Kızıl Bayrak'tan Ecevit,
yanında kalabalık bir heyetle birlikte, ABDye gitti-geldi. Amerikan
yönetimiyle yapılan görüşmelerin hiç biri, elbette ki, basına açık değildi.
Basına sadece aralarda bir-iki poz verildi. Bir de görüşmeler sonrasında
güya bilgilendirildi. Ancak tüm bunların sonucunda ortada, bu kadar
önem arzedilen görüşmeler ve bu görüşmelerde alınan kararlara ilişkin
bilgi demeye değer hiç bir şey yok. Böyle olunca da yazılıp-çizilenler
büyük oranda spekülasyona dayanıyor. Fakat, özellikle Türk medyasının yansıttığı hava, tümüyle, Amerikan uşaklığının kamuflajına yönelik. Bushun söylediği (ya da söylediği iddia edilen) kimi sözler buna hizmet edecek şekilde tercüme ediliyor örneğin. Amerika, bir Irak operasyonu olasılığında Türkiyeye danışacakmış!.. Ecevite Amerikada çok itibar edilmiş!.. Bush Ecevitin liderliğine övgüler yağdırmış!...Kuşkusuz bunlar tümüyle bir uşak avuntusu. Efendi söz ve davranışlarına ilişkin bir takım saptırmalara ses çıkarmıyor. Böylesi daha çok işine geliyor çünkü. Yarın, Amerikanın Iraka yönelik olası bir saldırısında Türkiyenin üstleneceği rol için gerekli bu cilalamalar. Sözde kendi iradesiyle vermiş olacak kararlarını. Dün de ekonomik gelişmeler için yapılmaya çalışılıyordu bir benzeri. İMF heyetlerinin koltuklarının altında hazır programlarla gelmesi, şunlar şunlar yapılacak direktifleri yağdırması vb.nin kitlelerde yarattığı tepki, anlaşılan, efendileri de uşaklarını da uyarmış görünüyor. Bu uyanımda Arjantindeki gelişmelerin de kuşkusuz önemli payı var. Amerika, tam da yerleşmeye çalıştığı bölgenin göbeğinde değilse bile kıyısında devrimci bir gelişmenin önünü açacak patlamanın zamanı olmadığını görüyor. Asya ve Ortadoğudaki çıkarlarını zedeleyecek, yerleşim planlarını aksatacak bir gelişmeye izin vermemek, tersinden saldırılarını Türkiye?dek üsleri üzerinden yürütmeye devam edebilmek, hatta gerektiğinde Türkiyenin askeri gücünü rahatça kullanabilmek için ne gerekirse yapıyor. Göründüğü kadarıyla fazla bir şey yapması da gerekmiyor. Bir-iki övgü sözü, bir-iki pohpohlama ile emellerine ulaşabiliyor. Türkiye ve Ortadoğudaki Amerikan çıkarları, Türkiye ve Ortadoğu halklarının, işçi sınıflarının ve emekçi kitlelerinin yaşamsal çıkarlarına kastediyor. Amerikan çıkarlarının gönüllü hizmetkarlığına soyunan uşak yöneticilerinin icraatı da aynı şekilde. Bölgemize ve ülkemize yönelik emperyalist sömürü, soygun ve savaş tehdidini bertaraf etmenin yolu, burjuvazinin işbirlikçi yönetimlerine son vermekten geçiyor... *** Susurluk çetesi davası, Yargıtayın cezaları onama kararıyla sonuçlandı. Böylece devlet güya kamu vicdanını rahatlatmış oluyor. Aslında olan, çok az sayıdaki sanığa oldukça hafif cezalar verip çete başlarını Meclis korumasında tutarak konuya ilişkin tartışmalara bir son verme çabasıdır. Sonuçta artık çete devletinin Susurluk gibi gizli-saklı faaliyete de pek ihtiyacı kalmamıştır. Şimdi daha adi suçlar alenen ve resmen işlenmektedir. Ecevitin cezaevlerinde işlediği katliam operasyonları, ve bu operasyonlarda uygulanan vahşetin, Ağarın bin operasyonunda kullanılanlardan eksiği yok, fazlası var. Tabii ki korunacak Ağar ve suçortakları. Korunabildikleri yere kadar... |
|||||