01 EKİM 2005 Sayı: 2005/39 (39)

  Kızıl Bayrak'tan
  Kapitalizm kendi sonunu hazırlıyor
  3 Ekim'de AB müzakereleri başlıyor... Aldatıcı manevralar ve gerçekler
  İşçi ve emekçilerin payına mücadeleyi yükseltmek düşüyor
  Tekrar tekrar kanıtlanan gerçek; Özelleştirme yağma demektir!
  TEKEL'de özelleştirme süreci yeniden hızlanıyor
Ermeni konferansı ve devletin korkuları
Manisa'da 70 bin köylü hükümeti protesto etti
  İstanbul'da Ulucanlar anmaları
  12 Eylül'den Ulucanlar'a:İşçi sınıfına kesintisiz sald./ Y. Akkaya
  İzmir'de ON'ları Habip Gül'ün mezarı başında andık
  Ulucanlar anma ve etkinlikleri
  Ulucanlar İsviçre ve Almanya'da da anıldı
  Sendikal örgütlenmenin önündeki en temel engel sendika bürokratlarıdır
  Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu/2 (Orta sayfa)
  İsrail ordusu Gazze'yi bombalamaya devam ediyor
  Savaş karşıtları 24 Eylül'de sokaklardaydı

  Bush'un yeni danışmanı Ankara'da; İşbirlikçilere yeni roller dayatılıyor

  "Barış için koşu"nun parkuru devrim ve sosyalizm mücadelesidir
  Yoldaşların kaleminden Habip ve Ümit
  Mamak İKE Kadın Komisyonu; İşyerinde, evde, sokakta kölelik zincirlerini parçalayalım!
  Sendikasızlaştırma saldırısı MİTAŞ işçisinin direnişine çarptı
  Kürdistan sorunu, çözüm dinamikleri ve handikaplar /M. Can Yüce
  Ümraniyeli devrimcilerden ortak açıklama; 1 Mayıs Mah. Kuruluş Festivali ve netleşen saflar
  Sınıf çalışmasına gençlik güçlerinin katılımı sorunu
  Bültenlerden/Genç İşçi
  Bültenlerden/Esenyurt-Kıraç İşçi Bülteni
  Basından/Türkiye Suriye'yi satacak mı?
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Bush'un yeni danışmanının ilk durağı Ankara...

Bush yönetimi işbirlikçilerine yeni roller dayatıyor

Washington-Ankara hattındaki trafik yoğunluğu devam ediyor. Kervana son katılan, ABD Başkanı Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanlığı'na atanan Stephen J. Hadley oldu. Bu ziyaretler zinciri çerçevesinde, silah kontrolünden sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert Joseph de bir takım görüşmelerde bulunmak üzere Ankara'ya gelmeye hazırlanıyor.

Amerikan rejiminin üç numaralı ismi ünvanına kavuşan Hadley'in ilk işi Ankara'yı ziyaret etmek oldu. Ankara'dan sonra Afganistan, Pakistan ziyaretleriyle turuna devam eden Bush'un danışmanının işbirlikçilerle yaptığı üst düzey görüşmelerde, “terörle savaş konusunda çizilecek çerçeve” konusuna ağırlık verdiği bildiriliyor. Hadley'in, “Türkiye'yi ilk uğrama noktası yapmamın nedeni ABD ile Türkiye arasındaki stratejik ilişkilere verdiğimiz önemi göstermektir” şeklindeki sözleri de, kamuoyuna açıklanmayan görüşmelerin içeriğine dair fikir veriyor.

“Önemli toplantı” sonrası gerçekleşen ziyaret

Savaş kundakçılarının “Ulusal Güvenlik Danışmanı” Hadley, Ankara'ya gelmeden hemen önce, emperyalist saldırganlık politikasının kurmaylarıyla Pentagon'da önemli bir toplantıya katılmıştı. Toplantıya Bush-Hadley ikilisi dışında Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, yeni kurulan Ulusal İstihbarat Yönetimi Başkanı John Negroponte, CİA Başkanı Porter Gross, Irak'taki işgal hareketini yürüten CENTOM komutanı Orgeneral John Abizaid, ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers katılmıştı.

Toplantının amacı “Terörizme karşı savaş, Irak ve Afganistan” olarak açıklanmış, ancak toplantıya dair başka bir açıklama yapılmamıştı. Afganistan, Irak işgalleriyle somutluk kazanan “terörizme karşı savaş” politikası her iki ülkede derin açmazlara girince beklenen sonucu vermedi. Savaş kurmayı ekibinin bu gündemlerle toplanması, yeni taktiklere ihtiyaç duyulduğunun göstergesidir.

