5 Nisan 2019
Sayı: KB 2019/14

Seçim sonuçları ve ekonomik kriz
31 Mart Yerel Seçimleri üzerine
Bu seçimlere de hileler ve zorbalık damgasını vurdu
Yerel seçimler aynasında AKP ve emperyalizm
Sermayenin istikrarı için işçi sınıfına yıkım!
‘Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı’nda buluşalım!
TİS’lerden yansıyan: Örgütsüzlük ve sefalet
MESS Grup TİS’lerini beklemek köleliği kabul etmektir!
Tekstilde Ocak zamları için yapılan eylemler üzerine
Kapitalistlere göre işçi sağlığı ve iş güvenliği gereksiz bir harcamadır
Komünist Enternasyonal’in 100. yılı... Çekilen dalga ve geri çekilmenin sorunları - H. Fırat
Macar işçilerine selam - V. İ. Lenin
Fırat’ın doğusu ve olasılıklar
Kapitalist tekellerin Brexit savaşı
Irkçılığı tarihe gömmek için sosyalizm!
Boşanma davalarına arabuluculuk!
Kastaş’ın tacizci-baskıcı formeni işten atıldı!
Greta Thunberg ve iklim grevleri
DİSK Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube’nin Genel Kurulu üzerine
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TİS’lerden yansıyan:
Örgütsüzlük ve sefalet

 

Türkiye’de sendikalaşma oranı %11.4 ve toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamında olan yalnızca %7. Toplam 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 132 bini toplu iş sözleşmesinden yararlanabiliyor. Bu rakamlar örgütsüzlüğü ve dizginsiz sömürüyü anlatıyor. Peki, TİS imzalayabilen sendikalarda gerçek anlamda bir örgütlülükten bahsedilebilir mi?

Yakın dönemde imzalanan birçok TİS ile enflasyon oranlarında zamlar alındı. %20-%30 oranlarında imzalanan TİS’ler, işsizlik tehdidi, kredi ve borç gerçeği ile birleşince, işçiler açısından kabul edilebilir düzeyde görülüyor. Buna neden olan ise sendikalı ve TİS kapsamında olsa dahi işçi sınıfının örgütsüzlüğü gerçeği.

Bugün sınıf içerisinde öyle bir yanılsama yaratılıyor ki, sendikalı olmak, e-devlet üzerinden sendikaya üye olmak örgütlülük için yeterli görülüyor. Taban inisiyatifinin olmadığı, inisiyatifin temsilcilerde, sendikal bürokraside olduğu bir işleyiş, iplerin burjuvazide olduğu anlamına geliyor.

Geçtiğimiz ay Çelik-İş’in Derby’de imzaladığı sözleşme dahi işçilere açıklanmadı. İşçiler sözleşmeyi maaşlarını aldıklarında bordrolarından anlamaya çalıştılar. Hizmet-İş birçok belediyede hangi rakamlara imza atıldığını kendi sitesinden duyurma gereği bile duymadı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde İZELMAN ile Genel-İş arasında imzalanan sözleşme ise 31 Mart seçim hazırlığı gibi bir kutlamaya konu oldu. DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı sözleşme için şunları söyledi:

Toplu sözleşmelerde sendikalı olmak mali konularda ücret almak değildir. Biz, bu toplumda muhalefeti üstlenen bir sendikayız. O yüzden dimdik ayaktayız. Faşizme karşı da omuz omuza yan yana mücadeleyi birlikte büyüteceğiz. Barışın, demokrasinin, Cumhuriyet’in savunuculuğunu yapmak için karanlıktan aydınlığa giden yolda bir nebze de bizim sesimiz olacak. 31 Mart’ta baharı biz örgütleyeceğiz.”

Kuşkusuz sendikalı olmak, TİS imzalamak sadece ücret sorunu üzerinden algılanmamalıdır. Ama burada TİS’ler seçim malzemesi yapılmaktadır.

Bu tabloyu aşan TİS süreçleri yok mudur? Elbette vardır. İşçilerin bir adım ileride konumlandığı, sefalet zamlarının kabul görmeyeceği alanlarda kapitalistler, oluşabilecek tepkilerden korkarak TİS’leri imzaladılar.

