TTB Merkez Konseyi:
Susmayacak, mücadelemizi sürdüreceğiz...
Amaç dışı faaliyetimiz 22 Aralık 2000 tarihli bir basın açıklamamızdır.
Bu açıklama, o dönemde yoğun tartışılan açlık grevi sürecini, tıbbi yönünü,
müdahaleyi ve bu konudaki hekimlik tutumunu kamuoyu ile paylaşmak
üzere yapılmıştır ve metin ektedir. Bir hekim örgütünün; temel görevleri arasında olduğu ulusal ve uluslararası
kabullenilmiş olan bir konuda yaptığımız basın açıklaması neden gösterilerek,
hakkımızda görevden alınma istemiyle dava açılmasını olağanüstü talihsiz
bir durum olarak görüyor ve kabul edemiyoruz. Hekimler ve onlar tarafından seçilerek görev alan bizler etik değerleri
biliyor, önemsiyor, mesleki değerlerimiz, uygulamalarımız ve hukukla çelişmeyen
tutumumuzun doğruluğuna içten inanıyoruz. Bizler de yönetici, hekim ve insan sorumluluğumuzla; topluma olan ödevimizi
yerine getirdik, getirmeye de devam edeceğiz; Susmamanın bu
toplumda ağır bir bedeli olduğunu biliyoruz ama yalnızca bu açıklamamızdaki
konuda değil, bir bütün olan özlük haklarımız, herkese nitelikli
sağlık hizmeti, herkese insani bir yaşam konularında da susmayacak, mücadelemizi
sürdüreceğiz. 28 Mayıs 2001 Pazartesi, saat 10:00da Ankara 15. Asliye Hukuk
Mahkemesinde yapılacak duruşma hekimlik uygulamaları,
bu nedenle halk sağlığı, hepimizin ifade özgürlüğü ve demokratik bir Türkiye
idealimiz için önem taşımaktadır. TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ
Öğretim Görevlilerinden Duyarlılık Çağrısı İlanı: İnsan Hücreye Sığmaz!..
Bu bağlamda Ankara, İstanbul ve İzmir Baro Başkanlarının Açık Mektup
larında ifade ettikleri aşağıdaki düşünceleri ileri bir adım olarak yerinde
buluyoruz. Tutuklu ve hükümlülerin gün boyunca, Tecrite yol açmayacak biçimde, makul
sayıda bir arada yaşamalarını, Ortak mekanlardan yararlanmalarını sağlayarak;
hiçbir ön koşula, tredmana, uyuma, eğitime,
v.b bağlanmaksızın, birlikte spor, kültür, rekreasyon faaliyetlerinde
bulunabilmeyi hak kabul ederek; yani, tutuklu ve hükümlülerin
maddi-manevi varlıklarını geliştirebilmelerine yönelik, insancıl ve demokratik
infaz anlayışını benimseyerek; yani, Terörle Mücadele Yasasının 16. maddesini
kaldırmayı, Gerekli mekansal değişiklikleri yapmayı, Toplumun demokratik
örgütlenmesine ağır darbe vuran 3lü Protokolü yürürlükten
kaldırmayı vaat ederek, Ve vaatleri gerçekleştirme güvencesini vererek
ölümün önüne geçilebilir; Kutsal Olan Devlet Değil, Yaşamın Ta Kendisidir... ( İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesinin 28 Mayıs 01
tarihli Acil Durum Çağrısı/16 başlıklı metninden alınmıştır...)
Borç öldürüyor, tüm borçlar iptal edilsin!
ülkelerin borç ödemeleri var. Gezegenimiz satılık değil diyenler Cenova'daki zirveyi protesto
etmek için seferber olmaya başladı bile. İMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nün yoksulluğu derinleştiren
politikalarına karşı Aralık 1999'da Seattleda başlayan ve dünyanın
her tarafına yayılan protestolar öylesine güçlü bir kamuoyu yarattı ki
Pavarotti'den Spice Girls'e, Michael Jackson'dan David Bowie'e bir çok
ünlü kampanyaya destek veriyor.. Borç yükü Türkiye'de de can alıcı bir sorun. Her çocuk, yaklaşık 2500
dolar borçla doğuyor. 2000 yılında kişi başına 323 milyon lira borç ödedik.
Aynı yıl dış ve iç borç tutarı GSMH'nın yüzde 78.3'üne eşit hale geldi.
Kaynaklar borç ve faize giderken hızla yoksullaşıyoruz. G-8 zirvesini protesto kampanyasını başlatmak, sendikacılardan, yazarlara,
gazetecilerden, sanatçılara ve sporculara dek geniş bir kesimin kamuoyu
oluşturmasını sağlamak, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, çevre
örgütleri, insan hakları aktivistleri, siyasi partiler ve birçok çevre
ve bireyi bir araya getiren bir kampanya inşa etmek için cebimizdeki paranın
her gün azaldığını hatırlamak yeter. 21 Temmuz'a hazırlanalım. Okullarımızda, iş yerlerimizde, sendika şubelerimizde,
ulaşabildiğimiz her alanda G-8 insiyatifleri kuralım ve 21 Temmuz'da küresel
direnişin parçası olarak biz de haykıralım: Dünyamız satılık değil!, Borçlar İptal Edilsin!, Borç öldürüyor: * Türkiye son 20 yılda 426.7 milyar dolar borç anapara ve faizi ödedi.
Yirmi yıl önce 10 milyar dolar olan dış borçlar bugün 114 milyar doları,
iç borçlar ise 50 milyar doları aşmış durumda. |
|||||