ABD’nin barut fıçısını
Avrupa’dan Asya’ya taşıma çabası
ABD ile Çin arasındaki rekabet ve gerilim siyasi, askeri ve ekonomik dinamikleri şekillendirecek tarzda tırmanıyor. İkili arasındaki ilişkinin izlediği seyir ve şiddetlenerek devam etmesi kaçınılmaz olan gerilim, ABD-Çin arasındaki hegemonya krizini tehlikeli boyutlara taşıyor. Bu iki küresel gücün dünya egemenliği uğruna sürdürdüğü mücadele 21. yüzyılda emperyalistler arası ilişkilerin seyrini belirlemede temel bir rol oynayacak. Dünyanın girmiş bulunduğu yeni paylaşım ve emperyalistler arası sertleşen hegemonya mücadelesinde Asya-Pasifik, önemli bir çatışma ve kriz coğrafyası olarak daha fazla öne çıkıyor. Zira ABD, Çin’e karşı tezgahladığı kışkırtıcı provokasyonları bu coğrafyada gerçekleştiriyor.
Asya-Pasifik bölgesinin yüzyılımızın jeopolitiğinin merkez üssü olacağı konusunda pek bir tartışma kalmadı. Çin’in kendi egemenlik alanı olarak gördüğü Güney Çin Denizi ise, ABD ile çatışmanın merkezi arenası haline geliyor. Zira Güney Çin Denizi, özellikle Çin-Amerikan ilişkileri için özel bir öneme sahip. Çünkü burası, zengin petrol ve enerji kaynakları alanıdır. Devasa petrol ve doğal gaz rezervleri bu bölgede bulunmaktadır.
Pekin yönetimi, Güney Çin Denizi’nin neredeyse tamamında “tarihsel olarak” egemenlik iddiasında bulunuyor. Hegemon gücünü koruma hedefinin yanı sıra ABD’nin müttefiki olan bölgedeki devletlerin Çin’i dengeleyecek güçte olmaması, ABD’nin olası bir çatışmada doğrudan yer almasını dayatıyor. Dolaysıyla Asya-Pasifik söz konusu olduğunda Güney Çin Denizi, emperyalist-kapitalist güçler arasında yüksek çatışma riski barındırmaktadır. Çin’nin küresel kapitalist çıkarlar peşinde koştuğu gerçeği bir yana bırakılırsa, Amerika’nın küresel hegemonyasını koruma hedefi, Hint-Pasifik’te Çin’e karşı saldırgan bir politika izlemesini, türlü yollarla Çin’i sürekli provoke etmesini zorunlu kılıyor. Sayısız kışkırtma ve provokasyonların yanı sıra ABD öncülüğünde bölgede sıklaşan askeri tatbikatlar da bu amaca yöneliktir. Tüm bunlar ise olası bir çatışma riskini giderek arttırıyor.
Dünyanın en büyük tatbikatı ve iki ABD Bakanının Asya ziyareti
Haziran ayının son haftasından bu yana 29 ülkenin deniz kuvvetleri, bu bölgede dünyanın en büyük deniz tatbikatını sürdürüyor. Tatbikat resmi olarak 27 Haziran’da başladı ve 1 Ağustos’a kadar sürecek. ABD liderliğindeki Rimpac 2024 (Pasifik’in Kenarı Tatbikatı), 1971’den bu yana düzenlenen 29. Tatbikattır. Bu militarist gösteriyi organize eden ABD “Özgür ve açık bir Hint-Pasifik”i teşvik ettiği iddiasındadır. Toplamda 25 binden fazla asker bu savaş şovu için seferber edildi. 40 geminin yanı sıra 3 denizaltı, 14 ülkenin kara kuvveti ve 150’den fazla uçak ve helikopter yer alıyor. ABD 3. Filosu komutanı Koramiral John Wade, “Rim of the Pacific yıllar içinde büyüyerek dünyanın en büyük ve önde gelen ortak deniz eğitimi fırsatı haline geldi” diyor. Tatbikatın amacı, “...hayati önem taşıyan Hint-Pasifik bölgesinde barış ve istikrara katkıda bulunmak” olarak lense ediliyor.
ABD, Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı bölgesinde Çin üzerindeki baskıyı artırmak, kuşatmayı yoğunlaştırmak istiyor. Bu devasa savaş gösterisi de aynı amaçla organize edilmiştir. RIMPAC tatbikatının en yıkıcı etkisi, Asya-Pasifik bölgesindeki provokasyonu tırmandırmasıdır. Bu, dünyaya giderek artan gerginliklerin kısır döngüsünü dayatan gerçek kışkırtıcının ve barışın düşmanının kim olduğunu göstermektedir. Güney Çin Denizi, özellikle Çin-Amerikan ilişkileri için özel bir öneme sahip. Çünkü ABD, Asya-Pasifik bölgesi üzerinde hegemonya kurmanın, küresel rekabette bunu bir imkana çevirmenin ve Çin’i dizginlemenin bu alana hâkim olmaktan geçtiğini var sayıyor.
