İçindekiler:

1 Ağustos 2024
Sayı: KB 2024/12

Kim, neyin tasarrufunu yapacak
Sarayın vergi düzenlemesi hedefi
Saldırılar işçi sınıfının mücadelesi ile püskürtülebilir
Elektrik şirketlerine kâr, emekçiye ölüm
Suriye ile "normalleşme" mi
Rejimin dayattığı acı reçetelerin panzehri
Yerel yönetimlere saldırı hazırlığı ve gerçekler!
DİSK'ten sınıf mücadelesine dilek ve temennileri.
MİB'den "Vergi soygununa son" eylemleri
Her 100 işçiden 85'i sendikasız
İşçi-emekçiler dört bir yanda direnişte
"İkinci Keman"dan da öte!..
İsrail'in soykırım savaşı 10. ayında
NATO'nun Washington zirvesi ve savaş stratejileri
NATO yeni saldırılara hazırlanıyor
ABD'de "seçmeli aday" krizi!
Emperyalist savaş bulutları kümeleniyor
Fransa'nın seçimi: Sermayenin çözümsüz krizi!
Olimpiyat Oyunları'ndan yansıyanlar
Filistinli grupların Pekin zirvesi
"Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için buluşuyoruz"
Tehdit sopası ÖMK'ya karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Kamuda tasarruf tedbirleri” Meclis’te onaylandı...

Kim, neyin tasarrufunu yapacak?

 

Sarayın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 19 Temmuz’da şöyle bir açıklama yaptı:

“Moody’s kredi notumuzu ilk defa iki kademe artırdı! Uyguladığımız program sayesinde ülke kredi notumuzu 11 yıl sonra yükselten Moody’s görünümü pozitif olarak korudu.”

Yukarıdaki mesajı göğüslerini kabartarak sosyal medyada yazan Şimşek, AKP-MHP rejimi tarafından “ekonomiyi kurtarmak” adına işe alınmıştı. Şimşek’in övünmesi boşuna değil.

Zira Moody’s yüksek not vermişse hem “yerli” hem emperyalist mali tekellere iyi hizmet etmiş demektir. Çünkü Moody’s, emperyalist mali tekellere riske girmeden büyük vurgun yapabilecekleri ülkeleri saptar. Bu mesajı alınca para akıtmaya başlarlar.

Elbette katlayarak geri almak koşuluyla. Bu noktada iki temel soru gündeme geliyor: İlki, Moody’s neden bu kadar “bonkör” davrandı? İkincisi, sermayenin ve emperyalist mali tekellerin hizmetindeki AKP-MHP rejimi ile onun “kurtarıcısı” Mehmet Şimşek bu “başarıya” nasıl imza attılar?

Moody’s kararını açıklamadan bir gün önce, yani 18 Temmuz’da sarayın “Noterlik” işlerine bakan Mecliste bir yasa teklifi kabul edildi. İşte Moody’s tarafından sergilenen “bonkörlüğün” sırrı bu yasa teklifinde saklıdır.

Noter/Meclis teklifi perşembe günü kabul etti, cuma günü Moody’s Türkiye’nin kredi notunu “B3”ten “B1”e yükseltti. Şimşek anında sosyal medyada zuhur etti ve “zaferini” kutladı.

***

Açık bir denklem var; bir yasa teklifi emperyalist mali tekellerle sermaye sınıfı tarafından “başarı” diye kabul ediliyorsa, burada ödenmesi gereken büyük bir fatura var demektir.

Zira kapitalizmin en vahşi en yamyam kliklerini oluşturan mali tekeller vurgun yapamayacakları yere zırnık koklatmazlar.

Moody’s bunun için kurulmuştur zaten. Yapacakları vurgunun ise birileri tarafından karşılanması gerekiyor. Gökten para yağmadığına göre bunun toplumun şu veya bu sınıfından tahsil edilmesi gerekiyor.

Şimşek’in övünmeleri ya da AKP şefinin cuma günü namazdan sonra sahneye çıkıp emperyalist tekellerin kurumu Moody’s tarafından verilen “mutlu” habere dayanarak ekonomik alandaki gelişmelerle övünmesi, işin riyakarlık kısmını oluşturuyor.

