4 Ocak 2019
Sayı: KB 2019/01

Emperyalist hesapları bozacak güç “işçilerin birliği, halkların kardeşliği”dir!
Menbic, Fırat’ın doğusuna“model” olacak
Düzen muhalefetinin gericilik yarışı
Sivil çeteler iş başında
Yağmaladıkça semirdiler, sömürdükçe büyüdüler
Erdoğan’a göre grevler ‘refahtan’ yapılmıyormuş!
Tarihten öğrenip tarihi aşmak: Netaş Grevi
“Biz bu ülkenin köleleri miyiz?”
Dolara bağlı işsizlik kuru
Yerel seçimler ve liberal hayaller üzerine…
Alman emperyalizmi geleceğe hazırlanıyor
RJ’nin 5. Gençlik Kampı
Kadınlar baskıya, sömürüye ve gericiliğe boyun eğmediler
Asgari ücret en çok kadınları ilgilendiriyor
2018 yılı ve gençlik
Eğitimde gericilik: Trajikomik bir hikaye
Sermaye devletinin tarihinden kanlı bir kesit: Ümraniye Cezaevi Katliamı
AKP şefinin Metin Akpınar-Müjdat Gezen davası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Menbic, Fırat’ın doğusuna“model” olacak

E. Bahri

 

Suriye’ye karşı savaşın başlatılmasında birinci dereceden sorumlu olan AKP iktidarı, gelinen aşamada Suriye’deki savaşın bitirilmesinin önündeki “son engel” konumundadır.

Körfez şeyhlerinin havlu atıp Şam’ın kapılarını çalması, emperyalistlerin kullandığı bir aparat olmanın ötesine geçemeyen “dışarıdaki Suriye muhalefeti”nin dağılması, nihayet ABD emperyalizminin Fırat’ın doğusundan çekilme kararını ilan etmesi gibi gelişmeler, bunu özellikle belirgin hale getirmiş oldu.

Bu tablodan da anlaşılacağı üzere, artık sahada AKP-saray rejimi ile tetikçi olarak kullandığı cihatçı çeteler esas sorunu oluşturuyor. Yanı sıra İdlib’de Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) adını kullanan El Kaide artıkları da var. HTŞ, Türkiye’nin güdümündeki çetelerle bazen çatışsa da İdlib’deki varlığını yine de onlara borçludur. Türk ordusu ile tetikçilerinin Suriye’nin dışında kalması durumunda -ki, bu kaçınılmaz görünüyor-, HTŞ’nin İdlib’de tutunma zemini de ortadan kalkacaktır.

***

ABD’nin çekilme kararı farklı tartışma ve analizlere konu olsa da Suriye’deki toplam tablo ile uyumlu görünüyor. Nasıl uygulanacağından bağımsız olarak çekilme kararı, ABD’nin ‘hegemon güç’ konumundaki zayıflama ve bunun Ortadoğu’ya yansımasıdır. Süreci uzatma vb. çabalar olsa da ok yaydan çıkmış görünüyor. Nitekim son günlerdeki tartışmalar, ABD’nin boşaltacağı yerin kimler tarafından doldurulacağı ekseninde yapılıyor. Yani tartışma “ABD sonrası dönem”le ilgilidir.

Bu dönemin nasıl şekilleneceğinin henüz netlik kazanmaması Ankara’daki Amerikancı saray rejiminin yayılmacı heveslerinde ısrar etmesinden kaynaklanıyor. Fırat’ın batısından İdlib’e uzanan bölgeyi cihatçı çeteleri de kullanarak işgal eden Türk devleti, bu bölgeleri ilhak etme planını uygularken, Fırat’ın doğusuna da sarkmaya çalışıyor. Halen Rusya ile devam eden pazarlığın odağında bu hevesler var.

***

Sürecin belirlenmesinde başrolü Rusya onuyor. Diplomatik kıvraklığıyla ABD-İsrail-Türkiye üçlüsünü idare etmeye çalışan Rusya, Suriye ile müttefiklerinin tercihlerini de dikkate almak zorunda. Bu belirleyici role rağmen, ABD ile işbirlikçilerinin süreci sabote etme çabalarının da devam ettiğini belirtmek gerekiyor.

