Kızıl Bayrak'tan...
Devlet hala Hrant Dink cinayetiyle yarattığı sorunlarla uğraşıyor. Gelişmeler, daha da epey bir süre uğraşmak zorunda kalacağını gösteriyor.
Sorunlardan biri, tetikçiyi anında yakalayıp teşhir etmekle paçayı kurtaramaması, şaibeleri ortadan kaldıramaması üzerinden gelişen olaylardır. Döne döne bireysel saikler/milli duygular üzerinde durmalarına ve sözde tüm bilgi akışını tekellerinde tutmalarına rağmen, cinayetin, önce Trabzon ardından da İstanbul emniyetiyle bağlantılı olduğu bilgileri ortalığa saçılmış, bu bombardıman üzerine de önce Trabzon Emniyet Müdürü ile Trabzon Valisi görevinden alınmıştır. Şimdi de suçun İstanbul Emniyeti ile bağlantısı ve Müdür Celalettin Cerrah’ın görevden alınıp alınmayacağı tartışılıyor. Bakanlık müfettişleri, güya, olayı soruşturmak üzere İstanbul Emniyeti’ne gönderilmiş bulunuyor.
Gerek Trabzon’da görevine son verilmiş olan yetkililer, gerekse de İstanbul’da soruşturulmakta olanlar, kuşkusuz, bir hükümet yetkilisinin de itiraf ettiği gibi, başka yerde daha önemli görevlerle taltif edileceklerdir. Çünkü gerçek katil nasıl ki 18 yaşındaki tetikçi değilse, bu görevliler de değildir. Hepsi bir arada ve elbirliği ile katil devletin tetikçiliğini yaptıklarına göre, korunma ve ödüllendirilme hakkına sahiptirler. Geçmişte pek çok olayda da olduğu gibi, korunup ödüllendirileceklerinden kimsenin bir kuşkusu bulunmamaktadır.
Devlet ve düzen cephesinden, Dink cinayetiyle ortaya çıkan bir başka sorun, cinayetle amaçladıklarının ters tepmesi, şovenizm dalgasını güçlendirmek yerine, ona karşı bir dalgakıran oluşmasına yol açmasıdır. Faşist devlet, uzun yılları bulan yoğun çabalarla oluşturabildiği şovenizm kampının gücü ve genişliği ile övünedursun, Hrant Dink’in katli, hiçbir özel çaba ve örgütlenme ihtiyacı duymadan, tek bir ilde, İstanbul’da onbinlerce emekçiyi anti-şovenist bir gösteride birleştirebilmiştir. Bu sorun, hiç kuşkusuz, ilkini de aşan bir güç ve etkinliktedir, ve devleti çok daha uzun süreçte etkileyeceği kesindir.
İlk sorun, daha teknik olmakla birlikte daha kısa sürede gündemden düşürülebilir. Farklı gündemlerin öne çıkarılması suretiyle kitlelere unutturulabilir. Ancak Dink cenazesinde açığa çıkan şovenizm karşıtı kitle gücünü unutmak ya da unutturmak kolay değildir. Zaten devlet unutmak değil, kırmak, bozmak, tersine çevirmek için hesap-kitap yapmayı, plan program çizmeyi tercih edecektir.
Bu çok önemli ve muazzam gelişmeyi, işçi ve emekçi kitlelerin unutmaması, daha da ileri götürebilmesi için görev ve sorumluluk ise, devrimci ve sosyalist harekete düşmektedir.
Devrimci baharın olanakları bu görev ve sorumluluklar için önemli bir imkan sunmaktadır. Bu imkanları bu doğrultuda ve elbirliği ile değerlendirebilmek gerekiyor. |