15 Kasım'03
Sayı: 2003 (08)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD'yi hizmete hazır halde bekliyorlar!
  Görevimiz direnişi büyütmek!
  Amerikan ordusu siyonistlerle aynı yöntemleri kullanmaya başladı
  Dünyanın dört bir yanında tecrit duvarına karşı eylemler
  Saldırıları püskürtecek bir genel grevi tabandan örgütleyelim!
  ESK dağıtılsın!
  AB Türkiye'den yolsuzluklarla mücadele etmesini istiyor!..
  TEKEL özelleştirmesinde düşük fiyat operasyonu
  Buca Cezaevi'nde çocuklara işkence!..
  Sermaye iktidarı için Kıbrıs'ta yolun sonu görünüyor!
  Birleşik Metal-İş İstanbul 2 No'lu Şube Genel Kurulu gerçekleştirildi...
  Birleşik Metal Kurulu'nda işçilerle konuştuk...
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/5
  Tasfiyecilikten teslimiyete, teslimiyetten ihanet batağına doğru!
  Tasfiyeciliğin dibe vuruşu!
  Kapitalizm Sav-AŞ demektir!
  İnsanca yaşamaya yetecek, vergiden muaf asgari ücret!
  DİE anketini nasıl yorumlamalı!
  Ekim Gençliği'nden...
  Anlamsızlığın pazarlanması
  Birlik iddiası da, önderlik iddiası da ancak samimi bir çabayla gerçekleşebilir!
  Direniş henüz ilk aşamasında
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
TEKEL özelleştirmesinde
düşük fiyat operasyonu

TEKEL’de özelleştirme süreci yeni bir aşamaya girdi. Bilindiği gibi Özelleştirme İdaresi TEKEL’e bağlı işletmelerin satışı için 7 Haziran’da ihale açmış ve teklifler için 24 Ekim’e kadar süre tanımıştı. Bu süre nihayet tamamlandı ve gelen teklifler geçtiğimiz hafta açıklandı. Japon sigara tekeli JTI, hükümetin 3-4 milyar gelir beklediği Yaprak Tütün ve Sigara İşletmeleri için 1 milyar 150 milyon dolarlık teklif sundu. Alkollü içkiler işletmesi için ise 292 milyon dolarlık en büyük teklifi Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab’tan oluşan ortak girişim grubunun verdiği görüldü.

Gelen tekliflerin düşüklüğü, TEKEL’i satmak için çabalayan hükümet ve devlet yetkililerini bile kızdırdı. Hatta İMF yetkilileri dahi TEKEL’in bu fiyatlarla “haraç-mezat” satılmasının doğru olmadığını beyan ettiler. Bunun sonucunda Maliye Bakanlığı, Yaprak Tütün ve Sigara İşletmesi için açılan ihalenin iptal edildiğini açıkladı. Alkollü İçkiler Müessesesi’nin ise en yüksek teklifi veren Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab’tan oluşan ortak girişim grubununa satılmasına onay verildi.

Gelişmeler uluslararası sigara ve tütün tekellerinin TEKEL’e ilişkin özel bir politikalarının olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’deki tütün ve sigara pazarına göz diken tekeller, TEKEL’i ya çok düşük fiyata satın alma ya da pazar payını giderek daraltarak piyasadan silme politikalarıyla hareket etmektedir. İhalede TEKEL’e değerinin çok altında bir fiyat teklif edilmesi de bunun göstergesidir. Yoksa aynı sigara ve tütün tekelleri, bundan önce başka ülkelerde gerçekleştirilen özelleştirmelerde, TEKEL’den çok daha düşük kapasiteli işletmelere büyük paralar ödeyerek sahip olmuşlardır. Örneğin BAT tekeli, TEKEL’in yarı kapasitesine sahip İtalyan sigara şirketini 2.5 milyar dolara satın almıştır.

Uluslararası sigara ve tütün tekellerinin düşük fiyat operasyonunun hükümetin TEKEL’e dair özelleştirme planlarını bir yanıyla zora soktuğu bir doğrudur. TEKEL’i blok olarak özelleştirmek isteyen hükümetin bu planının gerçekleşmeyeceğinin belli olduğu söylenebilir. Zira hükümet hem buradan beklediği gelir üzerinden bir takım hesaplar yaptığı için, hem de bu kadar düşük bir fiyata satış yapmanın yaratacağı tepkileri göğüslemekte zorlanacağı için blok satış fikrinden vazgeçmek durumunda kalacaktır. Bunun yerine TEKEL’in elindeki sigara markalarını ya da fabrikaları tek tek satışa çıkartma yoluna gitmesi beklenmektedir. Ki hem TEKEL’in değişik fabrika ve işletmelerindeki özelleştirme karşıtı mücadeleyi bölüp etkisizleştirmenin, hem de aşağı yukarı beklediği satış rakalarını tutturmasının başka bir yolu görünmemektedir. Yaprak tütün ve sigara işletmeleri ihalesini iptal ederken alkollü içkiler işletmesinin satışına onay vermesi de hükümetin, tekellerin düşük fiyat operasyonundan faydalanma çabasına girdiğini göstermektedir.

TEKEL işçisi mücadele birliğini
korumanın araçlarını yaratmak zorundadır!

Bundan önce TEKEL’in blok satışı söz konusuydu. Bu, ülkenin pek çok yerine dağılmış TEKEL işletmelerindeki işçilerin ortak bir kadere mahkum edilmesi anlamına geliyordu. Fakat diğer yandan bu durum, ülke genelinde TEKEL işçilerinin özelleştirmeye karşı ortak hareket etmesini sağlayan bir zemin işlevi de görüyordu. Bu sayede 30 binden fazla TEKEL işçisi hep birlikte davranmanın güçlü olanaklarına sahiptiler.

