3 Ağustos 2007 Sayı: 2007/30(30)

  Kızıl Bayrak'tan
   Seçimler sonrası yeni dönem...
  “İstikrar” sorunu sürüyor!
“Sivil ve demokratik anayasa” masalları…
Düzen partileri seçim depreminin
altında kaldı!
Kemalizm ve Anayasa tartışmaları
ne anlatıyor?
Milletvekillerine cezaevlerine giriş sınırlaması...
  Kıdem tazminatı hakkı gaspedilmek isteniyor…
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Sınıfın devrimci programını işçi ve emekçi kitlelere taşıyan etkin bir seçim faaliyeti
  Direnişçi Sanovel işçileriyle konuştuk...
  Tekstil atölyesi mi, esir kampı mı? - Yüksel Akkaya
  Bir damla su için sosyalizm!
  Binali Soydan serbest bırakıldı!
  Emperyalist işgal Irak’ta halkın
yarısını açlığa mahkum etti!
  Emperyalist-siyonist güçler Filistin halkını teslim almaya çalışıyor...
  Balkanlaşma ve iç savaş sarmalında Ortadoğu - Volkan Yaraşır
  DTP ve meclis - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

Bir seçim çalışmasını daha geride bıraktık. Kuşkusuz her çalışma alanı kendi iç değerlendirmesini de zaman geçirmeden yapmış bulunuyor. Gene de daha çalışmanın başında vurguladığımız ve çalışma süresince de her vesileyle tekrarladığımız bir konuyu bir kez daha hatırlatmakta yarar var: Biz seçimlere katılırken burjuva parlamentoyu değil, devrimci faaliyetimizi genişletmeyi hedefleriz.

Genel değerlendirmelerimizde de bu hedefe, değişik çalışma alanlarında değişik oranlarda da olsa, ulaştığımız ifade edildi. Ancak; özellikle alan genişlemesi konusunda, ulaşılan hedeflerin korunması gerektiği de açıktır. Yoksa, ifade edilen ‘genişleyen faaliyet’ seçim sürecine ilişkin bir anıyı ifade etmekten öteye gidemez.

Faaliyet alanının genişlemesi, elbette, önceki sürece kıyasla daha yoğun bir çalışma anlamına da geliyor. Ama bu, pratik faaliyet yoğunluğu ötesinde, bu genişleyen alanlarda kurulan yeni ilişkilerin kalıcılaştırılması, yeni güçlerin eğitimi ve geliştirilmesine yönelik bir yoğunluk olarak anlaşılmalı. Genişleyen faaliyetin kendi güçlerini ‘kendi kendine’ yaratması beklenemeyeceğine göre, daha da güçlenmek için daha güçlü bir faaliyet dönemi bizleri bekliyor.

Daha güçlü bir devrimci faaliyet ihtiyacı, yeni dönemde, sınıf hareketinin önünde de yakıcı bir ihtiyaç olarak duruyor.

Sermaye çevreleri, seçimlerden güçlenerek çıkan AKP’den yeni hükümet döneminde beklediği ‘istikrar tedbirleri’ni hiç zaman yitirmeden açıklamış bulunuyor. Bu da, adından da anlaşılacağı üzere, sınıfa ve emekçi kitlelere saldırı programlarını daha kararlı ve hızlı biçimde uygulamak anlamına geliyor. TÜSİAD’dan yapılan ilk sevinç açıklamalarının ardından, TİSK de yeni kurulacak hükümete direktiflerini sıralamış bulunuyor. Listenin tamamı, anlaşılacağı üzere sınıfa saldırı maddelerinden oluşuyor. Listenin başında kıdem tazminatlarının kaldırılması var, bunu esneklik uygulamaları izliyor vb.

AKP’nin, yeni hükümet döneminde de öncekinde olduğu gibi sermayenin bir dediğini ikiletmeyen bir icraat içinde olacağından hiç kuşku duyulmadığına göre, önümüzdeki süreç saldırıların hızı ve yoğunluğunda bir artış anlamına gelmektedir. Saldırılara karşı kendiliğinden çıkışlar elbette olacaktır. Genişleyen bir devrimci faaliyet, hem bu kendiliğinden çıkışlara bir yön verebilmeyi hedeflemeli, hem de örgütlü karşı çıkışları hedefleyebilmelidir.

Seçim çalışmasından güçlenerek, genişleyerek çıktığımız tespiti, bu yeni süreçte bu yeni ihtiyaca ne kadar cevap verebildiğimize bağlı olarak anlamını bulacaktır.