18 Şubat 2011
Sayı: SİKB 2011/07

 Kızıl Bayrak'tan
Devrimci bahara yürüyelim!
Kıbrıslı işçi ve emekçiler sadaka
değil özgürlüğünü istiyor!
“Sonunuz Mübarek olsun!”
Kürdistan: Toplu olarak toprak
altına konulanların ülkesi - H.Eylül
Torba yasa meclisten geçti
HSSGPden torba yasa eylemleri..
Metalde 21 yıl sonra grev kapıda!
Birleşik Metal-İş Eskişehir Şube Başkanı Bayram Kavak’la grev süreci üzerine konuştuk
Sendikal bürokrasi ve
taban örgütlenmeleri
Yerel işçi kurultayları
hazırlıkları sürüyor
Küçükçekmece’de
kurultay çalışmaları.
İzmir’de tekstil paneli
Sıra burjuva diktatörlüklere de gelecektir!
Ortadoğu ve Kuzey Afrika yangın yeri
Halk ayaklanmalarında
son sözü işçi sınıfı söyleyecek!
Bielefeld’de coşkulu gece.
Rotterdam’da 1 Mayıs’a yönelik polis ve yargı terörü
“Sendikalar işçilerindir!
Kahrolsun sendika ağaları!”
Afşin’de işçi katliamı
TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk’le UPS direnişi üzerine konuştuk.
44. yılında DİSK’in mücadele iddiası
ve pratiği üzerine
DİSK’ten değerlendirme
Eşitsizliğe ve sömürüye karşı
8 Mart’ta alanlara!
Dinci gericiliğin emperyalizme bağlılık yemini: Kanlı Pazar
Volkan Yaraşır’ın yeni kitabı çıktı:
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Merhamet değil adalet istiyoruz”

Cumartesi Anneleri 307. kez Galatasaray Meydanı’nda toplanarak geçtiğimiz günlerde Tayyip Erdoğan’la yaptıkları görüşmede dile getirdikleri talepleri kamuoyuyla paylaştılar.

“Kayıplar belli failler nerede” pankartı ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı oturma eyleminde kayıp yakınları söz alarak başbakanla yapılan görüşme üzerine düşüncelerini dile getirdiler. İlk olarak 1980’de kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren söz alarak, bunca yıldan sonra muhattap alındıklarını ve taleplerini başbakana illettiklerini belirtti.

Bunun devamının gelmesini umduklarını söyledi. Hasan Ocak’ın abisi Hüseyin Ocak ise bağımsız, bilim insanlarından oluşan bir komisyon kurulmasını istediklerini ve bunu başbakana ilettikleri bilgisini verdi.

Yine 1980 kayıplarından Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin ve Tolga Baykal Ceylan’ın annesi Kadriye Ceylan da eylemde söz aldılar. Ceylan, “Bizi zorla Cumartesi Annesi yaptılar. Çocuklarımızı kaybederek” dedi ve konuşmasını başbakanla yaptıkları görüşmeyi aktararak sürdürdü. “Benim oğlum Kürt olduğu için, kayıpları yazdığı için katledildi” diyerek sözlerine başlayan 1993 yılında Elazığ’a götürülerek katledilen Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe, “Tansu Çiller, Süleyman Demirel, Mehmet Ağar bizim çocuklarımızın katilidirler” diyerek yargılanmalarını istedi.

Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise baskılara ve polisin tüm saldırılarına karşı yılmadıklarını belirtti. Başbakanın 8 yıldır kayıp yok dediğini fakat 8 yıldır hiçbir şey yapmadıklarını vurguladı. Toplu mezarlara da değinen Yıldız, “çıkan kemikler teröristlerin” denilerek ölümleri meşrulaştıran başbakanı eleştirdi ve “bizi muhatap almaya mecbur kaldı. Bu insanlar burada oturduğu için görüştü” dedi. Başbakanla acılarının ortak olmadığını belirten Yıldız, “Senin acın dilinde, yediğin kebapların acısı, bizim acımız yüreğimizde, ciğerlerimizde” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Eylem, Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya Erdek, Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır, Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun, İsmail Bahçeci’nin abisi Umut Bahçeci’nin konuşmalarıyla devam etti. Faillerin yargılanması, bağımsız bir komisyon kurulması taleplerinin dile getirildiği konuşmalardan sonra söz alan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Bosna’da açıldığı gibi Türkiye’de de toplu mezarların açılması gerektiğini belirtti. Kayıp yakınları bir mezara kavuşuncaya kadar oturmaya ve mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti.

