tutmak için her türlü yönteme başvuracakları değerlendirilerek, bunlara karşı hangi yöntemler ile mücadele edileceği üzerinde duruldu.

Bir diğer temel başlık olarak gençlik kampı değerlendirildi. RJ’nin ideolojik eğitim ihtiyacını karşılamak için gençlik kamplarını eğitim ağırlıklı kamplara dönüştürme kararı alındı. Bu bağlamda politik bir gençlik örgütünün neden güçlü bir ideolojik alt yapıya sahip olması gerektiği kapsamlı bir şekilde tartışmaya konu edildi.

Ardından yayın gündemi konuşuldu. Facebook ve Instagram’ın nasıl daha verimli kullanılacağı tartışıldı ve gelecekte site kurulması kararlaştırıldı.

Son olarak Engels anması için RJ’nin girişimiyle kurulan platformdaki yeni gelişmeler aktarıldı. Ayrıca gelecek meclis toplantısının ocak ayında LLL yürüyüşünden önce Berlin’de yapılması kararlaştırıldı.

Kızıl Bayrak / Wuppertal