Rusya’ya Ortadoğu’da etkili bir emperyalist güç olabilmenin yolunu açan Suriye’nin direnişidir. Suriye halen Rusya’nın bölgedeki temel dayanağıdır. Dolayısıyla AKP-saray rejiminin yayılmacı heveslerle Suriye’den parça koparma çabaları, Rusya ile ilişkilerin gerilmesine yol açabilir. Putin’in Türkiye ile ilişkileri geliştirmeye çalıştığı, bunu çok önemsediği bir gerçek ama karar anı geldiğinde Suriye’den yana tutum alacağından da kuşku duymamak gerek.

Trump’ın çekilme kararını açıkladığı anda bölgeyi yönetme hakkının meşru Suriye yönetimine ait olduğunu ilan eden Rusya, Esad yönetimi ile PYD/YPG güçleri arasında görüşmelerin başlatılmasına da ön ayak oldu. Bu çabalar halen devam ediyor.

Sovyet deneyimleri üzerinde yükselen Rusya, Kürt halkının taleplerini yok sayarak ya da AKP’nin istediği gibi, Kürt hareketlerini denklem dışında bırakarak Suriye’de çözüm olmayacağını biliyor. Türkiye ile ilişkileri sarsmamak için özen gösterse de verili koşullarda PYD-Esad yönetiminin anlaşması ve Suriye’nin toprak bütünlüğü çizgisini terk etmesinin koşulları mevcut değil. Nitekim 29 Aralık’ta Rusya’ya giden AKP’li bakanların elleri boş dönmeleri ve saray beslemesi medya tarafından ilan edilen Putin-Erdoğan görüşmesinin gündeme gelmemesi, Rusya’nın bu politikadaki ısrarının göstergesi kabul ediliyor.

***

Esad yönetimi ile İran, Hizbullah gibi müttefikleri Fırat’ın doğusunu Türkiye’ye bırakmak bir yana, Suriye topraklarındaki işgalci Türk askerlerinin çekilmek zorunda olduğunu sık sık dile getiriyorlar. AKP-saray rejiminin yayılmacı/ilhakçı heveslerinin farkında olan bu cephe hem cihatçı çetelerin hem Türk ordusunun Suriye topraklarını terk etmek zorunda olduğunu, aksi halde buna mecbur bırakılacaklarını sık sık hatırlatıyor.

Suriye ile müttefiklerinin cihatçılarla Türk ordusunun Suriye topraklarını terk etmek zorunda kalacağı ya da bırakılacağı söyleminin sağlam dayanakları var. Bu iddialı tutum, günlük politika bağlamında değil, bu cephenin stratejik hedefleriyle ilgilidir. Dolayısıyla AKP-saray rejiminin Suriye topraklarını işgal/ilhak etme ahmaklığında ısrar etmesi, ancak çatışmanın farklı boyutlar kazanmasına yarayabilir. 1939 yılında Hatay’ı (İskenderun Sancağı) İngiliz emperyalizminin katkıları, Fransız emperyalizminin tavizleriyle ilhak etmeye muvaffak olan Türk devletinin, bu çağda Suriye’nin sınıra yakın bölgelerini ilhak etme histerisinin sonuç vermesi olası görünmüyor…

***

Fırat’ın doğusunda sürecin nasıl bir seyir izleyeceği henüz netleşmese de Menbic’de yaşananlar, baskın eğilim hakkında fikir veriyor. Rusya, AKP-saray rejiminin bir an önce hamle yapma histerisine prim vermezken, Suriye ordusunun kentin bazı bölgelerine bayrak çekmesini ise selamladı. Bu durumda sınıra büyük bir yığınak yapan Türk ordusunun Menbic’e girmesi ateşle oynamak anlamına gelir.

Basınç altında kalan Trump rejimi çekilmeyi ağırdan almaya çalışsa da ABD’den umudunu kesen Kürt hareketinin Moskova-Şam hattıyla yürüttüğü görüşmelerin seyri, tarafların eğiliminin Suriye ordusunun Menbic’e girmesinden yana olduğuna işaret ediyor.

AKP-saray rejiminin öncelikli hedefi olan Menbic’in Türk ordusu tarafından işgal edilmesi, verili koşullarda olası görünmüyor. Büyük bir ihtimalle işgalci ABD güçlerinin çekilmesiyle -yerel güçlerin de yardımıyla- Menbic Suriye ordusu tarafından kontrol altına alınacak. Bu ise Fırat’ın doğusu için “model” olacaktır. Verili koşullarda Kürt hareketi için olduğu kadar, Suriye yönetimi ve bölgede yaşayan diğer halklar açısından da ehveni şer seçeneğin bu olduğu görülüyor.