Kızıl Bayrak'tan Seçim hazırlıklarıyla birlikte seçim yasakları da bir kez daha gündemde. 50 civarında adayın karşısına çıkarılan bugünkü yasak tabelası, sistemin, diğer özelliklerinin yanı sıra, ne kadar kinci olduğunu da ortaya koyuyor. Ama aynı zamanda, belirli çevrelere yönelik ıslah operasyonunun da aralıksız sürdüğünü. Ağırlığını Kürt ve dinci siyasetçilerin oluşturduğu yasak listesiyle, devlet ve düzen, bu kesimlerin geriye doğru katettiği mesafeyle asla tatmin olmayacağını, kendilerini tümden inkar ve teslim edinceye kadar terbiye operasyonunu sürdüreceğini bir kez daha göstermiş bulunuyor. Aynı zamanda, seçim sonuçlarından hiçbir sürpriz istemediğini de göstermiş oluyor böylece. Artık seçimler, parlamentoculuk ve demokrasicilik oyunu çerçevesinde de olsa, oyların, sistem tarafından önceden belirlenmiş bulunan partiler dışında, sistem tarafından tercih edilmeyen br adreste toplanmasına imkan verecek bir serbestlik tanımayacaktır seçmene. Yani yasaklar, yani terbiye operasyonu sadece adayları ve partileri hedeflememekte, aynı zamanda seçmen olarak bizlere de yöneltilmiş bulunmaktadır. Bu yasakçı, bu kindar tutum, sistem cephesinden bir güç gösterisi gibi sunulsa da, aslında onun çaresizliğinin, çözümsüzlüğünün, çıkmazlarının da aynası oluyor. Sistem kendine, kendi partilerine, politika ve uygulamalarına güvenmediği için, seçmen kitlelerinin de kendisine güveni kalmadığını bildiği için böyle saldırgan davranmaktadır. Çünkü hiçbir düzen partisinin, tatlı vaadlerle kitleleri kandırma, düzene yedekleme güç ve imkanı kalmamıştır. Tümü de İMF-TÜSİAD programlarında aynılaşmış, işçi ve emekçi kitlelere düşmanlıkta ortaklaşmış durumdadır. Böyle olunca da, düzen siyasetinde bir yenilenme, bir tahkimat için yalan-dolan-hile ve yasak yönteminden başka bir yolla gerçekleştirilemeyecektir. Seçimlerin ayna tuttuğu çürüme ve kokuşmanın bir nedeni de budur. *** Dünyadaki kimi gelişmeler de Türkiyenin düzenine ayna tutmaya devam ediyor. İsrail, Filistin halkına karşı sürdürdüğü işgal ve imha operasyonunu tırmandırmaya devam ediyor. Bu halka karşı işlediği zulmü, katliamı her geçen gün artırıyor. Katliamcı İsrailin stratejik ortağı olarak Türk devletinin eli de Filistinli kanına bulanıyor. Amerikan emperyalizmi, bu katliamlarında İsraile verdiği destek yetmiyormuş gibi, tüm Ortadoğuyu ateşe verecek yeni bir saldırı için yürüttüğü hazırlığı tamamlamak üzere. BM silah denetçilerine kayıtsız şartsız kapıları açma kararını ilan etmesine rağmen, Irak, Amerikan emperyalizminin saldırı hedefi olmaktan kurtulamıyor. ABD uşaklığını varlık koşulu haline getirmiş bulunan Türk devleti, Filistin katliamına ortaklıktan sonra, şimdi de, Iraka saldırısında Amerikan maşalığına soyunmuş durumda. Tüm bunlar, sisteme karşı mücadelenin, içerdeki sahipleri kadar dışarıdaki dayanaklarını da hedeflemek zorunda olduğunu gösteriyor. |
|||||