3 Nisan'04
Sayı: 2004/05


  Kızıl Bayrak'tan
  28 Mart yerel seçimleri ve sonrası...
  AB emperyalistleri Bush ve savaş çetesinin izinde
  1 Mayıs'ın güncel çağrısı: NATO'ya geçit verme!
  1 Mayıs ve görevlerimiz
  Devlet terörüne karşı devrimci dayanışmayı yükseltelim!
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  BDSP seçim çalışması değerlendirmesi...
  Seçim sonuçlarının gösterdikleri...
  28 Mart yerel seçimleri üzerine
  Ekim'in Mart 2004 tarihli 235. sayısı çıktı...
  Arap Birliği zirvesi ertelendi
  NATO neden genişliyor?
  AB Zirvesi ve "terör gündemi"
  AB'nin doğuya genişlemesi ve Almanya'nın emperyalist dünya gücü olma çabaları
  BİR-KAR 3. Kongresi gerçekleştirildi...
  Ekim Gençliği'nden...
  Bu "büyüme" matah mı, sürdürülebilir mi?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
1 Mayıs’ın güncel çağrısı:

NATO’ya geçit verme!

İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma çağrısı, bu yıl ülkemiz işçi sınıfı açısından hayati ve yakıcı bir önem taşıyor. Çünkü ülke toprakları dünya çapında ezilen halkların kanını ellerinde taşıyan emperyalistlerin savaş örgütü NATO’nun zirvesine açılıyor. NATO’nun dümenini tutan emperyalistler ve işbirlikçileri 1 Mayıs’ın hemen ardından Haziran ayında İstanbul’da biraraya geliyorlar. Halkların kanlı katilleri tarafından İstanbul’da yeni katliam senaryolarının yazılacağı ve emperyalist savaş makinası NATO’nun tahkim edileceği karanlık bir sahne kurulacak. Emperyalist teröristler, İstanbul’da geleceğin kanlı operasyonlarının hesabını ve pazarlıklarını yapacaklar. İşte bundan dolayı dünyanın ezilen halkları ve işçi sınıfnın gözü ülkemizde, ülkemiz işçi sınıfı ve ezilenlerinde olacak.

İstanbul’da emperyalistler geleceklerini belirleyecek, dolayısıyla işçi sınıfı ve ezilen halkların yaşamına kastedecek kararlar alacaklar. Bunun içindir ki, Türkiye işçi sınıfı ve ezilenlerinin mücadelesi hem kendisinin hem de dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarının geleceğini doğrudan ilgilendirmektedir. 1 Mayıs’ın güncel çağrısı, işte bu nedenle, Türkiye işçi sınıfı ve ezilenlerini ayağa kalkmaya, emperyalistler ve işbirlikçileriyle hesaplaşmaya ve İstanbul’un kapılarını NATO’ya kapatmaya yapılmış bir çağrıdır. 1 Mayıs, “NATO’ya geçit yok!” ve “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiarının yükseltildiği, emperyalistler ve işbirlikçilerine karşı devrimci bir mücadele ilanının yapıldığı bir gün olmalıdır.

NATO zirvesi dünyanın ezilen halkları
ve işçi sınıfına yönelik bir meydan okumadır

NATO, emperyalistlerin dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarına yönelmiş savaş namlusudur. NATO, ABD önderliğinde emperyalistler tarafından, Ekim Devrimi’ne ve Hitler faşizminin ezilmesiyle ayağa kalkmış dünya proletaryasının ilerleyişine karşı bir savaş örgütü olarak kuruldu. Bunun için dünyanın her yerinde oluşturulan resmi ve gayri-resmi kontr-gerilla örgütlenmeleriyle sayısız darbe, katliam ve cinayete imza attı. NATO’nun kanlı operasyonlarıyla bir gecede onbinlerce insan katledildi. Ülkeler işkencehanelere dönüştürüldü. Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku’nun yıkılmasının ardından NATO, emperyalist kamp içerisindeki çatlakların da belirginleştirilmesiyle, ABD’nin çıkarlarının dünya çapında koruyucusu ve kollayıcısı haline geldi. ‘91’de Irak’la başlayıp, Somali, Yugoslavya ve Afganistan’la devam eden kirli ve kanlı opersyonlara imza attı.

Emperyalistler artık Sovyetler Birliği engelinden de kurtulmuş olmanın rahatlığıyla NATO’yu dünya çapında hareket eden bir polis örgütü olarak yeniden yapılandırıyorlar. Yani NATO artık dünyanın her yerinde hareket eden ve operasyonlar düzenleyen bir savaş örgütü olarak yeniden tahkim edilecek. Bunun için “vurucu gücü” son derece gelişmiş ordular kuruldu. NATO’nun bu yeniden tahkimine de “NATO’nun yeni konsepti” adı verildi. Uzun süredir bu yönde atılan adımlar İstanbul’da artık son biçimine kavuşturulacak. İstanbul’da emperyalistler dünyanın ezilen halklarına ve emekçilerine meydan okuyacak.

