24 Şubat 2017
Sayı: KB 2017/08

Sermaye iktidarına da, faşist diktaya da HAYIR!
AKP iktidarı, halkı iç savaşla tehdit ediyor!
Dinci-faşist iktidar referandum sonrasına hazırlanıyor
Laikliği savunmak!
Neden referandum? Ne oylanıyor?
Erdoğan’ın duruma göre değişen Suriye politikası!
“Zulmün olduğu yerde direniş meşrudur!”
Sömürüye ve onur kırıcı dayatmalara karşı tekstil işçilerinin birliğini ve mücadelesini büyütelim!
Sermaye “BES’lendikçe” işçi sınıfı aç kalıyor
“Bu tehlike toplum için geçerli, sağlık çalışanları için geçerli, kent çalışanları için geçerli”
Sermayenin diktatörüne de, diktatörlüğüne de HAYIR!
Sermayenin diktatörlüğüne de, diktatörlük rejimine de hayır diyoruz!
İhraçlara ve iş güvencemizin gaspına karşı direnişleri büyüterek “hayır”ı sokakta örgütleyelim!
Haklarımız ve geleceğimiz için tek adam rejimine HAYIR!
Yalnız tek adam diktatörlüğüne değil, sermayenin işçi sınıfı üzerindeki diktatörlüğüne de HAYIR
İsrail’in katılımıyla İran’a karşı “Sünni eksen”
35. NATO Güvenlik Konferansı: Her şey savaşa hazırlık için!
Bitmeyen tiyatro: Kıbrıs müzakereleri
Kapitalizm öldürür, sosyalizm yaşatır
21. yılında İÜ işgali
Bu koşum saltanatı yalan!
Faşist tek adam diktasına da, ücretli kölelik düzenine de HAYIR!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Haklarımız, geleceğimiz, özgürlüğümüz için…

Sermayenin diktatörlüğüne de,
diktatörlük rejimine de hayır diyoruz!

 

Metal İşçileri Birliği referandumda HAYIR diyor!

Neden mi?

Çünkü referandumla oylanacak olan anayasa değişikliği ile zaten kağıt üzerinde kalan bazı hukuksal hak kırıntıları da ortadan kaldırılıyor. Her şeyin “tek adam” tarafından belirlendiği, hiçbir konuşma, itiraz ve direnme hakkının olmadığı bir siyasal rejim kuruluyor.

Böylelikle ne mi olacak?

Bugün zaten OHAL kılıfı içerisinde yapılanlar olağanlaştırılacak.

Grev mi yasaklanacak, yasak!

İşçinin hakkı elinden mi alınacak, anında! İşçinin ne dediğinin ne anlamı var, sermaye nasıl istiyorsa öyle olacak!

Kriz mi var, fatura anında emekçiye kesilecek!

Sefil çıkarlar ve maceralar uğruna keyiflerince ülke savaşa mı sokulacak, derhal! Emekçiye de her zamanki gibi asker olup can vermek düşecek.

Buna karşılık işçi ne itiraz edebilecek ne de hakları için toplantı ve gösteri yapabilecek, ne de grev! Ne mi olacak, anında “yukarıdan gelen emirle” her şey yasaklanacak!

Bugün bu referandumda “hayır” oyu kullananları bile “terörist” sayanlar, yarın en küçük bir haksızlığa itiraz edeni “teröristlik”le yaftalayıp ezecek, işten atacak, hapse atacak.

Bunlar zaten yıllardır olup bitiyor ama bundan sonra daha da pekiştirilecek, baskı ve zorbalık yasal bir kılıf altında keyfince uygulanacak.

Bunun böyle olacağını metal işçisi sadece geçen birkaç yıldaki sayısız deneyiminden biliyor.

Nasıl mı?

Metal işçisi 12 Eylül darbesiyle ayağına takılan Türk Metal prangasından kurtulmak için ayağa kalktı, karşısında AKP hükümetini ve onun başındaki Tayyip Erdoğan’ı buldu. Hak arayan metal işçisi “terörist” ilan edildi, yüzlercesi karakollara çekildi. Yüzlerce işçi işten atıldı, direnmek isteyenin karşısına polis gönderildi.

Mako’da, Renault’da olanları unutmadık! Arkadaşlarına sahip çıkmak için direnme haklarını kullanmak isteyen işçinin üzerine polis gönderildi, gaz bombaları sıkıldı. Toplanma ve gösteri hakkı çiğnendi, yine onlarca işçi işten atıldı. Ne denildi, “emir büyük yerden.” Öyle olduğu da birkaç gün sonra ilan edildi. Bugün başkanlığa soyunan Tayyip Erdoğan Renault’da olup bitenlerden birkaç gün sonra Türk Metal’in kurultayına çıkıp “Ben yaptım” diyordu.

