ARSIVANA SAYFA
 
8 Temmuz '00
SAYI: 25
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan...
Saldırıları püskürtmek için mücadelenin önündeki hain...
Büyük bir siyasal sınıf çatışmasına doğru
Sermayenin siyasal başarısının dayanakları...
ESK toplantısı ve Koç'ların şansı
Türkiye'de ve dünyada yoksullaşma
Belediye işçileri İstanbul'da üç belediyede grev ilanı astı
Çayırhan Termik Santrali 23 Haziran'da özelleştirildi
SES'e yönelik saldırılar sürüyor
2 Temmuz Ankara mitingi sonrasında yüzlerce kişi...
Asım Bezirci mezarı başında 2 Temmuz anması
ÇEAŞ soygunu
Bir dağıtımdan gözlemler
Programda tarım ve köylü sorunu/2
Murat Dil ölümsüzdür!
Burdur Cezaevi'nde katliam girişimi
ÇHD'nin Ankara yürüyüşü
Hiçbir güç devrimci iradeyi kırmaya yetmeyecektir
Hücre sistemi ölümdür, izin vermeyelim!
Otomobil İşçileri Danışma Konferansı Sonuç Bildirgesi
Rusya'da iktidarın manevra alanı daralıyor!
Exsa işçilerine mektup
Komünist militanlardan parti programı üzerine
Mücadele tarihimizden
Bir roman: O bir militandı
Mücadele postası
 
Tüm başlıklar



 
  Kızıl Bayrak'tan...


Burjuva medya atmosferdeki ısınma ve yarattığı/yaratacağı sorunlarla gündem geçiştirmeye çalışıyor. Televizyonlarda çeşitli uzmanlar boy gösterip öneri üstüne öneri, ögüt üstüne ögüt sıralıyor. Oysa önümüzdeki günlerde asıl ısınma siyasi atmosferde yaşanacak. Ve bu konu olabildiğince arka plana atılmaya çalışılıyor.

Meclisin hükümete tanıdığı yeni yetkilerle, burjuva siyasetinde yeni bir KHK dönemine girilmiş bulunuyor. Bilim(!) adamlarının tüm öngörülerine rağmen yeni bir deprem yıkımının da gerçekleşmediği koşullarda, hükümete, yıkım programının diğer önemli adımları için fırsat da çıkmamış bulunuyor. Saldırı programının kalan hükümlerini ve bunun için gerekli siyasal saldırıları hızla hayata geçirmenin tek imkanı olarak kanun hükmünde kararnameleri görüyorlar.

KHK sürecinin yoğunluğu, meclisin tatilde olacağı yaklaşık iki aylık bir süreci kapsayacaktır. En fazla sorun yaratan TİS’ler, kimi büyük özelleştirmeler ve hücre saldırısı bu sürece sıkıştırılmaya çalışılacaktır.

Nitekim, Burdur Cezaevi’ne yönelik operasyonla hücre saldırısının, Asil Çelik’in satışıyla özelleştirme saldırısının provası başlatılmış bulunuyor. Devrimci tutsaklar, devrimci yapılar ve işçi sınıfı, bu saldırılarla adeta sınava tabi tutuluyor. Yoklama çekiliyor. Program, verilecek tepkiye göre işletilecektir. Hem yoğunluk hem şiddet açısından.

Demek ki, bu tekil saldırılar karşısındaki tutumumuz hepimizin geleceğini belirleyecektir. Hem sınıf kitlelerinin, hem devrimci öncünün...

Çorlu deri direnişçileriyle, Çayırhan Linyit işçileriyle, Çaycuma SEKA işçileriyle, Asil Çelik işçileriyle, belediye grevcileriyle ve devrimci tutsaklarla dayanışma ne derece güçlü olursa, saldırı programı o derece aksayacak, yeni işletmelere, yeni işçilere sıra o kadar geç gelecektir. Devrimci tutsaklar ne denli güçlü sahiplenilirse, yeni Ulucanlar’ın yaşanması o denli zorlaşacaktır.

Her yerel gelişme, öncelikle yerel güçlerin bir araya getirilmesi için vesile edilmelidir.

Bursa’nın TİS saldırısının hedefindeki metal ve tekstil işçileri, belediye işçileri, lokavt saldırısıyla karşı karşıya olan gıda işçileri, Bursa proletaryasının Asil Çelik işçileriyle birleşmesi, tek yumruk haline gelmesi için öncülük etmelidir.

İzmir’in devrimci-demokrat çevreleri, ileri-öncü işçileri Habip Gül cenaze davasını Ulucanlar katliamının yargılanmasına çevirmelidirler.

Ve İstanbul’da, Murat Dil’in cenazesi hücre saldırısına güçlü bir yanıt olabilmelidir.

Örnekler her gelişme her yerellik özgülünde çoğaltılabilir. Ve önümüzdeki süreçte burjuvazi, devrimcileri ve sınıf kitlelerini bu dayanışmaya, bu eylem birliğine zorlamaya devam edecektir. Siyasal hava ısınıyor ve daha da ısınacağı açıktır. İşçi sınıfı devrimcileri, sınıf mücadelesininin doğal ateşleyicisi olan bu ısınmayı gerektiği şekilde değerlendirme yeteneği gösterebilmelidirler...