Emperyalist savaş ve işgale karşı
Eyleme, boykota, direnişe!
ABD emperyalizmi, BAAS rejiminin devrilmesi ile elde ettiği kolay zaferin ardından Irak halkının önlenemeyen direnişi karşısında hızla yeni bir Vietnam sendromuna doğru yol alıyor. Irak halkının direnişi aynı zamanda, geriye çekilen emperyalist savaş ve işgal karşıtı muhalefeti yeniden ateşliyor, kendi safına çekiyor. Özellikle işgale ortak olan veya olmaya hazırlanan, bunun tartışıldığı ülkelerde Vietnamın, Filistinin, Irakın direniş ateşi daha da hızlı yükseliyor. Direnişçiler her gün işgal kuvvetlerine onlarca saldırı düzenlerken; Amerikada, Avrupada, Avustralyada onbinleri, yüzbinleri bulan protesto gösterileri düzenleniyor.
İşgal bölgesinin yanı başında bulunan ülkemizde ise işgal ortaklığına yönelik hazırlıkların hızlanması ile muhalefet de yeniden hareketlendi. Henüz 1 Martta ilk tezkereyi geri püskürten düzeye ulaşamamış olsa da düzenlenen eylemlerde kararlılık ve militanlık ön plandaydı. Özellikle tezkerenin meclisten geçtiği gün ve daha sonraki günlerde yapılan eylemlerde bu hava kendisini çok açık bir şekilde gösterdi. Bu eylemlerin bir çoğu devletin azgınca saldırısına maruz kalırken, saldırılar eylemleri püskürtmekten öte daha da ateşledi.
Sermaye devletinden yalan ve demagoji kampanyası
Eylemler her geçen gün yayılırken, sermaye devleti de işgal ortaklığını meşrulaştırmaya dayalı bir yalan ve demagoji kampanyası başlattı. ABD uşaklığının gereklerini yerine getirmek, Irak pastasından pay alabilmek ve kendi şovenist histerileri uğruna harekete geçerek, topluma bir kez daha Kürt düşmanlığını pompalamaya çabaladı. Bunu ulusal çıkarlar ve barış gücü masalları ile birleştirdi. Ulusal çıkarlar ve barış gücü masalları ile yeterli etkiyi yaratamasa da Kürt düşmanlığı üzerinden belli düzeyde etki yarattığı ortada. Bugün, Iraka asker gönderilmesini savunan kesimin öne sürdüğü tek gerekçe, Kürt düşmanlığı üzerinden şekilleniyor. Bu şovenist önyargı henüz toplum geneline yayılmamasına karşın, devletin elinde önemli bir silah olarak duruyor.
Emperyalist savaş karşıtı muhalefet içerisinde gençliğin rolü
En başından itibaren gençlik, emperyalist savaş karşıtı muhalefetin temel bileşenlerinden biri oldu. Özellikle öğrenci gençlik, düzenlenen eylemlere etkin ve kitlesel bir katılım sergilerken, süreç içerisindeki ani gelişmelere ilk tepkiyi veren kesim oldu. İlk bombanın atıldığı gün tüm okullarda geniş katılımlı boykotlar gerçekleşti. Aynı gün birçok ilde kendi düzenlediği eylemlerin yanı sıra düzenlenen diğer eylemlere de aktif katılım sağladı. Ayrıca ilk tezkereyi geri püskürten eylem olan merkezi 1 Mart Ankara eylemine birçok ilden ortak bir duruşla çıkarak, öğrenci gençlik hareketinin geleceği açısından da anlamlı mesajlar verdi. İkinci tezkerenin meclisten geçtiği gün ise düzenlenen eylemlerde kitleselliğin yanı sıra militanlık ön plandaydı. Birçok ilde eylemler yol kesme biçimine gelişirken egemenlere Irakta işgalci olmayacağız! mesajı güçlü bir şekilde iletilmiş oldu.