Çin’i engellemenin yollarından biri de ABD’nin Asya-Pasifik’teki müttefiklerini silahlandırıp güçlendirmektir. Müttefikleri ve ortakları arasındaki iş birliğini genişletmek, yeni ittifaklar ve ortaklıklar kurmak, Çin’i kontrol altına almak ABD için olağanüstü bir önem taşıyor. ABD’nin Asya’daki işbirlikçilerini çoğaltmak ve onları savaş arabasına bağlamak büyük bir ihtiyaçtır.
Bu hedef çerçevesinde Geçen hafta, ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile Savunma (yani savaş) Bakanı Lloyd Austin, Asya ziyaretine çıktılar. Bu ziyaretin temel amacının, ABD’nin müttefiklerine ve ortaklarına desteğini sağlamak olduğu açıklandı. Japonya’yı ziyaret eden iki Bakan, Çin’in “saldırganlığının” bir tehdit oluşturduğunu ilan ettiler. Japonya ile askeri ittifakı yükseltmek, ama özellikle de “ortak savunma” yeteneklerini güçlendirmek için adımlar attılar. Bu adımla “ABD-Japonya ittifakının önemini” yeniden vurguladılar. Japonya’da ortak bir askeri karargâh kurulması konusunda anlaştılar.
Yapılan açıklamaya göre Blinken ve Austin, Japonya’yı “korumak” için ABD’nin caydırıcılığını artırma konusundaki kararlılıklarını da yinelediler. Çin’in Doğu ve Güney Çin Denizlerinde artan güç gösterilerinin yanı sıra nükleer cephaneliğinin hızla genişlemesi “ciddi endişelere” neden oluyor. Kuzey Kore’nin nükleer silah ve füze programları Rusya, Çin ve Kuzey Kore arasında iş birliğinin artmasının ise kaygıları arttırdığı söyleniyor.
ABD, “genişletilmiş caydırıcılıkla” Güney Kore’yi “savunmak” için nükleer silahlar da dahil olmak üzere askeri gücünün “tüm kapsamını” kullanmaktan söz ediyor. South China Morning Post’ın bildirdiğine göre ABD, NATO’nun dört Hint-Pasifik ortağını “kurumsallaştırmak” istiyor. ABD, bu ülkelerle askeri bağları güçlendirme ve onları NATO çerçevesine entegre etme hedefine ulaşmak için bir dizi mekanizma kurmayı hedefliyor.
Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Kore’den oluşan grup, IP4 diye adlandırılıyor. Bu dört ülke NATO’nun kritik “küresel ortakları” diye anılıyor. NATO’nun küresel savaş gücünün Asya-Pasifik bölgesine erişimini genişletmek ve “stratejik rakip” ilan edilen Çin’e karşı bu emperyalist savaş aygıtını kullanmak ABD’nin temel palanlarından biri. Bu dört Asya devletinin ABD’nin savaş tuzağına düşüp düşmeyecekleri henüz belli değil. ABD ise, onları savaş hazırlığına dahil etmek ve olası bir savaşta onları kullanmak istiyor.
Savaş, çatışma, sürekli gerilim yaratma ve NATO’yu Çin’e karşı kullanmanın nelerle sonuçlanacağı güncel gelişmelerle sabittir. Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışma, NATO’yu tahkim etmek için fırsat sayıldı. ABD NATO’nun kollarını Çin’in çevresine de uzatmaya çalışıyor. Bu stratejik genişleme, dengesiz bir barut fıçısını Avrupa’dan Asya’ya taşımaya benziyor.
ABD, Çin’i kuşatmak için bölgedeki askeri varlığını artırıyor. Güney Çin Denizi’ndeki mevcut gelişmeler, gerilimi sürekli artıran bir rol oynuyor. Çin’in, ABD ve müttefiklerinin güç gösterilerine gerekirse askeri güçle karşı koyacağını açıklaması, çatışmalara başka bir boyut kazandırıyor. Çin’in yükselişini kontrol altına almak ve Asya’daki üstünlüklerini sürdürmek konusunda hayati çıkarı olan ABD ise provokasyonlarını tırmandırıyor. Çin’in yükselişinin, Amerika’nın Asya-Pasifik politikasına yönelik en büyük uzun vadeli zorluk olması ise, ABD’yi daha da saldırganlaştırıyor.
|