Kızıl Bayrak'tan Sevgili
yoldaşlar, okurlar Bu yılın son sayısıyla karşınızdayız. Yayınımıza 1 hafta ara verdikten sonra, yıl değerlendirmelerimizi de içeren ilk sayımızla 5 Ocak 2002de yeniden birlikte olacağız. Şimdiden tüm okurlarımıza, işçi sınıfı ve emekçilere mücadele ve kazanımlarla dolu bir yıl dileriz. Sonuna yaklaştığımız 2001, ne yazık ki, bu açıdan pek de yüz ağartıcı gelişmelere sahne olamadı. Yılın başında patlayan krizin de yüklenmesiyle, işçi sınıfı ve emekçilerin yıkımı korkunç boyutlara ulaşmasına rağmen, sınıf ve kitle mücadelesinde saldırıları en azından dizginlemeye yetecek bir gelişme düzeyi yakalanamadı. Sınıf cephesinden yanıt geciktikçe de sermaye sınıfı ve devletinin saldırıları gemi azıya aldı. Yeni yılda daha da artırarak sürdürme niyet ve kararlılığının bir ifadesi olarak da yeni stand-by anlaşması hazır durumda. Kapitalizmin global yoksullaştırma saldırılarının tek muhatabı kuşkusuz Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri değil. Saldırılar, emperyalist merkezleri de kapsayacak bir yaygınlığa sahip. Ama yine de faturanın büyük kısmı İMF programları aracılığıyla Türkiye ve Arjantin gibi bağımlı ekonomilere yüklenmekte. Arjantin bu yolun sonuna gelmiş bulunuyor. Türkiyedeki egemenlerin Arjantine bakıp biz gene iyiyiz demelerine aldanmamak gerekiyor. Aslında bununla büyük korkularını gizlemeye çalışıyorlar. Arjantin manzaraları Türkiyeli kapitalistlerin sosyal patlama korkularını depreştiriyor. Uluslararası sermayenin işçi sınıfı ve emekçilere yönelik yoksullaştırma saldırıları, hak gaspları vb. 2001in yaygın uygulaması olmakla birlikte, yılın sonuna yaklaşıldığında Amerikaya yönelik saldırı dünya gündemini esastan değiştirmiş oldu. Değişen gündemin işçi sınıfı ve emekçilere yönelik yüzü ise, iktisadi-siyasi saldırılara polisiye-askeri saldırıların eklenmesidir. Kapitalizmin simgesi durumundaki DTÖnün ikiz kulelerini ve emperyalist jandarmanın karargahı Pentagonu hedef alan 11 Eylül saldırıları, ABDnin ve emperyalist dünyanın yeni bir karşı-devrim harekatına vesile edildi. Teröre karşı mücadele adı altında tüm devrimci değerlere savaş açıldı. Emperyalist saldırganlık ve savaş körüklenerek dünyanın yeniden paylaşımına girişildi. Asya üzerindeki egemenlik dalaşının ilk kurbanı Afgan halkı oldu. Ancak emperyalist haydutların da açıkça telaffuz ettiği gibi Afganistan sadece bir başlangıç. Emperyalist kudurganlık yeni yılda yeni hedefleri vurmaya hazırlanıyor. Savaşın yayılması ise, her zaman olduğu gibi, saldırıya uğrayan halklarla birlikte tüm dünyada işçi sınıfı ve emekçilerin kırımı anlamına geliyor. Hem savaşlarda öncelikle işçi-emekçi gençlerin cepheye sürülmesi nedeniyle, hem de faturanın bu sınıfa yüklenmesi yüzünden. Kuşkusuz bu saldırılara ve bazı olumsuzluklara rağmen önümüzdeki yeni yıl için hiç de karamsar olmak gerekmiyor. Tersine, anti-emperyalist mücadelede yeni bir düzey yakalanmış bulunuluyor. Terörle mücadele başlığı altında yürütülen karalama kampanyaları, tehdit ve baskılar küreselleşme karşıtı hareketin gelişmesini ve yaygınlaşmasını engelleyemiyor. Emperyalizmin yıkıma uğrattığı ülke emekçileri, Arjantinde olduğu gibi, yeniden mücadele sahnesine çıkıp yanıtı sokaklarda veriyor. Yeni yıl bu anlamda dünya ölçüsünde saldırılara karşı sınıf ve kitle hareketi için de yeni ve taze bir başlangıç olacaktır. Yeni yılı bekleyen tüm sorunlar, işçi sınıfı ve emekçilerin, demek ki devrimcilerin artan sorumluluklarına da işaret ediyor. Dünya proletaryasını, bir kez daha, emperyalist savaşa karşı sınıf savaşını yükseltme görevi bekliyor. |
|||||