Düzenlenen eylemlerde sergilediği katılımın yanı sıra öğrenci gençlik, okullarda yürüttüğü sistemli faaliyet ile anti-emperyalist bilincin okullarda yeşermesinde önemli mesafeler katetti. Yürütülen faaliyet ile eylemlere katamadığı genel öğrenci kitlesi dahil tüm öğrencilerde savaşın emperyalist karakterine dair bilinç açıklığı sağlayarak Irak halkının haklı direnişi ile ilgili sempati uyandırdı. İlk bombanın atıldığı gün olan 21 Martta düzenlenen aktif ders boykotu ile birçok okulda sınıfların tamamına yakını boşaltıldı.
Bu dönem içerisinde kendi bulunduğu alanlarda emperyalist savaş karşıtı taban örgütleri oluşturmayı büyük oranda başaran gençlik hareketi, açığa çıkan bu dinamiği işçi sınıfı hareketi ile birleştirme açısından ise yetersiz kaldı. Düzenlenen eylemlere verilen desteğin ötesinde ciddi bir örgütsel birliktelik oluşturulamadı. Bunun en temel nedeni ise her iki kesimi birden kapsayan bir faaliyetin açığa çıkartılamamış olması idi. Faaliyet her iki kesim içerisinde de kendi özgünlükleri içerisinde yürütüldü.
Bu dönemde genç komünistler, başlattıkları kampanyayı bu soruna müdahale edebilecek tarzda örgütlediler ve çalışmalarına bu çerçevede devam ediyorlar. Kampanya çalışmamız, okul sınırlarının dışına taşarak fabrikalara, işçi-emekçi semtlerine yayılmış bir şekilde sürdürülüyor. Bu alanlarda alınan ve alınacak sözler, yapılan ve yapılacak etkinlikler işçi sınıfının ve öğrenci gençliğin birleşik mücadele hattını geliştirme yönünde önemli bir adımdır. Özellikle genç işçilerin kampanya çalışmalarına katılımı ile her iki kesimin de içerisinde kendisini ifade edebileceği ve ortak bir eksende mücadele edebileceği örgütlülükleri yaratmak hiç de zor olmayacaktır.
Tezkere askıda, direnişe devam!
7 Kasımda hükümet tarafından yapılan açıklamada Iraka asker gönderme kararının şimdilik askıya alındığı belirtildi. Irak halkını ilk günden itibaren Türk askerini direnişle karşılayacağına dair açıklamaları ve Kürt sorunu üzerinden açmaza düşen ABD, Türk askerinin bölgede daha fazla soruna yol açacağını hesap ederek 10 bin askerini bölgeye sevketme kararı aldı ve Türk askerine olan talebini geri çekti. Bu durumdan rahatsız olan Genelkurmay ve hükümet ise, umarız bir daha bize ihtiyaçları olmaz ve istemediğimiz durumlar ortaya çıkarsa her kim olursa olsun gireriz türünden sitem dolu ve tehditkar açıklamalarda bulundular.
Amerikan işbirlikçilerini bu denli rahatsız eden bu gelişmeler işgal karşıtı muhalefet açısından bir soluk alma ve güçlenme dönemidir. Tezkerenin yeniden gündeme gelmesini beklemeden işgal karşıtı çalışma tüm yoğunluğu ile devam etmek durumundadır. Zira tezkere sadece askıya alındı ve ABDnin talebi veya farklı gelişmeler doğrultusunda yeniden gündeme gelmesi her an muhtemeldir.
Tezkerenin bir kez daha gündeme geldiği ve asker sevkiyatının başladığı durumda, eylemlerin içeriğini ve karakterini buna uygun bir şekilde planlamamız gerekiyor. Irak halkına ve aynı zamanda bizlere karşı girişilecek bu boyutta bir saldırıyı ancak militan bir direniş çizgisi ile püskürtebiliriz. Eylemlerin militan hattı dışında düzenlenecek aktif boykotlar açığa çıkacak bu tabloyu kendi yönümüze çevirebileceğimiz temel silahımızdır.