Sermaye ve uşağı işbirlikçi sendika için yüzlerce işçi kardeşimizin ekmeğiyle böyle oynadılar. Hala da bu haksızlık ve hukuksuzluk sürüyor. Anayasada sendika seçme özgürlüğü yazıyorken, sermaye-hükümet-sendika ağaları elbirliğiyle metal işçisine bu hakkı tanımıyor. İtiraz eden, isyan eden, bu hakkını kullanan bir kez daha “terörist” oluyor!

Neden mi? İşçi üç kuruşluk ücretlere köle gibi çalışsın, sermaye semirsin, satılık sendika şebekeleri de işçinin kanını emmeye devam etsin diye!

Ya grev yasaklarına ne demeli! Daha geçtiğimiz ay sefalet ücretlerine biraz zam elde etmek için greve çıkan metal işçisinin grevleri anında keyfice yasaklandı. Sermayenin çıkarları için bir kez daha işçinin grev hakkını demir bir yumrukla ezdiler.

Ya vergi soygununa, işsizlik fonunun yağmasına, BES vurgununa ne demeli! Sefaletin dipsiz kuyusuna itilen, grev hakkı, itiraz etme hakkı çiğnenen emekçinin cebinden alınıp sermayeye aktarılan sınırsız kaynaklara! Kiralık işçiliğe! Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul yapıldığı bu adaletsizliğe! Ya 301 maden işçisi kardeşimizin katline “fıtrat” diyerek arka çıkanlara!

Hiç kuşkumuz yok! Referandumla getirilecek yeni rejimle bu anlayış, bu zihniyet, bu politikalar pekiştirilecek, daha pervasız, daha acımasız, daha keskince uygulanacak! Bugüne kadar sermayeye büyük hizmetlerde bulunanlar, bundan böyle sermayenin demir yumruğu olarak çalışacak!

Öyle ki on yıllardır hayata geçirmeye cesaret edemedikleri kıdem tazminatının gaspı için referandum sonrası için tarih kestiler bile! “Hele bir referandumu geçelim, kıdem tazminatının da icabına bakacağız” diyorlar!

Ne mi olacak? 15 Temmuz darbe girişiminden birkaç gün sonra Tayyip Erdoğan’ın alenen söylediği gibi, işçinin “işe iade davası” açma hakkını da elinden alacaklar.

Tüm bunlar sadece birkaç örnek. Ama işçi sınıfını nelerin beklediğinin de özü özeti!

İşte tüm bu haksızlıklara, hukuksuzluklara, baskılara, soygunlara, kıyımlara karşı HAYIR diyoruz. Hak istiyoruz, insanca yaşamak istiyoruz, istediğimiz sendikayı seçmek istiyoruz, özgürlük istiyoruz!

Elbette şu temel gerçeği unutmuyoruz:

İster “parlamenter demokrasi” biçimi, isterse “başkanlık” biçimi altında olsun bu ülkede gerçekte tek bir yönetim, tek bir egemenlik var, o da sermayenin egemenliği! Sermayenin hep işçiyi ve emekçiyi ezen, yoksullaştıran, soyan, bastıran diktatörlüğü var! Bu sınıf egemenliği bazen askeri darbeler yoluyla hak hukuk denilmesine dahi izin vermeyen daha faşist, daha çıplak bir zor aygıtı biçiminde işledi. Bazen de işçi sınıfı ve emekçilerin de mücadelesiyle dizginlendi. Ama parlamenter sistem adı altında birbirinden farksız patron partileri tarafından özü değişmeden yine de uygulandı. Sömürü, soygun ve emekçinin ezilmesi bu düzende on yıllardır değişmeyen bir gerçek olarak kaldı.

İşte bugün yapılmak istenen de, tek adam diktatörlüğü üzerinden işçi sınıfı ve emekçilerin tüm kazanımlarını gasp etmek, kırıntı da olsa kalan hukuksal ve demokratik haklarını tümden ortadan kaldırmaktır!

İşte bunun için Metal İşçileri Birliği olarak, işçi sınıfının geleceği ve hakları için nasıl ki sermayenin diktatörlüğüne hayır diyorsak, diktatörlerine de HAYIR diyoruz!

İşçi sınıfının ve emekçilerin egemen olduğu, hem fabrikasında hem sendikasında hem de ülkede söz ve karar hakkına sahip olduğu, milyonlarca emekçi tarafından üretilen zenginliğin yine sahiplerine verildiği bir düzende, gerçek bir demokrasinin güvencesi olan sosyalizmde yaşamak istiyoruz!

Tüm işçi kardeşlerimizi kendi bağımsız çıkarlarımız için birleşmeye, tutum almaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Metal İşçileri Birliği - MİB

 
§