23 Nisan 2005
Sayı: 2005/16 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  Hükümet krizinden kriz hükümetine
  1 Mayıs’ta Kadıköy’deyiz!
  TKiP İstanbul İl Komitesi’nden 1 Mayıs çağrısı
  BDSP’den 1 Mayıs için çağrı
  Sendika bürokratlarının 1 Mayıs’ı
devrimci özünden arındırma çabası
sürüyor
  Faşist saldırılara karşı
1 Mayıs’ta alanlardayız!
  “İşçiler birlik, halklar kardeş olmalı!”
  Sağlık emekçileri iş bıraktı
  “Maliye emekçileri bu yasayı uygulamayacak!”
  Kıbrıs sorunu, Ermeni soykırımı, Öcalan’ın yeniden yargılanması
ve AB
  Erdoğan kasap Şaron'un huzuruna
çıkmaya hazır!
  Emekçilere düşmanlığın sembolü: Turgut Özal
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/11 : “Tarihi Ortadoğu sentezi”: BOP ekseninde “karma demokrasi”
 Ekvadorlu emekçiler rejime geri adım
attırdı
Emperyalist güçler arası çatışma BM
üzerinden dışa vuruyor

 İstanbul Liseli Gençlik Platformu 1 Mayıs pikniğinde buluştu

 Geleceğimiz ve özgürlüğümüz için
1 Mayıs’a!
 Ankara BDSP’nin 1 Mayıs çalışmalarından
İzmir BDSP’nin “1 Mayıs’a Doğru Birlik
ve Dayanışma Pikniği”
Adana BDSP’nin 1 Mayıs çalışmaları
Özerk demokratik üniversite için
1 Mayıs’ta alanlara!
ODTÜ’de eylem ve etkinlikler
Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

ODTÜ'de eylem ve etkinlikler...

Faşist provokasyon karşıtı eylem

Trabzon'daki provokasyon ile yükselen şovenist-milliyetçi dalgaya karşı ortak bir eylem yapma kararı alındı. 12 Nisan günü Hazırlık'tan yemekhaneye yapılan bir yürüyüşle eylem gerçekleştirildi. “Şovenizme-faşizme geçit yok! Tecride son!” şiarının yeraldığı pankartın arkasında eyleme yaklaşık 50 kişi katıldı. Yoğun olarak asılan afişler ve dağıtılan bildirilerle Kürt ulusal mücadelesine ve devrimci mücadeleye karşı gerçekleştirilen saldırıları teşhir eden bir çalışma yapıldı. Olayın sorumlularının gerçekte katliamcı faşist sermaye düzeni olduğu ortaya koyuldu.

Rektörlük önünde polis-teknokent karşıtı eylem

Okulumuzda eğitim alma bahanesiyle provokasyon yaratan polisi yaptığımız eylemle Fizik Bölümü'nden kovmuştuk. Ancak rektörlükle işbirliğiyle Teknokent'te ders almaya devam ettiklerini öğrendik. Bu olay üzerinden Teknokent'in teşhirini de içeren bir kampanya yürütmek için harekete geçtik. Üniversitemizin dersliklerini sermayeye ve de katil-işkenceci polislere kiralamakta hiçbir sakınca görmeyen rektörlüğü protesto etmek için 13 Nisan günü Hazırlık Binası önünden “Polis-rektörlük işbirliğine son! Sermaye defol!” pankartıyla başlayan bir yürüyüşle rektörlüğün önüne geldik. Temsilci arkadaşlarımız rektörlükle görüşürken bizler de rektörlüğün giriş katında beklemek istiyorduk. Bu talebimiz karşısında kapıların kilitlendiğini, sermayeye ve polislere ardına kadar açık olan kapıların, üniversitenin gerçek sahipleri olan biz öğrencilere kapatıldığını gördük. Ancak kararlı tavrımız sonucu rektörlüğe girmeyi başardık. Temsilci arkadaşlarımız rektör yardımcısıyla görüşürken kalanlar da sloganlar ve marşlarla oturma eylemi gerçekleştirdi. Eyleme yaklaşık 70 kişi katıldı. Rektör yardımcısının verdiği “okulun satılacak yeri de vardır, kiralanacak yeri de vardır” cevabı herşeyi açık bir şekilde gösteriyordu. Yaptığımız tartışmalar sonucunda, ilerleyen günlerde teknokent karşıtı bir eylem yapma kararı alındı.

