17 Ağustos '02
Sayı: 32 (72)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermaye sınıfının seçimlere, işçi sınıfı ve emekçilerin devrime ihtiyacı var!
  Düzen siyasetinde çöküntüden çıkış çabaları ve Kemal Derviş...
  17 Ağustos depreminin yıldönümü...
  Saldırı yasalarına karşı örgütlü mücadeleye!
  Yeni iş yasasına karşı zorlu ve solukla bir mücadeleyi bugünden hazırlamalıyız!..
  KESK yönetiminin İstanbul yürüyüşü...
  "Iraklı muhalifler" çetesi Washington'da...
  Paşabahçe direnişinin gösterdikleri
  Enerji sektöründe yağma düzeni
  "Herşey eskisi gibi..."
  Emperyalist savaşa karşı devrimci direniş hattını örelim!
  Yeni dönem ve gençlik çalışması
  Ek niyet mektubu...
   Yeniden ayağa kalkışa, yeniden 15 Ağustos atılımına ihtiyaç var!
   ABD emperyalizminin "arka bahçesi" Latin Amerika kaynıyor!
   Marksist ideolojinin sanattaki yaratıcısı!
   Kolombiya'da sıkıyönetim!..
   İşçi Kültür Evi Bülteni'nden...
   Fatma Bilgin ÖO direnişinde yaşamını yitiren 93. kişi oldu
   İngiltere Bush'un paspası olmasın
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan

Ölüm Orucu direnişçisi Fatma Bilgin 10 Ağustos 2002 günü saat 03.00’te direnişinin 431. gününde yaşamını yitirdi. 1 Ağustos günü hastaneye kaldırılan Bilgin’e de zorla müdahalede bulunulmuştu.

***

17 Ağustos depreminin 3. yıldönümü de geldi. Sermaye devleti, deprem sırasında olduğu kadar sonrasındaki tutumuyla da katil kimliğini kanıtlamaya devam ediyor. Aradan geçen 3 yıla rağmen deprem acıları azalmadığı gibi, devletin marifetiyle daha da katlanmış durumda. Depremzedeler için dünyanın dört bir yanından akan yardımların yanı sıra deprem vergileriyle toplanmış olan paralar da sermayenin hizmetine sunuldu. Depremzedeler ise ölenlerinin acılarını unutamadan kendi canlarının derdine koşuldular. Bölgede işsizlik, açlık ve sefalet kol geziyor. Son derece sınırlı sayıda inşa edilmiş olan kalıcı konutlar dökülüyor. Gerek depremi yaşayan bölge gerekse de kalan kısımlarıyla Marmara ise her an yeni depremleri bekliyor.

***

Ancak sermaye devletinin Türkiye halkları, işçi sınıfı ve emekçileri için tek katliam planları bunlarla da sınırlı değil. O, daha hızlı, daha kitlesel ölümler için de savaşa hazırlanıyor. Emperyalizmin piyonu ve maşası olarak komşu halkların da kanına girmeye niyetlenmiş bulunuyor.

Devletten katliamlarının hesabını sormanın ve hangi yol ve biçimde olursa olsun girişeceği yeni katliamları önlemenin yolu devrimci sınıf mücadelesini yükseltmekten geçiyor.

***

Kamuda emekçileri binbir zor ve hileyle geçirilen sahte sendika yasası gereği, sonunda devletle görüşme masasına oturmuş durumda. KESK ve diğer kamu sendikaları bürokratları adam yerine konulmanın aşağılık gururunu yaşarken kamu emekçileri de 10 yıllık mücadeleyle kazandıkları sendika ve TİS haklarını kaybetmenin acısını yaşıyor. Sadece KESK süreci bile, fiili-meşru mücadelenin hak almak için tek geçerli yol olduğunu kanıtlamaya yetiyor.

***

Filistinli devrimci Mervan Barguti Siyonist mahkemelerde Filistin’in onurlu sesini haykırmayı sürdürüyor. Barguti’nin “İntifada kazanacak!” sözleri, Filistin halkı ve tüm mazlumlar için bir zafer sloganı olurken, İsrail ve tüm saldırganlar için öldürücü bir ok işlevi görecektir.

***

Latin Amerika ülkelerini sarsan kriz, aynı zamanda halk ayaklanmalarına da yol açıyor. Gün geçmiyor ki bu ülkelerin birinde işçi ve emekçi kitleler sokaklara dökülmesin, emperyalizmi ve ABD’yi lanetlemesin.

Görüldüğü gibi Amerika’nın ve emperyalizmin işi hergün biraz daha zorlaşmakta. Dünya halklarına karşı saldırganlıkta ve katliamcılıkta ABD emperyalizmi hergün biraz daha yalnızlaşmakta. Bu durum, tersinden, dünya işçi ve emekçilerinin, dünya devrimcilerinin önünün de hergün biraz daha açıldığını gösteriyor.