Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Aralık-Ocak '02
SAYI: 50
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Üniversiteler işletme, rektörler patron!
  Üniversitelerde rektör diktası pekiştiriliyor
  Soruşturma terörüne karşı birleşik mücadele cephesini örelim!
  "Üniversiteler hegemonik ilişkilerin bir perdeleme aracı olarak kullanılmaktadır"
  Soruşturma terörüne karşı nasıl bir mücadele?.
  Vahşi katliam, destansı devrimci direniş!
  Mücadeleyi yükseltelim, direnişi örgütleyelim!
  Devletin katliam geleneğinin yeni bir halkası.
  Burjuvazinin etkin silahı: Medya.
  Bir parça yeni bir dünya....
  Devrimci bir gençlik hareketi için!..
  Ailelerimizle ilişkilerimiz nasıl olmalıdır?
  Paralı eğitime, hücrelere ve emperyalist savaşa hayır!
  Mücadele ederek geleceğimize sahip çıkalım!
  Etkin bir ön hazırlık çalışmasına dayalı anlamlı katılım
  ALGP çalışması genişleyerek sürüyor
  Gün emperyalizme karşı mücadele bayrağını yükseltme günüdür!
  YTÜ'de sistemli faaliyetlerimizden...
  Yurt-Kur tasfiye ediliyor!
  "Uluslararası Durum Üzerine Değerlendirmeler"
  Gerici bir burjuva ideolojisi olarak post-modernizm
  "Paris Düşerken"
  Bu yasa geçmeyecek!
  Okur mektupları



 
  Ekim Gençliği'nden


Emperyalist-kapitalist sistem tüm dünya işçi sınıfı, emekçileri ve ezilen hakları üzerine ölüm kusmaya devam ediyor. Afganistan ve Filistin toprakları her yeni güne ABD emperyalizminin karanlık gölgesi altında başlıyor. Bir yandan İsrail Siyonizmi ABD’nin desteğiyle intifadayı sonsuza dek bastırmaya çalışıyor, diğer yanda ise Afganistan’da emperyalist haydutlar katliam listelerine yenilerini ekliyorlar.

Ve bugün ABD’nin Ortadoğu’ya açtığı ölüm ateşine karşılık Filistin’de yakılan direniş ateşi daha da yükseliyor. Emperyalizmin devasa silah aygıtları karşısında direnişçi Filistin halkı, bedenleri ve ellerindeki taşlarla katillerin oyunlarını bozmaya çalışıyor.

Ülkemizde ise sermaye iktidarı sömürü ve zulüm makinasının uşağı olmaya devam ediyor. Bir yandan işçi-emekçilere sefalet koşullarında bir yaşam dayatırken, bir yandan da bizlerden Amerikan askeri olmamızı istiyorlar. Savaşın doğrudan destekçisi ve piyonu olan sermaye iktidarı böylece gençliğin geleceğini de karanlıklara boğmuş oluyor.

Rektörlerin zenginlerden alıp fakirlere vereceğiz yalanıyla oynadığı “Robin Hood”çuluk oyunu harçlara yapılacak yüksek oranda zammın bir ifadesi oluyor. Okulların işçi ve emekçi çocuklarına kapatılması yalnızca üniversitelerle sınırlı kalmayacak. İlk ve orta öğretimde “katkı payı” adı altında toplanan paralarla bizlere “paran varsa oku” deniliyor.

Üniversitelerde verilen eğitim, 12 Eylül artığı YÖK’le gittikçe bilimsellikten uzaklaşırken faşist uygulama ve yönetmelikler eşliğinde gençliği sorgulamayan, düşünmeyen bireyler haline getirmek istiyorlar. Gençliğin tüm bu uygulamalara sessiz kalması ve mücadele etmemesi için de katliamlarına yenilerini ekliyorlar.

Devletin mücadele edenleri, hakkını arayanları, haksızlıklara karşı çıkanları oralarda yoketmek için inşa ettiği F tipi cezaevleri yalnızca devrimci tutsakları değil gençliği de hedef alıyor.

19 Aralık’ta dünyada eşine az rastlanır bir katliamla uygulamaya geçtikleri F tipi cezaevleri bir sona değil, bir başlangıca işaret ediyor. Bu hem devlet cephesinden hem de ezilen halklar cephesinden böyle.

19 Aralık, devletin katliamda sınır tanımayacağının, bir yıldır onca işkence ve katliama rağmen devam eden ÖO direnişi ise haklı davalarında kararlılıkla mücadele edenlerin teslim alınamayacağının ispatı olmuştur.

Paralı eğitimle, emperyalist savaş çığırtkanlığıyla, hücre tipleriyle karartılmak istenen geleceğimizdir. Geleceğimiz için direnenlerin yanında yer alarak mücadeleyi yükseltmek bugünün vazgeçilmez bir görevi ve sorumluluğudur.