Ekim Gençliği'nden
ABD Afganistanda ölüm kusuyor. Kentler yakılıp yıkılıyor. İnsanlar kadın, çocuk demeden katlediliyor. Emperyalist savaş makinası insanlık için nasıl da bir yıkım olduğunu bu kez de Afganistan topraklarında kanıtlıyor.
Emperyalist-kapitalizm ezilen halklara ve devrimci akımlara savaş ilan etmiştir. Savaşın ölçeği bu nedenle Afganistanla sınırlı değil, her an yüzyüze kaldığımız, soğuk ve karanlık yüzüyle yanıbaşımızda bir gerçekliktir. İşte Armutlu katliamı, birçok insanı bu gerçeklikle tanıştırmış oldu. Devletin katliam timleri Afganistanı İstanbula taşıdılar. Afganistanı aratmayacak görüntüler yaşandı Armutluda. Evler yakılıp yıkıldı, insanlar kurşunlandı, bombalandı.
Armutlu katliamı raslantı değildir. Afganistan ile arasında kurulan paralellik de zorlama değildir. Afganistan, halklara karşı açılmış bir savaşın dış cephesi, Armutlu ise iç cephesidir.
İnsanlığa karşı bu kadar barbarca davrananlar elbette biliyorlar ki, ezilenlerin öfkesi her geçen gün büyüyor. Ki bu barbarlığın bu gözüdönmüşlüğün gerisinde de bu öfkeden duyulan korku var. Nasıl ki emperyalist efendi kendi evinde ve kalbinden vurulmuş olmanın verdiği öfke ve şaşkınlıkla dizginlerinden boşalıyorsa, uşakları da efendileri şahsında aynı korkuyu duyuyor. Bunun içindir ki bugün en küçük direniş mevzisinde kendi ölümünü görüyor, gördükçe zıvanadan çıkıyor.
Katliam, yıkım ve her türden barbarlık ezilenlerin sesini kısamıyor. Efendi ve uşak bu sesin uğultusunu her yeni gün biraz daha güçlü duyuyor. Yüzbinlerce insan alanlarda efendilerin ve uşakların olmadığı bir dünya özlemini haykırıyorlar.
Efendinin bu ülkedeki uşakları da bu sesle artık daha gür bir biçimde yeniden tanışıyor. Barbarlığın yıllardır dozunu yitirmediği bu ülkede devrimciler herşeye rağmen ayakta duruyor, boyun eğmiyorlar. Emekçiler ve gençlik alanlarda kavga şiarlarını haykırıyorlar. Binler, onbinler oluyor, öfke büyüyor ve elbet korku da.
6 Kasımda alanları dolduran gençlik bu düzene ve efendilerine yanıtını vermiştir. Binler, efendi ile uşağın kirli ve kanlı politikalarına karşı alanlarda yükseltmiştir sesini. Bu ses her türlü onursuzluğa ve katliamcılığa dur demektedir. Bu ses özgürlük ve eşitlik özlemine sahip çıktığını duyurmaktadır.
Bu ses ezilenlerin yüreğinden gelmekte, önü alınamaz bir yeraltı çağlayanı gibi patlayacağı anı kollamaktadır. Varsın efendiler ve uşakları bu çağlayanın derinden gelen gür sesinden korksunlar; köhnemiş düzenlerinin yıkılışının önünü alamayacaklardır.
|