Nitekim toplantının ardından CİA merkezinde ekibini toplayan Gorss'un “ileriye dönük planlar” konusunda söyledikleri de, karanlık niyetleri ortaya koyuyor. Haber ajanslarına “sızdırılan” planlar konusunda CİA şefi Gross şunları söyledi: “Şimdiye dek ABD dışındaki operasyonlarda ve istihbarat toplamada, müttefik gizli servislerin ortaklığına güvendik. Bundan böyle kendi elemanlarımızla tek taraflı operasyonlar gerçekleştireceğiz. Çok değişik kisveler altında görevler yapacağız. Öyle yerlerde olacağız ki, kimse hayal bile edemeyecek.” (aktaran Murat Yetkin, Radikal, 25 Eylül ‘05)

Ankara'daki işbirlikçilere yeni yükümlülükler

CİA şefinin sözlerinden de anlaşılacağı üzere, Bush liderliğindeki neo-faşist şebeke kirli savaş yöntemlerine ağırlık verme hazırlığında. Bu kararın alındığı toplantıdan çıkıp Ankara'ya gelen Bush yönetiminin üçüncü adamı Hadley, “stratejik ilişki”yi öne çıkararak “1 Mart geçti, tarihçilere bırakalım” havası estirmişti. Anlaşıldığı kadarıyla savaş çetesi işbirlikçilerine karşı izlediği “burun sürtme” taktiğine son vererek, kirli savaşı yaygınlaştırma çerçevesinde yeni roller biçmek istiyor.

Hadley, yoğun geçen Ankara ziyaretinde Erdoğan'la iki saate yakın süren bir görüşme yaptı. İkinci gün ise Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ali Taygun, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, MGK Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpagon'ı ziyaret ederek, kapalı kapılar ardında görüşmeler yaptıktan sonra Ankara'dan ayrıldı.

Ankara'daki Amerikancı takımı, Hadley'in yaptığı üst düzey görüşmelerde PKK'nin ortadan kaldırılması için harekete geçilmesi ya da ABD'den bu konuda söz alınması konusuna öncelik verildiği izlenimi yaratmaya çalıştı. Ancak savaş kundakçılarının gündemindeki sorunların PKK'nin çok ötesinde olduğu açıktır. ABD emperyalizmi, Irak bataklığına saplandıktan sonra ölüm namlularını bölgenin diğer halklarına çevirememenin sıkıntısına çözüm arıyor. Bunun için bölge halklarına yönelik yeni saldırı planlarına işbirlikçilerinden aktif destek istiyor.

ABD emperyalizminin bölge halklarını hedef alacak kirli planlar üzerinde çalıştığı, bu planlar içinde Ankara'daki işbirlikçilerine yeni roller biçtiği açıktır. Amerikancı sermaye iktidarı, özellikle Kürt halkına düşmanlık noktasındaki beklentilerinin savaş çetesi nezdinde karşılık bulması durumunda, bu tehlikeli suç ortaklığına girişmekten geri durmayacaktır. Bu ise hem emperyalist saldırganlığa, hem de savaş kundakçılarının işbirlikçilerine karşı verilen mücadelenin önemini bir kat daha arttırmaktadır.

----------------------------------------------------------------------------------------

Erdoğan'dan savaş çetesini hoşnut eden adımlar

“Bölgemiz, Suriye rejiminin çözülmesini de içerebilecek gelişmelere gebe. Hadley'nin Ankara ziyareti, bu açıdan da okunmalı.” Bu saptama, Washington'da kapalı kapılar ardından haber devşirme “yeteneği”ne sahip olan Yasemin Çongar'a ait. (25 Eylül '05, Milliyet)

Bu çerçevede Erdoğan'ın BM Milenyum Zirvesi'ndeki tutumuna bakıldığında Amerikancı çizgiyi pekiştirdiği görülüyor.

Erdoğan, Bush yönetimini kızdıran Suriye ile geliştirdiği ilişkileri şöyle savunuyordu: “Suriye ile yakın diyaloğumuz olumlu sonuç verdi. Telkinlerimiz sayesinde Lübnan'dan çekildiler.” Ancak, bu iddianın Beyaz Saray tarafından gülünç bulunduğu, dahası işbirlikçilerden beklenenin Suriye'nin tam kuşatma altında tutulması, bunun için bu ülkeyle ilişkileri asgariye indirmek olduğu biliniyordu. Erdoğan'ın New York'taki tavrı savaş çetesinin bu beklentisine uygun oldu. Suriye devlet başkanı Beşar Esad ile görüşmeye “yanaşmadığı” için, Esad Milenyum Zirvesi'ne katılmadı.

Erdoğan'ın “BM Zirvesi sırasında Suriye lideri Esad'la görüşmeye yanaşma”ma tutumunun Bush yönetimini memnun ettiği bildiriliyor. Yorumcuların, “Esad eğer Erdoğan'dan umduğu olumlu yanıtı alıp New York'ta kendisiyle görüşebileceğine inansaydı, BM zirvesine katılabilirdi” şeklindeki tespitleri, Erdoğan'ın Washington nezdinde kazandığı takdirin nedenini gösteriyor.

Erdoğan'ın New York'ta buluşmayı seçtiği Lübnanlı yetkili ise ABD'ye göre “doğru isim”di. Erdoğan, “Suriye yanlısı” olduğu ileri sürülen Lübnan Cumhurbaşkanı Emil Lahud'la görüşmedi, ancak New York'a ayrı heyetle gelen Beyrut milletvekili Saad Hariri ile buluştu. Yani Tayyip, Bush yönetimini memnun etmek için, Lübnan Cumhurbaşkanı ile değil, öldürülen eski başbakan Refik Hariri'nin milletvekili oğluyla görüşmeyi tercih etti.

Bu tutum, ABD uşaklığının nasıl pekiştirilmeye çalışıldığı konusunda yeterince açıklayıcı.