Boğucu borç kıskacı...
Borç krizinin çanları çalıyor Seçim, yeni oluşum derken, Türkiye ekonomisinin büyük bir borç krizine doğru ilerlediği gözlerden kaçırılıyor. Türkiyenin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Dervişten, ABDnin Iraka saldırısına destek vermekten vazgeçmesinin önündeki en büyük engellerden birisini bu borçlar oluşturuyor. Çünkü Türkiye 3 yılda 63 milyar borç ödemek zorunda. Bu da önümüzdeki üç yılın, bu kriz döneminden bile kötü olacağını gösteriyor. 2002 ortasında 204 milyar doları bulan iç ve dış borç stokunun nasıl döndürüleceği sorusu seçime katılacak partilere sorulacak ana soru olacak. 2003-2006 arasında kamunun ve Merkez Bankasının 48 milyar dolarlık, özel sektörün 15 milyar dolarlık dış borç ödemesi gerekiyor. Çarpıcı tablo Borçlar ile ilgili görünüm şöyle: 2002 ortasında iç ve dış borç stoku 204 milyar doları bulmuş durumda. Borç stokunun yüzde 78i kamunun. Bu 160 milyar dolarlık borç stokunun da yüzde 54ünü iç borçlar oluşturuyor. Mayıs sonu itibariyle iç borç stoku Hazine tarafından 87 milyar dolar olarak açıklanırken 117,5 milyar dolarlık dış borç stokunun da 73 milyar dolarının kamuya ait olduğu belirlendi. Seçim sonrası iktidara gelecek hükümeti en çok borçların döndürülmesi sorunu meşgul edecek. Çünkü 2003-2005 arasında Türkiyenin 63 milyar dolarlık dış borç ödeme yükümlülüğü var. Hazinenin haziran ayında yaptığı borç projeksiyonuna göre, kamu kesimi 2003te 12 milyar dolar, 2004te 14 milyar dolar, 2005te de 14 milyar dolar dolayında olmak üzere 40 milyar dolar dış borç anapara ve faiz ödemesi yapacak. Aynı dönemde Merkez Bankasının borçları 8 milyar dolar, özel sektörün de 15 milyar dolar. Böylece toplam 3 yıllık borç yükü 63 milyar doları buluyor. 2002-2007 döneminin toplam borç yükü olan 102 milyar doların yüzde 61i gelecek 3 yıla yığılmış durumda. Hazinenin tahvil ihracı yoluyla yaptığı borçlanma için gerçkleştireceği dış borçlanma 35 milyar dolara yaklaşıyor ve bu ödemenin yüzde 40ı faizler için yapılacak. 44 milyar dolar arttı Kamunun 2000 sonunda 62 milyar doları dış ve 54 milyar doları iç olmak üzere 116 milyar dolarlık borç yükü bulunurken, 2002 ortasında bu rakamın 160 milyar dolara çıkması, krizle birlikte kamu borçlanmasının yüzde 38 arttığını ortaya koyuyor. Aynı dönemde ekonominin 2001de yüzde 9.7 oranında küçülmesi ve 2002nin ilk çeyreğinde ise yüzde 0.7 büyümesi, iç ve dış borçlanmanın büyümeye değil, enkaz kaldırmaya harcandığını ortaya koyuyor. İç ve dış borçların özellikle içi boşaltılan kamu bankaları ve kurtarılan fon bankalarının enkazının kaldırılması için kullanıldığı görülüyor. Devlet piyasaya borçlu Kamunun 160 milyar dolarlık borç yükünün alacaklılara dağılımına bakıldığında ise 87 milyar dolarlık iç borcun 37 milyar dolarının piyasa borcu olduğu, kamunun 73 milyar dolarlık dış borcunun da 40.5 milyar dolarının özel bankalara ve piyasaya borç olduğu görülüyor. Başka bir ifadeyle kamunun 160 milyar dolarlık borcunun yüzde 48i özel bankalara ve kişilere. Başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere resmi kuruluşlara olan dış borçlar ise, 