KESK tarafından geçtiğimiz hafta sonu Ankarada yapılan eylem sermaye devletinin gözü dönmüş saldırılarının muhatabı oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan ve bakanları peşpeşe açıklamalar yaparak eylemi yasadışı, antidemokratik ve ideolojik ilan ettiler. Eylemi düzenleyen KESK yöneticilerini vatandaşın yolunu kapatmakla, eyleme katılan kamu emekçilerini de teröristlikle suçladılar. Savcılar da boş durmadılar; KESK yöneticileri ve eyleme katılan bazı kamu emekçileri hakkında ipe sapa gelmez suçlamalarla soruşturmalar açtılar. Bu arada polis eylemi bahane ederek Ankarada devrimci avına girişti, pek çok insanı gözaltına aldı.
Böylelikle en sıradan bir demokratik hak arama eylemine karşı devlet cephesinden geliştirilen saldırılar, gösterilen tahammülsüzlük sayesinde bir anlamda takke düştü, kel göründü. Sermaye sözcüleri tarafından sessiz devrim olarak nitelenip alkışlanan, Türkiyenin demokratikleştiğinin ispatı olarak gösterilen Avrupa Birliğine uyum veya demokratikleşme paketlerinin işçi ve emekçiler için ne anlama geldiği bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Uyum paketleriyle geleceği söylenen ithal demokrasinin emekçilere kazandıracağı hiçbir hak, sağlayacağı hiçbir özgürlük olmayacağı ispatlandı.
Bu vesileyle bir kez daha yineliyoruz; Kapitalist sistemde sadece burjuva sınıfın hak ve özgürlükleri tümüyle güvence altındadır. Emekçilerin bu hakları kullanabilmesi ise ancak dişe diş mücadelelerle elde edilecek kazanımlar sayesinde mümkün olabilir. İşçi sınıfı ve emekçiler tam ve kalıcı demokratik hak ve özgürlüklere ise ancak bu çürümüş düzen zor yoluyla yıkılıp gittikten, sosyalist bir dünya kurulduktan sonra kavuşabilir. Bu bakımdan işçi ve emekçilerin ABden gelecek demokrasiye değil, sınıf mücadelesini yükseltmeye ihtiyaçları vardır.
Demokratik hak ve özgürlüklerin nasıl kazanılacağına ilişkin bir haber İzmirden; Çiğli Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Kimmet Fabrikası işçilerinden geldi. Kimmet işçileri bir süre önce sendikaya üye olmuşlardı. Patron da işyerine sendika sokmamak için 14 kişiyi işten çıkartmıştı. Fakat Kimmet işçileri her türlü zorluğa göğüs gererek mücadelelerini sürdürdüler. Neticede patron hem atılanları işe geri almayı, hem de işyerine sendika girmesini kabul etmek zorunda kaldı; direnen işçiler sendikada örgütlenme hakkını bileklerinin hakkıyla kazandı. Kimmet işçileri başta Çiğli Organize Sanayiidekiler olmak üzere tüm işçi ve emekçilere hak ve özgürlüklerin mücadeleyle kazanılacağını gösterdi.
Bu hafta ülkenin pek çok yerinde 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle eylem ve etkinlikler yapılacak. Emperyalist savaş ve saldırganlığın Ortadoğu halklarını doğrudan hedef aldığı şu günlerde, barış özlemlerinin dile getirildiği eylem ve etkinliklere katılmak, gerçek barışın sosyalizmle kazanılacağı düşüncesini her türlü araçla kitlelere taşımak sınıf devrimcilerinin önemli görevlerinden biri durumunda. Eylem ve etkinliklere ilişkin haber ve yorumların zaman geçirilmeden gazetemize ulaştırılması gerektiğini de okurlarımıza bir kez daha hatırlatıyoruz.