Eylemde, Bitlis Mutki’de katledilerek çöplüğe atılan Gulabi Eren’in abisi Mehmet Eren de söz aldı.

Konuşmalardan sonra İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını okuyan Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya, kayıp yakınlarının Tayyip Erdoğan’la yaptıkları görüşmede dile getirdikleri talepleri sıraladı. Görüşmede, kayıpların araştırılmasıyla ilgili meclis bünyesinde komisyon kurulması talebini dile getirdiklerini söyleyen Taşkaya, komisyonun çalışma biçimine dair önerileri de sıraladıklarını sözlerine ekledi. Somut taleplerine somut çözümler beklediklerinin altını çizen Taşkaya, “Mutki’deki toplu mezarların açılması ile ilgili yayın yasağı getiren zihniyetin kayıpların akıbetinin açığa çıkarılması konusundaki samimiyetine nasıl inanacağız?” diye sordu. Açıklama, “merhamet değil, adalet istiyoruz” vurgusuyla sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul



Pınar Sağ için imza kampanyası

“İbrahim Kaypakkaya”yı övdüğü gerekçesiyle 10 ay hapis cezasına çarptırılan sanatçı Pınar Sağ’a destek amacıyla internet üzerinde imza kampanyası başlatıldı.

www.pinarsagaadalet.com adresinde imzaya açılan metinde şu ifadeler yer alıyor:

“Mustafa Suphi’yi, Mahir’i, Deniz’i, İbrahim’i hatırlamak, isimlerini yüksek sesle söylemek neden suç olsun? İdama, işkenceye, kaybedilmeye, cezasızlığa, faili meçhule, yargısız infaza, topyekün imhaya hepimiz karşı değil miyiz? Öyleyse Pınar Sağ’ı nasıl yargıladık ve hangi ‘derin’ amaçlarla cezalandırmak istiyoruz?”

Sanatçıların yargı önüne bile çıkarılmadan infaz edilenleri, işkence ile katledilenleri, kaybedilenleri hatırlatmasının, suç değil görev olduğu vurgulandı.

Bununla beraber bin avukat Sağ’a verilen 10 aylık hapis cezasının geri çekilmesi talebiyle Yargıtay’a dilekçe verdi.




Işıyan Yıldızlara

I

Gözlerinde ışıyan

umutlarla uyandım

Gökyüzünü görkemli bir

fidan sandım.

Önce alaca karanlık tutuştu.

Sonra... Yürek çırpıntısı...


II

Savruldu alevler dört yana

Tunus’ta Mısır’da.

Ne top mermisi, üreten ellerinde

ne tankları vardı.

Yaşamları vardı bir tek ve ötesi...

Gözlerinde öfke kıvılcımları,

birleşmişti elleri...


III

İşte zulüm!

İşte isyan!

Zulüm varsa eğer

en değerli haktır isyan.

Gel yürüyelim sevgilim;

yıldızlı gök-yüzü altında...

Bir selam kızıl meydana;

bir de Tunus’a, Mısır’a.

Tutuşsun zorbanın etekleri...

Tir tir titresin...

Geliyor özgürlük!

Görkemli meydanlardan belli.


IV

Artık ne kırbaç sesi

duyulsun istiyorum.

Ne de postal sesleri...

Bir tek işçilerin

çıplak ayakları

çiğnesin caddeleri

Selvi dalında, açsın yaprakları.

İstanbul’a bahar gelsin...

Gözlerini ışıyan yıldızlara çevir.

Kaçıncı yangını bu, gövdelerimizin...

Biri isyan, biri aşk, biri özgürlük.


V

Ellerimiz alev topu.

Yüreğimizde isyanın coşkusu.

Bekle bizi Taksim!

Yaralarımıza umudu basıp,

dirileceğiz seninle.

Yeni başkentinde ülkemin

özgürlük nazlı bir gelin.


VII

Haydi! Bırak yedi kat

yerin dibine girmeyi.

Unut gecelerin sessiz çığlığını

inadına dilinde olsun

isyanın türküsü...

Aç yatılmayan gecelerin

ekmek kokusu...

Rahime Henden

13.02.2011

Çobançeşme