Buna, Kristal-İş’in imzaladığı ve Şişecam’a bağlı 6 bin işçiyi kapsayan Cam Grup TİS örnek verilebilir. Saat ücretlerine 4,45 lira, sosyal haklara %28-40 arasında zam yapıldı. TÜMTİS’in Aras Kargo’da 6 bin işçiyi kapsayan, %40 zam ile sonuçlanan TİS bir başka örnek. Elbette imzalanan bu TİS’lere rağmen ücretler yoksulluk sınırının altında. Ortalamanın üzerinde alınan bu zamların temel nedeni sermayenin korkusudur. İşçilerin ağır sefalet koşullarında yaşamaya mahkum edilmesinin yaratacağı patlamadan korkuyorlar.

Buna zemin hazırlayan sermaye devletinin kendisidir. Sendikalı yerler de dahil olmak üzere taşeron ve esnek çalışmanın varlığı, taşeron işçilerin sözleşme kapsamı dışında tutuluyor olması, sermayeye verilen teşvikler, ödenekler, vergi afları ile sermaye kârlarına kâr katarken, sermaye iktidarı sınıf içerisindeki öfke ve hoşnutsuzluğu bugüne kadar dizginlemeyi başarabildi. Bu, sınıfın sendikalı bile olsa örgütsüzlüğü sayesinde mümkün olabildi.

İşçi sınıfının haklarını söküp alabilmesi, örgütlü bir güç olarak sermayenin karşısına dikilmesi ile mümkündür. TİS süreçleri bunun için imkanlar sunmaktadır. Ancak örgütsüzlük TİS dönemlerinin kaybedilmesine, hatta TİS’in mevcut koşullara boyun eğdirmenin araçlarına dönüşmesine neden olmaktadır. TİS süreçleri dahil kazanımların elde edilmesi, işçi sınıfının tabandan örgütlenerek inisiyatifi eline almasından geçiyor.

 

 

 

 

Tüpraş’ta 7. TİS oturumunda
anlaşma yok

 

Tüpraş rafinerilerinde çalışan binlerce işçiyi ilgilendiren sözleşme süreci devam ediyor. 3 Nisan’da yapılan 7. oturumda görüşülen hiçbir madde üzerinde anlaşma sağlanamadı. Bir sonraki görüşme 12 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek.

Bir önceki oturumda ise birtakım mali ve idari maddelerde anlaşmaya varılmıştı. Bu maddelerin başlıkları şöyle:

Madde 3 Yararlanma

Madde 11 Suçsuz işten çıkarmalar

Madde 12 Mazeretli işten ayrılmalar

Madde 37 İkramiye

Madde 38 Kıdeme teşvik primi

(35 yıllık 105 günlük,

40 yıllık 110 günlük prim eklentisiyle)

Madde 39 Tahsil primi

Madde 45 Giyim eşyası

Madde 53 Staj

Madde 63 Harcırahlar

Madde 70 Sözleşmenin ekleri

EK-B Disiplin cezaları cetveli





CT’de polis eşliğinde
işten atma saldırısı

 

Gebze Plastikçiler Sanayi Sitesi’nde kurulu Chinatool Otomotiv (CT) fabrikasında son olarak iki işçi daha işten atıldı. İşten atma saldırısını hayata geçiren yönetim, fabrikanın içerisine polis çağırdı ve işçiler polis gözetiminde işten çıkarıldı.

Son dönemde art arda hayata geçirilen işten atmalara karşı işçiler 3 Nisan’da fabrika önünde eylem yaptı. Saat 16.30’da, atılan işçiler, sendika yöneticileri, çeşitli fabrikalardan sendika temsilcileri ve Flormar direnişçisi birçok işçi fabrikaya geldi. Petrol-İş Gebze Şubesi Başkanı Süleyman Akyüz’ün okuduğu açıklamada, sendikal mücadelenin kararlılıkla devam edeceği vurgulandı.

Birliğimizi ortaya koyalım!”