Uluslararası tekellerin düşük fiyat yoluyla TEKEL’e el koyma-tasfiye etme operasyonu ve hükümetin buna uygun davranarak parçalı özelleştirme yoluna gitmesi, TEKEL bünyesindeki işçilerin bu doğal birlik zeminini önemli ölçüde ortadan kaldıracaktır. Dün SEKA ve Sümerbank işçisinin yaşadıklarını önümüzdeki dönemde TEKEL işçisi yaşayacaktır. TEKEL işçilerinin birleşik mücadelesinin önünü kestiği takdirde, işletmeleri tek tek satmak sermaye için çok da zor olmayacaktır.

Son gelişmelerin TEKEL özelleştirmesini bir parça daha geciktireceği doğrudur. Fakat TEKEL işçileri, ihalenin iptali üzerinden özelleştirmenin artık gündemden çıktığını düşünerek rehavete kapılmak yerine, yeni duruma uygun mücadele yol ve yöntemleri yaratmak için çaba sarf etmelidir. Tek bir işletmeye dönük saldırının bütün TEKEL işçilerine yapılmış sayılması, buna göre davranılması gerekmektedir.

Bunun için TEKEL işçileri bir taraftan sendikalarını özelleştirme karşıtı mücadelede etkin bir rol almaya zorlamalı, diğer taraftan ise işletmeler arasında sendikayı da aşan ortak örgütlenmeler yaratmayı gündemine almalıdır. Hiç şüphe yok ki bu türden örgütlenmeler, TEKEL işletmeleri yanında özelleştirme saldırısının hedefindeki diğer fabrikalardan (örneğin TÜPRAŞ ya da PETKİM) işçileri de kapsamaya çalışmalıdır.

İşçi sınıfının diğer saldırıları ve özelleştirme uygulamalarını püskürtmesinin tek yolu birleşik-militan bir mücadelenin örgütlenmesinden geçmektedir. Yapılması gereken, anlık gelişmelere takılmadan, mücadelenin asıl görevlerini yerine getirmek, her alanda birleşik-militan mücadelenin imkanlarını yaratmaya yoğunlaşmaktır.



Tam Plastik’te işçinin öfkesi patladı!

Gürpınar’da kurulu bulunan Tam Plastik Fabrikası işçileri geçen hafta içerisinde iş bırakma eylemi yaptılar. Plastik elbise askısı üreten fabrikada yaklaşık 600 işçi çalışıyor. Çalışma koşulları oldukça ağır. Günde 12 saat çift vardiya çalışılıyor. Çay paydosu yok, yemek paydosu ise yarım saat. Yemekler oldukça kötü. Çoğu zaman cumartesi, pazar günleri de mesai yapılıyor. Buna rağmen işçilerin maaşı asgari ücret düzeyinde.

Tüm bu olumsuz şartlar işçilerin yoğun tepkisine neden oluyordu. İşverenin bu ay vermesi gereken kömür parasını da vermemesi üzerine işçiler müdürlerle tartışmaya başladılar. Müdürler, kömür parasının bir hak olmadığını, işverenin isterse vereceğini istemezse vermeyeceğini söylüyorlar, “işine gelen çalışır, işine gelmeyen çalışmaz” diyorlardı.

Bunun üzerine gece vardiyasında çalışanlar “kart basmama eylemi” yaptılar. Bu eylemden bir gün sonra işbaşı yapmak üzere fabrikaya geldiklerinde ise bir işçinin atıldığını öğrendiler. İşbaşı yapmayarak yemekhaneye indiler. Burada diğer vardiyada çalışan işçilerle birleşildi.

Müdürlerden birinin yemekhaneye gelerek “çalışanlar bu tarafa geçsin, çalışmayanlar dışarı çıksın” demesi üzerine, bütün işçiler fabrikanın dışına çıkıp alkış ve ıslıklarla durumu protesto etmeye başladılar. Bu arada gündüz vardiyasını götürmek için gelen servisler boş olarak geri gönderildi. İşçilerin öfkesinden korkan işveren ve müdürler içeri kaçıp kapıları kilitlediler ve jandarmaya haber verdiler. Dışarıda yağmur altında beklemeye başlayan işçiler işverenin “üçer beşer gelin görüşelim” önerisini de reddettiler ve toplu bir şekilde görüşmek istediklerini söylediler.

İşveren işçilerin yanına ancak jandarma geldikten sonra yanaşabildi. Yapılan toplantıda işveren atılanların geri alınacağını, ancak şirketin ekonomik durumu çok kötü olduğu için kömür parasını veremeyeceğini söyledi. İşçiler bu tür bir durumda nasıl davranacaklarını kestiremedikleri için patronu dinlemekle yetindiler ve haklarını istemek konusunda ısrarcı olamadılar. Toplantıdan sonra servisler çağrılarak bütün işçiler evlerine gönderildi. O gece fabrikada üretim yapılmadı.

Tam Plastik işçisi bu eylemden herhangi bir maddi kazanımla çıkmadı. Fakat birlikte hareket ettiklerinde ne kadar güçlü olduklarını gördüler. Kendi güçlerine güven duymayı öğrendiler. İşçiler şimdi kendilerine duydukları bu güvenden dolayı geleceğe daha bir umutla bakıyorlar ve bunu açıkça ifade ediyorlar.

Kızıl Bayrak/Esenyurt