hayır diyoruz! Adalet Bakanlığına... Konu: ABD emperyalizminin Iraka yönelik sürdürdüğü işgal saldırısı hazırlıkları ve siyasi iktidarın ulusal çıkarlar yalanları ile bu emperyalist saldırıya ortak olma kararını protesto. Dünyanın en büyük teröristi ABD ve işbirlikçileri, emperyalist tekellerin çıkarlarını güvenceye almak için teröre karşı savaş demagojisiyle tüm dünya halklarına karşı başlattığı saldırıyı azgınca sürdürüyor. ABD emperyalizmi; düzenini kabul etmeyen, muhalefet eden bütün halkları ve ülkeleri ekonomik, siyasi, askeri bütün kurumları ve her türlü aracı kullanarak tehdit ediyor; sindirmeye, boyun eğdirmeye çalışıyor. Bunun son örneğini, bölgedeki yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ele geçirmek, petrol yataklarının tek hakimi olmak için Irakı işgal hazırlığı oluşturmaktadır. Hiçbir meşruluğu, haklılığı olmayan bu saldırıya stratejik müttefik ve ulusal çıkarlar adına AKP hükümeti de katılmış, ortak olmuştur. ABD emretmiş, MGK karar almış, hükümet onaylamış, meclis yasallaştırarak topraklarımızı, limanlarımızı Irak halkına yönelik katliam üssü olarak emperyalizmin hizmetine sunmuştur. ABDnin çıkarları için Irak halkının kanını dökmeye EVET diyen siyasi iktidar, bunun karşılığı olarak kazanacağı dolarların hesabını yapmaktadır. Bu, onursuzluktur. Katliama ortak olmak; halk düşmanlığıdır, kiralık katilliktir. Kabul etmiyoruz! Bu, halkımızın kararı değildir. Bunda emekçi halkların çıkarı yoktur. Ulusal çıkarlar diye yaldızlanan, koca bir yalandır. Amerikan askeri olmayacağız! diyen milyonlara rağmen alınan bu karar; ABDnin, TÜSİADın, tekellerin çıkarlarını korumak için alınmıştır. Saldırıyı yasallaştıranlar, işgali meşrulaştırmaya çalışanlar halkın vekilleri değildir. Onlar; Koçlar, Sabancılar, tekeller adına karar almakta, bunları uygulamaktadırlar. Katılmıyoruz! Onaylamıyoruz! Türkiye halkının yüzde 94ü gibi, biz devrimci tutsaklar da bu işbirlikçiliğe, katliam ortaklığına, ABD saldırganlığına HAYIR! diyor, mazlum Irak halkının yanında olduğumuzu ilan ediyoruz... Üsler kapatılsın! ABD ve İsrail ile yapılan bütün anlaşmalar iptal edilsin! Ülkemiz hava sahası ABD uçaklarına kapatılsın!.. ABD emperyalizminin saldırı politikalarına ortak olan siyasi iktidarı, halkımız ve ülkemiz adına alınan birer utanç ve ihanet belgesi olan karar ve politikaları protesto etmek ve Irak halkının haklı ve meşru direnişini desteklemek için 15 Şubat 2003 tarihinden itibaren 3 günlük AÇLIK GREVİ yapıyoruz. 15 Şubat 2003
Pendik İşçi Kültür Evi keyfi olarak kapatıldı! Pendik-Sülüntepede faaliyet gösteren Pendik İşçi Kültür Evi, 26 Şubat Çaşamba günü, hiçbir yasal dayanak gösterilmeden jandarma tarafından kapatıldı. Kapatmaya gelen Pendik Kurtköy Jandarma ekiplerine İşçi Kültür Evi çalışanları olarak hangi gerekçeyle ve neye dayanarak kapatıyorsunuz diye sorulduğunda, ruhsatınız yok ve mühürleme hakkımız var dediler. İşçi Kültür Evinin şahsa ait bir şirket olduğunu ve mahkeme kararı olmaksızın kapatılamayacağını söylememiz üzerine, Herhangi bir mahkeme kararına ihtiyaçlarının olmadığını ve kapatmaya yetkili olduklarını söylediler. Kültür Evi çalışanları olarak, yaptıklarının tümüyle keyfi bir işlem olduğu, bunun için kurumdan dışarı çıkmayacağımızı söyledik. Bunun üzerine jandarma müdahale ederek, kurum çalışanlarından Eylem Duygu Çağlar ve Melek Altıntaşı yaka paça dışarı çıkartıp gözaltına aldı. Çalışanlarımız bu keyfi tutuma Bakılar bizi yıldıramaz! sloganıyla