4 bin imza kitlesel bir eylemle rektörlüğe teslim edildi

Kötü yemeklere ve yüksek fiyata karşı yaklaşık iki haftadır sürdürülen imza kampanyasında toplanan 4 bin imza kitlesel bir eylemle rektörlüğe teslim edildi.

“ODTÜ Öğrencileri” adı altında yürütülen çalışmada, önce ODTÜ yemekhanesinde verilen yemeğin maliyeti ve diğer okulların yemek koşulları ve fiyatları araştırıldı ve afişlerle okula duyuruldu. Bu bilgiler öğrenciler üzerinde çalışmayla ilgili olumlu bir etki yarattı. Daha sonra yapılan toplantılarda imza kampanyası başlatma kararı alındı. Yemekhane, Fizik ve Hazırlık bölümlerinde açılan imza masalarında ve akşamları toplu halde gezilen yurtlarda imza toplandı. 14 Nisan günü güçlü bir eylemle toplanılan imzaların rektörlüğe verilmesine karar verildi. Yaklaşık 400 kişilik bir eylem örgütlendi. “Ucuz, kaliteli, doyurucu yemek istiyoruz!/ODTÜ Öğrencileri” pankartıyla başlanılan yürüyüşte taşınan dövizler, atılan sloganlarla eylem oldukça coşkuluydu. Yürüyüşe katılanlar 100 kişiye bile ulaşmamışken, yürüyüşü görenlerin katılmasıyla etkili bir eylem gerçekleştirildi. Rektörlüğe gelindiğinde jandarmanın barikat kurması katılanların bir kısmını tedirgin etse de, rektörlükle görüşme talebimiz kabul edildi. Halaylarımız, marşlarımız ve sloganlarımızla arkadaşlarımızı bekledik. Gelen arkadaşlarımızın yaptığı konuşma gösterdi ki, 4 bin öğrenci rektörlüğün umurunda değildi. 4 bin imzaya rağmen arkadaşlarımızı değil de, öğrencilerin temsiliyetini yitirmiş olan ÖTK'ları temsilci olarak gördüklerini ifade ettiler. Ortalama yemek maliyeti 1.29 YTL olmasına rağmen, “3.00 YTL'ye maloluyor” diyerek yüzsüzlüklerini gösterdiler.

19 Nisan günü yapılan toplantıda, “ODTÜ Öğrencileri” olarak rektörlüğe anladığı dilden cevap verilmesi gerektiğine, yemekhane boykotu örgütlenmesine karar verildi. Boykot öncesinde yemekhanede yapılan gürültü eylemleri ve “boykot referandumu” ile insanlara boykotu duyurma ve onları boykot konusunda bir taraf haline getirme kararı alındı. Tek günlük uyarı boykotu 22 Nisan günü yapılacak. Asıl boykot ise, 26 Nisan günü düzenlenecek güçlü bir eylem ve konserin ardından, rektörlüğün tavrı değişmediği koşulda, 28 Nisan günü başlayacak.

Ekim Gençliği/ODTÜ

------------------------------------------------------------------------------------------

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü'nde coşkulu bahar şenliği

Cebeci Kampüsü'nde bahar dönemi coşkuyla başladı. Nisan ayında Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği bir piknik düzenledi. Piknik derneğin kendi içinde birlik ve beraberliğini güçlendirmesi yönünden yararlıydı. Fakat piknikte politik bir atmosfer yaratılamadı.