32,5 milyar dolar ile toplam borç stokunun yüzde 20sini oluşturuyor. Türkiye son yıllarda dışarıdan sadece IMF-DB gibi kuruluşlardan borçlanabiliyor. Özel bankalar ve piyasalardan ise yeni kaynak girişi pek yaşanmıyor. Devletin resmi kurumlara borcu 1999 yılında 17 milyar dolar iken, IMF ile istikrar programına başlanan 2000de 20 milyar dolara çıktı ve 2001de 29 milyar doları, 2002de de 32,5 milyar doları buldu. Özel bankalardan ve piyasalardan yapılan borçlanma ise 2000de 71.2 milyar dolar iken 2001de 68.8 milyar dolara indi ve 2002 Mayısında 70.5 milyar dolarda kaldı. Kamunun 160 milyar doları bulan borç yükünü çevirmede önemli sorunlar bulunuyor. İç borç stokunun yüzde 40a yakını dövize endeksli hale getirildiği için dolardaki yükseliş Hazineye ek maliyetler getiriyor. Yeni iç borçlanmalar yüzde 30lara varan reel faizlerle ancak yapılabiliyor. Borcu çevirmede IMFden sağlanan kaynakların da sonuna gelinmesi, dışarıdan yeni borçlanmaları zorunlu hale getiriyor. Ancak, dış piyasalar için Türkiye henüz borç verilir bir ülke görünümü vermiyor, notu düşürülüyor ya da durağana çevriliyor. (21 Temmuz 2002/Evrensel)
İç borç faiz ödemesi olarak aktarılan rant 101.4 milyar dolar Son hükümetin cumhuriyet tarihinin en başarısız ekonomik performansına sahip hükümeti olduğu belirlendi.www.ekohaber.net'in araştırmasına göre, koalisyon hükümeti döneminde Türkiye yıllarca ağırlığını hissedeceği bir borç stokunu miras alıyor. Mayıs 1999'dan 2002 Haziran sonuna kadar Türkiye'nin iç borçları yaklaşık 40 milyar dolardan 81 milyar dolara çıkarken iç borç stoku yüzde 100 artışla 41 milyar dolar arttı. Aynı dönemde Hükümetin iç borç faiz ödemesi olarak aktardığı rant ise 101.4 milyar dolar olarak hesaplandı. Ekohaber.net'in belirlemelerine göre, hükümet iktidarının ilk 6 ayında 14.5 milyar dolar iç borç faizi öderken 2000'de 32.8 milyar dolar, 2001'de 33.5 milyar dolar iç borç faizi aktardı. 2002'nin ilk 6 ayında ise aktarılan iç borç faizi 20.6 milyar dolar oldu. böylece hükümet her yıl ortalama 34 milyar dolar iç borç faizi ödedi. Dış borç stokunu ise 102 milyar dolar alarak 117 milyar dolara çıkaran hükümet, iktidarı döneminde 20 milyar dolar dış borç faizi ödedi. Böylece 3 yıllık iktidarı boyunca Türkiye'nin borç yükünü 204 milyar dolara çıkaran hükümet borç stokunu yüzde 43 artırmış durumda. İktidarının ilk yılında 17 Ağustos depremini yaşayan hükümet o yılı yüzde 6.1 küçülme ile tamamlarken, 2000'de yüzde 6.3'lük büyümeden sonra 2001'i yüzde 9.4 küçülme ile tamamladı. 2002'nin ilk yarı büyüme oranının ise yüzde 1 dolayında olması bekleniyor. İktidarındaki 3 yıl büyüme ortalaması -3 olan hükümetin bu performansıyla, yıllık büyüme oranı yüzde 1.2 olan, 1938-1950 İnönü dönemini bile geride bıraktığı belirlendi. Tarihte İnönü dönemini izleyen en kötü ekonomik performans Çiller'in 1991-1994 dönemine ait. Çiller döneminde yüzde 19 olan iç borç/GSMH oranı bu hükümet döneminde yüzde 68'e çıkmış durumda. Yine Çiller döneminde dış borç/GSMH oranı yüzde 38 iken bu hükümet döneminde yüzde 78'e çıktı. (Ekohaber.net sitesinden alınmıştır...) |
|||||