karşılık verdiler. Gözaltına alınan çalışanlarımız yaklaşık iki saat sonra bırakıldılar. Bu durum yasaların nasıl uygulandığını açıkça gözler önüne seriyor. Devlet güçleri kendi yasalarını çiğneyerek bugüne kadar birçok demokratik kitle örgütüne saldırdı ve saldırıyor. Bu kapatma bunun en son örneğidir. Kurumumuza dönük bu saldırının gerisinde emperyalist savaşın son hazırlıkları yatıyor. Çünkü kurumumuz ABDnin asker ve malzeme sevkiyatı yaptığı Sabiha Gökçen Havaalanıyla aynı bölgede bulunuyor. Ve devletin bugün giriştiği emperyalist saldırganlığı engelleyecek hiçbir muhalefete tahammülü yok. Bizler biliyoruz ki, bu saldırılar bununla sınırlı kalmayacak. Bütün baskı ve saldırılara rağmen Pendik İşçi Kültür Evi uygulanan bu keyfi tutumun peşini bırakmayacak. Çalışmalarımızı her koşulda sürdürmeye devam edeceğiz. Pendik İşçi Kültür Evi
Sefaköy İKEde kadın sağlığı söyleşisi Sefaköy İşçi Kültür Evi aylık programı çerçevesinde 23 Şubat günü saat 14:00de Kadın sağlığı konulu söyleşi yapıldı. Etkinlik öncesinde Sefaköy Kadın Komisyonu bölgeye yakın semtlerde çalışma yürüttü. Böylesi bir çalışma doğallığında belli bir yoğunlaşmayı da beraberinde getirdi. Çevreden oldukça olumlu tepkiler aldık. Özellikle emekçi semtlerinde yaşayan kadınların sağlık sorunu yaşadığı açık. Ayrıca bilgi anlamında da çok sınırlı ve sağlıksız bilgilere sahipler. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak böylesi bir söyleşinin çevre semtlerde bulunan emekçi kadınların ihtiyaçlarını karşılayacağını düşündük. Etkinlikten birkaç gün önce çalışmamızı daha fazla yoğunlaştırdık, aylık programın bir bölümünü tek tek evlerin kapılarını çalarak dağıttık ve kadınlarla sohbet ederek etkinliğimize çağırdık. Ayrıca anket yaparak onları diğer etkinliklere de çağırdık. Konuyla ilgili bilgiyi Dr. Ayşe Özdamar verdi. Program günü hava şartları oldukça olumsuzdu. Kar yağışı ve havanın soğuk oluşu katılımın az olacağı kaygısıyla bizi endişelendirdi. Fakat yine de belli bir sayıya ulaştık. Kadınlar oldukça ilgiliydi. Konuşmaktan çekinen ve sorunlarını dile getirmekten utanan kadınlar doktor A. Özdamarın rahat tavrı ve sade sunumu sonucu rahatladılar. Sıcak bir ortam oluştu. Söyleşinin amacına ulaştığını söyleyebiliriz. Semtten katılımın olması bunun bir ifadesi. Kadın komisyonu olarak benzeri söyleşi ve etkinlikleri yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. Sefaköy İKE Kadın Komisyonu
Çiğli İşçi Kültür Sanat EvindeHapishaneler ve Çiğli İşçi Kültür Sanat Evinde 23 Şubat günü Hapishaneler ve tecrit konulu panel yapıldı. Panele Dr. Alp Ayan, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi üyesi Av. Özlem Durmaz ve Ölüm Orucu direnişçisi Fatime Akalın panelist olarak katıldılar. Av. Özlem Durmaz, tecritin insan üzerindeki psikolojik etkisini anlattı. Bir hukukçu olarak müvekillerinin yaşadığı sorunları dile getirdi. İnsanın doğasına aykırı olan hücrelerde tutsakların iradesinin ve direncinin kırılmasının hedeflendiğini belirtti. Dr. Alp Ayan, tecritin fiziki, psikolojik ve ruhsal olarak insanlar üzerinde yaratığı tahribatı bilimsel verilerle açıkladıktan sonra, kardeş tutarak gibi kampanyaların devam etmesi gerektiğini belirtti. Fatime Akalın ise, gerek Ulucanlar gerekse 19 Aralık katliamı ve sonrasında yaşadıklarını aktardı. 60 kişinin katıldığı panel dinleyicilerin sorularının yanıtlanması ve görüşlerin dile getirilmesinin ardından sona erdi. SY Kızıl Bayrak/İzmir |
|||||