28 Temmuz'01
Sayı: 19


Kızıl Bayrak'tan
Yeni İMF programı iflas etti

Katillerin G-8 zirvesi ve yüzbenlerin görkemli militan eylemi

G-8 zirvesinin gündemi ve sonuç bildirisi

Gösterilerin içinden Cenova tanıklığı
Sistem aynı sistem, polis aynı polis!
Cenova'da 300 bin kişi yürüdü...
"7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası"
Sınıf hareketi
"İyiye gidiyoruz" demogojsinin arkasına gizlenenler
Kapitalizmde eğitim
G-8 zirvesi ve Cenovalar'ın tarihsel anlamı
Kapitalizm ve çevre sorunu
İnksanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret
Uluslararasi politika
Şehitlerimizle zafere yürüyoruz!
Bir yoldaşından Hatice Yürekli yoldaşa mektup
Ölüm Orucu direnişçisi Fatime Akalın'ndan mektup
"Bir yanılsamanın sonu"

Basından

Mücadele Postası

 Tüm yazılar

Bu sayinin PDF formatını download etmek için tıklayın



 

G-8 zirvesinin gündemi
ve sonuç bildirisi

Bu zirvede, dünyada görülmemiş boyutlara varan yoksulluğun, açlığın, dev boyutlardaki işsizliğin, salgın hastalıkların, savaşların, çevre tahribatının, cehaletin ve katliamların baş sorumluları bir araya gelerek, sözüm ona yoksulluğa ve hastalıklara karşı nasıl savaşacaklarını tartışıp çözümler arayacaklardı.

İnsanlığın ve doğanın karşı karşıya bulunduğu bütün felaketlerin baş mimarlarının bir araya geldiği zirvenin temel gündemini; ekonomik durgunluk, yoksullukla mücadele, AİDS ve çeşitli hastalıklar, serbest ticaret, Kyoto anlaşması ve savunma kalkanı gibi konular oluşturuyordu. Bu gündemler içinde haydutlar takımını en çok meşgul eden konuların başında küresel ekonomik durgunluğun nasıl aşılacağı sorusu geliyordu. Kapitalist ekonominin Ô70lerde genel bir durgunluk içine girdiği, günümüz koşullarında ise derin bir kriz batağına saplandığı biliniyor. Nitekim emperyalist şefler de bunu 'küresel ekonomik durgunluk beklenenden daha da ağırdır' diyerek itiraf etmiş bulunuyorlar. Fakat bu durgunluğun nasıl aşılacağı sorusuna 'ortak strateji geliştirilecek' demenin dışında bir yanıt verilmemektedir . Ama bu durgunluğun bütün bir faturasının işçi sınıfı ve emekçi kitlelere ve bağımlı yoksul ülkelere ödetileceği sır değildir. Emperyalist metropollerde de emekçi kitlelere yönelik sosyal ve ekonomik hak gaspları kapitalist ekonomideki bunalımın sonucudur.

Zenginler kulübünün yoksulluğu önleme üzerine anlattıkları masallara değinmeye bile gerek yok. Hergün yoksulluk ve açlık üretenlerin, yılda 20 milyon insanın açlıktan ölmesine sebep olanların yoksullukla mücadele iddiası, emperyalistlere özgü bir arsızlık ve utanmazlık örneğidir.

Zirvenin bir diğer gündemini yoksul ülkelerin borçları sorunu oluşturuyordu. Yoksul ülkelerin borçlarının %90'ının erteleneceği bir kez daha vaad edildi. Bu konuda hiçbir somut plan sunulmadığı gibi, muhtemel adımların atılabilmesi de İMF ve Dünya Bankası ile işbirliği halinde çalışma şartına bağlandı.

Bütün gündemlere ilişkin yürütülen tartışmalarda çıkan sonuç, sonuç bildirisinde üç ana başlık altında verildi. Elbette bunlar basına yansıyanlar. Kapalı kapılar ardında konuşulup karara bağlananlar gizli kalacaktır.

Sonuç bildirisinin birinci sırasında 'anlamsız vandalizmin ve şiddetin sert bir şekilde kınanması' yer aldı ve 'küçük bir azınlığın dünyayı ilgilendiren kritik konularda görüşmeleri engellemesine izin verilmeyeceği' kararlılığı dile getirildi. Ardından insanlık için alınan hayırlı kararlar müjdelendi. Buna göre; 'yoksullara yardım edilecek ve global ekonominin fırsatlarından özellikle de yoksullar payını alacaklar'mış. Bu soysuzlar takımı, yoksul ülkeleri yoksulluktan kurtarmanın formülünü ise şöyle açıklıyor: 'Yoksul ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamanın yolu bu ülkeleri de global ekonominin içine çekmektir. ' Emperyalistlerin insanlığa sunduğu iyilik bununla bitmiyor. Onlar milyonlarca insanın pençesinde kıvrandığı AIDS, sıtma ve tüberküloz gibi hastalıklarla mücadele etmek ve milyonlarca insanı bu hastalıklardan kurtarmak için 1.3 milyar dolar fon ayırmış bulunuyor. Kofi Annan gibi bir memurun bile bunun için gerekli miktarın yıllık 10 milyar dolar olması gerektiğini söylediği düşünüldüğünde, bunun ne kadar komik bir miktar olduğu daha iyi anlaşılır. Hastalıklara karşı mücadeleye bu kadar gülünç bir miktar ayıranlar insanlığı onlarca kez imha edecek silahlara milyarlarca dolar harcamakta tereddüt etmemektedirler. Her yıl milyonlarca çocuğun bulaşıcı hastalıklardan dolayı yaşamını yitirmelerine neden olmaktadırlar.