NATO zirvesi Ortadoğu halklarına savaş ilanıdır

“NATO’nun yeni konsepti”nin ilan edileceği İstanbul Zirvesi ile birlikte bu “yeni konsept”in ilk uygulama örneği olarak Ortadoğu halklarına savaş ilan edilecektir. Irak halkının direnişi karşısında çaresiz kalan ABD ve işgalci ortakları, emellerine NATO kisvesi altında ulaşmayı hedefliyorlar. Diğer emperyalist rakiplerin İstanbul’da iknası ve NATO kisvesi altında işgalci saldırganlığın ortaklaştırılması ABD’nin en önemli hedefi. Eğer emperyalistler paylaşım konusunda uzlaşmaya giderlerse, emperyalistler ve Türkiye’nin işbirlikçi sermaye iktidarı da NATO üzerinden Irak’a asker gönderecek. İşte bunun için NATO’nun İstanbul Zirvesi, başta Irak halkı olmak üzere bir bütün olarak Ortadoğu halklarına yapılmış bir savaş ilanı olacaktır. Ortadoğu’nun kan gölüne dönüştürülmesi için kapsamlı bir savaş dalgası b&oul;lgede hüküm sürecektir.

NATO; 12 Eylül, terör ve işkencedir

NATO’nun tarihini ve geleceğini anlamak için Türkiye’nin yakın tarihine bakmak yeterlidir. İstanbul Zirvesi, aynı zamanda Türkiye’nin NATO’ya üye oluşunun 50. yılına denk geliyor. Ülkeyi yönetenler NATO’ya üye olmak için binlerce Türk gencini Kore’ye göndererek ABD çıkarlarına feda etmişlerdi. Ancak ülkemiz insanlarının kırımı bununla kalmadı. Emperyalist bir terör örgütü olarak NATO, ülkemizde uşak iktidarların yardımına her zaman katliam ve cinayet örgütleriyle yetişti. Kontr-gerilla örgütlenmeleri eliyle binlerce kişi katledildi, provokasyonlar ve darbeler tezgahlandı, ülke boydan boya kan gölüne dönüştürüldü. 12 Martlar, 12 Eylüller emperyalistlerin kanlı örgütü NATO’nun yerel örgütlenmelerince gerçekleştirildi. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerin çıkarları, İMF paktleri ve 24 Ocak gibi kararların uygulanması adına yaptılar tüm bunları.

İşte NATO emperyalistlerin kirli ve kanlı bir suç makinası olarak, ülkemizdeki katliamların birinci elden sorumluluğunu taşıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin NATO’ya üye oluşunun 50. yılında NATO’nun İstanbul’da toplanıyor oluşu gerçekte Türkiye işçi ve emekçilerine yönelik bir meydan okumadan başka bir şey değildir. Ama bu kadarıyla da sınırlı değildir. Türkiye NATO’ya üye olarak emperyalizmin Sovyetler Birliği’ne karşı ileri bir karakolu olduğunu resmileştirmişti. 50 yıl sonra bu kez İstanbul Zirvesi’nde Ortadoğu halklarına karşı ileri bir karakol olma rolüne soyunmaktadır. “Büyük Ortadoğu Projesi”nde Türkiye’ye biçilen rol tastamam budur.

NATO geleceğimize yönelmiş
bir savaş tehdididir

NATO’nun ülkemizdeki tarihi, her türlü hak ve özgürlük mücadelesinde onun ne denli etkin bir terör örgütü olarak çalıştığını göstermektedir. NATO’nun “yeni konsepti” ile bu rol meşrulaşacaktır. NATO’nun terör birlikleri sermaye iktidarı başa çıkmakta zorlandığı her durumda işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesinin önüne çıkarılacaktır. Yani bugüne kadar kontr-gerilla örgütlenmeleriyle gayr-ı resmi olarak yapılanlar bundan böyle açıktan ve resmi yükümlülük belgesine bağlı olarak yapılacaktır. NATO aracılığıyla emperyalistler, işçi sınıfı ve emekçilerin özgürlük mücadelesine müdahale hakkını kendilerinde bulacaklardır. İşte bunun için NATO’nun İstanbul Zirvesi dünyanın diğer ezilenlerine olduğu gibi Türkiye işçi sınıfı, mekçileri ve ezilenlerinin devrimci mücadelesine karşı yöneltilmiş bir savaş tehdididir.

Kardeş halklara ve geleceğimize olan sorumluluğumuz gereği birlik ve dayanışma ruhuyla; emperyalistlerin NATO aracılığıyla bugüne kadar dünyayı kasıp kavuran terörist saldırılarının ve katliamlarının, ayrıca ülkemizdeki kirli ve kanlı NATO icraatlarının hesabını sormak için mücadele ruhuyla 1 Mayıs’ta alanlara çıkalım! Emperyalist teröristlerin karşısına işçi sınıfının enternasyonal “birlik, dayanışma ve mücadele” gücünü alanlara taşıyalım! NATO’ya, halkların katili emperyalizmin bu savaş örgütüne geçit vermeyelim!
Türkiye’nin NATO’ya üye oluşunun 50. yılında Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri bu 50 yıllık kirli ve katliamcı kimliği hafızasına yazmalıdır. Emperyalistler ve işbirlikçileri ise 6. Filo’yu unutmamalıdır! Çünkü Haziran’da Türkiye’nin onurlu işçileri, emekçileri ve gençliği NATO’nun karşısına 6. Filo’yu kovan iradeyle çıkacaklardır.