“Özetle, hareketimiz için sınıf yönelimi; işçi sınıfını, gündemdeki partileşme çabasının şaşmaz toplumsal tabanı ve dayanagı, temel kadro kaynagı, bugünün kitle hareketinin ve gelecegin devrimci sınıf mücadelelerinin ana ekseni, devrim ve iktidar mücadelesinin öncüsü ve temel gücü, sosyalizm ve sınıfsız toplum mücadelesinin biricik toplumsal güvencesi ve taşıyıcısı olarak ele alan bir kavrayışın ürünüydü. Dolayısıyla, işi sınıfına pratik yönelimde ifadesini bulan bu süreç, tarihsel ve güncel devrimci amaçları ve ihtiyaçları bir arada gözetmekteydi.

Bu temel sorundaki ideolojik açıklık, komünistlere, proletarya partisi sorununu da teorik planda dogru bir biçimde ele alma ve partileşme sürecinin pratik sürecini bunun ışıgında kavrama ve yaşama olanagı verdi. Partiyi, sosyalizmin ve sınıf hareketinin birligi olarak ele alan temel marksist-leninist düşünce, komünistler için kanıksanmış boş bir söz kalıbı degil, fakat canlı bir içerik ve pratik bir devrimci gelişme sürecinin ifadesiydi.

Net bir sosyalizm perspektifine ulaşan, işçi sınıfının tarihsel ve güncel hedeflerini genel bir çerçeve içinde dogru saptayan komünistler için, bu ideolojik gelişmenin pratik boyutu, ona sınıf hareketinin politik-örgütsel gelişimini saglama çabasıyla kopmaz baglar içinde politik-örgütsel bir gerçeklik kazandırmaktı. Komünistler, güç ve olanaklarının en sınırlı oldugu başlangıç anından itibaren bu tür bir pratik çaba içinde oldular. Sosyalizmin işçi sınıfı hareketiyle birliginin bu kesintisiz çaba içinde gerçekleşecegi, partinin bu birligin cisimleşmiş bir politik-örgütsel ifadesi olarak inşa edilecegi ve ancak böyle inşa edilmiş bir partinin sınıfın devrimci öncüsü olarak nitelenmeye hak kazanabilecegi perspektifiyle hareket ettiler.”