İnsanlığın ve dünyanın geleceği ve iyiliği için sorumluluğun ve mücadelenin başını çekmeyi kimseye kaptırmayan ABD emperyalizmi, tekellerin çıkarları tehlikeye giriyor gerekçesiyle sera etkisi yaratan gazların sınırlandırılmasına itiraz ediyor. Çevre araştırmacıları 'küresel ısınma'nın dünyamız ve insanlık açısında büyük bir tehdit oluşturduğunu, büyük bir felaketin yaklaştığını ileri sürüyorlar. Atmosferdeki ısınmaya neden olan sera etkisi yaratan gazların ormanlar ve tarım alanları tarafından emilme oranları düşüyor, insanlık felakete sürükleniyor. Ama emperyalist şef Kyoto anlaşmasını reddetmekle kalmıyor, silahlanmaya ayırdığı fonla insanlığı yeni büyük felaketlere hazırlıyor.

İnsanlığı ve uygarlığı felakete sürükleyenlerin baş sorumlularının bir araya geldiği zirveden insanlık payına çıkan sonuç barbarlıktır. Bunun tek alternatifi ise sosyalizmdir. İşçi ve emekçi kitlelerin iktidar için örgütlenmekten başka hiçbir seçeneği yoktur.


Emperyalist küreselleşmeye karşı
protestolar zinciri

* 27 Temmuz-4 Ağustos 1996, Chiapas-Meksika, Zapatistaların enternasyonal kongresi. Kongreye 40 ülkeden 3 bin kişi katıldı.
* 4 ve 22 Haziran 1999, Köln-Almanya, Avrupa Birliği ve G-8 zirvesi. Protestolara işçi ağırlıklı 40 bin kişi katıldı.
* 30 Kasım-3 Aralık 1999, Seattle-Amerika, Dünya Ticaret Örgütü konferansı. Büyük bölümü işçi 50 bin protestocu katıldı, zirve erken ve sonuçlara varamadan bitirildi.
* 27 Ocak-1 Şubat 2000, Davos-İsviçre, 30. Dünya Ekonomi Forumu. Zirve yerinin özel tarzda ulaşılabilen dağlık bir yer olması nedeniyle 1000 protestocu katılabildi.
* 16-18 Nisan 2000, Washington-Amerika, İMF ve Dünya Bankasının ilkbahar toplantısı. 20 bin öfkeli protestocu alanlardaydı.
* 2000 yılı, Melborn-Avusturalya, Dünya Ekonomik Forumu toplantısı. Binlerce kişi polis terörü altında toplantıyı protesto etti.
* 11-13 Eylül 2000, Prag-Çek Cumhuriyeti, Dünya Bankası ve İMF yıllık toplantısı. 10 bin kişinin protestosu sonucu zirve 1 gün erken bitirildi.
* 7-10 Aralık 2000, Nice- Fransa, AB zirvesi. Büyük bölümü sendikalı işçilerden oluşan 60 bin kişi katıldı.
* 25-30 Ocak 2001, Porte Alpegra-Brezilya, ilk dünya Sosyal forum (Globalizm karşıtı zirve). Karşı zirve etkinliklerine dünyanın dört bir yanından 10 bin kişi katıldı.
* 20-23 Nisan 2001, Quebec-Kanada, 34 Amerika devletinin katıldığı Panamerikan Serbest Ticaret Sahası Toplantısı (FTAA). Çatışmalara sahne olan gösterilere 25 bin kişi katıldı.
* 15-16 Haziran 2001, Göteburg-İsveç, AB zirvesi. Bir dizi protesto gösterisi yapıldı. En büyük gösteriye 25 bin kişi katıldı.
* 1-3 Temmuz, Cenova-İtalya G-8 zirvesi.100 bin kişi beklenen gösterilere büyük bölümü işçilerden oluşan 300 bin kişi katıldı.

***

Mayıs 2001de Dünya Bankasının Barcelonada yapılması beklenen toplantısı protestolardan duyulan korku nedeniyle ertelendi. DTÖnün 4. Bakanlar Konferansı ise Kasım 2001de, tüm politik protestoların yasak olduğu Katarın başkenti Dubaide yapılacak.

Göteburgda ilk kez polis protestoculara karşı silah kullandı, çok sayıda insan tutuklandı, hızlı yargılamalarla içlerinden bazılarına ikibuçuk yıla varan cezalar verildi. Askeri birliklerden özel timlere kadar tüm militarist baskı kuvvetlerinin görevlendirildiği Cenovada eylemlere karşı azgın bir terör estirildi, bir genç öldürüldü, yüzlerce kişi yaralandı.