İMF ile hükümet arasındaki 5. Gözden geçirme görüşmeleri nihayet tamamlandı. Bunun üzerine İMF İcra Direktörleri Kurulu Türkiyenin sunduğu yeni niyet mektubunu kabul etti ve 500 milyon dolara yakın bir kredi diliminin daha serbest bırakılmasına karar verdi. Bununla yetinmeyip Türkiyenin dış borç geri ödeme takvimini yeniden düzenledi, borçların bir kısmını da birkaç yıllığına erteledi.
Verilen niyet mektubundan anlaşıldığı kadarıyla hükümet, önceki gözden geçirme görüşmeleri sırasında verdiği sözlerin pek çoğunu yerine getirememiş. Özelleştirme hedefleri tutmamış, çıkartırız dedikleri kanunların bir kısmını çıkartamamış, kamuda tasfiyede de beklenmedik sorunlar çıkmış vb. Yani ekonomi cephesinde işler pek de tıkırında gitmemiş ve hükümet İMFye verdiği sözler açısından sınıfta kalmış. Dolayısıyla İMFnin bonkörlüğünün nedeni hükümetin şartları yerine getirmedeki başarısı değil.
Tahmin edilebileceği gibi Türkiyeyi içinde bulunduğu dış borç kıskacının basıncından bir süreliğine kurtaracak olan bu kararın gerisinde Amerikan yönetimiyle Türk hükümeti arasında yürütülen kirli pazarlıklar ve bunun neticesinde ABD yönetiminin İMFye yaptığı telkinler var.
ABD ordusu, işgal ettiği Irakta zor günler yaşıyor. Irakta halkın işgale karşı direnişi giderek güçleniyor ve yaygınlaşıyor. İşgal güçlerine dönük silahlı saldırılar yoğunlaşıyor. Direnişçiler her gün bir-iki ABD askeri öldürüyorlar. Bu tablo ABD yönetimini hem Irakta, hem de kendi ülkesinde oldukça güç durumda bırakıyor.
Bunun için düşünülen çözüm formülü ise, Irakta ABD askeri yerine başka ülkelerden askerler kullanılması. Bir süredir Amerika pek çok ülkeden Iraka asker göndermesini talep etti. Fakat bu talep çoğunlukla reddedildi. Sadece bazı ülkeler sembolik rakamlarda asker göndermeyi kabul ettiler. Bu ise ABDnin gereksinimlerini karşılamaya yetmedi.
İki Amerikalı general geçtiğimiz ay Ankarayı ziyaret ederek yetkililerle görüştü. Türkiyenin Iraka asker göndermesini talep ettiler. Ekonomisi bir dış borç kıskacı içinde olan Türkiye, ABDnin bu teklifinin üzerine atladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABDnin asker talebini övünerek açıkladı. Dışişleri Bakanının Washington ziyareti sırasında gerekli kirli pazarlıklar yürütüldü ve AKP hükümeti, İMFden gelecek kan parası karşılığında Türkiyenin Iraka asker göndereceğini taahhüt etti.
ABD Iraka saldırmadan önce de Türkiye ile ABD arasında bir kan parası pazarlığı yapılmıştı. Fakat o zaman pazarlık doğrudan doğruya ABD yönetimi ile yapılmıştı. Açıktan açığa tiksinti verici bir tarzda yürütülen pazarlıklar, neticede toplumda savaşa karşı duyarlılığı arttıran bir etkene dönüşmüştü. Tezkerenin meclisten dönmesini sağlayan nedenlerden birisi de buydu.
Bu durumdan her iki taraf da ders çıkarmış görünüyor. Ne ABD yönetimi cephesinden ne de Türk hükümetinden ve Genelkurmayından, asker göndermenin bedeline dair kamuoyuna tek kelime açıklama yapılmıyor. Kan parasının İMF kredisi ya da birikmiş borçların ertelenmesi şeklinde ödenmesi tercih ediliyor.
Oysa işçi ve emekçiler açısından değişen fazla bir şey yoktur. Pazarlanan dün olduğu gibi bugün de işçi-emekçi çocuklarının kanıdır. Sermaye gruplarının, tekellerin aldığı dış borçların ertelenmesi için onlar cepheye sürülecektir. Iraka gönderilecek askerler, her gün birer ikişer kurşunlanan işgal ordularının bir parçası olacaktır. Irak halkının direnişi karşısında onlardan Amerikanın çıkarları adına ölmeleri ve öldürmeleri istenecektir.
ABDnin emperyalist saldırı ve işgal politikası, İMF yıkım politikalarıyla bütünleşmiştir. Emperyalizm şimdiye kadar daha fazla sömürmek için İMF politikalarını uygulatıyordu. Şimdi çocuklarımızı cepheye sürmek için de aynı politikalardan faydalanıyor.
Silahlı işgal politikalarına karşı mücadelenin görevleriyle ekonomik işgal ve yağma politikalarına karşı mücadelenin görevleri artık gözle görülür biçimde çakışmıştır. İMFnin sömürü ve yıkım politikalarına karşı çıkmadan emperyalist saldırganlığa karşı çıkmak, emperyalist saldırganlığa karşı çıkmadan da İMF politikalarını püskürtmek imkansızdır.
İMF kararına işbirlikçi burjuvaziden övgüler...
Sermayenin irili ufaklı temsilcileri, İMFnin Türkiyenin birikmiş dış borçlarını erteleme kararını sevinçle karşıladılar. Birbiri ardına açıklamalar yaptılar, televizyonlara çıkıp konuştular. Derin tahliller yaptılar. İMFnin bu kararı sayesinde ekonominin nasıl bir felaketten kurtulduğunu, enflasyonun da düşmesiyle birlikte durumun giderek iyiye gittiğini ifade ettiler. Hepsi söz birliği etmişçesine hükümeti ve İMFyi övdü.
Fakat hiçbiri de bu kararı sorgulamayı tercih etmedi. İMF durup dururken neden Türkiyenin borçlarını erteliyor demedi. Çünkü hepsi de biliyordu, İMFnin bu kararının gerçek nedenini. Hepsi de biliyordu İMFnin kararının ABDnin çıkarları uğruna Iraka asker gönderilerek ödeneceğini. İşin o tarafı pek kendilerini ilgilendirmiyordu, nasılsa kendi çocukları değildi cepheye sürülecek olan. O yüzden olsa gerek, sözünü bile etmediler.
İTO Başkanı Mehmet Yıldırım:
Verilen kredi o kadar önemli değil. Önemli olan dünya kamuoyuna, Türkiyedeki ekonomi kontrolümde gidiyor, endişe edilecek birşey yoktur mesajının iletilmesi. Bu, oradaki finans çevrelerince Türkiyeye tanınacak kredilerin, yatırımların olumlu gelişmesi demektir.
ASO Başkanı Zafer Çağlayan: