Kızıl Bayrak'tan...
Devlet ve düzen cephesinin tüm baskı ve tehdit lerine karşın, Newroz, büyük bir coşku ve kararlılıkla kutlandı. Diyarbakır’da yüzbinlerin katılımıyla merkezi, Kürdistan’ın tamamında da yaygın ve kitlesel kutlamalar vardı. Adana, Mersin, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere, ‘batı’nın pek çok merkezi ve ilçesinde de Newroz kutlamaları gerçekleştirildi.
Devletin tek gayreti Newroz’u sabote etmeye yönelik olmadı. Sermaye devleti Ankara ve İstanbul’da ‘resmi Nevruz’ törenleri düzenledi, sermaye medyası ‘Nevruz Türk bayramıdır’ şeklinde reklam kampanyaları yürüttü, ancak devlet ve düzen cephesinin saldırıları gibi reklamları da Newroz’un gölgesinde silinip gitti.
Ağzına yakışanın da yakışmayanın da sarfettiği ‘barıştır, kardeşliktir’ sözlerine inat, yüzbinlerce Kürt talepleriyle alanlardaydı. Kürt halkı da tüm mazlum halklar gibi ve hiç kuşkusuz halkların kardeşliğinden yanadır. Yine tüm mazlum halklar gibi Kürt halkı da barıştan yanadır. Ancak, Newroz’da alanları dolduran yüzbinlerin özlediği barış, halk olarak haklarının tanındığı bir barış ve arzuladığı kardeşlik eşitlik ve özgürlük temelinde gelişip serpilecek bir kardeşliktir.
Demirci Kawa’nın yaktığı Newroz ateşinin, Kürt halkı tam bir özgürlüğe kavuşana dek sönmeyeceği açıktır. Ve bu yılın Newroz’u, tüm olumsuz koşullara rağmen halkın bu ateşi beslemeye devam ettiğini göstermiştir. Mesele artık zulme başkaldırmakta değil, kaldırılan başın nereye çevrileceğinde, kurtuluşun nerede aranacağındadır.
Düzen medyası tam tersi anlama gelmek üzere kullansa da, evet, Newroz amacına uygun kutlanmıştır. Zulme karşı isyanın haklılığını ve soyluluğunu göstermiştir. Şimdi önümüzde 1 Mayıs var. İşçi sınıfının işaret ettiği kurtuluşun simgesi 1 Mayıs, gerçek ve kalıcı bir özgürlük için isyanların nasıl ve ne şekilde sonuçlandırılması gerektiğini anlatıyor.
Türkiye’de Kürtler, Türkler, Ermeniler, her ulus ve kökenden işçi ve emekçiler, tüm ezilen ve sömürülenler için sınırsız özgürlüklerin, savaşsız ve sömürüsüz bir düzen zemininde tam eşitlik temelinde kurulacak sarsılmaz kardeşliğin, ancak ve ancak, her ulustan işçi ve emekçinin birleşik mücadelesiyle ve sosyalist iktidarıyla sağlanıp korunabileceğini anlatıyor.
1 Mayıs; tarihte, ulusların kendi kaderini tayin hakkını kayıtsız şartsız savunma ve uygulama gücünü sadece işçi sınıfının ortaya koyabildiğini, uluslar hapishanesi tabir edilen çarlık rejimini yıkıp, onlarca ulusu özgürlüğe kavuşturanın da yine işçi sınıfı olduğunu hatırlatıyor.
Aslında sadece Kürt halkının değil, tüm dünya halklarının emperyalist-kapitalist baskı ve sömürüden, işkence ve zulümden kurtuluşunun sadece işçi sınıfı iktidarıyla, sosyalizmle mümkün olduğunu ilan ediyor.
1 Mayıs’a doğru bu anlamları en fazla da Kürt işçi ve emekçilere hatırlatmak gerekiyor. 1 Mayıs’ı da tıpkı Newroz’da olduğu gibi, ‘anlam ve önemine uygun’, yani ‘İşçilerin birliği, halkların kardeşliği’ mesajlarını yükselterek kutlamak gerekiyor. |