Asker sevkiyatının bir daha gündeme gelmediği koşullarda da mücadele çizgisi geri düşmeden devam etmek durumundadır. Zira ABD emperyalizminin Irak halkına yönelik saldırıları aralıksız devam ediyor. Ve gençlik, safını direnişin yanında belirlemiştir. Direnen halkların kazanması ise kendi direnişinin yanı sıra arkasındaki desteğe de önemli ölçüde bağlıdır. Direnişe kurşun sıkmamanın ötesinde mücadele hattı, aktif şekilde direnişin tarafında olmaktır.
Unutulmamalıdır ki; direnişe ortak olmamak işgale ortak olmak anlamına gelecektir. Gençliğin yapması gereken Vietnamın, Filistinin, Irakın ruhuyla direnişe devam etmektir!
6 Kasım çalışmaları...
ÖGB ve sivil polislere boyun eğmedik!
6 Kasım üzerine okuldaki diğer yapılarla toplanarak hazırlık yaptık. 6 Kasıma çağrı niteliğinde ÇÜ öğrencileri imzası taşıyan karikatürlü afişlerimizi 3-4 gün boyunca yaygın bir şekilde yaptık. Ayrıca bizIrakta işgalci okulda müşteri olmayacağız!, Savaşa değil eğitime bütçe!, Sermaye defol üniversiteler bizimdir! Ekim Gençliği imzalı kuşlarımızı yaptık.
Afiş yaptığımız R Kantinine ÖGB ve sivil polisler kalabalık bir şekilde gelerek biz yokken afişlerimize saldırmışlar. Bu saldırılara karşı afişlerimizi tekrar yaptık. Ortak 6 Kasım afişlerini de yaygın bir şekilde yaptık. Yemekhane önüne geldiğimizde ÖGB afişlerimize müdahale etti ve itiş kakış yaşandı. Bu saldırılara karşı ÇÜ öğrencileri olarak Çarşamba günü toplu bir şekilde afiş yapıştırma eylemi yaptık. Yaklaşık 70 kişiyle yemekhane önüne kadar sloganlarla yürüdük. Burada, Baskılar bizi yıldıramaz!, Katil polis defol! Üniversiteler bizimdir! sloganları atarak afişlerimizi yaptık ve yemekhaneye girdik. Eylemimizi 6 Kasıma çağrı yaparak Eğitim Fakültesi önünde bitirdik.
Çukurova Üniversitesinde söz aldık!
Irak ta işgalci okulda müşteri olmayacağız kampanyamızı ÇÜye taşıdık. Üniversitede stand açarak, konuşma yaparak imza topladık ve Ekim Gençliği satışı yaptık. Satış yaparken ve imza toplarken Irak ta işgalci okulda müşteri olmayacağız!, YÖK yasası geçmeyecek!, Katil ABD Ortadoğu dan defol! sloganlarını haykırdık. Üniversitenin alternatif açılış şenliğinde Ekim Gençliği ve kitap satışı yaptık. Merkezi EG bildirilerini öğrencilerle birebir konuşarak yaygın bir şekilde dağıttık. Bildirilerimizi dağıtırken ÖGBler müdahale ettiler. Kararlı tutumumuz üzerine çevremizden uzaklaştılar. Kampanyamızla ilgili okulda fazla imza toplayamadık. ÇÜde anadilde eğitim kampanyasından kaynaklı birçok soruşturma açılıp ceza verilmesi sebebiyle öğrenciler imza atmaktan çekiniyorlar. Birçok öğrenci standımızdan Ekim Gençliği almasına rağmen imza atmak istemedi. Bu nedenle kampanyamızı çok yaygınlaştıramadık. Fakat afişlerimizi sürekli olarak okulumuza taşıdık.
|