15 Eylül '01
Sayı: 26


  Kızıl Bayrak'tan
 "Emperyalist gericilik dizginlerinden boşalmaya hazırlanıyor

  "Tanrı Amerika'yı korusun"

  Dünya çapında devrimcilere ve halklara karşı yeni bir terör dalgası!..

  Yeni saldırılar kapıda

  Sendika ağaları işçi sınıfına ihaneti doruk noktasına ulaştırdılar
  Devletin has partisi "vurgun" yedi!
  Emperyalist borç düzeni

  Sınıf çalışmasının güncel sorunları/1

  Sınıf hareketi
  Devrimci tutsaklardan ortak açıklama...
  "Gülay Kavak ölümsüzdür!"
  ABD Balkanlar'da hakimiyetini pekiştiriyor

  Meksika'daki Volkswagen grevinin ardıdan

  Ölüm Orucu direnişçilerinden bazılarının sağlık durumu
  OSB'lerde nasıl bir perspektifle çalışılmalıdır?
  Faaliyetlerimizden...
  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan

Gerçekleştirilen saldırıyla büyüklük-güçlülük-hakimlik imajı yerle bir olan dünya jandarması ve temsil ettiği emperyalist haydutluk, yaralı hayvan misali daha yüksek perdeden kükremeye, dişini-tırnağını daha fazla göstermeye başladı. İlk elden açık hedef gösterdiği ülkeler ve halklar, öteden beri emperyalizm ve Amerikan karşıtlığıyla bilinen ve biraz da bu nedenle emperyalizmin sistemli terörüyle yıldırılmaya çalışılanlar oldu. Bunların başında da ABD destekli/yardımlı siyonist terörün sürekli kurbanları haline getirilmiş bulunan Filistin halkı bulunuyor.

Amerikan terörünün saymakla bitmez kurbanları bütün dünyanın malumu. Ancak, kendisinin sadırıya uğradığı aynı saatlerde Filistin halkına yönelik katliam saldırıları tüm hızıyla sürmekteydi. Eğer burada bir kıstas gerekiyorsa, ABD işlediği suçların cezasını bulmuştur. Filistin ise suçsuz günahsız bir kurbandır. Öyleyse terör ne, terörist kimdir? Bu sorunun gerçekçi, doğru ve haklı yanıtı kuşkusuz suçludan beklenemez. Doğru yanıtı vermesi ve tutumunu buna göre belirlemesi gerekenler, emperyalist haydutluğa bir biçimde maruz kalmış veya kalacak olan yoksul halklardır.

Emperyalist dünya, efendileri ve uşaklarıyla, yaralı şefleri etrafında kenetlenmekte hiç vakit kaybetmedi. ABD'nin yoksul ülke halklarına yönelik açık tehdidi ötesinde, en aşağılık, en iğrenç halk ve insanlık düşmanlığı yeminleri yine emperyalizmin yeminli uşaklarından geldi. Bunların başında ise Amerikancı Türk devleti geliyor.

40 yıldır ABD'nin emrinde, Kore senin Balkanlar benim, koşuşturup duran, Filistin halkının imhasında siyonist İsrail ile "stratejik ittifak"a giden bu onursuz uşaklar, bugün, bu katliam işinde bizzat yer almak istediklerini açıkça ilan etmiş bulunuyorlar.

Sadece Türk devleti de değil, tasması ABD'nin elinde olan tüm peyklerde durum aynı. En büyük korkuları ve asıl hedefleri ise kendi ülkeleri ve toplumlarında mayalanan anti emperyalist/anti kapitalist duygu ve düşünceler, örgütlenme ve mücadelelerdir. Emperyalizmin öncelikle Ortadoğu ülke ve halklarını hedef seçmesi de bu aynı nedenledir. Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu bir devrim toprağıdır ve emperyalizm bugün, kalbinden aldığı yarayı fırsat belleyerek bu toprakları kurutmak, toplu katliamlar pahasına bu devrim damarını kesmek istemektedir.

Bu gerçekler bütün çıplaklığıyla orta yerde dururken, Türk halkının, Kürt halkının, Filistin, Arap halklarının, Asyalıların, Afrikalıların, Latin Amerikalıların oturup ABD'ye ağıt yakmasını nasıl ve kim bekleyebilir? Özellikle de, saldırganlık antlarının içildiği bugünkü tarihin 21 yıl geçmişindeki yıldönümlerinde, ABD teröründen en fazla zarar gören Türkiye ve Şili halklarından?..

Türkiye ve Şili ve Filistin ve bütün dünyanın ezilen ulusları, dünyanın ezilen sınıfı proletaryanın önderliğinde, yeni dönemde artacağı açık olan kapitalist-emperyalist saldırganlığa karşı birleşmek ve savaşmak zorundadır. Bu ülkelerin devrimcileri, daha da azgınlaşacağı açık olan devlet terörü ve savaş tehditlerinden önce, emperyalizmin ABD şahsında yıkılan imajının ezilen sınıflar ve halklar üzerinde yarattığı moral üstünlüğü hesap etmeli, değerlendirmelidir.

***

Gazetemiz baskıya hazırlandığı sırada Ölüm Orucu direnişçisi Ümiş Şahingöz'ün Küçükarmutlu'da sürdürdüğü Ölüm Orucu direnişinin 330. gününde şehit düştüğü haberi geldi. Bu vesileyle bir kez daha belirtiyoruz. Devletin tüm baskı, katliam ve yalan politikalarına rağmen 331 gündür süren Ölüm Orucu direnişimiz, ödenecek bedel ne olursa olsun mutlaka zaferle sonuçlanacaktır.

Direniş zaferi kazanacak!