Öte yandan Petrokimya İşçileri Birliği, sürece dair yaptığı yazılı açıklamada, işkoluna ilişkin mahkeme sürecine değindi. Mahkemenin işkoluna dair ‘petrokimya’ kararı vermesi sonrası patronun yeni saldırıları hayata geçirdiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

Mahkeme süreci tamamlandıktan sonra patron baskılarını ve işçileri bölmeye dönük hamlelerini devreye soktu. Artık sözleşme görüşmelerinin yapılması hatta geride kaybedilmiş zaman göz önüne alınarak hızlıca tamamlanması gerekirken patron işi yokuşa sürüyor.

İşçileri sendikadan istifa için zorlamalar başladı. İki işçi arkadaşımız işten atıldı. Bazı işçi arkadaşlar, yönetim tarafından çağrılarak, kendilerine sendikanın aradan çıkartılması ve bireysel sözleşme yapılması için teklifler yapıldı.

CT işçisi arkadaşlar, tüm bunlara rağmen sendikalı olma hakkına sahip çıkmaya devam ediyor. Baskıya boyun eğmeyen, bireysel sözleşme tekliflerini kabul etmeyen CT işçileri, sendikayla birlikte hareket edeceklerini, asla istifa etmeyeceklerini, eğer bir sözleşme yapmak isteniyorsa bunun sendika ile yapılmasını söylediler.

Birliğimizi ortaya koyduğumuz zaman, eylemlerle sesimizi duyurduğumuz zaman rüzgarı kendimizden yana hep çevirdik. Şimdi de tam zamanı, rüzgarı kendimizden yana çevirelim ve rüzgar estirelim. CT Otomotiv’e sendika girmesi için birliğimizi ve gücümüzü ortaya koyalım!





CT’de sendika hakkına sahip çık!

 

Gebze’de kurulu Chinatool fabrikasında bir haftada 5 işçi işten atıldı. İki yılı aşkın süredir Petrol-İş sendikasına üye olan işçiler üzerinde iki aydır kirli oyunlar oynanıyordu. İşçilerin çoğunluğunun sendikaya üye olmasına rağmen iş kolu davası devam ettiği için toplu sözleşme masasına oturulamamıştı. Yine de işçilerin sendikalaşmasını sindiremeyen patron kartlarını bir bir sergilemeye başladı. Önce zam ve kırıntı denilebilecek şeylerle işçileri satın almaya çalıştı. Başarılı olamayınca baskıları arttırdı. Ardından önceki hafta üç, 2 Nisan’da da iki işçi işten atılarak korku salınmaya çalışıldı.

CT yönetimi işçileri işten atarken polisleri de fabrikaya çağırmıştır. Korkusu büyüktür. Polisler de patronla birlikte hareket etmiş, CT yönetiminin sendikasızlaştırma saldırısına ortak olmuştur. İşçileri sindirmek için, korkutmak için polisler çağrılmıştır.

İşten atmaların ardından fabrikada işçilerle toplantı yapan CT yönetimi zam, çocuk parası, ikramiye, yakacak parası, evlilikte ve doğumda küçük altın sözü vermiştir. Öne çıkan, hak arayan işçilerin atılacağı tehdidini savurmuştur.

Tüm bunların karşısında CT işçileri onurunu, sendikasını, arkadaşını korumak zorundadır. Kırıntılara kanmamalıdır. Bugün CT yönetiminin verdiği sözler kırıntıdır ve güvenilmemelidir. CT yönetimi bugün verdiğini yarın almaya çalışacaktır. Hızla harekete geçmemiz gerekiyor. Hiçbir şey için geç değil. Arkadaşımıza, sendika hakkımıza, onurumuza yapılan bu saldırıyı daha da geç olmadan yanıtsız bırakmamalıyız!

Sendikalar açık tutum almalı!

CT’den işçilerin polisle çıkartılması sendika hakkına yönelik, sendikaya yönelik bir operasyondur. Gerek Petrol-İş’in gerek diğer sendikaların yaşanan bu olaya sessiz kalmaması gerekir. Yaşanan olayın hedefi ne kadar işçileri korkutmak ve baskı kurmaksa en az o kadar da sendikal hakka dönük bir operasyondur. Patronun ve devletin ortak bir saldırısıdır.

Olayın bu yönü çok iyi görülmeli; sendikaların özelinde Petrol-İş’in yaşanan olay karşısında tutumunu ortaya koyması, daha güçlü ses çıkarması gerekmektedir.

Petrokimya İşçileri Birliği