Cebeci Kampüsü'ndeki fakülteler arası kopukluğu gidermede önemli bir adım sayılabilecek bir bahar şenliği düzenleme kararı alındı. Şenliği Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği ve EBF (Eğitim Bilimleri Fakültesi) gazetesi ile EBF Müzik Topluluğu ortak örgütledi. Şenlik öncesinde yapılan toplantılarda neler yapılabileceği tartışıldı. Şenlik gününe kadar içinde bağımsızların da bulunduğu onlarca öğrenci çalışıp emek verdi. Bu, devrimciler ile bağımsız öğrenci kitlesi arasındaki yalıtılmışlığı gidermede önemli bir adım oldu. Üzerinde şenlik programı bulunan kitap ayraçları hazırlandı. Bu ayraçlar şenlik giderlerini karşılama ve duyuru amaçlı olarak tüm kampüste, fakültelerde açılan masalarda, sınıf çıkışlarında dağıtıldı. Hazırlanışı aşamasındaki kolektif çalışma da oldukça öğretici oldu. Bunların yanında şenliğe çağrı niteliğinde el ilanları, sınıf konuşmaları ve sınıflarda şenlik çağrılarının tahtalara yazılması da etkili oldu.

20 Nisan'da yapılan “Nisan Güneşiyle Şarkılar Söylüyor, Omuz Omuza Halaya Duruyoruz!” başlıklı şenlikte Grup Munzur, EBF Müzik Grubu, Semah gösterisi, tulum ve davul-zurna eşliğinde halaylar vardı.

Şenlik öncesi alan temizlendi ve toplulukların pankartları açıldı: “Emperyalizmin yoz kültürüne karşı yaşasın halkların kültürü!”, “Dünyayı istiyoruz kırıntı değil!”, “Yaşasın 1 Mayıs! HFÖD”, “Türküleri yapanlar yasaları yapanlardan daha güçlüdür! EBF Müzik Topluluğu”, “Eşit, parasız, demokratik eğitim!”, “Emperyalist işgale, YÖK'e hayır!”

Yaklaşık 1500 öğrencinin katıldığı şenlik oldukça başarılı ve coşkulu geçti.

Baharın coşkusuyla şenlikte ateşlediğimiz gençliğin mücadele ruhunu 1 Mayıs'ta alanlara taşıyacağız!

Ekim Gençliği/Cebeci

---------------------------------------------------------------------------------------

Formasyon sorununa karşı tepkiler büyüyor!

İstanbul Üniversitesi'nde formasyon sorunundan mağdur olan öğrencilerce bir toplantı örgütlendi. Bütün hafta boyunca, “Formasyon hakkıma ne oldu?” yazılı afişlerle çağrısı yapılan toplantıya yaklaşık 60 kişi katıldı. ÖTK temsilcilerinin örgütlediği toplantıda formasyon sorununa karşı neler yapılabileceği tartışıldı.

Geçtiğimiz ay İstanbul Üniversitesi aldığı bir kararla, kontenjanı 75'e düşürmüş, LES puanını 50'ye çıkartmış ve formasyon için de yabancı dil sınavını zorunlu kılmıştı. Toplantı bu sorun üzerinden örgütlendi. Temsilcilerce toplantıya katılan öğrencilere önerilen ise “dilekçe toplanması” oldu. Ancak öğrenciler temsilcilerin büyük çoğunluğunun konuşmalarına tepkiyle yaklaştı ve sorunun dilekçelerle çözülemeyeceğini, bunların denenmiş yöntemler olduğunu, boykotlar örgütlenmesi gerektiğini vurguladılar.

İlk olmasından kaynaklı toplantıya büyük bir kargaşa hakimdi. Haftaya daha geniş bir katılımın sağlanacağı bir toplantı kararı alındı.

Dağınık olmakla beraber, umut verici bir çalışmanın ilk adımları atılmış oldu. Bundan sonra da çalışmanın aktif bir bileşeni olacağız.

İ.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Ekim Gençliği