Emekçilerin boğazını sıkmak için gündeme getirilen icraatlarla ilgili konuşup bunu “müjde” diye sunmak tiksinti verici bir riyakarlıktan başka bir anlam taşımıyor.

Çünkü mali tekellerle sermayeyi sevindiren bir haberin emekçiler için anlamı ancak felaket olabilir. Oysa Erdoğan-Şimşek ikilisi o kadar pişkin ki, yüzleri bile kızarmadan “müjde var” diye vaazlar verebiliyorlar.

***

Saray rejimi, kabul edilen kamuda tasarruf tedbirlerinin yer aldığı yasa teklifinin 1 Ocak 2025’te yürürlüğe konacağını ilan etti. Bu yasa teklifinde, saray rejiminin kurumlarının har vurup harman savurması konusunda bazı önlemler alınacağı öne sürülüyor. Makam araçlarında kısıtlama (kişinin üçten fazla makam aracı olmayacakmış) yapılacağı, çift maaşa sınırlama getirileceği, makam araçlarının yabancı marka olmayacağı ve buna benzer laflar ediliyor. Bu “tedbirler”, saray rejiminin yönetici tabakasının toplumun sırtından sızdırdığı para ile nasıl da lüks ve şataf içinde yaşadığının itirafıdır. Elbette bu türden “tasarruflara” bakarak Moody’s puan yükseltmez. Onlar, öncelikle saray rejiminin emekçilerin boğazını ne kadar sıkacağına bakıyorlar.

Tasarruf tedbirleri sağlıkta, eğitimde, sosyal harcamalarda büyük kısıtlamalar, memur alımının durdurulması, dolaylı vergilerin arttırılması gibi emekçilerin boğazını sıkan birçok uygulama içeriyor. Zaten koyu bir sefalete sürüklenen emekçiler, bu paketin uygulanmaya başlaması ile tam dibe itilecekler. Saray rejimi-Şimşek çetesinin emperyalist mali tekellere vaat ettiği şey de budur. Moody’s çetesi de bunun için notu yükseltti.

Tasarruftan söz edenlerin şimdiden bütçede büyük bir delik açmış olmaları, iddia ettikleri gibi kendi lükslerinden, şatafatlarından taviz vermeyeceklerinin somut göstergesidir. Sarayın binlerce asgari ücrete tekabül eden günlük harcamalarını “itibar” sayan bir zihniyetin lüks ve şatafattan vaz geçmesini beklemek abesle iştigal olacaktır. Geriye her zaman yaptıkları şey, yani işçilerin, emekçilerin sadece kemerini değil boğazını sıkmak kalıyor. Onlar da her açıdan buna hazırlanıyorlar. Emeklileri sefaletin dibine atacak, açlık sınırının altındaki asgari ücretin düşük olmadığını savunacak kadar pervasız olan Mehmet Şimşek ve hizmet ettiği saray rejimi, zehirli kılıçlarını emekçilere karşı bilmiş bulunuyorlar.

***

Tasarruf tedbirlerinin makyajı silinince çıplak bir gerçek ortaya çıkıyor, emperyalist mali tekellerin Türkiye’den yapacakları vurgun emekçilerden gasp edilecek para ile karşılanacaktır. Pek çok emekçinin bunu şimdiden sezdiğini var saymak mümkündür. Burada kritik nokta emekçilerin AKP-MHP rejimi tarafından dayatılan bu sefalet zincirlerini parçalamak için harekete geçip geçemeyecekleridir.

Vurgulamak gerekiyor ki, bu pervasız saldırganlığı örgütlü mücadeleyi yükseltmek dışında püskürtebilecek bir araç yoktur. Ya sineye çekilecek ve böylece onur kırıcı bir sefaletin içine düşülecek ya faturayı kapitalistlere ve saraylarda sefahat süren yozlaşmış siyasetçi kastına ödetmek için örgütlü meşru mücadele yükseltilecektir. Unutulmamalıdır ki, emekçileri sefaletten de yozlaşmadan da koruyan şey her zaman meşru mücadele olmuştur.